bugün

her devrin adamı tanımına cuk uyan yazarlığı vasat, kayda değmez gazeteci.

edittiridit:emre burda mısın len yoksa?
geçen akşam çıktığı "32. gün" adlı programla acı bir gerçeği çat çat suratıma vurmuştur. bu memleketin neden bu kadar dü$ünce kısırlığıyla baş baş kaldığını ve geri kafalı olduğunu göstermiştir.

dü$ünün şu kapasitede ki bir adam bile türkiye'nin en fazla tiraj yapan bir gazetesinde köşe yazarlığı yapabiliyor. kahvehane'den öğrendiği asabiyet jargonunu, basit, 3. sınıf dü$ünme yetisiyle birleştirip birşeyler sunuyor insanlara. hemde öyle kusarak söylüyor ki sanırsınız bir bok anlatıyor. gazeteden okuduğum kadarıyla çözmü$tüm ama canlı canlı görünce artık net bir şekilde "yobaz'ın allah'ı" oldugunu öğrendim.
en sevdiği meyve armuttur.
fikirleri, yazıları bir yana...
aköz'ün önde gideni türünden bir köşe yazarıdır. bir galaksi dolusu gezegen yutmuş gibi yorgun ve pişkin konuşması ve bilge tripleriyle pozantı kırmasını hak etmektedir. *
şerif mardin in mahalle baskısı terimine sıkı sıkı bağlananların neden hocanın başörtüsü ile ilgili söylediklerini gözardı ettiklerini söyleyen, kendi gazetesine ve içindeki yazarların cehaletlerini gözler önüne serebilecek kadar demokratik yazar.
http://www.zaman.com.tr/w...r/haber.do?haberno=597811
ertuğrul özkirkgiller familyasından gelen bir boyalı basın yalaması.
demokratlıkla alakası olmayan, kendi fikirleri dışındakileri dışlayan, açık açık yapamadığı için yazılarında "insan atatürk" söylemi arkasına sığınıp çaktırmadan ataürk ü aklınca küçük düşürmeye çalışan ve laik cumhuriyete karşı söylemleri ile ikitdar yalakalığı yaparak, lideri abd de konuşlu cemaatle sıkı bağları olduğu intibaını veren yazarımsı.
akıllı ve kalemi kuvvetli olmakla beraner bu meziyetlerini fitne, fesat, saptırılmış yorum ve bilgi için kullandığı müddetçe bu millet için pek de makbul sayılamayacak kişilik.
nur çintay a. ile evlidir.
(bkz: dürüst duygulu insan)
bogazici sosyoloji mezunu oldugundan, ders anlatir gibi kose yazilari yazabilen kose yazaridir. yani, okul derslerinde isledigim bir konuyu, ertesi gun kosesinde gorup beni sasirtabilmistir.

kimsenin istedigi onyargi kaliplarina uymadigi, bilim dunyasindaki genel gecer goruslerden baska birsey ifade etmeyen fakat bu nedenle satilmis, yalaka, dengesiz, cemaatci kaliplarina sokulmaya calisilan adamdir. evet, sasirtici da olsa bazen insanlar sizin umdugunuz kalipta degildir.

daha fazla bilgi icin resat kasaba'nin "kemalist certainties and modern ambiguities" adli makalesine basvurunuz.
bir kaç ay öncesine kadar popüler kültür bahçelerinde top koşturup, polemikleriyle tanınmasına rağmen sanki göz yaşlarıyla tövbe etmiş gibi değişen sabah yazarı..
o eski insan gitti; yerine statüko ve beyaz türk düşmanı, full demokrat biri geldi..
bir tarikata bağlı olduğu izlenimi yaratan yazılar yazan, an içinde mevcut hükümetin her türlü icraatini kayıtsız şartsız desteklemekten çekinmeyen, kalemini tek yönlü yontan, aklını, fikrini, bilgisini demokratlık yaldızı altında tarikat-cemaat-siyaset üçgeni hizmetine sunmuş, çektiği yağların fazlasını bünyesinde depolamış kişilik.
biraz yanar döner ve rüzgar ne taraftan eserse o yöne dönen bir gazeteci olmakla beraber bugünkü yazısında, son birkaç haftanın güncel tartışmalardan birisi olan ve önümüzdeki günlerde daha da üzerinde kafa yorulacak konulardan, hükümetin teröristleri dağdan indirme planı üzerine yazdığı ve durumu "Kediyi ağaçtan indirme" ye benzettiği yazısında yaptığı bir alıntı ve alıntıya ekledikleri ile gülümseten sabah yazarı.

