bugün

hedonizm'e göre maksimum zevk minimum acıdır. eğer mümkünse hemen şimdi zevk alınmalıdır. hayata bir kez geliyoruz istediklerimizden uzak kalmanın mantığı ne olabilir ki?
doğmak..
kirli bir dünyaya gözlerini açmak..

büyümek..
gittikçe artan sorumluluklar altında ezilmek..

sevmek..
kalp sancısı içinde kıvranıp ölmeyi dilemek..

çalışmak..
didinmek didinmek ruhunu tüketmek..

ve gözlerini kapatmak,
sonsuzluğa..
kişinin kendine göre seçip yüklediği anlamlardır.

ilk duyduğumda beğendiğim hikayelerden birinden alıntı;

Bir çiftçi, fırtınasıyla ünlü bir tepede bir çiftlik satın almıştı. Çiftliğe yerleştikten sonra, ilk işi bir yardımcı aramak oldu. ne yakınındaki köylerden, ne de uzaktakilerden hiç kimse onunla çalışmak istemiyordu. Çalışmak için müracaat edenlerin çoğu da,
çiftliğin yerini görünce, çalışmaktan vazgeçiyor; “Burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi olur” diyorlardı.

Nihayet bir gün çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam, işi kabul etti.

Çiftlik sahibi; adamın haline bakıp “Çiftlik işlerinden anlar mısın?” diye sormadan edemedi.

“Sayılır” dedi adam;

“Fırtına çıktığında uyuyabilirim!”

Çiftlik sahibi, bu ilgisiz sözü biraz tuhaf buldu, sonra boşverip, adamı işe aldı.
Zaten, başka çaresi de yoktu.

Haftalar geçtikçe, adamın çiftlik işlerini düzenli yürüttüğünü görünce, içi rahatladı.
işler, tıkır tıkır yürüyordu.

Ta ki O fırtınaya kadar.
Gece yarısı, fırtınanın o müthiş uğultusuyla uyandı.
Bina çatırdıyordu.
Yatağından fırladı.
Yardımcısının odasına koştu.

“Kalk!.. Kalk!.. Fırtına çıktı. Bu fırtına her şeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım!”

Adam, yatağından bile doğrulmadan, mırıldandı: “Boşverin efendim; gidin yatın. Ben size fırtına çıktığında uyuyabileceğimi söylemiştim ya.”

Çiftçi, adamın bu rahat, umursamaz tavrı karşısında çılgına dönmüştü.

O öfkeyle, kararını verdi. Ertesi sabah, ilk işi bu adamı işten kovmak olacaktı.

Ama, şimdi fırtınaya bir çare bulmak gerekiyordu.
Ki hasarı ucuz atlatsın.
Dışarı çıktı,
Saman balyalarına koştu.
Aaa, o da ne?
Saman balyaları birleştirilmiş, sıkıca bağlanmış ve üzerleri de muşamba ile örtülmüştü.
Ahıra koştu,
ineklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş, ahırın kapısı da sıkıca kapatılmıştı.
Tekrar evine yöneldi. Baktı ki, evin kepenklerinin tamamı kapatılmış.
Çiftçi, hayli rahatlamış bir halde odasına döndü ve yatağına yattı.
Fırtına, uğuldamaya devam ediyordu.
Gülümsedi ve gözlerini kapatırken şöyle mırıldandı;
“Fırtına çıktığında uyuyabilirim!”

