bugün

fena halde bıkkınlık veren, artık hepimize gına getiren oyundur.

halbuki kuralları bir netleşse, tadından yenmeyecektir kesin.
hangi şartlarda nelerin olacağı önceden bilinmelidir.
mesela:
seçimlerden bir hafta önce chp'nin kazandığı açıklanmalı, ancak sonuçlar seçimle birlikte kamuoyuna duyurulmalıdır.
oylama açık yapılmalı, sandıkların başına chp gençlik kollarından izbandut kılıklı gençler getirilmeli, bu da hayat mı deyip eli başka partiye varan vatandaşlar fişlenmelidir.
olur da rahatı batan halk yığınları başka partiye oy vermeye kalkarsa onların oyları toplanıp önce üçe, sonra beşe bölünmeli, chp'ninkiler ise bağdat caddesi sakinlerinin veya izmir kordonboyundaki seçkin zümrenin henüz halkın çoğunluğunu oluşturmadığı dikkate alınarak ve ancak bu insanların engin entel birikimleri sebebiyle en azından 10 ile çarpılmalıdır.
karışıklığın önüne geçmek için parti bazında baraj sistemine geçilmeli, ne idüğü belirsiz partiler için oynak baraj sistemi kurulmalı, her seçimde barajı en fazla 2 puan aşmalarına müsaade edilmeli, chp'nin ise garanti bir 100 milletvekili olmalı ayrıca geri kalan kısmına da -5 baraj uygulanmalı ki temsilde adalet sağlansın, meclisin %90 ı atatürk ve cumhuriyet devrimlerinin yılmaz bekçilerinin olsun.

demokrasinin işlediğini göstermek için chp-2 diye bir parti daha kurulmalı, geleceğin sıkı sosyal demokratları burada adeta staj görmeli, ağzı iyi laf yapan, en çok cumhuriyet ve atatürk zikretme yarışlarında önde gidenlerin ana partiye transferleri yapılmalı, gençlerin önü açılmalıdır.

ayrıca tekrar tarım ülkesi olmak için, şehire gelmiş eşi veya kızının başı kapalı olan o halk kitlesi köylerine geri gönderilmeli, ülkemiz yine bütün gelişmiş ülkelerin -amerikasının, japonyasının, almanyasının, fransasının vs.- gıptayla baktığı tarımda kendi kendine yeten nadir ülkelerden biri olmalıdır.

jandarma beklenmedik zamanlarda köylere baskınlar düzenlemeli, iki koyunu olandan birini almalı, camileri samanlığa çevirmeli, şehirde kalanların da sesini kısmak şartıyla "tanrı uludur" nidalarının tekrar yurt semalarında çınlaması sağlanmalıdır.

askere sadece, canı çok da kıymetli olmayan o köylerine geri gönderip içimize su serptiğimiz anaların kınalı kuzuları alınmalı, şehitlerin cenaze törenlerinde ağlayan analar en azından bir plaketle teselli edilmelidir.

sonra eceline susayan doğruluk budalası kişiler halkı galeyana getirmeye kalkar, demokrasi bu değildir, cumhuriyetin içi boştur demokrasi olmadıktan sonra demeye getirirse, seyyar idam sehpaları kurulmalı, taksim meydanında ibret-i alem olsun diye birkaç tanesi sallandırılmalıdır.

oyun dediğin böyle olmalıdır.
sonra kalkıp birileri geceyarıları devletini vatandaşından korumaya kalkmak zorunda kalmasın dimi.
hem böylece herkes işine gücüne bakar, asli vazifesini yerine getirir, üniversiteler bilimle, asker terörle uğraşır falan..
yazdığına inanmayanların oyunudur..

edit: birde oy kullanmaya kıçını kaldırmayıp gitmemiş sonrada hak iddia edenlerin oyunudur..

edit 2: türkiye cumhuriyet inin daha 80 sene gibi kısa bir süredir oynadığı oyundur. en uzun ömürlü oyun için bkz ingiltere..
"demokrasi bizim için amaç değil araçtır" denilerek oynanabilecek oyundur. böyle oynayanlar oldukça başarılı olmaktadır. oy kullananların %35 inin oyuyla meclisin %65 ine hakim olabilmektedir. sonra ben canımın istediğini yaparım deyip halkın sesine kulak vermemek,vatan toprağını birilerine peşkeş çekmek, birileri buna itiraz edip sesini çıkardığı zaman da "vay bu ülkede demokrasi yok" diye kıyamet koparmak bu oyunun kurallarıdır.
--spoiler--

"chp gençlik kollarından izbandut kılıklı gençler"

--spoiler--

en heyecanlı yerini söyledim sanırım...
"Demokrasi bizim icin bir tramvaydir,istedigimiz duraga gelince ineriz."

imza rte
Demokrasi, tüm üye veya vatandaslarin, organizasyon veya devlet politikasini sekillendirmede esit hakka sahip oldugu bir yönetim biçimidir. Yunanca demokratia ( demos, halk zümresi, ahali + kratia iktidar) sözcügünden türemistir. Türkçe'ye, Fransizca démocratie sözcügünden geçmistir. Genellikle devlet yönetim biçimi olarak degerlendirilmesine ragmen, üniversiteler, isçi ve isveren organizasyonlari ve bazi diger sivil kurum ve kuruluslar da demokrasi ile yönetilebilirler.