--spoiler--
Kitap bende yok. Gelen mesajlardan anladığıma göre, Prof. Özcan Köknel, "Çatışan Değerlerimiz" adlı kitabında şöyle bir örnek vermiş:
Soru: "Erkek kedi bir ağaca çıkmış ve inmek bilmiyor. Kediyi o ağaçtan indirmek için ne yaparsınız?"
Şıklar: 1) Ağaca tırmanırsınız. 2) Merdiven dayayıp tırmanırsınız. 3) "Gel pisi pisi" diye seslenirsiniz. 4) Dişi bir kedi getirirsiniz. 5) itfaiyeyi çağırırsınız.
Değerlendirme: 1) Ağaca tırmandıysanız; cesur ve girişkensiniz. iyi bir "satış temsilcisi" olursunuz. 2) Ağaca merdiven dayadıysanız, hedefe hangi yöntemle ulaşacağınızı planlayabiliyorsunuz. iyi bir "halkla ilişkiler müdürü" olursunuz. 3) "Gel pisi pisi" diye seslendiyseniz, saflık derecesinde iyimsersiniz. Ne yaparsanız, yapın, sakın kendi işinizi kurmayın. 4) Dişi bir kedi getirdiyseniz; kendi işinizi kurup çok başarılı ve ünlü olabilirsiniz. 5) itfaiye gibi kurtarıcı görevlileri aradıysanız; sorumluluğu başkalarına atmayı beceren "iyi bir üst düzey yönetici" olursunuz.
***

Bu alıntıya ek yapanlar olmuş: 6) Ağacı kesersiniz, böylece başka kedilerin çıkmasını da engellemiş olursunuz: Sizden mükemmel bir "kamu yöneticisi" olur. 7) "Bana ne" deyip yolunuza devam edersiniz. Sizden çok iyi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olur. 8) Kendiniz dişi kedi kılığına girip ağacın altında cilve yaparsınız. Magazin medyası peşinizi bırakmaz, şöhret olursunuz. 9) Kediyi silahla vurursunuz ve ağaçtan düşer. Amaç kediyi ağaçtan indirmek değil miydi? Sizden çok iyi bir paşa olur netekim. 10) Yüksekçe bir yere çıkıp çevrede biriken topluluğa kedileri ne kadar sevdiğinizi anlatırsınız. Sizden çok iyi CHP başkanı olur.
--spoiler--
emre öküz değildir mesela. o da olabilirdi tanrı sümme haşa.
italyanmış gibi tartışan yazar.
yine üniversite öğrencilerini aşağılayan yazar.
inanılmaz boş konuşan ve yazan bir insan. en son üniversiteler paralı olsun lafı eleştirildi. bunun üzerine şöyle dedi, girip okuyacaksınız, sonra işe girince yavaş yavaş ödeyeceksiniz. öyle olunca paralı sayılmıyormuş. tuhaf bir mantığa sahip. ayrıca 32. gün programında bir yazısını eleştiren öğrenciye, yanlış anlamışsın ben orda şöyle böyle demek istedim, demek yerine, yalan söylüyorsun sen, daha benim yazımı anlamamışsın, nasıl üniversitelisiniz siz, tüh size, demiştir. seviyesiz ve terbiyesizdir.
Sabah'ta yazar olmadan önce, Porno dergi Penthouse'un yayın yönetmenidir.
Ne yapmıştır Penthouse'u çıkartırken?
En uzun şeyli adam yarışması düzenlemiştir. Elinde metreyle ölçerken karikatürleri yayınlanmıştır.

sonra sabah'ta yazar olduktan sonra popüler kültür atışmalarına girişimiş. işte: "tavla zeka oyunu mu yoksa şans oynu mu?" gibi suya sabuna dokunmayan konuları irdelemiş bir kişiydi.
ve en nihayetinde devlet, sabah grubuna el koyduktan sonra sabah grubunun hükümet yakın bir şirkete satılacağını anlayan emre aköz, tavrını ve düşüncelerini değiştirerek akp'nin adeta yalakası hatta tapıcısı haline gelmiştir. bir yıkamalar bir yağlamalar... durduk yere liberal duruş sergilemeler değme gitsin.
nerden nereye porno dergide elinde şerit metreyle en uzun tarrak boyu ölçen emer aköz'den köşkte cumhurbaşkanı sayın gül ile aynı sofraya oturan emre öküz pardon aköz'e...
ve herşeye ramen en demokrat(!) gazetcilerden biri olur bazı ahmakların beyninde.