sonuç; bilgi, plan, tedbirle Sıkıntılara hazırlanırsanız, fırtına çıktığında uyuyabilirsiniz.
Hem de, hayatınız boyunca.”
Hayatta kalabilmek.
Dünyaya gel, Yaşa, Hayatta kal, Neslini Devam Ettir, Yaşlan, Öl.
O varsa O
Yoksa Ölmek.
ölümün anlamsızlığı kadardır.
Yaşadığımız kadardır. Sürekli bir arayış içinde olmaktır. En sonunda aradığımız şeyi bulamadığımızı fark eder ve öyle hayatımız sonlanır.
bir öğretmen olarak hayatım öğrencilere yönelik.
Yoktur...
görsel
herkes için farklıdır. bu bazen evladınız, işiniz, kediniz, sevdiğiniz bir hobiniz olabilir. bulur ve benim hayatımın anlamı " bu" dersiniz. asıl bulamadıysanız işiniz kötüdür. bir manasızlık denizinde yüzer durur ve çok mutsuz olursunuz.
görsel
Bazen izlemektir ve aldığın her nefesin farkına varmaktır.
bu aralar acayip sorguluyorum kendi ellerimle kendi sonumu hazırladım. koparıp atamıyorum da ha deyince. hayat zor be kardeşim.
Güzel ve iyi yasamak.
hayata fazla anlam yüklemeyin, orada kayboluyor ve ümitsizliğe kapılıyorsunuz bilakis anlamları insana yükleyin ki sevginiz, saygınız muhabbetle dolsun.

hayat bir yolculuktur, dostlar! bu sebeple ne demişler; önce refik, sonra tarik..

refik: yol arkadaşı, hayat arkadaşı, Dost.
tarik: yol, istikamet.
Götünü sıcak tutacaksın.
Eskiden...

Yaşamak için çalışmaktı..

Şimdi...

Çalışmak için yaşamak...
"Bozuk satıh."
çok çalışmak yerine daha çok çalışıp sahiplerimizi rahat ettirip dengesiz beslenerek karın doyurmak.
Šarūnas Jasikevičius (Sarunas Yasikeviçyus), kariyeri birçok insan için ulaşılmaz başarılarla dolu geçmişin Litvanyalı basketbol oyuncusu; bugünün basketbol koç’u…

1998 yılında başlayıp 2014 yılında sona eren basketbol oyunculuğu kariyerine yerel ve uluslararası turnuvalarda onlarca kupa sığdıran Jasikevičius’a, 2015 yılı Şubat ayında Euroleague tarafından "Avrupa Ligi efsanesi" unvanı verilmiştir.

Oyunculuk kariyerinin ardından 2014 yılında Zalgiris Kaunas takımında asistan koç olarak göreve başlamış olup halen aynı takımda ‘koçluk’ görevine devam etmektedir.

Šarūnas Jasikevičius’un Zalgiris’te 2016 yılında başlayıp halen devam etmekte olan koçluk kariyeri sırasında önemli sayılan bir maçın ardından yapılan basın toplantısında, orada bulunan bir basın mensubu ile koç arasında şöyle bir diyalog geçer:

“Muhabir: Koç, Augusto Lima'nın yarı final serisinin ortasında çocuğunun doğumu için gitmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

SJ: Ne mi düşünüyorum? Gitmesine izin verdim.

Muhabir: Yarı final serisinin ortasında bir oyuncunun takımdan ayrı kalması normal bir şey mi?

SJ: Senin çocuğun var mı? Çocuğun olduğu zaman genç adam, işte o zaman anlarsın. Çünkü bu insanın yaşayabileceği en büyük deneyim. Bu güzel bir soru gerçekten. Sence basketbol hayattaki en önemli şey mi?

Muhabir: Hayır ama yarı final önemli.

SJ: Yarı final? Kimin için önemli?

Muhabir: Takım?

SJ: Hangi takım?

Muhabir: Zalgiris.

SJ: Tribünde kaç taraftar olduğunu gördün mü? Önemli? iLK ÇOCUĞUN OLDUĞUNDA DÜNYADA NEYiN EN ÖNEMLi OLDUĞUNU ANLAYACAKSIN. O zaman gel ve benimle muhabbet et. ÇÜNKÜ DÜNYADA HiÇBiR ŞEY BiR ÇOCUĞUN DOĞUMUNDAN DAHA BÜYÜK VE ÖNEMLi DEĞiL.iNAN BANA! NE ŞAMPiYONLUKLAR, NE DE HiÇBiR ŞEY. AUGUSTO LiMA ŞU AN DUYGUSAL OLARAK CENNETi YAŞIYOR. Onun için mutluyum.”