Demokrasinin ana yurdu olan Eski Yunan'daki filozoflar Aristo, Eflatun demokrasiyi elestirmis, o zamanlarda halk içinde "ayak takiminin yönetimi" gibi asagilayici kavramlar kullanilmistir. Fakat demokrasi diger yönetim sekillerinin arasindan siyrilarak günümüzde en yaygin olarak kullanilan devlet sistemi haline gelmistir. Artik siyaset bilimciler hangi sistemin daha iyi islediginden çok hangi demokrasinin daha iyi isledigi tartismalarina girmisler ve liberal, komünist[1], sosyalist[2], muhafazakar[3], anarsist[4] ve fasist[5] düsünürler kendi demokratik sistemlerinin faziletlerini ön plana çikarmaya çalismislardir.Bu sebeple demokrasinin çok fazla sayida degisik tanimi olusmustur.

Demokrasi

Demokrasi tarihi

--------------------------------------------------------------------------------

Demokrasi

--------------------------------------------------------------------------------

Demokrasi çesitlerinin listesi

--------------------------------------------------------------------------------

Atina demokrasisi
Çogulcu demokrasi
Çogunlukçu demokrasi
Dogrudan demokrasi
Genel oy demokrasisi
Liberal demokrasi
Marksist demokrasi
Oydasmaci demokrasi
Parlamenter demokrasi
Plebisitçi demokrasi
Sosyal demokrasi
Temsili demokrasi
Demarsi

Konu basliklari

1 Tanim
1.1 Halk
2 Demokrasi tarihi
2.1 Antik çag
2.2 Orta çag
2.3 18. ve 19. yüzyillar
2.4 20. yüzyil
3 Demokrasi modelleri
3.1 Klasik demokrasi
3.2 Koruyucu demokrasi
3.3 Kalkinmaci demokrasi
3.4 Liberal demokrasi
3.5 Halk demokrasisi
4 Demokrasiyle ilintili kavramlar
4.1 Demokrasi ile cumhuriyet
4.2 Demokrasi ile sekülerizm
4.3 Güçler ayriligi
5 Demokrasinin araçlari
5.1 Meclis (Parlamento)
5.2 Siyasi partiler
5.3 Anayasa
5.4 Sivil toplum örgütleri
5.5 Kolluk kuvvetleri
6 Demokraside haklarin gelisimi
6.1 Insan haklari
6.2 Kadinlar
6.3 Azinliklar
7 Uygulamada farkli görüsler ve elestiriler
7.1 Çogulculuk görüsü (Plüralist)
7.2 Seçkinci görüs (Elitizm)
7.3 Marksist görüs
7.4 Korporatist görüs
8 Uluslararasi iliskilerde demokrasi
9 Ayrica bakiniz
10 Dipnotlar
11 Kaynakça
12 Dis baglantilar
12.1 Makale ve ropörtajlar
12.2 Kuruluslar
12.3 Arastirmalar
12.4 Ingilizce siteler


Tanim

Demokrasinin tanimi tartismasi günümüzde hala devam eden bir tartismadir. Bunun sebepleri; ülkelerdeki bazi kurumlarin görüslerini hakli çikartmak adina demokrasi tanimini kullanmalari, demokratik olmayan devletlerin kendilerini demokratik olarak tanitma çabalari ve aslinda genel bir kavram olan demokrasinin tek basina kullanilmasi (Anayasal demokrasi, sosyal demokrasi, liberal demokrasi vb.) gibi sebepler gösterilebilir. Demokrasiye farkli atiflar:

Çogunlugun yönetimi;
Azinlik haklarini güvenceye alan yönetim;
Fakirin yönetimi;
Sosyal esitsizligi yok etmeye çabalayan yönetim;
Firsat esitligi saglamaya çalisan yönetim;
Kamu hizmetinde bulunmak için halkin destegine dayanan yönetim.

Halk

Çogunluk, azinlik, fakir veya zengin olsun demokrasilerin ortak yönü halka dayanmasidir. Günlük hayatta halk, bir ülkede yasayan tüm insanlari kapsadigi düsünülse de pratikte demokrasi, tarihinden beri –sürekli olarak genisletilse de- halka bir sinirlama koymustur. Örnegin Fransiz Devrimi’nden sonra yapilan seçimlerde oy verme hakki sadece belli miktarda vergi verebilen vatandaslara taniniyordu, ABD’de güney eyaletlerde ki siyah irkin ilk kez oy kullanabildigi tarih 1960’ti ve kadinlara ise oy hakki 20. yüzyila kadar hiçbir ülke de verilmemistir. Bu verilere, halki olusturan bireylerin öz-iradelerinden kaynaklanan mutabik olmama durumunu da katarsak; pratikte 'halk çogunluk anlamina dönüsür.

Demokrasiye yapilan atiflarda görülecegi üzere, halkin kendi kendini yönetmesi temel dayanaktir. Bu ise kendileri adina karar alacak kisileri seçmeyi saglayan oy vermenin yaninda referandumlar gibi dogrudan etki yoluyla veya miting, gösteri gibi dolayli yollarla saglanir.

Demokrasi tarihi

Antik çag

Demokrasi ilk olarak eski Yunanistan'da, sehir-devletlerinde uygulandi. Dogrudan demokrasiye çok yakin olan bu sistem Atina demokrasisi olarakta anilir. Teoride bütün yurttaslar mecliste oy verme ve fikrini söyleme hakkina sahipti fakat o günün kosullarina göre kadinlar, köleler ve o sehir-devletinde dogmamis olanlar(metikler, yerlesik yabancilar) bu haklara sahip degillerdi. Bu sistemin en güçlü uygulayici olarak Atina'yi ele alirsak: M.Ö. 4. yüzyilda nüfusun 250,000-300,000 arasinda oldugu tahmin edilir. Bu nüfusun 100,000'i Atina vatandasi ve Atina vatandaslari arasinda da sadece 30,000'i oy verme hakkina sahip yetiskin erkek nüfusu bulundugu tahmin edilir.[6]

