bugün
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması22
- amerikan film klişeleri10
- öğretmen maaşları8
- magicovento27
- kuduz karantinası olan bölgeden 35 köpek almak12
- beyler moralim bozuk yardımcı olur musunuz10
- anın görüntüsü15
- çağırılan yere gitmemek için bulunan bahaneler17
- gideon reid morgan jj27
- herkesle iyi geçinmek13
- yazarların bira içme rekorları15
- uzay pornosunun adı ne olmalı17
- cinlerin musallat olma sebepleri21
- hangi yazar hangi burç14
- 4 israilli rehine için 274 filistinli ölmesi8
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi22
- kur koruma ne demek14
- galatasaray'ın ünlü bir hakemle anlaşması10
- kalp krizi8
- tehlike içermeyen köpeği götüreni durdurmak10
- yalnguk oglu12
- sokak köpekleri9
- 25 yaşındaki kız 38 yaşındaki erkek ilişkisi15
- kız arkadaşı yüzünden kendini asan genç8
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması10
- özgür özel8
- lise mezuniyet törenleri10
- istanbul10
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu27
- su faturasının elektrik faturasını sollaması9
- sözlükten hatun kaldırmak19
- ali koç da bizim aziz yıldırım da bizim22
- gavsın 4 büyük meleğin özelliklerini taşıması13
- irem derici'nin erkek sevdası17
- akraba evliliği bir özgürlüktür19
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması16
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir15
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak16
- hiç yaşamadığın şeyi hatırlamak11
- ali koç12
- kadının kocasına ismi ile seslenmesi mekruhtur18
- ellerim bos gonlum hos9
- küresel ıkınmanın yahudi olması gerçeği14
- islam10
- meral akşener12
- bir insanın sizi sevmediğini nasıl anlarsınız12
- ctrlx ile adana sokaklarında gece vakti gezmek9
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle13
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği15
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı8
Şiir kitabı çıkmak üzere olan genç şair ( ayhan bozkurt) olay ertesi kadıköy'de fazıl hüsnü dağlarca'yı görür.
Hocam, merhabalar nasılsınız? Diyerek koluna girer hemen dağlarca'nın.
Sen kimsin? Der dağlarca'da.
Şairim, der ayhan bozkurt.
S.ktir git! Der dağlarca.
"Ben 100 yaşıma da gelsem şair demem kendime, s.ktir git."
Sonra elindeki bastonuyla saldırır ayhan bozkurt'a. Bir güzel döver. Etraftakiler koşup ayırır.
Hocam, merhabalar nasılsınız? Diyerek koluna girer hemen dağlarca'nın.
Sen kimsin? Der dağlarca'da.
Şairim, der ayhan bozkurt.
S.ktir git! Der dağlarca.
"Ben 100 yaşıma da gelsem şair demem kendime, s.ktir git."
Sonra elindeki bastonuyla saldırır ayhan bozkurt'a. Bir güzel döver. Etraftakiler koşup ayırır.
"insanlar ki yarı geceleri bulmuş
lamba yakmayı unutmuşlar.
ve yaşamak, sen ne kadar büyüksün,
memnun ağaçlarda memnun kuşlar."
lamba yakmayı unutmuşlar.
ve yaşamak, sen ne kadar büyüksün,
memnun ağaçlarda memnun kuşlar."
"kış günleri az üşür
büyük sayılar küçük sayılardan
neden az üşür büyük sayılar küçük sayılardan?
daha kalabalıktırlar çünkü"
büyük sayılar küçük sayılardan
neden az üşür büyük sayılar küçük sayılardan?
daha kalabalıktırlar çünkü"
görsel
Fazıl Hüsnü Dağlarca, ortaokulun son sınıfına gelince babası onu Kuleli Askeri Lisesi'ne yazdırmak ister. Oğlunun subay olmasını arzu etmektedir. Oysa Dağlarca üniversiteye gitmek ve eğitimini yurtdışında sürdürmek amacındadır.
Babası ile bir öğle yemeğinde bu konuyu tartışırlar.
