bugün

ben kendimi bildim bileli kendisi bu adam genç yetenekli parlayacak. ne gençlikmiş 21 yaşına geldi yaşıtları neler yapıyor bu top süremiyor. takıma katkısı var ama güçsüz olmuyor çok eksik. çalışması lazım.
minik minik adımlar atarken ki halini anımsattı. bacak yetmiyor.
galatasaray'ın ilk 11'ine giremeyecek olan oyuncu. çok vasıfsız.
çok yetenekli olmasına rağmen bir türlü istenen çıkışı yapmayan futbolcu. potansiyel olarak türkiye'nin en iyi futbolcu olabilir tabi mutlaka fiziki aşama kaydetmesi gerekiyor.
dünkü maçla ilgili olarak sadece kendisinin başlığına bir şeyler yazıyorum, umarım okur. *
kendisine açık mektubumdur;

benim futbola bakışım birçok insana oranla çok farklıdır emre, galatasaray' a bakışım da öyle. yürekten galatasaraylıyımdır. galatasaray kültürünü, tarihini de bilirim yeteri kadar. dünkü maç için herkes birilerine kızabilir. kimisi dany der, kimisi hamit, kimisi melo. ben hiçbirine kızmıyorum. hatalar olmadı mı? çok oldu hatta kendimce olan en büyük hatayı ve bu hata yüzünden neden tüm takımı suçladığımı anlatayım kısaca; rakip 10 kişi, sahada topun takılmadığı tek yer var -2. yarı için diyorum- cluj yarı sahasının sağ tarafı. yapmanız gereken tek şey topu o bölgeye taşımaktı ki farkındaysan emrecim sadece gol değil hemen hemen tüm tehlikeli pozisyonlar da o kanattan oldu, golü de ilk yarıda o taraftan yedik hatta. dşyebilirsin ki 'lan amk kaw djer' i top oraya gidiyor muydu?'' haklısın emre, kısa pasla topu oraya götürmek mümkün değildi ama karşında 8 kişiyle ceza alanı önünde bekleyen bir takım vardı. dolayısıyla yapacağınız şey topu şişirmek ki bunu yaptınız ve akabinde savunmadan dönen topu orta sahada alıp sola doğru oynamaktı. bak işte o dönen topları 2. yarının sonlarına doğru, yani en kıymetli dakikalarda hem cluj oyuncuları aldı, bu çok komik ve saçmaydı. çok uzattım hemen özetleyeceğim brocan. dany de sola oynamadı şişirdi, hatta bok gibi bir de şut attı ama ona kızmıyorum bak. çünkü o mesafeden şut atmak bile senin oynadığın süre boyunca denediğin her eylemden daha zekiceydi. geldim sadede geldim bro;
ulan 40 dakika maçı kenardan hiç mi izlemedin? sahanın neresinde top gidiyor, neresinde takılıyor hiç mi görmedin? maçtan önce o sahada topla hiç mi ısınmadın? oyuna girer girmez sahada topun en zor gittiği bölgelerden birinde top sürmeye kalktın, hadi diyelim ki az önce saydıklarımın hiçbirini yapmadığından yedin bu haltı yine kabul. e be mantalitesine atladığımın futbolcusu 5 dakika önce topu sürmeyi deneyip de süremediğin bölgede aynı şeyi niye tekrar denedin? yetmedi ikini yarıda da devam ettin. yahu hadi topu sürmeyi bir umutla denedin, belki dedin bu kez takılmaz. kabul, peki neye güvenerek topla 3 kişinin arasına girdin? einstain demiş ya hani en büyük aptallık aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemektir diye, valla emrerim sen maç boyu sürekli aynı şeyi yapıp hep farklı sonuçlar bekledin. farklı sonuçlar bekledin diyorum zira aynı sonucu bekleyerek o işleri tekrar tekrar yapmış olma ihtmalini düşünmek bile istemiyorum.
dostum gençsin, kim ne derse desin illa ki bir yeteneğin de var. heh işte bence git hocana de ki; ''hocam beni orta sahada oynat, çok koşarım, top çalarım, pas atarım'' de; ''benden yeni bir emre belözoğlu yaratmayı dene'' de. ''ama'' de -bak burası önemli- ''baktın bu topu ayağımda hala çok tutuyorum beni bir kaportacının yanına filan ver de bari bir mesleğim olsun'' de. hadi iyi bak kendine, sercan ile bar bara gezme otur evde maç izle, ronaldo izle, onun bile topu gerekmediği sürece nasıl ayağında tutmayıp hemen arkadaşına vererek pozisyon aldığını izle; barcelona' yı izle, takımın tamamının senden daha teknik olmasına rağmen neden topu hiç ayaklarında tutmayıp en yakındaki arkadaşlarına seri şekilde oynayıp akabinde hemen onun yardımına neden gittiklerini izle. muhtemelen bir türk futbolcusu olarak aklına şu soru gelecektir; ''ee bu xavi topu iniesta' ya veriyor sonra hemen alıyor. lan mal xavi madem alacaksın ne veriyorsun?'' umarım gelmez tabii ama olur da bu soru aklına gelirse kaportacıyla ilgili tavsiyem üzerine ciddi ciddi düşün brocan. kal sağlıcakla.
maalesef yüce yaratıcı kendisine boy açısından fazla cömert davranmamıştır. zira yeterli fiziğe sahip olsaydı ardadan da emre belözoğlundan da daha teknik bir oyuncudur...
futbola beşiktaş'ta başlamış ama atışalanı'ndaki evi tesislere çok uzak diye devam edememiş futbolcu. mesafe problemi yaşamasaydı büyük ihtimalle şu an kendisini beşiktaş'ta izliyor olacaktık.
keşke beşiktaş forması giyseydi dediğim futbolcu.