Söz konusu diyaloğu buradan video olarak seyredebilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=lyh4Buojr9A

Başta anlattığım kariyere sahip kariyerinin zirvesinde basketbolcu ve spor adamının 42 yaşında fark ettiği “hayatın anlamı” işte budur.

Stephen Hawking’i çoğunuz tanırsınız ama biz yine de kısa bir tanıtım yapalım:

Hawking, fizikle ilgili karmaşık düşüncelerini herkese duyurma ve çok satan “Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Kara Deliklere” isimli kitabıyla adını duyurmuştur. 21 yaşında parlak bir üniversite öğrencisi iken ALS (amyotrofik lateral skleroz) motor neron hastalığı teşhisiyle 2 yıl ömür biçilen 1942 doğumlu S.Hawking halen kuramları ile dünyaca ünlü bir fizik profesörü olarak hayatını sürdürmektedir.

Evrenin yapısı üzerine çalışmalarını halen sürdüren ünlü fizikçi, birçok ödüle layık görülmüştür. 12 onur derecesi bulunan Hawking, ingiltere Kraliyet Cemiyeti’nin ve Amerikan Bilimler Akademisi’nin de üyesidir.

ilerleyen hastalığı sebebiyle Stephen hawking süreç içinde yürüyemez, konuşamaz ve hatta cihazsız nefes alamaz duruma gelmiş, konuşamadığı için yazdıklarını sese çeviren bir bilgisayar sistemi marifetiyle dış dünyayla iletişim kurarak bu başarıları elde etmiştir. Ünlü bilim insanı, hayatının konu edildiği geçtiğimiz yıllarda vizyona giren “Her şeyin Teorisi” adlı filmde kendisine hastalık teşhisi konduğu dönemde evlendiği eşine evlatlarını göstererek şöyle der:

“Eserimize bak!”

Yani, türlü zorluklara, ilerleyen hastalığı sebebiyle gittikçe bozulan sağlığa ve engellere rağmen fizik alanında bir bilim insanı olarak dünyada elde edilebilecek bütün şöhret, maddi güç, ödül ve başarıyı elde etmiş Hawking için en büyük eser, (evlilikleri yürümese dahi) eşiyle birlikte dünyaya getirdikleri üç tane evlattır.

Özelersek, Stephen Hawking de tıpkı Šarūnas Jasikevičius gibi, hayatta bir insan olarak üretilebilecek en özel değerin, yaşanabilecek en güzel tecrübenin “evlat” olduğunun farkındadır.

Bu iki başarılı insanı ve hayata bakışlarını sizinle paylaşma sebebim aslında şudur:

Böylesi kariyer sahibi iki insanın dahi evlat sahibi olmayı bu derece yücelttiği bir dünyada, yaşadıkları toplum ve dünya için en ufak bir değer dahi üretmeyen kimi insanların, kendilerine bahşedilen “anneliğin” ya da “babalığın” hakkını vermek şöyle dursun, bu güzelliklere ihanetle karşılık vermeleri karşısında iğrenmekle beraber, bu boş özgüvenin kaynağını fazlasıyla merak ediyorum.

Bütün bunları ortaya koyduktan sonrası önemli gördüğüm noktayı belirterek yazıyı bağlayalım:

Hayat, sahip olduklarının farkında olan ve bu farkındalıkla hayatını kurmaya gayret edenleri gerçekten mutlu eder.

Er ya da geç!

Alper Şirvan
görsel
Hayatın anlamı olmak.
Ne kadar anlam yüklediysek, o kadar canımız yandı.

(bkz: çal keke çal)
Hayatın anlamı bilgi birikimi sağlamaktır.

Bu bilgiyi daima hatırlayın. Bilgi birikimini sağlayan sistemler yaşar, diğerleri ölür.