Roma Imparatorlugu döneminde uygulanan devlet sistemi, temsili demokrasiye yakin bir nitelik tasimaktaydi. Demokratik haklar genellikle sosyal sinif ayrimina göre sekillenirdi ve güç elitlerin elindeydi. [7]Gene Eski Hindistan'da bazi bölgelerde uygulanan sistemlerde temsili demokrasiye benzetilir. Roma Imparatorlugu ile paralel olarak, kast sisteminin varligi, gücün varlikli ve asil bir azinligin elinde oldugu söylenebilir. [8]

Orta çag

Magna CartaOrta çagda demokrasinin gelisme süreci içindeki en büyük olay Ingiltere'de kralin yetkilerini din adamlari ve halk adina sinirlayan Magna Carta Libertatum'un (Büyük sözlesme) ilan edilmesidir. Bu belge dogrultusunda ilk seçimler 1265 yilinda yapilmisti. Fakat bu seçimlere, yapilan kisitlamalar sebebiyle, halkin çok az bir bölümü katilabilmisti.

Birçok ülkede devlet yönetiminde zaman zaman demokrasiye benzer uygulamalar yapilmisti. Örnegin Italyan sehir devletlerinde, Iskandinav ülkelerinde, Irlanda'da ve degisik ülkelerde bulunan küçük otonom bölgelerde demokrasinin prensiplerinden seçim yapilmasi, meclis olusturulmasi gibi uygulamalar oluyordu. Fakat hepsinde demokrasiye katilim erkek olma, belli miktarda vergi verme gibi standartlarla kisitlaniyordu.

18. ve 19. yüzyillar

18. ve 19. yüzyillarda demokrasi, Amerikan Bagimsizlik Bildirgesi ve Fransiz Insan ve Yurtdas Haklari Bildirisi ile hizlica yükselen bir deger haline gelmistir. Bu yüzyillardan önce demokrasi büyük devletlere degil, sadece küçük topluluklara uyan bir hükümet sekli olarak aniliyor ve esas itibariyle dogrudan demokrasi olarak tanimlaniyordu. [9]Amerika'nin kurulmasini saglayanlarin olusturdugu sistem ilk liberal demokrasi olarak tanimlanabilir.[10]1788 yilinda kabul edilen amerikan anayasasi hükümetlerin seçimlerle kurulmasini ve insan hak ve özgürlüklerin korunmasini sagliyordu. Bundan daha öncede koloni döneminde Kuzey Amerika'daki kolonilerin birçogu demokratik özellikler tasiyordu.Koloniden koloniye farklilasmakla beraber hepsinde belli miktarda vergi veren veya istenen bazi sifatlari karsilayabilen beyaz erkeklerin seçme haklari vardi. [11]Amerikan Iç Savasi'nin ardindan 1860larda yapilan degisikliklerle kölelere özgürlük ve oy verme hakki taninmasi ile demokrasinin gelisme süreci içerisinde bir adim daha atilmis oldu.

1789 Fransiz Devrimi'nde ise bir anayasa hazirlanarak iktidar halkin seçecegi bir parlamento ile kral arasinda paylastirildi.[12] Ulusal Konvansiyon hükümeti yetiskin ve belli miktarda vergi veren erkeklerin oy vermesiyle seçildi. Fakat ilerleyen yillarda Napolyon'un basa geçmesiyle demokrasiden olukça uzaklasti.

20. yüzyil

20. yüzyilda demokrasi hizli bir degisme ve gelisme göstermistirdi.Yüzyilin baslarinda, I. Dünya Savasi'nin sonunda Avusturya-Macaristan ve Osmanli Imparatorluklarinin yikilmasiyla birçok yeni devlet ortaya çikti ve bu yeni ülkelerin devlet yönetimi genellikle, o döneme göre, demokratik sayilabilecek yöntemlere sahipti. 1929 yilinda ortaya çikan Büyük Buhran döneminde Avrupa, Latin Amerika ve Asya'da birçok ülkede diktatörler ortaya çikti. Ispanya, Italya, Almanya, Portekizde Fasist diktatörlükler ortaya çikmisken, Baltik ve Balkan ülkelerinde, Küba, Brezilya, Japonya ve Sovyet Rusya'da demokratik olmayan yönetimler iktidara geldi. Bu sebeple 1930'lar Diktatörler çagi olarak nitelendirilir.[13]

II. Dünya Savasi'ndan sonra sömürgecilik anlayisi son buldu ve tekrar birçok bagimsiz ülke ortaya çikti. Demokratiklesme hareketleri Bati Avrupa'da yogunlasti. Almanya ve Japonya'da diktatörlükler son buldu, silahlanma politikasi yerine, II. Dünya Savasi sonunda imzalanan anlasmalarinda etkisiyle, refah devleti olma amacini güttüler.

20. yüzyildaki en büyük çekismelerden biride demokratik olmayan Sovyet Blogu ülkeleryle Bati demokrasileri arasinda gerçeklesen Soguk Savas'ti. Komünizmi yaymaya çalisan Sovyet Rusya ile diger demokrasi çesitleri arasindan siyrimis liberal demokrasiyi yaymaya çailsan ABD liderligindeki bati gurubu arasindaki çekisme 1989 yilinda son bulmustur. Francis Fukayama Tarihin Sonu adli makalesinde, Soguk Savasin bitmesiyle artik liberal demokrasinin tüm dünyada yayilacagi haberini verir. Niteki bu demokokratiklesme süreci, yakin dönemdeki Gürcistan'daki Gül devrimi, Ukrayna'daki Turuncu devrimi ile devam etmektedir.