Sonrasını Dağlarca şöyle anlatacaktır :
"Peçetemi efendice masaya koydum. Duvarda üst üste konmuş Kuran'lar vardı ; en üsttekini, bir tırnak büyüklüğünde olanı, annemin sınav günleri için cebimize koyduğu küçük Kuran'ı sandalye üstüne çıkarak aldım. Öptum üç kez. 'Ben subay olmayacağım' dedim. Oturdum yerime. Yemeğime başladım.."
Babası, düzenli aile yaşamlarında karşılaştığı bu tek başkaldırıyı şaşkınlıkla izler. Ayağa kalkarak gider, Kuran'ların en alttaki, en büyüğünü alır, üç kez öptükten sonra "Ben seni subay yapacağım" der saygın bir sesle. Ve babasının dediği olur. Dağlarca 30 Ağustos 1935 tarihinde subay çıkacak ve o gün kendi parasıyla, ilk şiir kitabı "Havaya Çizilen Dünya"yı yayımlayacaktır..
Refik Durbaş - Şiirin Gizli Tarihi
https://www.facebook.com/...5/posts/3187044891421222/
Fazıl Hüsnü Dağlarca, ortaokulun son sınıfına gelince babası onu Kuleli Askeri Lisesi'ne yazdırmak ister. Oğlunun subay olmasını arzu etmektedir. Oysa Dağlarca üniversiteye gitmek ve eğitimini yurtdışında sürdürmek amacındadır.
Babası ile bir öğle yemeğinde bu konuyu tartışırlar.
Sonrasını Dağlarca şöyle anlatacaktır :
"Peçetemi efendice masaya koydum. Duvarda üst üste konmuş Kuran'lar vardı ; en üsttekini, bir tırnak büyüklüğünde olanı, annemin sınav günleri için cebimize koyduğu küçük Kuran'ı sandalye üstüne çıkarak aldım. Öptum üç kez. 'Ben subay olmayacağım' dedim. Oturdum yerime. Yemeğime başladım.."
Babası, düzenli aile yaşamlarında karşılaştığı bu tek başkaldırıyı şaşkınlıkla izler. Ayağa kalkarak gider, Kuran'ların en alttaki, en büyüğünü alır, üç kez öptükten sonra "Ben seni subay yapacağım" der saygın bir sesle. Ve babasının dediği olur. Dağlarca 30 Ağustos 1935 tarihinde subay çıkacak ve o gün kendi parasıyla, ilk şiir kitabı "Havaya Çizilen Dünya"yı yayımlayacaktır..
Refik Durbaş - Şiirin Gizli Tarihi
https://www.facebook.com/...5/posts/3187044891421222/
sivaslı karınca
Koca Kızılırmak köpüre köpüre
Akıyordu,
Bir telgraf direği dibinde,
Zamanlar kadar telaşsız ve köpüksüz,
Yürüyordu,
Sivaslı bir karınca.
Karşı kıyıdan parlak,
Kişniyordu,
Atlar doru doru,
Atların şarkısından ayrılmış,
Yürüyordu,
Atların mesafesini anlamaz.
Sesi, adımlarının sesi, memnun ve bahtiyar,
Duyuluyordu,
Kahraman.
Bir açlığın ayaklarınca aziz,
Yürüyordu
Yeryüzünden.
Rahat gidişinden belli,
Biliyordu,
Dağı, suyu, otları, lezzetle.
Başka karıncalardan kopmuş,
Yürüyordu,
Başka karıncalara.
Gayretle, çalışmakla, yorulmazlıkla,
Benziyordu,
Afrika'dakine, Çin'dekine, Paris'tekine,
Kara toprağın alnı üstünde, kara,
Yürüyordu,
Alın yazısından daha hür.
Yoktu fikirlerden, davalardan haberi,
Yürümüyordu,
Rüyası hiç.
Buğday tanesi üzre,
Yürüyordu,
Sivaslı bir karınca.
