bugün

Bir ulusun yönetimsel ve ekonomik işlevlerinin devletçe birleşik bir yönetim altında bütünleştirilmesi siyasası ve öğretisi. olmazsa olmazdır.
devlet bahçelinin yalakası olmak değildir!
devletin milli sermayesi elde tutmak ve artırmaktır!
devlet parayı kullanıyorsa gerçek devlettir.
Milletin kurduğu devletin ve hükûmet teşkilatının, vatandaşlara karşı yükümlü olduğu vazifeleri ve yetkileri vardır. Bu vazifelerin nitelikleri incelenirse, şöyle bir sıra yapılabilir: Memleket içinde, güvenliği ve adaleti sağlayarak ve devam ettirerek vatandaşların her çeşit hürriyetini güven altında bulundurmak. Dış siyaset ve diğer milletlerle olan ilişkileri iyi idare ederek ve her çeşit savunma kuvvetlerini, daima hazır tutarak milletin bağımsızlığını güven altında bulundurmak. Bu iki çeşit vazife, devletin en önemli vazifelerindendir. Denilebilir ki devlet kurulmasından amaç, bu iki vazifenin yapılmasını sağlamaktır. Çünkü bu vazifeler, vatandaşların kişi olarak yapamayacakları işlerdir. Hatta, vatandaşların bu vazifelerin bir bölümünü bile yapmaya çalışmaları uygun değildir. ” (1929)

Cumhuriyetimiz henüz çok gençtir. Geçmişten kendine miras kalan bütün hayati çok önemli işler, zamanın gerektirdiklerini doyurucu derecede değildir. Siyasi ve fikrî hayatta olduğu gibi ekonomik işlerde de kişilerin teşebbüslerinin neticesini beklemek doğru olmaz. Önemli ve büyük işleri, ancak millî servetin ve devletin bütün teşkilat ve gücüne dayanarak; millî egemenliğin sağlanmasını, uygulanmasını düzenlemekle vazifeli hükûmetin, mümkün olduğu kadar üzerine alıp başarması tercih olunmalıdır.” (1929)

“Memlekette her çeşit üretimin artırılması için, özel teşebbüsün devletçe gerekli görüldüğünü önemle vurguladıktan sonra, diyebiliriz ki “Devlet ve özel teşebbüs birbirine karşı değil, birbirinin tamamlayıcısıdır.” (1929)

“Türkiye Cumhuriyeti’ni idare edenlerin, demokrasi esasından ayrılmamakla beraber mutedil (ılımlı) devletçilik prensibine uygun yürümeleri, bugün içinde bulunduğumuz durumlara, şartlara ve zorluklara uygun olur” (1929)

“Türkiye’nin tatbik ettiği devletçilik sistemi XIX. asırdan beri sosyalizm teorisyenlerinin ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu Türkiye’nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye’ye özgü bir sistemdir. Devletçiliğin anlamı bizce şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin bütün ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk vatanına asırlardan beri kişisel ve özel teşebbüslerle yapılamamış olan şeyleri bir an önce yapmak istedi ve kısa bir zamanda yapmayı başardı. Bizim takip ettiğimiz bu yol, görüldüğü gibi liberalizmden başka bir yoldur.” (1936)
Türk değilsen hiç bulaşma. Hükümet dahi olsan tek yanlışında altında kalırsın... kıyamet kopar devlet dimdik ayakta durur ve başlar bir türkü söylemeye, o türküyü de sen yaz kalem.
ekonomik bir ögedir. ülkemizde militarizm ile karıştırılır.
M. Kemal ve avanesinin bu ülkeye attıkları en büyük kazıklardan biridir.
Bu verimsiz ve rekabetsiz düzenin yegane sebebi devletçilik denilen ucube ekonomik sistemin yıllarca devam ettirilmesidir. Türkiye'de bürokrasinin bu aşırı gücü yüzünden Erdoğan gibi popülist liderler peydah olup, devletin tüm vasıtalarını kullanarak servetlerine servet katıyor. Güvensiz ortam yüzünden kaybettiğimiz potansiyel yabancı yatırımı saymıyorum bile. üstüne üstlük buna rağmen ciddi bir liberal muhalefet tabanı yok.
Bu ülkeye tıpkı Avrupa'daki aydınlanma çağında oluşan spontan liberal devrimler gerçekleşmeden bir arpa boyu yol alamayız.
20-30 yıl boyunca fakir yaşamaya alışmak lazım artık.
görsel
1942'de çıkan azınlıkları hedef alan “varlık vergisi kanunu” çıkartıp; yahudi, ermeni ve rum sermayedarları kaçıran bendim değil mi :d?
Öncelikle Avane diyen ağzını siksinler.

Atatürk maalesef liberaldi ama ülkede Kapitalist sınıf yoktu. 29 bunalımından sonra yaşanan kriz, olmayan kapitalistlerle bu işin yürümeyeceğini ilan etti ve devlet direkt kendisi yapar oldu her şeyi. Zaten devletçilik, en son kabul edilen Atatürk ilkesi. 29 buhranından sonra geçildi.

Maalesef liberaldi; keşke komünist olsaydı.
Adamlara kovulan gayri-türk sermayedarları yazıyorum, hala daha burjuva yoktu diyorlar.

Aynen kardeşim böyle devam.
Atam atam sen kalkta biraz ben yatam.
bir altı ok ilkesi.
bir atatürk ilkesidir.