bugün

4 yaşındaki kız çocuğunun kiraz yedikten sonra kiraz ağacından bir dal koparıp "babam da yesin" diyerek babasının mezarına o dalı dikmesi dramdır.
Sahnede oynanmak için yazılmış oyun; acıklı olay.

Bir insan tanıdım. Asla Kendini ön plana çıkarmaz, yanında kim varsa onunla beraber zirveye kadar gelir, ardından aşağı geri dönerdi. Aslında bu insanlar günlük hayatımızda her zaman yer ediniyorlar. Biz farkedemiyoruz sadece.

ilk defa küçükken görüyorsunuz. Sizin ufkunuzu açıyor. Ardından sizi kademe kademe yukarı taşıyor. Her zaman daha iyiye gidiyorsunuz.

Ama o sizinle gelmiyor, gelemiyor. Çünkü başkalarına da yardım etmek zorunda. Nasıl batman insan ayırt etmeden herkesi kurtarıyor, işte bu da o hesap. Sürekli, belli bir aralıkta, insanlara yardım ediyor.

Kim olduğunu az çok tahmin edebiliyorsunuzdur: öğretmenler.

Gerçek manada öğretmenlerden bahsediyorum. Sizi insan yerine koyan ve desteğini asla eksik etmeyen türden.

işte benim öğretmenlerim birer birer ölüyor. Bir gün öğretmen bana "dram nedir?" Diye sormuştu. Cevap verememiştim. Her şey dram gibiydi o zamanlar. Anlatamadım. O da bana dedi ki: "ölüm birisini aldığı zaman, yerine yenisini getirmekle mükellef değildir."
bu söz üzerinde düşünmemi istedi. Düşündüm. Tabi kafa kalın olunca hiçbir şey olmadı. Hocaya bir şey olmadığını anlattığımda, dramla alakalı bir söz bilmediğini ve bir an öyle salladığını söyledi. Ben de haftalarca bu "sallanmış" söz üzerinde kafa patlatmışım.

O günden sonra hocayı daha çok sevdim. Sevdim ama sevgim ömrünü uzatmadı. O koca adam bugün bu dramı yaşattı ve toprağın altına girdi.
Başımız sağolsun. yeni gelmeyecek hayatlara...
Üyeliğim silindi daha nasıl anlatabilirim..
Hayatın özü dramdır,abartanllar dramı komedi yada trajedi olarak yaşar.
resmi tatillerde çalışmak.
üstüne üstlük patronun "biz ne şanssız bir meslek grubuyuz resmi tatilimiz yok" diyerek bize dert yanması.
ulan nöronları kısa devre yapan geri zekalı, tatili sen yaparsan oluyor patronsun lan sen.
böyle insanlar oksijenimi tüketiyor ya haram zıkkım olsun.
en ağırı için sizi şöyle alalım;
görsel
http://www.haberturk.com/...sedi-30-gun-sonra-bulundu
Yabancılarla dolu otelde türk gecesi.

Türk gecesinde onur şan şarkıları çalması.

Yabancıların çığlık ve alkış eşliğinde coşması.
Yalnızlık. I am too alone. tanrı bile yok lan. Siz de yoksunuz. Evrende yalnızım. oha.
görsel
Tam uyuyacakken çamaşır makinasını çalıştırmış olduğunu hatırlamak... hem de uzun program. of of.
görsel
bu bir dramdır.
ks: dynamic random-access memory. geçici bellek donanımı, ram türü.
aa sevmek zamanı.
bu film türünün vurucu, ağır ama kaliteli olanı mükemmeldir. izlerken kendine zarar verirsin belki işkence edersin ama hayranlıkla izlemekten de alıkoyamazsın zira zaman zaman gündelik hayat telaşında unuttuğun insanlığını hatırlatır sana. evet ben hala o yoğun duyguları hissedebiliyormuşum ardından rahatlarım ve katharsis.

ağır dram denince ilk aklıma gelen filmler: 12 years a slave, manchester by the sea, the green mile ve yerli için de çoğu çağan ırmak filmleri.
ram tipidir.
herkesin bir kisiligi var.
ben asırı dram kaldıramıyorum. unfonctional oluyorum bana fazla dram yukleyince.
dudaklarım oluk oluk ucuk doktu aq.
yeter!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
kaldıramıyorum, neden anlamıyorsunuz?