--- bölüm 1 ---
Demokrasi modelleri

Demokrasi tarihinde uygulanan sistemler oldukça çesitlidir. Bunlari kisaca bes gurup içinde toplayabiliriz:

Klasik demokrasi
Koruyucu demokrasi
Gelismeci demokrasi
Liberal Demokrasi
Halk demokrasisi

Klasik demokrasi

Atinali senatörlerin toplandigi yer:PnyxEski Yunan sehir-devletlerine dayanir. En iyi uygulayicisi ve o dönemde en güçlü sehir olan Atina’dan dolayi Atina demokrasisi olarak da adlandirilir. ’Belli basli tüm kararlar, bütün vatandaslarin üye oldugu meclis veya Eklesya tarafindan aliniyordu. Bu meclis senede en az kirk defa toplaniyordu. Tam zamanli çalisacak kamu görevlilerine ihtiyaç duyuldugunda, bütün vatandaslari temsil eden küçük bir örnek olmalari için kur’a usulü ile veya dönüsümlü olarak seçiliyorlardi ve mümkün olan en genis katilimin saglanmasi için görev süreleri kisa tutuluyorlardi. Meclisin yürütme komitesi olarak faaliyet gösteren ve bes yüz vatandastan olusan bir konsey vardi ve elli kisilik bir komite de bu konseye teklifler hazirlardi. Komite baskanligi görevi sadece bir günlüktü’[14]. Bunun tek istisnasi askeri konularla ilgili on generalin tekrar seçilebilme imkaniydi.

Atina demokrasisinin özelligi vatandaslarinin siyasi sorumluluklara genis çapta katilma isteginin bulunmasiydi.Tabi bunun en önemli sebebi, demokrasiye zit bir sekilde uygulanan kölelik sistemiydi. Böylelikle oy verme hakkina sahip Atina dogumlu yirmi yas üstü tüm erkeklerin günlük hayatta ki sorumluluklarinin çok büyük bir kismini kölelerin sirtina yüklemislerdir.Bunun disinda Atina demokrasisinde kadinlarin, metiklerin ve kölelerin oy kullanma haklari yoktu.

Günümüzde Isviçre’nin küçük kantonlarinda halk meclisleriyle varligini sürdürebilmistir. Daha büyük ülkelerde teknik sebeplerle uygulanmasi tercih edilmez.

Koruyucu demokrasi

Orta Çag yönetimlerinden çikmaya çalisan Avrupalilar, 18. ve 19. yüzyilda demokrasiyi daha çok kendilerini hükümetin zorbaliklarindan korumanin bir yolu olarak görmekteydiler.

‘Korumaci demokrasi sinirli ve dolayli bir demokrasi modeli sunar. Pratikte, yönetilenlerin rizasi düzenli ve rekabetçi seçimlerle saglanir. Siyasi esitlik böylelikle esit oy hakkini ifade eden teknik bir kavrama dönüsür. Dahasi, oy hakki gerçek bir demokrasi için yeterli degildir.Bireysel özgürlükleri korumak için yasama, yürütme ve yargi üzerinden güçler ayriligina dayali bir sistemin tesisi sarttir. [15]

Kalkinmaci demokrasi

Bireyin ve toplumun gelisimini esas saymistir.Bu tip demokrasilerin en radikal olani Jean-Jacques Rousseau tarafindan dile getirilmistir. Ona göre bireyler ancak içinde bulunduklari toplumun kararlarini sekillendirebilmesine dogrudan ve sürekli olarak katilimlari halinde 'özgür' olabilirler. Bu açidan bakildiginda, dogrudan demokrasiyi tanimlamakla birlikte bu sekilde olusturulacak genel iradeye vatandaslarin itaat etmesi durumunda özgürlüge kavusacaklari saviyla ayrilir.

Kalkinmaci demokrasinin, liberal demokrasiye daha ilimli hali ise John Stuart Mill tarafindan dile getirilmistir. Mill’e göre demokrasinin en büyük yarari, vatandaslarin siyasi hayata katilimlarini saglayarak, onlarin anlayislarini ve duyarliliklarini güçlendirir. Bu yüzden kadin olsun fakir olsun herkesin oy verme hakkinin olmasi gerektigini savunur.Fakat bu oy hakkini ‘esit’ olarak savunmamistir. Örnegin vasifsiz isçiye bir oy vasifli isçiye iki oy, donanimli meslek sahipleri ise bes oy hakkina sahip olmasi gerektigini, böylelikle demokraside “çogunlugun tiranligi” korkusundan kurtulabilecegini savunuyordu. Basitçe herkesin oy hakkinin olmasini savunurken çogunlugun verdigi kararlarin her zaman dogru olmayabilecegini belirtiyordu.

Liberal demokrasi

Demokraside önceligin özgürlüge mi yoksa esitlige mi verilmesi gerektigi tarih boyunca tartisilmis ve tarih, bu ikisini bir arada tutacak sistem teorisini üretme çabalariyla siklikla karsilasmistir. Liberal demokrasi sistemi de bunlardan biridir. Içinde barindirdigi liberal kelimesiyle özgürlügü, demokrasideki siyasi esitlik kavramiyla da esitligi temsil etmektedir.Bunu düsünürken ekonomi disiplinindeki liberalizm ile siyaset disiplinindeki liberalizmin birbirinden ayirmamiz gerekir.

Basit olarak liberal demokrasi; iktidari halkin belirledigini ancak bu iktidarin bireysel özgürlüklerle sinirlandigi bir siyasal sistem olarak belirtebiliriz.

Hosgörü ve tüm fikirlerin var olabildigi bir rekabet ve siyasi esitlik prensiplerinde gerçeklestirilen seçimlerle iktidara temsili bireylerin getirilmesi liberal demokrasilerin temel nitelikleridir.