Koca Kızılırmak köpüre köpüre
Akıyordu,
Bir telgraf direği dibinde,
Zamanlar kadar telaşsız ve köpüksüz,
Yürüyordu,
Sivaslı bir karınca.
Karşı kıyıdan parlak,
Kişniyordu,
Atlar doru doru,
Atların şarkısından ayrılmış,
Yürüyordu,
Atların mesafesini anlamaz.
Sesi, adımlarının sesi, memnun ve bahtiyar,
Duyuluyordu,
Kahraman.
Bir açlığın ayaklarınca aziz,
Yürüyordu
Yeryüzünden.
Rahat gidişinden belli,
Biliyordu,
Dağı, suyu, otları, lezzetle.
Başka karıncalardan kopmuş,
Yürüyordu,
Başka karıncalara.
Gayretle, çalışmakla, yorulmazlıkla,
Benziyordu,
Afrika'dakine, Çin'dekine, Paris'tekine,
Kara toprağın alnı üstünde, kara,
Yürüyordu,
Alın yazısından daha hür.
Yoktu fikirlerden, davalardan haberi,
Yürümüyordu,
Rüyası hiç.
Buğday tanesi üzre,
Yürüyordu,
Sivaslı bir karınca.
Ilık bir su gibidir içimde yalnızlığım,
Yalnızlığım, ruhumda uzak bir ses gibidir.
Her sabah ufuklardan mavi şarkılar gelir,
Ve her sabah ürperir içimde yalnızlığım
Güneşim aydan sarı, yarınım dün..
Yalnızlığım, ruhumda uzak bir ses gibidir.
Her sabah ufuklardan mavi şarkılar gelir,
Ve her sabah ürperir içimde yalnızlığım
Güneşim aydan sarı, yarınım dün..
milli mücadele şairidir. Allah ondan razı olsun.
5 hececidir.
Bugüne kadar kendisine birçok ödül verilen şair 1967’de ABD’deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından “En iyi Türk Şairi” seçilmişti. (26 Ağustos 1914, istanbul – 15 Ekim 2008)
ölümünden bu yana 9 sene geçtiğine inanmak zor. O kadar oldu mu ha? zaman ne de çabuk geçiyor.
30 AĞUSTOS’TA ŞEHiTLER
Hayır göklere çıkmadık ana
Kaldı dağlarda kanlı gövdemiz.
Mutluysa ulus köy köy
Özgürse bayrak
Soluk alıyoruz demektir işte biz.
Gökyüzü müdür nedir
Sırtımızda masmavi bir yük,
Yaprakları allıca yalaz
Savaş günü ölüm ormanları arasından
Yürüdük.
Sakınmadık kendimizi neymiş ki
Yurt uğruna el ayak göz
Ağzımızda kaldı gencecik donuverdi
Bir kurşunla
Yaşamak dedikleri söz.
30 Ağustos geldi mi parlarız işte
Top sesleri süngü sesleri sarar ovayı düzü.
Dağ başları duyar mı bilmem
Düşümüzde analar gelinler dedeler çocuklar
Bizi kanar yeryüzü.
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Hayır göklere çıkmadık ana
Kaldı dağlarda kanlı gövdemiz.
Mutluysa ulus köy köy
Özgürse bayrak
Soluk alıyoruz demektir işte biz.
Gökyüzü müdür nedir
Sırtımızda masmavi bir yük,
Yaprakları allıca yalaz
Savaş günü ölüm ormanları arasından
Yürüdük.
Sakınmadık kendimizi neymiş ki
Yurt uğruna el ayak göz
Ağzımızda kaldı gencecik donuverdi
Bir kurşunla
Yaşamak dedikleri söz.
30 Ağustos geldi mi parlarız işte
Top sesleri süngü sesleri sarar ovayı düzü.
Dağ başları duyar mı bilmem
Düşümüzde analar gelinler dedeler çocuklar
Bizi kanar yeryüzü.
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
"Ki hâlâ yaşarım bir ayrılıkta o hayreti
Dalarım 86, 68 diye bazen.
