bugün

Hatırası öylesine acı vericiydi ki, bir daha onu anmamaya karar vermiştim.
Lev Tolstoy'un 1899'da yayımlanan romanıdır.
--spoiler--
etrüsklerden yola çıkarak, türk uygarlığının doğuşunu büyüyüşünü ve gelişimini anlatan 6 buçuk dakikalık bu enstrümantal eser; gencebayın; başta abd, israil ve almanya olmak üzere 9 ülkenin çeşitli üniversiteleri tarafından layık görüldüğü montu merit doktorasını aldığı 1990 yılında, gencebaya yazılı ve sözlü olmak üzere 2 kez hamburg müzik akademisinde derslere girmesini teklif eden prof dr hermann rauhe' nin öncülük etmesiyle 2011 yılından itibaren başta bahsettiğim özellikleri ile ( armonik yapı, orkestrasyon, partisyon teknikleri vs) hamburg müzik akademisinde incelenmeye başlanmıştır.

tam bir senfonik çalışma diyebileceğimiz eser 6 bölümden oluşuyor. bu bölümler türk uygarlığının doğuşu, türklerin batıya göçü, türklerin devre devre yerleşik hayat geçtiği dönemler, osmanlının doğuşu, büyüyüşü gibi hikayeleri; nihavent, ferahnak, buselik, uşşak, muhayyer kürdi ve rast makamları kullanılarak, birbiri içine giydirilmiş girift makam arızaları ile anlatılmış. türklerin tarih boyunca boy gösterdiği adriyatikten çin seddine uzanan o büyük coğrafyadan ezgilerle, türk müziğinin evrenselliğini gözler önüne seren eseri dinlediğimizde tarih boyunca bir yolculuğa çıkmış gibi hissediyoruz kendimizi. .

eserin girişinde orta asya havasına uygun olarak seçilen, moğollardan kalma, kazak ve rus müziğinde bol kullanılan dombrayı gencebay icra ediyor. ara ara beliren diğer mızraplılardan bağlama ve divan sazını da...

eserde o kadar çeşitli varyasyonlar var ki, usta ellerde, içinden 7- 8 adet beste daha çıkabilecek bir müzikal yapıya sahip. bu yapıyı kısaca incelersek;

bölüm 1 - dombra solo + senfonik yaylılar :

dombra solonun çaldığı buselik solo ile yaylıların tekrar ettiği o aynı melodi doğuşu simgeliyor. ortaasya kültürünü yansıtan bir havası var. işinde başarılı bir aranjör o melodiyi kullanarak melodiye güzel sözler de yazarak son derece entresan bir beste dahi yaratabilir. hatta elektro bağlama, gitar ve akustik bağlama gibi enstrümanlarda kullanalarak sadece intro kısmından yepyeni bir beste üretebilir. şarkı formunda bir hale dönüşür ve belki güzel de olabilir.

---------------

bölüm 2 - kanun solo :

yaylılardan sonra giren kanun solo... yine buselik makamı ( pentatonik gam ). eserin bu kısmı türk müziğinin karakteristik makamı buselik ile ele alınarak, türklerin özbenliklerinin yavaş yavaş oturduğu dönemleri temsil ediyor.

---------------

bölüm 3 - kanun solodan sonra giren senfonik yaylılar :

burdaki yaylıların çaldığı pentatonik melodi göçü ve telaşı temsil ediyor. buselik hatta yer yer nihavent diyebileceğimiz ana makama uğrayan makam arızaları göç esnasında karşılaşılan aksiliklerin yansıtılması. bu melodi de ele alınsa, üzerine söz yazılsa gayet hoş bir türk müziği bestesi olur. hatta yukardaki besteyle de birleştirilirse çok güzel bir rast makamına dönüşebilir.