Halk demokrasisi

Bu kavram komünist rejimlerde gelismis demokrasi çesitlerini kapsamaktadir.Kendi aralarinda farklar bulunmasina ragmen liberal demokrasi sistemleriyle kesin olarak karsit bir çizgidedir. Genel olarak siyasi esitligin yaninda sosyal demokrasi ile ekonomik esitliginde saglanmasi gerekliligini savunmuslardir.

Marks, kapitalizmin yikilmasindan sonra geçici bir proletaryanin devrimci diktatörlügü'nün olacagini sonradan ise proleter demokrasi sistemiyle komünist bir toplumun olusacagini savunmustur. [16] Komünist devletlerde görülen demokrasi sisteminin fikir yapisi Marks’tan çok Lenin’e aittir.

Bu ülkelerde, partilerin denetimsiz gücünün demokrasiyi gölgede biraktigi elestirisi yaygin olarak yapilmaktadir. [17]

Demokrasiyle ilintili kavramlar

Demokrasi ile cumhuriyet

Cumhuriyet bir rejim, demokrasi ise cumhuriyetin uygulanis sekillerinden biridir. Demokratik cumhuriyetin yaninda dini cumhuriyet, oligarsik cumhuriyet ve sosyalist cumhuriyet biçimleri vardir.Demokratik cumhuriyetlerde, meclisi ve ülkenin baskanini belli araliklarla halkin seçmesi temeldir. Bu sistem genellikle kara Avrupa’sinda kabul görmüsken örnegin Ingiltere’de ülkenin basinda görünüste halkin seçmedigi bir kral ya da kraliçe bulunmasina ragmen yönetim halkin elindedir(oligarsik cumhuriyet).

'Bir cumhuriyetin tam demokratik cumhuriyet olabilmesi için, gönüllü birlikteliklerle bir arada bulunan o ülke halklarinin tüm kesimlerinin, çogulcu özgür iradeleri ile katilimci olarak yönetim ve denetim süreçlerine dogrudan katildigi, demokrasiyi tüm sivil kurum, kurulus ve kadrolari ile var ettigi ve çok kimlikli, degisik inançli ve çesitli kültürlerin bir mozaik olusturacak sekilde bir arada yasamasina olanak veren bir devlet yapilanmasinin gerçeklestirilmesi gerekir.'[18]

Demokrasi ile sekülerizm

Sekülerizm, liberal demokrat düsünürler tarafindan ortaya atilan dinin siyasetten ayrilmasi düsüncesinin genel adi olarak karsimiza çikar. Liberal demokratlar, demokrasinin ‘çogunlugun tiranligina’ dönüsmesini engellemek için devletin tüm dinlere ayni mesafede kalmasini bir zorunluluk olarak görürler.

Hiristiyan ve Müslüman ilimli düsünürler sekülerizmin devlet ve demokrasi içinde var olmasina karsi çikmamakla beraber felsefi anlaminda sekülerizme karsi çikmaktadirlar. [19][20][21]

Seküler demokrasinin en belirgin elestirisi; devletin dini özgürlükler konusunda yaptigi kisitlamalarla aslinda liberal demokrasinin özgürlükçü ruhuyla çelistigi düsüncesidir.

Güçler ayriligi Güçler ayriligi ilkesi yasama, yürütme ve yargi kurumlarinin, devletin farkli organlarinda bulundurularak iktidarin tek elde toplanmasini engelemek ve bu üç kurumun birbirlerini denetleyebilmesini saglamak anlamina gelir.'Devlet iktidarinin üçe bölünmesi ve bunlarin ayri organlara verilmesi gerektigi yolundaki yaklasim, siyasal rejimlerin siniflandirilmasinda da temel alinmistir. Buna göre yasama ve yürütme güçlerinin bir elde toplandigi rejimlere “güçler birligi”, bu yetkilerin birbirinden bagimsiz ayri organlara verildigi sistemlere ise “güçler ayriligi” sistemleri adi verilmektedir.'[22]

John Locke ise iktidarin gücünü yasama, yürütme ve federatif olarak ayirir. 'Burada federatif güç, bütün topluluk, savas, baris, birlik, ittifak ve devletin kendi disindaki bütün kisiler ve topluluklarla her türlü islemi yapma gücü olarak ifade edilir.'[23]

Iktidarin paylasimi sayesinde demokratik yollarla iktidara gelen kisiler kendi tiranliklarinin kurmalari engellenmeye çalisilmistir. Güçler ayriligi ilkesi ile karsilikli denetimin önemi, özellikle Ikinci Dünya Savasi öncesi Adolf Hitler'in demokratik yollarla iktidara gelmesinden sonra artmistir.

Demokrasinin araçlari

ParlamentoDemokrasinin olusmasini saglayan, demokrasinin gelismesini amaçlayan kurum ve olusumlar aslinda birçok siyasi sistemde de mevcuttur. Her devletin bir anayasaya sahip olmasi veya her ülkede siyasi parti bulunmasina ragmen yönetim sekilleri olarak isimleri degistirilir. Çünkü önemli olan bu kurumlar arasindaki iliskilerdir.

Meclis (Parlamento)

Demokraside meclis, rekabet ve esit oy ilkeleriyle halkin temsilcilerinin olusturdugu bir kurumdur. Meclis sistemleri hem nitelik hem de nicelik olarak her ülkede farkli gelismistir.


Siyasi partilerin seçim listesiTek kademeli meclis, iki kademeli meclis ve baskanlik sistemi olarak genellendirebiliriz.Gene görev olarak, güçler ayriligi ilkesinde ki yasamayi yapan kurum olarak genellendirebiliriz. Meclislerin islevleri: yasama, temsil, denetleme ve mesruluk.

