bugün

antipatik ve her alanda yeteneksiz kadın.
michael jackson gibi bir müzik tanrısının arkasından sanatını "süper dansları" yüzeyselliği ile geçiştirip lafı direkt özel hayatına ve doğruluğu tamamen sakat olan bir sansasyona getirerek, işin kontra tarafından dikkat çekmek isteyen kadın. kendisinin hedef kitlesi "lise mezunu ev kızları" olduğundan mütevellit amacına ulaşması olasıdır. zira kendisini ciddiye alıp okuyan kitlenin michael jackson hakkında bir bok bildiği yoktur. iclal gibi bi kadın ne verirse onu yiyeceklerdir.
fakat acı bir gerçek var ki, michael in ölümü iyi ya da kötü şekilde tüm dünyada yankı bulmuşken, iclal rahmetli olduğunda kendisini tuna kiremitçi isimli yine lise mezunu ev kızlarını gıdıklayan kitaplar yazan yazar bozuntusu dahi doğru dürüst anımsamayacaktır.

son olarak, git başımdan iclal. *
Yapmacıklık deryasında olduğuna dair yorumları o kadar da hak etmeyen kadın. Düşündüğümüzde her birimiz gün boyunca ya da daha da yayarsak hayat boyunca ne kadar kendimiz olabiliyoruz ki???

Şunu da irdeleyelim hatta: Kimler yapmacık olur ya da neden? Öncelikle korku dolu bir insan kendisi, iç dünyasındaki karmaşalar dış dünyadan daha fazla olan bir şahsiyet diyebiliriz. Dünya onun için her ne kadar 'Hayat güzeldir' diye gözümüze gözümüze sokmaya çalıştığı bir alan gibi dursa da kim bilir gün boyunca ya da yine açalım hayatı boyunca kaç kez ' Hayat güzelmiş' demiştir kimbilir... Ki hala diyordur da, diyecektir de..

iclal Aydın hayatta hepimizin lanet olsun ki yapmak zorunda olduğu 'rol yapmayı' beceremeyen bir kadındır denebilir en fazla... Evet bu kadar insan 'yapmacık, sahte' diye bağırıyorsa kötü bir oyuncudur iclal Aydın.. Ki bu yüzden de her ne kadar bir çok alana elini atmış, tabir-i caiziyle 'Sosyal Kelebek' havası çizse de, çoğunda akıllara kazınan işler yapmayı becerememiştir, bu kötü oyunculuğundan dolayı da burnu boktan çıkmayacaktır...! Kendisinin derhal, geç olsun güç olmasın, 'Sosyal yüzünü' geliştirmesi şiddetle tavsiye edilir...

Ama yiğidi öldür hakkını yeme kadın güzel şiir okuyor beee!
türkiye'de bir kısım gençliğin yazılarından dolayı ulusal seferberlik ilan ettiğini düşünen insan.*

http://haber.gazetevatan....p;Categoryid=4&wid=10
artık kerameti kendinden menkul yazılarıyla kabak tadı vermeye başlamıştır. *

(bkz: bak yazma demiyorum hobi olarak gene yap)
(bkz: iclal aydın saçmalamaları)
eskiden sevdiğim bir insandı. ancak tarihini hatırlamıyorum, bundan bir iki yıl önce olabilir, derya baykal'ın ev hanımları için hazırladığı ve sunduğu gündüz programına katılmıştı. ben de herhalde izindeymişim ki o programı izlemişim.
neyse, derya baykal programın akışında, program ev hanımlarına diye, hep de örgüden yemekten bahsedecek değil ya, daha kültürel bir konudan bahsetti. iclal aydın da kahkahayla güldü bu duruma. sen ev hanımlarına program yapıyorsun, ne anlar onlar böyle şeylerden gibilerden. yani ev hanımlarını küçümsedi, onları değersiz yaptı. derya baykal ne yapsın, hiç bozuntuya vermedi, ama o da anladı. iclal aydın'ın o gülüşü o kadar yapmacık ve iticiydi ki anlatamam. o andan itibaren o kadından nefret ettim. şimdiye kadar onun yaptığı herşeyin yalan ve samimiyertsizce olduğunu düşündüm. iclal aydın resmen hep rol yapıyormuş insanların karşısında. o an kendini ele verdi.
iclal aydın benim için artık bir sıfırdır. *

edit: imla.
michael jackson kişisiyle * alakalı tüm köşe yazılarının altına imzamı atacağım yazar.
(bkz: sevgi kelebeği)
--spoiler--
Sosyal haklarınız, eğitim eşitliğiniz için ne zaman köşe yazarlarına zincir mektuplar yazdınız???
--spoiler--

bugün ki köşe yazısında belirtivermiş. kendi adıma konuşmam gerekirse emre kongar'a 10 sayfa, mehmet barlas'a 2 sayfa, yılmaz özdil'e 3 sayfa, oktay ekşi, hıncal uluç, bekir coşkun, ertuğrul özkök, ahmet hakan, fatih altaylı ve daha bir çoğuna mail attım ama emre kongar ve yılmaz özdil'den başka geri dönen olmadı. *
çünkü köşe sahibi yazarlar bu ülkenin gençlerini adam yerine koymuyor, bizlerin sorunları bizden başkasının umrunda bile değil, sanki onlar genç olmamışlar, sanki onların çocukları yok. kaldı ki devir gençliğin sorunları değil ülkede yaratılmış olan iki farklı kutuplaşma üzerindeki etkilerin tartışıldığı devir. gençlik kimin umurunda ki.