Yer değiştirince başka şey olmak ne tuhaf
Ne tuhaf ölümü duymak seksen altıdan! "
Anımsamalar .
Dalarım 86, 68 diye bazen.
Yer değiştirince başka şey olmak ne tuhaf
Ne tuhaf ölümü duymak seksen altıdan! "
Anımsamalar .
Kendisi emekli yüzbaşı ve iş müfettişidir.
han duvarları şiirinin aziz nesin muhteşem yorumlamıştı.
uyuz eşek anırdı meşin kırbaç şakladı
tam elli yıl araba yerinde durakladı.
bir sarsıntı uyandım uzuzn süren uykudan
nutuk veriririmiş biri meğer havadan sudan diye devam ediyordu. okuyalı kaç yıl oldu unutmadım.
uyuz eşek anırdı meşin kırbaç şakladı
tam elli yıl araba yerinde durakladı.
bir sarsıntı uyandım uzuzn süren uykudan
nutuk veriririmiş biri meğer havadan sudan diye devam ediyordu. okuyalı kaç yıl oldu unutmadım.
Unutulmaz 20. yüzyıl türk şairlerimizden biridir.
Toplumculuğunun temelinde insana ve insan hayatına saygı yatan Dağlarca, bu yüzden hiçbir edebî akım ve kişiden etkilenmeden kendi kozasını örer. Çok yazan ve üreten bir şair kimliğiyle, bağımsız kalarak hiçbir şairden etkilenmemiş, hiçbir akımın etkisinde kalmayarak şiirlerini yazmıştır. Onun sanat anlayışını şu cümlesi özetler:
“ Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir."
Lakabı "Türk şiirinin" büyük şairidir.
Hasret
Sevgimi unutmak için seyrederim bir tabloyu, bir mermeri,
Ki ne kadar dalsa ruhum yeniden döner geriye:
Okurum düşüne düşüne okuduğun şiirleri,
Senin düşüncen geçerken üzerlerinde bir sıcaklık kalmıştır
diye.
Bugün doğum günü büyük şairin.Toprağı bol olsun.
Toplumculuğunun temelinde insana ve insan hayatına saygı yatan Dağlarca, bu yüzden hiçbir edebî akım ve kişiden etkilenmeden kendi kozasını örer. Çok yazan ve üreten bir şair kimliğiyle, bağımsız kalarak hiçbir şairden etkilenmemiş, hiçbir akımın etkisinde kalmayarak şiirlerini yazmıştır. Onun sanat anlayışını şu cümlesi özetler:
“ Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir."
Lakabı "Türk şiirinin" büyük şairidir.
Hasret
Sevgimi unutmak için seyrederim bir tabloyu, bir mermeri,
Ki ne kadar dalsa ruhum yeniden döner geriye:
Okurum düşüne düşüne okuduğun şiirleri,
Senin düşüncen geçerken üzerlerinde bir sıcaklık kalmıştır
diye.
Bugün doğum günü büyük şairin.Toprağı bol olsun.
Ne diyor Fazıl hüsnü, keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
ölü
Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA.
Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA.
Kişi seni severse
Soyunur aya karşı
Sever
Ölüşüne dek.
Soyunur aya karşı
Sever
Ölüşüne dek.
Vedat Günyolun çalakalem adlı eserinde "Onun kadar hiçbir şairimiz, hiçbir sanatçımız, gerek yerle bir gerçeğe; gerek insan denen bilinmezin çekirdeği çocuk'tan başlayarak Tanrıya; Tanrı'yı da, insan aklının yüzyıllardan bu yana vardığı Evren kavramını da aşan, ancak engin bir sezgiyle (aklın durduğu yerde başlayan sezgiyle) alacakaranlık halinde sezebildiğimiz gerçeküstü gerçeğe böylesine şairce kanat açamamıştı." diye anlattığı usta şairimiz.
yaşasaydı bugün 100 yaşına basacak olan şair.
bu kadar çok şiir yazmasa iyiydi.,.
"Türkçem benim ses bayrağım" dizelerinin sahibi.
güncel Önemli Başlıklar