Siyasi partiler

Partiler temsil islevi için kullanilan araçlardir.Demokratik ülkelerde siyasi parti bireylerin aktif siyaset yapacaklari alanlardan biri ve en önemlisidir. Ülkelerdeki seçim sistemlerine göre iki partili demokrasi ya da daha fazla sayida parti demokrasisi sistemleri olusur.

Ingiltere’deki gibi iki partinin agirlikli oldugu sistemler, seçmenlerin çogunlugunun bulundugu ‘orta alandaki’ bir yogunlasmaya yol açma ve daha radikal düsünceleri dislama egilimindedir. [24] Her bir partinin çok sayida görüsü temsil ettigi düsünülür.

--- bölüm 2 ---
Çok partili siyasi sistemlerde ise düsünceler daha dogrudan temsil edilir. Dinsel, etnik veya sinifsal düsünceleri temsil ettigini düsünen partiler bulunur.Bu halkin egemenliginin meclise daha fazla yansimasini saglarken, mecliste farkli görüslerde bulunan birçok parti oldugu için istikrarin saglanmasi güçlesir.

Anayasa

Anayasa, bir devletin temel kurumlarinin nasil isleyecegini belirleyen yazili belgelerdir.Ayrica kisisel hak ve özgürlükler bu belgede belirlendigi için çogunlugun yönettigi bir toplumda iktidarda olanlarin sinirlarini belirler. Demokrat düsünürler tarafindan çogunlugun tiranliginin kurulmasini engelleyecek bir devlet organi olarak kabul edilir.

Sivil toplum örgütleri

Sivil toplum örgütleri demokrasiyle ortaya çikan bir örgütlenme degildir ama demokrasiyle önem kazanmistir. ’Sivil toplum, modern manada anlamini demokrasi ile kazanirken, demokrasi de katilim problemlerin çözümünü sivil toplum ile saglamistir’ [25]Birbirleriyle ortak amaçlara sahip insanlarin olusturduklari gruplarin seslerini ve isteklerinin daha fazla duyurabilmenin bir yoludur. Örnegin devletin ekonomideki katilimini azaltmaya çabalayan is adamlari, devletin sosyal hizmetlerinde esitligin saglanmasini amaçlayan örgütler ve isçilerin veya memurlarin yasam kalitelerini arttirmaya çalisan sendikalar gibi çesitli amaçlarla toplanmis ve bunun için demokrasiye katilimi güçlendirmis ayrica bir bakima halkin temsilcilerini kendi amaçlari dogrultusunda denetleyebilen, ya da kendi amaçlarina ulasmak için kamu oyu yaratmaya çalisan gruplardir.

Sivil toplum örgütlerinin özelligi çogulcu bir yapiya sahip olmasidir.Larry Diamond’a göre 'sivil toplumun bu çogulcu yapisi, siyaset alanini kontrol altina almaya çalisan etnik, dinci, devrimci ya da otoriter örgütlenmelerle anlasamaz hale getirir.' [26]

Kolluk kuvvetleri

Ordu ve polis güçlerinin demokraside ne kadar bulundugu, ne kadar bulunmasi gerektigi her zaman tartisma konusu olmustur. Dis tehlikelere karsi ordunun iç düzen içinde polisin silah tekellerinin bulunmasi onlari demokrasi için gerekli kilmakla birlikte demokrasiyi kaldirma veya kesintiye ugratma güçleriyle de tartisma konusu yapmistir.

Gelismis demokratik ülkelere bakacak olursak sivil siyasetçiler, hem hukuk hem de fiilen ordunun üstündedir ve ordu siyasi karar alma mekanizmasinin içine olabildigince az katilir.Özellikle Soguk Savas sonrasi sivil siyasetçinin üstünlügü giderek artmaktadir.

Demokrasi olarak yeterince gelismemis ülkelerde ise asker, danisma kurullariyla dogrudan ya da dolayli olarak karar alma mekanizmasinin içinde bulunurlar. Bu tip ülkelerdeki ortak özellik; ordunun ülke içindeki kurumlar arasinda en ileri teknolojiye sahip ve modern dünyaya en yakin olan kurum olmasidir. 'Ordu genlikle ekonomik gerilik, iç karisikliklarin artmasi, sivil yönetimin mesrulugunu kaybetmesi, ordu ve hükümet arasindaki ihtilaf veya uluslararasi kamuoyunun darbe yönündeki olumlu yaklasimi gibi sebeplerle siyasete müdahale eder.' [27]

Polis ise “yönetici sinifin çikarlarinda hareket etmeye baslarsa ne olur?” sorusuyla düsünürlerin üzerinde durdugu bir kondur.Aristo’nun ‘muhafizlardan kim muhafiza edecek?’ sorusu bu kayginin çok eskilere dayandigini gösterir. Polis gücünün demokrasinin sagladigi hak ve özgürlükleri kisitlamamasi ve gerektigi zaman yargiya hesap verebilmesi gerekliligi demokratik düsünürlerin ortak tavri olmasina ragmen bunun nasil ve ne kadar yapilmasi gerektigi konusunda ayrilirlar.

Demokraside haklarin gelisimi

Insan haklari

Insan haklari, tüm insanlarin hak ve sayginlik açisindan esit ve özgür olarak dogdugu anlayisina dayanir. Insan haklari, her bir bireye bagimsiz seçim yapma ve yeteneklerini gelistirme özgürlügü saglar.Klasik demokrasi tanimina benzerliginden dolayi günümüzde insan haklari ve demokrasi siklikla beraber kullanilir.