bugün ki yazısında posta kutusuna gelen maillere işgal gözüyle bakmış sayın iclal hanım. bir köşe yazarına her zaman ağzına bal çalan, sırtını okşayan mail mi gelmeli eleştiriye tahammülleri yok mu acaba. daha siz bile posta kutunuza gelen mail için gereksiz yere posta kutumu işgal edenler diye söz ederken acaba bizi hanginiz dinleyecek.
hakkında bu kadar çok entry girildiğini gördüğümde hiç tepki vermediğim insan. hayret lan, hep bir şeyler sanardık; bu kez neden olmadı acaba? neyse, hayırlısı.

bu arada hiç bir zaman "hayat güzeldir"deki iclal aydın olamayacak kişidir kendileri. huzurlarınıza muazzez ersoy geliyor: "eskidendi o"
michael jackson hakkında yazdığı aşağılayıcı yazıdan sonra gelen tepkiler üzerine çevir kazı yanmasına bağlamış köşe yazarı. yok herkesten daha fazla MJ fan'iymiş, yok illa yazının başına "ben michael jackson'ı severdim" demek mi gerekiyormuş, bilmem ne... demek ki biraz daha üstüne gidilse "ben küçüklüğümden beri hep MJ ki zaten" filan diyecek. bırak bu işleri demek istiyorum buradan kendisine.

ayrıca "hüzünlü bir veda yazısı" olduğunu iddia ettiği yazıyı bulup okumasını öneriyorum henüz okumamış olanlara. iclal hanım'ı kırmayalım, yazının başına "ben onu çok severdim" ifadesini de ekleyerek okuyun. okuyun ve kendiniz karar verin, hüzünlü bir veda yazısı mı ölenin ardından hakaretler düzme yazısı mı...

ilk yazısının sonundaki "kim michael jackson olmak ister ki?" sorusuna cevabı hayır olan MJ fan'i de olmaz olsun bu arada...
dönüp dolaşıp bu kadının saçma sapan yazısını ve gelen tepkiler üzerine yazdığı "çevir kazı yanmasın" ve "yavuz hırsız" deyimlerinin özüyle süslü ikinci yazısının bahsini açmaya çalışmıyorum. sadece bugün michael jackson'ın veda törenini izlerken duygularımın taştığını hissettim. sözlüğü açtım buradaki yorumların da paralel olduğunu gördüm. ve aklıma iclal aydın'ın mj konulu ilk yazısındaki (bana göre) en vurucu cümle geldi: "kim michael jackson olmak ister?!"

evet, bir nesil onun farkına yeni varmış. evet, bir başka nesil* unuttuğu bir starı ancak ölümünden sonra hatırlamış. ama hemen hemen herkes onu çok sevmiş. kim bu kadar sevilmek istemez? çok hastaymış, şöhretinin bedelini
üstüne atılan iftiralar ve sayısız yanlış anlaşılmayla ödemiş. dayanamamış, 50 yaşında ölmüş. ama çok sevilmiş. tüm dünyada çok sevilmiş. sadece bir kere, o da seneler önce geldiği türkiye'de bile hayranları, en basitinden, sözlük yazarı kimlikleri ile medyanın michael jackson'ın üzerine yapıştırdığı kötü imajı düzeltmek için çabalamış, sayfalarca vitiligoyu, taciz iftiralarını açıklayan entry'ler girmiş. bu adam çok sevilmiş. kim bu kadar sevilmek istemez? bedeli 50 yaşında ölmek bile olsa, kim arkasında onlarca güzel şarkı, onlarca güzel videoklip, ilkler, kimsenin ulaşamayacağı rekorlar ve milyonlarca hayran bırakarak ölmeyi istemez?

kim michael jackson olmak istemez?
(bkz: emocu)
yıllarca medyayı birçok yönüyle takip eden bir insan olarak, kimse kusura bakmasın ajdar denilen adamın bile adının duyulmasına ya da ünlü olmasına bir şekilde, saçma da olsa kafamda bir yer bulabilmiş fakat bazı şahısların müspet ya da menfi ne özellikleri olup da medyada ya da göz önünde olan çeşitli dallarda bir şekilde yer edindiklerini anlayamamışımdır. işte bu insan da öyle biridir. kısacası kerameti kendinden menkul bir şahıstır kendisi. peki zamanımı harcayıp neden yazıyorum hakkında. seveniyle sevmeyeniyle idol olmuş (evet aynen öyle -idol- ) michael jackson hakkında ölümünden sonra sırf ucuz politika mantığı ile bir takım insanların gözünde prim yapmak için gayet dar görüşlülüğünü öne çıkaran bir yazı yazıp haddini aştığı için. bu gözükara bir michael jackson fanatikliği ile yazılmış bir yazı değildir. tabi ki eleşritilebilir bir insandır kendisi, başarıları olduğu gibi başarısızlıkları ya da kötü yönleri de vardır. ama bu iş bu şahsın sikleti değildir. herkes yerini bilmeli.

