bugün

28 şubatta darbecilere büyük dayanak sağlayan ve hala geçerli olan protokoldür.

****
28 şubat sürecinde demokrasinin boynuna geçirilen kementlerden biri de 27 maddelik emniyet, asayiş, yardımlaşma (emasya) protokolü'ydü. içişleri bakanlığı ile genelkurmay başkanlığı arasında 7 temmuz 1997'de imzalanan protokol gereği emasya birliklerine, valilik talep etmese dahi, kendisi gerekli gördüğü durumlarda toplumsal olaylara el koyma yetkisi verilmişti. asker, istediği takdirde şehrin göbeğindeki asayiş olaylarına bile müdahale edebilecekti. ordunun asayiş olaylarına müdahalesi, polisin de askerin emri altına girmesi anlamına geliyordu. bu bir nevi sıkıyönetim hali ve darbeydi. 'gizlilik' derecesi bulunan protokol, hem o dönemde hem sonraki yıllarda eleştirildi. zira demokratik hiçbir ülkede böyle bir protokolün varlığı kabul edilemezdi. türk silahlı kuvvetleri içerisindeki cuntacı yapılanma, hazırladıkları kirli darbe planlarına dayanak olarak sürekli tsk iç hizmet kanunu'nun 35. maddesini ve emasya protokolü'nü gösterdi. zira 35. maddede şöyle deniliyordu: "silahlı kuvvetler'in vazifesi; türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan türkiye cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır."

son olarak 'balyoz' kod adlı darbe planı tartışmalarıyla emasya yeniden gündeme geldi. cuntacılar, söz konusu protokolü darbe planlarına kılıf olarak kullanmıştı. emasya protokolünün altında bulunan imza dönemin genelkurmay başkanlığı harekât daire başkanı korgeneral çetin doğan'a aitti. garip bir tesadüf müdür bilinmez ancak, seçimle iktidara gelen ak parti'yi devirmek amacıyla hazırlandığı ileri sürülen 'balyoz' darbe planı'nın altında da aynı ismin imzası vardı. balyoz planı'nda, jandarma komutanlığı'na iç güvenlikte önemli söz hakkı tanıyan emasya protokolü'nden önemli yansımalar yer alıyor. planın 'terörle mücadele ve iç güvenlik' başlıklı bölümünde yer alan şu ifade dikkat çekici: "terörle mücadelenin daha etkin yapılması amacıyla kolluk güçlerinin tek elden yönlendirilmesini sağlayacak bir üst kurum oluşturulacaktır." bu sözler, emasya protokolü'nün 10, 14 ve 16. maddelerine atıfta bulunuyor. emasya'nın 10. maddesi, yardım için ilden ile kuvvet kaydırılmasının valilerin istemi yerine emasya tali ve bölge komutanlıkları girişimiyle yapılacağını öngörüyor.

14. ve 16. maddeler ise vali tarafından görevlendirilip görevlendirilmediklerine bakılmadan yardıma gelen bütün kolluk güçlerinin yardıma gelen askeri birlik komutanının emrine girmesini içeriyor. protokole göre iç güvenlik harekatları ve bölgelerinde polis özel harekât timleri, köy korucuları, jandarma iç güvenlik birlikleri bölgedeki en yüksek kara kuvvetleri komutanlığı birimine bağlanıyor.

emasya protokolü 28 şubat'in bir ürünü, sivil anayasa şart

radikal gazetesi yazarı cengiz çandar, emasya'nın 28 şubat askerî müdahalesinin bir ürünü olduğunun unutulmaması gerektiğini anlatıyor. emasya'nın darbeci zihniyet tarafından dayanak olarak kullanıldığını anlatan çandar şunları söylüyor: "balyoz planı'nı yapan kurum ve kişiler, türkiye'deki demokrasi açısından bir yüz karasıdır. bu lekenin silinmesi gerekiyor. bu yüz karasına iştirak edenler, kendilerine yasal bir dayanak bulmak için emasya'ya gönderme yapıyor. emasya, 28 şubat askerî müdahalesinin ürünüdür. bu protokolün içişleri bakanı tarafından bir genelgeyle kaldırılması gerekiyor. 28 şubat sürecine ait bir düzenlemeyle nasıl hükümet edersiniz? emasya'yla birlikte, tsk iç hizmet talimatnamesi'nin 35. maddesi de kaldırılmalı. üçüncüsü, 'mgk siyaset belgesi' diye hiçbir yasal dayanağı olmayan gizli bir belgeyle, tbmm'nin yasama ve yetkilerinin üstüne çıkan bir metinle ülke yönetilemez. tsk bu tip belgeler sayesinde, kendisinde her türlü demokrasi dışı rejime müdahale hakkını görüyor. bütün bunların kaldırılması ve yeni bir yasal çerçevenin içine sokulması gerekiyor. öncelikle türkiye'yi askerî vesayetten çıkartacak yasal değişiklikleri yapmaları gerekiyor. yeni bir anayasa şart. onun için önümüzdeki seçim anayasa seçimi olacak. ama yeni bir anayasaya kadar, 'bir şey yapılamaz' diye bir şey yok. emasya'yı kaldırmak, yapılacaklardan biridir."

hükümet cesaret göstermeli

taraf gazetesi yazarlarından lale kemal, ergenekon soruşturmasının türkiye için bir dönüm noktası olduğunu anlatıyor. kemal, şunları söylüyor: "türkiye uçurumun eşiğinde. 2009'da kafes planı çıktı karşımıza. koç müzesi'nde çocukların bombalanması, gayrimüslimlere yönelik akılalmaz planlar olduğunu gördük. bunların amacı, kaos yaratıp hükümeti istifaya zorlamak ve darbe yapmak. emasya protokolü çerçevesinde son birkaç aydır sokak olayları yaşanıyor. sıkıyönetim halinin fiili olarak devam ettiği görülüyor. hükümet, türkiye'deki anayasal düzeni değiştirmeye yönelik hareketleri, yasal çerçeve içinde değerlendirmeye almalı. ama bunu yapabilmek cesaret istiyor. hükümet de bu cesareti göstermeli...
******
doğal afet durumunda askerin, valilik tarafından nasıl koordine edileceği ile ilgili protokoldü, 99 depreminde askerin neler yaptığını nasıl hemen koordine olduğu malumdu, sonuç bu depremde ortaya çıkmıştır.
Fetöcü itin biri ilk entariyi ne de güzel yazmış değil mi?

Kendi Orduna değil bunlara itibar edersen olacağı budur.