Insan haklari ile demokrasi arasindaki kesin tamamlayicilik bagi: eger insan haklari bireyin eksiksiz gelismesi için gerekli bir kosulsa demokratik toplum da, bireyin gelisimi için gerekli çerçeveyi olusturmasi bakimindan bu haklarin kullanilmasi için gerekli bir kosuldur, ayrica, demokratik bir toplum bireylerin toplulugun yasamasi için gönüllü olarak verdigi destege dayandigindan insan haklari böyle bir toplumun ön kosul olarak görülür[28]

Kadinlar

Bangladesli kadinlarDemokraside siyasi esitlik temel olsa bile kadinlar bu esitligi ancak 20. yüzyilda kazanabilmislerdir.Kadinlarin siyaset hayatina katilimini destekleyenler; bunun siyasi etigi gelistirecegini söylerken karsi çikanlar aile yapisinin bozulacagi düsüncesini dile getiriyorlardi.

Kadinlarin erkeklerle ayni oy verme haklarini elde etme tarihleri bazi ülkelerde: [29]

Tarih Ülke Tarih Ülke Tarih Ülke
1893 Yeni Zelanda 1928 Büyük Britanya 1950 Hindistan
1906 Finlandiya 1934 Türkiye 1956 Misir, Surinam
1913 Norveç 1937 Filipinler 1962 Avustralya, Cezayir
1918 Almanya, Rusya 1944 Fransa, Bulgaristan 1971 Isviçre
1919 Belçika, Ukrayna 1945 Gürcistan, Italya 1974 Ürdün
1920 Arnavutluk, ABD 1947 Arjantin, Japonya 1976 Portekiz

Ayrica 1999 istatistiklerine göre:[30]

Dünyadaki her 100 parlamenterden 13 tanesi kadin
Dünyada devlet ya da hükümet baskanligi yapan her 100 kisiden 5 tanesi kadin
Dünyadaki her 100 bakandan 12 tanesi kadin
Dünyadaki 16 meclis disinda kalan meclislerdeki kadinlarin orani %25'in altinda
Demokraside kadinlari sadece seçme, seçilme hakkina indirgememek gerekir. Ayrica feminist sivil toplum örgütleriyle de demokrasiye etkin katilimi saglanmaya çalisilmistir.

Azinliklar Bir toplumun etnik, dini veya cinsel olarak genel ortakliklarindan ayrilan guruplar o toplumun azinlik statüsündedirler. Idealist demokrat düsünürler, gerçek demokrasilerde herkezin sosyal ve siyasal esitligi saglandigi için demokratik ülkelerde azinligin olamayacagini, olmamasi gerektigini savunurlar.

Oligarsik, otoriter devlet yapilarindan demokrasiye geçen toplumlarda, azinliklarin diger guruplara göre daha fazla demokrasiyi savunmalari genel kabul gören bir olgudur.Ayrica uluslararasi kurumlar tarafindan yapilan demokrasi seviyesi degerlendirmelerinde azinlik haklari önemli kriterlerden biridir.

Uygulamada farkli görüsler ve elestiriler

Çogulculuk görüsü (Plüralist) Çogulcu bakis açisi Montesquieu ve Locke'a dayandirilir.James Madison'in Federalist Yazilar'da yazdigi makalelerde sistemlesmistir.Madison'a göre denetimden uzak deomokratik sistemin bireysel haklarin ihlal edilecegi bir "çogunlukçu" (Majoritarianism) sisteme dönüsebilirdi. Bunu engellemek için güçler ayriigi ilkesi, federalizm ve iki meclisli bir hükümet biçimi önermistir. 'Bu sistem, toplumdaki farkliligin ve "çoklululugun" varligini tanidigindan ve bu tür bir çokluluk halini istenir gördügünden dolayi, Madison'in modeli çogulcu demokrasinin ilk gelismis ifadesidir.' [31]

Noam Chomsky Madison modelini elestirerek, "1787'de Anayasa Kongresi'nde James Madison'in vurguladigi sekilde, hükümetin baslica görevinin zengin azinligi çogunluktan korumak oldugu ilkesi üzerine kurulmustur. Bu nedenle, o dönemin tek yari-demokratik ülkesi olan Ingiltere'yi örnek vererek toplumun geneline kamusal islerde söz hakki verilirse, halkin esitlige yönelik reformlari veya baska canavarliklari gerçeklestirebilecegi konusunda uyariyor ve Amerikan sisteminin, savunulmasi (aslinda hakim olmasi) gereken mülkiyet haklarina yönelik saldirilar karsisinda uyanik olmasi gerektigini söylüyordu" der.[32]

Seçkinci görüs (Elitizm)

Bu görüsün en tipik temsilcisi filozof krallarin iktidarda olmasini isteyen Platon'dur (M.Ö 427-347). Klasik elitizm, bir reçete sunmaktan ziyade bir olguyu tespit iddiasiyla elit yönetiminin toplumsal hayatin kaçinilmaz ve degistirilemez bir gerçegi oldugunu ileri sürer. Wilfredo Pareto (1848-1923), Gaetano Mosca (1857-1941) ve Robert Michels (1876-1936) klasik elitizmin belli basli teorisyenleridir.

Mosca toplumu "yöneten" ve "yönetilen" olarak iki sinifa ayirirken Pareto, yönetenin iki özelligini anlatirken Machiavelli'nin "tilkiler (kurnazlik) ve aslanlar (zor kullanma)" benzetmesine atifta bulunur.

Modern dönem seçkinci görüste, rekabetçi seçkincilik (demokratik elitizm) diger seçkinci görüslere göre daha yaygindir. Buna göre seçmenler gene oy verirler ama bu, sadece hangi elitin kendilerini yöneteceklerini seçmek içindir. Demokratik haklarin bir kismini içinde barindirmasindan dolayi rekabetçi seçkincilik, demokrasinin zayif bir görüntüsü olarak tavir eidilir.