Edit: Bir de mj için ilk yazısına gelen tepkiler sebebiyle yaptığı reklam iştahını kabartmış olacak ki üstüne sahte bir "çevir kazı yanmasın" yazısı yazarak herkesten çok mj fanı olduğunu iddia etmiştir. kusura bakma ama senden anakart fanı bile olmaz.
herşeyiyle yapmacık gelen olmayan entellektüel birikimiyle soyadının gazıyla saçmalayan yazmaya çalışan kimse.
geçen günlerde zaplarken bir programda rastladığım ve oturup onun tatlı sesini dinlemeye koyulduğum insan. kendini geliştiren, güçlü bir kadın. çok da büyük bir yazar. karşıma geçsin o konuşsun, ben dinliyim..
büyük bir michael jackson fanıymış. hahay ! eski bir yazısında* "michael jackson'dan nefret edenlerdenim" diyen kendisiydi... ölümünde onun hakkında iğrenç bir yazı yazanda kendisiydi... ne kadar kısa bir sürede fan oldu bu yaratık böyle...

bak şekerim, billie jean, beat it ve thriller üçlüsünü tanımakla michael jackson fanı olunmuyor. gerçek bir michael jackson fanı olmak, onun renginin neden değiştiğini, onun neden aslında bir çocuk tacizcisi olamayacağını bilmektir, çünkü michael jackson'u az da olsa tanımaktır.
yani gelip "ben michael jackson fanıyım" deme. ben inanmam, çünkü değilsin. sen sadece çok tepki gördükten sonra günah çıkarmaya çalışan aciz bir insansın o kadar.
lütfen "ben bir michael jackson fanıyım" deme : çünkü ben gerçek ve çok eski bir michael jackson fanı olarak senin gibi bir fake ile aynı kategoride olmak istemiyorum.

bozuk türkçeme dua et : daha iyi konuşabilseydim böyle kısa yazmazdım.
espri yaparken bile ses tonunda ağlamaklı bir ifade olan kendini yazar zanneden kişilik.
misafirliğe gittiğim evde ev sahiplerinden birinin ne güzel şiir be diyip defalarca şiirlerini dinlettiği çok kötü şiirler sahibi şair yazar gibi bişiler. tamam güzel, tamam sevimli ama neden edebiyatçı diye anılmak istiyor diye bu kadar şiir sıçmak zorunda hissediyor kendini. şiir okumasını dinleyin, çok komik. lisede zorla şiir okutulan salak kızlar gibi okuyor. şiir dinlemekten nefret ettiren kadındır. ama çok tatlı be... gamzelerinden öpüp kulağıma o aptal şiirlerini okutsam ya...
6. kitabı çıkmıştır.
(bkz: senin adın bile geçmedi)
aşkı iclàl'den okumak isteyenlere...
yapay mutluluğuyla tiksindiren.
sahte gülümsemeleri, bayık aşk tanımları ve edebiyat yaptığı sanılan ağdalı cümleleriyle ortada dolanıyor. erkek versiyonu tuna kiremitçi aynı zamanda.
bir neslin kızlarını heba eden kişidir.

Hatırlıyorum da ben lisedeyken (2000-2003) bu teyze çok mu çok populerdi sınıfımızın kızları arasında. Hepsinin elinde dandik bir iclal aydın kitabı hepsi sevgi kelebeği olmuş durumdaydı.

yanlarına gidip "aaa bak ne güzel kitap okumayı da biliyormuşsun ama işe yarar birşeyler okusan olmaz mı?" deyip dalga geçmesi çok eğlenceli olurdu. Her seferinde ters tepki verse bile bu davranışım (nedendir bilemezdim o zamanlar) yıllar geçtikçe o yaşlara gelen hatta o yaşları geçen eşek kadar olmuş cins-i latiflerin genelinin işe yaramaz kitaplar okuduğunu gördükçe neden ters tepki verdiklerini iyi anlayabiliyorum.
an itibarıyla yeni ntv gece programı evvel zaman da kendisinden tiksindiren şahsiyet. bir insan "sözde" yazarım diye bu kadar mı kasıntı yapar? konuşurken entel dantel kelimeler seçeceğim diye bu kadar mı kasar? tabi karşısında yekda kopan adlı yalaka olunca gaza geliyor bünye haliyle.
edit: iyi anneyim, iyi yazarım diyor yav. mütevazilikten eser yok. bir de çok yoruluyormuş, çok yoruyormuş yazarlık, falan filan...offf....
sinirli yazar editi: biraz önce yakında bir haber kanalında karşınıza çıkacağım deyip, on dakika sonra gelen bir mesaj karşısında, yakında kenara çekileceğim merak etmeyin falan diye hebele hübele edebilen kişiymiş.