not: galatasaray'lıyım.
Tamsaha'ya mükemmel bir röportaj vermiş oyuncudur, okuduktan sonra facebook'ta bana aşağıdaki yazıyı yazdırmış, linkide paylaştırmıştır. Kendisine başarılar diliyorum efendim. Peşindeyiz.

Sadece Galatasaraylıların değil , futbolla ilgilenen, genç oyuncu takıma nasıl monte edilirin cevabını arayan, bizde neden olmuyor ulan? sorusunun cevabını arayan kardeşlerimin de okumasını istediğim bir "Emre Çolak" röportajı bu. Bildiğim kadarıyla buna benzer bir kültür bir de Bursaspor'da var. Biraz hazır oynatma derdinde Fenerbahçe ve Beşiktaş, yoksa orada da buna benzer bir kültür vardır ama, Emre Çolak tesadüf değil. Yetenekler rassal dağılır, onu geliştirmek,yetiştirmek ve şans tanımak biraz takımdaki tecrübeli oyunculara ve hocalara kalıyor.

http://www.webaslan.com/f...yen-yerdeyimSXHBQ54267SXQ
cluj maçının yıldızıdır. amrabat gibi bir kabız için sırf çok para verildi diye böyle net oynayan çift yönlü oynayan topa hakim her şeyi ile komple bir oyuncuyu kaybedersek çok yazık olur. fakat uzun süredir yedek kalmasına rağmen cluj maçı gösterdiki her zaman hazır bekliyor olacak olacak şans seninle olsun.
konya'ya gidip herhangi bir semazen grubuna katılsa, 7 milyar dünyalının aklına türkiye deyince direkt semazen gelir.

dönüyor da dönüyor dönüyor da dönüyor dönüyor da dönüyor dönüyor da dönüyor...

bak ben yazmaktan sıkıldım ama herif dönüyor da dönüyor dönüyor da dönüyor...
fiziğinin de biraz güçlenmesiyle, giderek emre belözoğlu'na benzeyen futbolcudur. sonu benzemesin.
aslan parçası..
yetenekli ama hala halı sahada oynuyor sanıyor kendini. gereksiz yerlerde gereksiz çalımlar, sürekli geriye oynaması, kontra atakta ayağına top alıp çalışlm atmaya çalışması bütün iyi özelliklerini silmektedir.
yetenekli desen değil, zeki desen değil, fiziği de iyi değil; fatih terim'in kendisine neden bu kadar önem ve şans verdiğini anlayamadığım insan.
oynadığı 8 maçta hiçbir katkı vermeyen anca anadolu rotasyon oyuncusu.
edit: eksilemene anlam veremiyorum. hangi takımlı olduğumu söylememe gerek yok salak.
24 kasım 2012 sb elazığspor galatasaray maçında terim penaltı olduktan sonra emre'yi çağırıp 'aferin seni piç' anlamında bir şeyler söyleyerek yarmıştır. melo'nun daşşaklarını yalamalıdır kendisi o penaltı gol olsa çok kötüydü emre için çok.
her zaman yazıyorum, bu çelimsiz şahıs futbolcu falan değil, olamaz da.

sonunda fatih terim de gerçekleri görmüş ve duygularıma tercüman olmuştur;

http://s14.directupload.n...mages/121124/ptm32no8.swf
maalesef son vuruşları çok kötü. kendisini çok ama çok geliştirmesi lazım bu konuda.
siki tutmuştur. daha ölse fatih terim 11 de başlatmaz.
maçlara cenabet çıkan futbolcu. başka açıklaması yok.
istikrarlı olarak futbolunu geriye götüren futbolcu. hiç mi geliştirmez insan kendini. bu şekilde futbol oynamaya devam ederse fatih terim tarafından gözden çıkarılacaktır.
Bu adam bundan öteye gidemez, varsa bu, yoksa da bu kadar işte, bunun gibi futbolcular karşısında ki rakibin (futbolcu olarak rakip) o maç içinde ki performansına göre oynarlar. Rakip futbolcu kötü ise Emre çolak süper görünür ama rakip iyi günün de ise emre çolak'ı ezip geçemeyecek adam yoktur. kendi etrafında dönerek çalım atma akımının devam ettirenlerindendir. Üzerinde durmak çok işe yaramayacaktır ve daha fazla gelişemeyecektir.
solak olmasına rağmen kaleciyle karşı karşıya attığı şutları kahreden, kabız herif, aklı bi karış havada topa vururken. gece gündüz floryada şut çektiririm buna. takımın mallarından olma yolunda.
24 kasım elezığ deplasmanında kaçırdığı gollerle yaşlanmamı hızlandıran futbolcu.