bugün

tuna kiremitçi' nin bir şiiri ama şiir diye hemen de güzel diyemiyorum. mantık hatası var. "seviyorsun madem niye yol veriyorsun be hacı", diye sormazlar mı adama? alınma, darılma ama ben sorarım. ne o öyle, seni seviyorum ama çıkarken kapıyı kapatmayı unutma, cereyan yapıyor ayakları? * şiirden soğuyorum bu şiire rastladıkça.
(bkz: git çemçük çeneni kırdırmadan)
söylemek için geç kalındıgında, insanın kendisine geç kalmasına neden olan sözdür.
tuna kiremitçinin güzel,özenle ve üzerinde çok düşünülerek yazılmış güzel kitaplarından biri.
tuna kiremitçi'nin ismiyle okuyucuyu vuran içeriğiyle elinden bırakamadan okumasını sağladığı ilk romanı.
daha önce şiir kitaplarıda varmış.
sonra çıkan kitaplarından pek hoşlanmamış olsam da, git kendini çok sevdirmeden'in yeri baçbaşkadır.
(bkz: gel kendini çok özletmeden)
tipik bir demagog tuna kiremitçi kitabı...
ismiyle dikkat çeken, basit konulu içi boş kitaplardan biri daha..
gencecik bir eskişehirlinin istanbul' a, kardeşini görmek üzere gidişiyle başlayan tuna kiremitçi romanı. ayrıca eserde eskişehirspor ile ilgili hoş bir anekdot yer almaktadır.

--spoiler--
- hangi takımlısın?
- ( coşkuyla ) eskişehirsporluyum !
- 3. lige düşmüştü sanırım, değil mi?
- düşmüştük ama tekrar çıktık.
--spoiler--
bikaç kez okuyayıp gene de elimden bırakamadığım roman. tuna kiremetçi'nin her romanı çok etkileyici ama bunun yeri gerçekten ayrı. kitap sevmeyen insanı bile deli gibi okutuyor.
okumadığım, okumayacağım kitaplar arasında yer alan; içine aşk bulanmış hafif 'cool' bir adamın medya desteği ile sattığı kitaptır. herkes okusun diye rafında sbit ücreti ile diye okuyucuyada sunulmuştu sanırım.
*
Git kendini çok sevdirmeden kalırsan daha çok sevicem seni günden güne. Daha çok bağlanıcam ondan sonra gidersen kalbim yok olacak yok edeceksin ruhumu. Git kendini çok sevdirmeden git ki böyle güzel kalsın herşey git ki daha çok acımasın kalbim git ki herşey masal gibi kalsın.
eskişehir aşkımdan ötürü olacak bir hışımda okuyup bitirdiğim kitap.ayrıca bir kitap için olabilecek en güzel isimlerden biri...
romantik komedi filmleri gibi; okuduktan bir kaç yıl sonra aklınızda sadece adı kalacak olan bir kitap. *
istanbulda bohem hayat yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu bu yaz gününde insanın yüzüne vuran bir kitap. arda'nın gençlik yıllarını okumak heyecan verirken orta yaş halleri de aynı derecede insanı kasvete boğan bir havada anlatılmış
tuna kiremitçi nin okuduğum ilk kitabıdır. aynı zamanda tuna kiremitçi nin ilk romanıdır. güzel bir romandır, okunasıdır.
porsuk nehrine nehri görmeden aşık olmama vesile olan enfes kitaptır.
(bkz: bak giderim ama)
tuna kiremitçinin ilk romanı, 2002 sonlarında yayımlanmış.

"bazı mektupların yazılmasını geciktiren bir kısırdöngü var. önce gücü yetmediği, ne söyleyeceğini bilemediği için yazamıyor insan. sonra bu tereddütler yüzünden mektubun yazılması gereken zaman geçiyor. tren kaçıyor yani. bu sefer de gecikmiş olmanın suçluluk duygusu engelliyor seni. mektup asla yazılamıyor." **
edit:imla
(bkz: peker açıkalın ama pekmez koyukalın)

yönlendirme gibi seni de...
medya şişirmesiyle iyi gibi duran kitap.
kitabın ismi çok etkileyici.
Banyodaki aynada yüzüme bakıyorum.
Yüzümde ne yılların çizdiği bir ifade, ne bir iz, ne de görmeyi beklediğim yıkıntılar var.
Başına işler gelmiş bir kadının yüzü değil bu. Oysa acıyla tanışan insanların yüzünde özel anlamlar oluyor.
insan bunu arkalarında yanan bir kenti bırakmış kadınların televizyondaki görüntülerinde okuyabiliyor.
Tek oğlu gözlerinin önünde işkenceyle öldürülmüş bir köylü, oğlu yaşındaki habercinin gözlerine herkes gibi bakamıyor.
Kim bilir, içimizdeki suçluluk yüküyle belki de biz beğeniyoruz onlara bu anlamları: sizin için bir şey yapamadık, hiç olmazsa bakışlarınız önünde eğilelim...
saçma sapan kitaplardan biridir adınave kapağın afilliğine kanmayınızdır.
görsel