bugün

Her an..
Hayalsiz, aşksız, heyecansız ölene kadar zaman doldurmakta olduğunu fark ettiğin anlardır.
bunu ayıkalı çok zaman oldu.
bu hakikat yaşamın her anı'na dahil olduğu için gelişen olaylar sürpriz olmaz.
hayata toz pembe bakanlar bu acımasızlıkla yüzleşince yıkılması, feryadı yahut isyanı bunu kavrayamadığı içindir!
7 yıllık eski hesabımdaki entryleri okumak istediğimde hesabın komple silinmiş olduğunu görmek. Bir de tam ekran çıkan reklamlar. Neden bu sözlüğü bıraktığımı tekrar hatırladım resmen.
iyi insanların kötülerden erken ölebileceğine şahit olunan anlardır.
Uludağ sözlük'te yazmak...
erken ve sırasız ölümlere şahit olmak.
Ne yaşarsan yaşa kalkıp işe gidiyorsun.
Küçük Emrah.

görsel
orta yaşlarda iken aynaya bakmak yeterli.
fenerbahçe' yi kadıköy'de 20 sene yenemediğimiz süreç. direkten topumuz mu dönmedi, rakibe kırmızı kart mı verilmedi, penaltımız mı görülmedi : kısaca bazen ne yaparsan yap başaramazsın. bu süreç de murphy kanunlarının haklılığını göstermektedir.
sevilenin öldüğü an.
Yokmuşsun gibi davranan kişilere mecburi selam vermek zorunda kalıyorum dediğimiz an. Anlaşılır.
Bizzat yaşayan varsa bilir bu duyguyu.
Dönüp baktığınız her bir yılda acımasızca tonlarca şey var.

Hayat çok acımasız amq.

Beni pek affetmedi... sağ vurdu, sol vurdu düşmedikçe vurdu herifçioğlu.

Şimdi ise yorgun bir surat, gözaltları morarmış, pek de randımanlı olmayan insan ilişkileri ve uyumsuzluk..

Tutunamadım pek, sevemedik birbirimizi. Sağlam koydu piç.
mesela bir başlık var burada her okuduğumda takılıp şöyle bir düşündüğüm: hangi yaşınıza dönmek istersiniz diye. bir bir düşünüyorum sonra hayatımda yanlış kararlar verdiğim ve pişmanlık duyduğum yıllarımı. sonra bakıyorum beni mutsuz eden o kadar çok insan ve olay varmış ki hayatımda vazgeçiyorum. bırakayım yanlış kalsın kararım da, hayatım da diyorum.
Geçmişte yaşadığım travmaların tekrar gün yüzüne çıktığı zamanlar.
Son anda gelen zam.
Vaktinden önce yaşlananları, yaşarken kendi mezarı başında ağlayanları gördüğün vakit anlıyorsun hayatın ne kadar acımasız olduğunu.

Ayna diye bir yer var, oraya gittiğimde görmüştüm.
Sevdiğiniz bir insanı kaybetmeden ne kadar acımasız olduğunu anlayamazsınız.
Hayatına dokunan insanların aslında ,çıkar peşinde olduğunu geç fark etmek o kadar acımasız geliyor ki insana anlatılamıyor.. sanırım bu anı yaşamak gerekli..
anneyle birlikte yaşayan ablanın, korona dolayısıyla iş yerimi açamadığım zamanlarda annemin yaprak sarması poşetinin içine koyduğu 100 lirayı kısa mesajla geri istediğini öğrendiğim an. bugün.
çıkar uğruna kendini o insanların seviyesine indirmek kadar acımasız olduğunu sandığım acımasız dünya düzenidir.
Doğuştan fiziksel veya zihinsel engelli bireyler ile karşılaşmak . Doğuştan olmasına da gerek yok aslında .
Gazetelerde 3.sayfa haberlerini okuduğun an.
(bkz: beni koronavirüs değil sahipsizlik öldürdü)

binlerce on binlerce yüz binlerce milyonlarca hatta milyarlarca insan içerisinde bile yalnız olmak.