----------------

bölüm 4 - elektro bağlama ( caz solo ):

elektro bağlama ile icra edilen caz bölümü ise göç esnasında türklerin farklı kültürlerden etkilenimlerini temsil ediyor. ne kadar temiz bir yorum. muhayyer kürdi makamında caz notları vermek. bu kısmın da ana teması telaş. bu kısmın da serbest bölümü yukardaki bestelerden birine adapte edilebilinir. ya da başlı başlına bir şarkı da olabilir. gerçi bir şarkı için fazla karmaşık bir solodur o. iyi bir şekilde düzenlenirse caz bestesi bile olur.

----------------

bölüm 5 - üflemeli solo:

eserin bu kısmı osmanlının doğuşunun habercisi. telaş yerini sükunete bırakmış gibi. türk müziğinin karakteristik yapısının oturuşunu da temsil eder, halk müziği notları ile doludur. üflemeli solonun çaldığı melodi gayet güzel bir halk müziği bestesi olur. gazel türünde de olabilir hatta. başka enstrümanlarla melodi desteklenir, melodi daha da zenginleştirilir. üflemeliden sonra giren elektro bağlama solo bu besteye dahil edilir o zaman türkü formu çok zengin bir hal alır. batı müziği gibi.

-------------------

bölüm 6 - divan sazı solo - sonraki yaylılar

divan sazı solo ile başlayan kısım. osmanlının parlak dönemleri. gencebayın heybetli ve keskin vuruşlarla çaldığı bir divan sazı var. halk müziği riffleri ve bozlak etkileri. yaylılar'ın ilk bölümü türk müziği ve halk müziğinin biraraya getirilip yepyeni ve yüksek orkestrasyonlu bir yapıya bürünmesini tabir i caizse gencebay müziğini temsil ediyor. halk müziği aşıklarının şiirilerinin son mısralarına mahlaslarını yazmaları gibi bir gencebay imzası. bu kısma bir kanun eklense dört dörtlük bir türk sanat müziği formu çıkar.

sözü daha fazla uzatmayalım ve önce eserin gencebayın ağzından kısa bir özetini ve peşinden eserin kendisini dinleyelim, dinletelim;

https://youtu.be/FoxWvzoN1tI
--spoiler--
Tolstoy'un bir solukta okuduğum muhteşem başyapıtı. Sonu hiç bir şekilde tatmin etmedi. Ama baştan sona harika gözlemlerle dolu, açık anlatımıyla okuması ve bağlanması kolay. Klasik okurlara tavsiye edilir.
Ayrıca Tolstoy'un yazdıktan sonra ateist ilan edilip aforoz edildiği kitaptır. Neden aforoz edildiğini pek anlamadım açıkçası. Kitabın sonu incil ile barışıktı.
(bkz: Tolstoy)un bir kitabıdır.

modern ceza sisteminin ve mülkiyetin eleştirisini içerir.
uzun zaman sonra izlemek zorunda kaldığım dizi
bamsı adamım.
Şu suralar utanmasalar börekçilerün bile dükkanlarına verecekleri isim.
Dizisi var yemeği var okulu var filmi var hastanesi var.
ATATÜRK ün tarih kurumuna yazdırdığı kitap ve ayrıca tarihi yanlış anlatan dizi.
diriliş ertuğrul yüzünden hep ön yargılı yaklaştığım kitaptı; çünkü bu boktan dizi yüzünden diriliş isminin çağrıştırdığı şeyler de boktandı. aptalca bir yanılgı işte.

''Yalnızca insanlar birbirini aldatmaya, üzülmeye, başkalarını da üzüntüden kıvrandırmaya devam etmekteydiler. Yalnızca insanoğlu önemli ve kutsal olanın, bütün canlılar için sevinç kaynağı olarak yaratılan bu ilkyaz sabahı,evrenin tanrısal güzelliği değil; fakat insanların birbirine egemen olmak, birbirlerine hükmetmek yolunda icat ettikleri şeyler olduğu kanısındaydı.''