bazıları tarafında en demokrat(!) ilan edilmesinin sebebi ne?
çünkü akp'yi eleştirmediği için,
çünkü türkiye cumhuriyetine ve atatürk'e laf sokuşturduğu için,
çünkü birden türban savunucusu olduğu için,
çünkü üniversiteler paralı olmalı dediği için...
en demokrat(!) gazetecidir(!)

edit: şu ülke de tarrak boyu ölçen sapkınlar bile en demokrat en bilmem ne sayılıp da bu ve bunun gibilere karşı çıkanlar faşist ilan ediliyorsa. açık ve net söylüyorum: "böyle düşünen beyini s.kilmiş kişiler krematoryumlar içinde toplu şekilde yakılmalıdırlar". zira bunların tüketiği oksijen bile bu ülkeye zarardır. ha ben faşist miyim? evet, sayeniz de faşist oldum.
bugünkü son yazısıyla zararsız bir salatalıkken, şeref dozajı gayet düşük, eşcinsel bir yalakaya dönüşümünün son evresine gelmiş yazar.. heyecanla takip ediyoruz..
not: eşcinsel burada yazarın hareketleri baz alınarak sarfedilmiş bir sıfattır, homoseksüellik kastedilmemektedir.. zaten sayın aköz'ün kendisi kadar kaliteli bir başka yazarla evli olduğu tarafımdan bilinmektedir..
24 şubat 2008 tarihi yazısıyla laikçilerin gerçek yüzünü ifşa eden başka bir kaynak oluşturmuş yazardır.

laikçi faşist olduğunun ortaya çıkmasından gocunan ezik bünyeler ucuz hakaretler ile kendisine saldıracaktır. dinci veya yobaz da diyemeyecekleri bir liberal olduğundan kendisine saldırmakta zorlansalar da aslan laikçi faşistlerimiz anasına bacısına küfrederek zihinsel kendini tatmin yöntemlerine başvuracaklardır. bir zamanların penthouse yönetmeninden ayar yemenin acısını bu da hafifletmeyecektir tabii ki.
eskilerin penthouse genel yayın yönetmeni en uzun penis yarışması organizatörü, yenilerin türban dostu liberalimsi insanı.
(bkz: türk tipi liberal)
nerden gelip nereye gittiği iyi bir şekilde edit olan ve adı 'mezuracı emre'ye çıkartılan şahıstır. yalnız bunlar olduğu kadar, yazdıklarının da anlamı kaybolmayan doğruların da açıkca ortada durduğunu gösteren yazardır kendileri. büyük ihtimal yarışmayı kaybeden kitlenin serzenişleri olarak yorumlamalıyız kendisine olan sataşmaları.
yazdıklarında ki doğrulara bir de bugünkü yazısından bakalım;
(bkz: http://www.sabah.com.tr/akoz.html)
iktidar yanlılarının toz kondurmadığı, siyasi yalvaç ural.. e tabi, örneğin bir fenerlinin başka bir fenerliye, fenerbahçe hakkındaki iyi görüşlerini objektif bir değerlendirme ile baz alarak ona göre değer vermesi zor bir şey.. ancak unutulmamalıdır ki bu şahıs fener şampiyon olduğunda fenerli, galatsaray şampiyon olduğunda galatasaraylı, villarreal şampiyon olduğunda villarreallidir.. yorumları da hiç bir zaman 'bizim takım çok iyi oynuo aga' derinliğini geçmez..
inşallah anlatabilmişimdir..
bugunku yazisinda mehmet barlas'in gelisini kutlamis sabah gazetesi kose yazari. son cumlesi "agzimin tadi yerine geldi", akillara mehmet barlas ile aralarinda nasil bir iliski oldugu sorusunu getirmektedir.

--spoiler--
Mehmet Barlas
NiHAYET Mehmet Barlas döndü! Aslında Barlas fiziksel olarak gazeteden ayrılmıştı ama ruhen hep aramızdaydı.
Biz onun yokluğuna... Geçici görevini tamamlar tamamlamaz ya da ne bileyim mesela hastalığı iyileşir iyileşmez çat kapı dönecekmiş gibi bakmıştık. Yeri zaten hazırdı.
Ağzımın tadı yerine geldi!
--spoiler--
birikimsiz, kalemi zayıf, yazıları lezzetsiz lise 2 kompozisyon yazarı tadında bir bey.ayrıca demokrasi aşığıdır kendisi.
demokratlığı ile anılacak adam olacaktır zamanla. gayreti bunu vermektedir.
http://www.sabah.com.tr/akoz.html