bugün

Bi insanı 40 gün sırtında taşırsın, 41. Gün "in yoruldum" dersin, o saatten sonra senden kötüsü olmaz
Ağlaklığı. Ulan ne ağlamışsınız başlığa insanlar çok kötü böhühühüü diye. Neyse öpim geçsin. :*
Çoğunluğunun Omurgasız olduklarını öğrendik.

Düşmanın bile mert olanını severim.
cok fazla orospu çocugu oldugunu.
''düşene bir tekme de sen vur'' sözünü şiddetle kınıyoruz.
''Allah birdir'' denilse, güvenme hiçbir kimseye.
yalnız vakit geçirmenin çoğu insanla oturup sohbet etmekten daha faydalı olduğunu, aile dışında kimseye sınırsız güven sanılmaması gerektiğini, yakışıklı ve uzun boyluların aşk ve cinsellikte yüzde 90 aradığını bulduğunu, flört ve seksi başlatmak konusunda son ve en belirleyici kararı kadının verdiğini, hayal kurmanın yalan, kurulup suya düşen hayallerin depresyon sebebi olduğunu, günümüzde öz eleştiri yoksunluğu ve bencilliğin moda olduğunu öğrendim. geç de olsa anladığım için mutluyum.
Kimseye güvenme sırrını verme.
istedikleri gibi davranırsam cennetten bir köşe, istedikleri gibi davranmazsam cehennemin dibiyim.

Bunun bir ortası da yok. Beni düşmanı belleyenlere sorsan, yaşamaya hakkım yok. Beni dost bilenlere sorsan, insan olamam, meleğim ben.
cahillerin yanımda kitap gibi sessiz olmam gerektiğini öğrendim. Kendini yetiştirememiş insanlardan uzaklaşmam gerektiğini.. ama en önemlisi insan olmanın ve insan kalmanın ne kadar zor olduğunu.
Yaslilardan çok şey öğrendim. Size tavsiyem, yaslilardan uzak durun. örnek vermek gerekirse; amcanın biriyle, havadan sudan konuşuyoruz. amca sohbet esnasinda "oglum bize bu yaştan sonra, yolun inişi vajinanin genişi lazım" dedi. vay amk amca bu aforizmayi nerden öğrendin dedim, "tecrübe" dedi.

Buradan hareketle, insanlardan hiçbir şey öğrenmeyiz. sadece tecrubelerimizle öğreniriz.
Kan bağım haricinde kimseye hak ettiğinden fazla değer vermemeyi.
Güvenmemeyi, ateşin yakacağını bile bile gitmemeyi..

kendi kendine demlenmeyi, yalnız rüzgarların esintisinde gülmeyi..

Mutsuzluğu, bulaşabilecek depresyonun izlerini..

Hee bir de son olarak yalanı dolanı öğrendim ama yalanı dolanı hiç kullanmadım .
Ne kadar emek verirsen ver ne kadar seversen sev olmayınca olmuyo.
Fazla klasik olacak ama güven ve itibar etmeme konusu.

Gerçekten en kıymet verdiğiniz, kardeş bildiğiniz dostunuz bile gitme günü geldiğinde birçok pişmanlık getirecek.
Yalnızlığı.

Yakınlık derecesi diye bir şey yok. Aile, arkadaş 'en sevdiğim' dediğin bile aslında birer yabancı ve sen bunu zaman ilerledikçe daha iyi kavrıyorsun. Bu hayatta sen varsan varsın yoksan yoksun. Sadece kendin ve tek başınasın. Sevginin bile sahtesinin olduğu bir yerde yaşayıp, cehennemin dünya olduğunu düşünebiliyorsun..
konunun benimle ne ilgisi var anonim hesap kim mesajlaştığın şizofrenin benimle ne alakası var. bütün bunların benimle ne ilgisi var.içinde olmadığım konuların arasına ismimi de dahil edip girilerine konu yapmazsan iyi olacak.
uğraştığınız işlere bak bana hasta diyorsun ama upraştığın şeylere bak ulan koskoca kadınsın.
başına belayı sarıp her seferinde benimle ilgisi olmayan konular arasında beni de pas geçmiyorsun.
bir daha başkalarıyla ilgili olayların içine beni de dahil etme.
bu sefer sadece rahatsız olduğumu belirttim.
umarım dikkate alırsın.
kendi haline adamım.
"sivdiklirimli iğrişirsin sin kiybidirsin"
sevdiklerini de al git başımdan sedar06ya kadar bahsetmiş hastasın sen.
yaptıklarımızla karşılaşıncaya kadar ne kadar kötü olduğumuzu.
kolaycilikla ilerlenemeyecegini ve bir miktar caba ile farkli olmayi basarabilirsen hayatta bir cok kisinin önünde olunabilecegini.
sanırım bir on yıl kadardır bilincimin farkında yaşıyorum. bu süre zarfında öğrendiğim çok ilginç şeyler oldu.

mesela insanların çoğunun gaflet hali dedikleri bilinci kapalı otomatik pilotta takıldığı bir durumda olduklarını öğrendim. insanları yargılamanın kolay, kendini yargılamanın zor olduğunu öğrendim. iyi bir adam olmadıktan sonra iyi insanlarla denk gelinemeyeceğini, iyi bir adam olmanın da ciddi bir çaba harcanmadan gerçekleşebilecek bir şey olmadığını öğrendim.

küçük şeylerin bazen büyük şeylerden büyük olabileceğini, büyük şeylere sahip olanların da çok küçülebildiğini, inançlı ateistleri, putperest olduğunun farkında bile olmayan dindarları...

sevdim sevilmedim, sevildim sevmedim. ayrıldım, üzüldüm, ağladım. kavuştum, güldüm, sevindim.

kimi yüzünü dahi görmediğim fırıncının ekmeğini yedim, kimi kasabın etini. temizlikçisi evimi temizledi, üreticisi kullandığım ekipmanları üretti. insanla doğdum, insanla büyüdüm. ne bildiysem ondan öğrendim, ne gördüysem ondan. insanın içinden, insanın arasından. zinciri vuran da o, kıran da.

ben de kırıldım, telaşla uyanırken rüyamdan.

evet evet, bir rüya, başrolü de insan, figüranı da.
hepsi.
o,
hz insan.
(bkz: cam gibi çocuklardık kırıldıkça keskinleştik)
insan olmamanın ne olduğunu...
Hiçbir şeye inanmayın abi.
insanlara güven olmaması gerektiğini.
Güvenmek falan bunlar kendinizden bile öğrenebileceğiniz şeyler. insanlardan öğrenilen en büyük şey bence şudur ki kim ne kadar ağlayıp sızlanıyorsa ona acıyıp hak vermeden önce onun acısı kendisinden dolayı mı acaba diye bakmak gerek. Çünkü biri başkalarından şikayet edip yakınıyor oysa kendi davranışları ve yapıp ettikleri yüzünden o şeyi yaşıyor olabilir. Sonuçta insan kendisinden kaynaklanan hatalarda kendini suçlamaktan ziyade elalemde suç bulur ve egosunu korumak için türlü mekanizmalar geliştirir. Bir işe giremedi mi, kesin torpil vardı. Sınavda başarısız mı oldu, zaten hoca kendisine takmıştı ya da kazık sormuş yoksa başarısız olma konusunda saatlerce bilgisayar başında oyun oynamasının veya netflix'te pineklemeklesinin hiç alakası yok, evet.