böyle mükemmel bir sözün geçtiği kitap.
Mükemmel bir oyunculuk.
Zaten 2 saat boyunca senaryo ya başka türlü katlanılamazdı.
En iyi Türk dizi . Aksini iddia edenin kim olduğu zaten bellidir .
Güruha gaz verme mottolarından biri.
http://www.youtube.com/watch?v=U1di0sL7GlE
Lev Tolstoy 'un üçüncü büyük romanı. Romanda bir adamın gençliğinde yapmış olduğu, vicdanının en derinliklerine gömdüğü kötü bir olayın tesadüf üzerine vicdanının parmaklıklarından kurtulup günyüzüne çıkması konu alıyor. Çok severek ve keyif alarak okuduğum bir kitap oldu. Bir insanın gerçekten istediğinde nasıl fedekarlıklarda bulunabileceğini ve günümüzde de her ne kadar çabalasak da kendimizi değiştirmenin bu zorluğu karşısında karakterimizin başarması hoşuma giden diğer unsurlardan oldu.
lev tolstoy romanı.
kapaktaki leoyu bi an ertugrul gazi mi lan o diye kesen tek kisi diilimdir bence.
https://www.youtube.com/w...WeMBLIw&nohtml5=False
ibn-i Arabi’nin kostümünü Hollanda’dan 7 buçuk milyara bulmuşlar yapımcılar. sıkıntı değil canım ya. trt elektrik faturanıza yansıtır katma değer vergisi olarak ödersiniz ne olacak. önemli olan trt nin yapmış olduğu diriliş dizisi. izleyin, izlettirin. açlıktan ölün ama bu diziye gereken değeri verin lütfen.

http://www.posta.com.tr/m...ID=329259&PageIndex=4
https://www.youtube.com/watch?v=ldTCWbUt21U
film leonardo dicaprio nun olunca izledim. güzel olmuş ama beğenmekten çok şaşırdım diyebilirim.

dicaprio denilince aklıma inception, köstebek, titanik gibi filmler geliyor.
diriliş filmi inception ve köstebekg gibi filmlere benzemiyor. daha çok titanik türü bir film.

filme çok emek sarfedilmiş ama insanı sürükleyen, bilinmez, gizemli bir şey yok.

bir sahne hariç.

--- spoiler --

babam pek dindar bir insan değildi, saba tepelerine gitmişti.
avlanmak için bir grup teksaslı korucu dostuna katılmıştı.
daha önce yüzlerce defa yaptığı epey sıradan bir şey.

üç gün süren bir av olması gerekiyordu; ancak ikinci günde
her şey kötüye gitti.

her nasıl olduysa o gece arkadaşlarını kaybetmeyi başardı.
üstüne üstlük komançiler gidip atları almışlar. bu yüzden çok
açtı ve çılgına dönmüştü

hiçliğin ortasındaki bir grup ağacın içinde o koruda böyle sürünmüş,
o maki deryasına öylece saplanmışken dini bulmuş, bana söylediğine
göre tanrıyı tam o anda bulmuş.

--- spoiler --

buraya kadarki kısımda bunları anlatan adamın babası herhalde buda gibi
tanrıyı bulmuş diye düşünmüştüm. tabi bunu anlatan adam manyak olduğundan
sonu çok farklı bitti. fakat bana göre böyle bir anda insan gerçekten tanrıyı bulabilir..-

--- spoiler --

meğer o tanrı etli, butlu bir sincapmış, onu vurup yemiş..

--- spoiler --
(bkz: the revenant)
leonarda dicaprio'nun oynadığı 'the revenant' filminin türkçe ismidir. filmde bu süper oyuncu, ayı saldırısı sahnesinde harikalar yatarmış ve film bu yönüyle görsel bir şölen oluşturmuştur. (#izlenesi filmler)
di caprio'nun son filmi. mutlaka izlenmeli.
çevirisini canan kim'in yaptığı, altın kitabevi tarafından basılan 2015 yılı içerisinde stephen king'in çıkardığı ikinci romanı. ilki için mr. mercedes
2008 yılında turgut özakman tarafından yazılmış çanakkale savaşını anlatan en iyi kitap.