bugün

toplu taşıma. yaşasın ehliyet, yaşasın tam bağımsız arabalar.
24 koltuğu olan halk otobüsüne 58 kişi binmek. evet üşenmedim saydım.
sabah karanlığında, kışın ayazında
sıcacık yataktan, buz gibi dünyaya doğru yol almak.

buyrun.
sevgisizlik, sevdiğimizi dile getirmemek özellikle anne babamıza karşı.
Aniden gelen "gittiğimiz yol, yol değil" düşüncesiyle günlük işlerini halletmeye çalışmak...
Erken uyanmak zorunda olmak. Diğer sorunlar bundan sonra gelir.
insanların gerekli yönlendirmeler olduğu halde hala yürüyen merdivenlerde sol tarafta beklemesi, toplu taşıma araçlarında bacaklarını 120 derece açarak oturması, sıra kültürünün olmaması, metrobüsün kendisi, evden de yapılacak işlerde çalışanı ofise sürüklemeye mecbur bırakan sistem, ofiste kendi sikko müzik zevkini tüm ekibe empoze eden kulaklık icadından bihaber çalışma arkadaşları, bisiklet ve engelli yollarının yetersizliği...
düşünmeyen insanlardır,
zira bunlardan terör türer, terörden ölüm, ölümden kaoslar, kaoslardan savaşlar, savaşlardan yine ölümler, ölümlerden intikamlar, intikamlardan karşılıklar, karşılıklardan karşılıklara, sonra büyük güçler müdahale ediyor, büyük güçler arasında anlaşmazlık oluyor, sonra güm. merhaba dünya savaşları.

her şey nasıl mı başladı, düşünmeyen bireyler ile, onları türeten ne ? dindir efendim, din.