Marksist görüs Marksizm toplumu sinif bazli düsünür ve gerçek demokrasinin ancak sinif farkliliklari kaldirildigi zaman olabilir. Yani; demokrasi, için siyasi esitligin yeterli olmadigini bunun yaninda sosyal esitliginde saglanmasi gerektigi savunulur. Marksist yaklasim görüsleri itibari ile halk demokrasisine yakindir. Daha çok liberal demokrasiyi elestirir ve elestirilerini liberal demokrasinin siyasi esitlik vaadi ile kapitalist sistemin olusturdugu sosyal esitsizlik çeliskisine dayandirir.

'Neo-marksist Jurgen Habermas ve Claus Offe'ye göre bir yandan, demokratik süreç hükümeti ekonomik ve sosyal hayattaki sorumluluklarini yerine getirecek kamusal talepleri karsilamaya zorlamakta; öte yandan, yol açabilecegi mali krizler sistemi tehdit etmektedir.' [33]Yani kapitalist bir demokrasi için mesruiyet krizi riski sürekli mevcuttur.

--- bölüm 3 ---
Korporatist görüs :

Korporatizm toplumda temel birim olarak birey ya da sinifi alan görüslere karsit olarak, insanlari isbölümü içinde olduklari yere göre ve sahip olduklari meslegin bütün üyeleriyle birlikte örgütleyen korporasyonlarin toplumun örgütlenmesinde temel olmasini, bu örgütlerin bireysel ve sinifsal çikar çatismalarinin yerine bireyler ve bireyle devlet arasinda bir çikar uyumu ve dayanisma saglayacagini savunan siyasal ögretidir.[34]

Mussolini'nin korporatist devlet yapisi için sunlari söylemistir:"Korporatist devlet liberal kapitalizmin -ki bu ekonomik sistem, bireysel kâr'i vurgulamaktadir- sonu demek olup kollektif çikarlari öne çikaran yeni bir ekonominin baslangicini isaret etmektedir. Bu kollektif çikarlar üreticilerin kendilerinin hazirladigi üretim regülasyonlarina dayanan bir korporatift sistem vasitasiyla elde edilecektir. Üreticiler derken sadece isverenleri kastetmiyorum, isçiler de bunun içindedir"[35]

Korporatist düsünürler, bireylerin bagli bulundugu örgütlerin siayasi karar alma sürecinde etkinligi arttigi için demokraside temsil özelliginin arttigini söylerken karsit düsüncedekiler; güçlü ve etkin örgütlenmelerin karar alma sürecinde kendi çikarlarinda hareket edeceginden siyasi esitligi bozabilecegini veya hükümetin kendine yakin örgütlere ayricalik taniyabileceginden dolayi demokrasiyi gelistirici bir sistem olmadigini savunurlar.

Uluslararasi iliskilerde demokrasi Demokrasiyi uluslararasi iliskiler disiplininde özellikle cumhuriyetçi liberal düsünürleri dile getirmislerdir.Genel olarak demokratik, liberal cumhuriyetler birbiriyle savasmazlar cümlesiyle açiklanabilir.Demokratik cumhuriyetçi hükümetlerin karsilikli saygi ve uzlasmazliklarin barisçil yollarla çözümüne daha fazla önem verdikleri iddia edilerek liberal demokratik devletlerin artmasi uluslararasi barisin yayginlastirilmasinin garantisi olarak görülmektedir. [36]

Ayrica bakiniz Konuyla ilgili diger Wikimedia sayfalari :

Wikimedia Commons'da Demokrasi ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunmaktadir.

Özdeyislerde Demokrasi ile ilgili bilgi bulunmaktadir.

Iktidar
Yürütme
Yönetim biçimleri
Referandum
Seçmen Katilimi

Dipnotlar

^ genbilim
^ Güçlü Türkiye Partisi
^ Adalet ve Kalkinma Partisi
^ Asiri Demokrasi Olarak Anarsi
^ Anthony Arblaster, Demokrasi, Doruk Yayimcilik, s:79
^ Hansen (1999, 231-2)
^ Fordham.edu
^ Eski Hindistan'da demokrasi
^ Manfred G. Schmidt, Demokrasi Kuramlarina Giris, çeviren:M. Emin Köktas, Vadi Yayinlari, Ekim 2002, Ankara
^ oxonianreview
^ Allan Nevins, Henry Steele Commager, ABD tarihi, s:31
^ Oral Sander, Siayasi Tarih, s:164
^ Totalitarianism in the Interwar Period (1919 - 1939)
^ Andrew Heywood, 'Siyaset', Liberte yayinlari, 2006, s:102
^ Mümtaz'er Türköne, Siyaset, Lotus Yayinlari Eylül 2005, Ankara s:197
^ Andrew Heywood, 'Siyaset', Liberte yayinlari, 2006, s:109
^ Mümtaz'er Türköne, Siyaset, Lotus Yayinlari Eylül 2005, Ankara s:199
^ tmobb.org
^ Acton Institute (Ingilizce)
^ Zaman gazetesi
^ Aksiyon dergisi
^ Dr. Seref Iba
^ Dr. M.Tevfik Gülsoy
^ Anthony Giddens, "Sosyoloji", Ayraç Yayinevi, Ankara, 2000, s:367
^ Osmangazi Üniversitesi kongre tutanaklari
^ Larry Diamond, Rethinking civil society: Toward Democratic Consolidation. Journal of Democracy
^ Andrew Heywood, 'Siyaset', Liberte yayinlari, 2006, s:548
^ Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciligi'nin görüsü
^ Wilson Almanac (Ingilizce)
^ Kadin Sorunlari Arastirma ve Uygulama Merkezi (doc)
^ Andrew Heywood, 'Siyaset', Liberte yayinlari, 2006, s:112
^ Noam Chomsky ropörtaji
^ Mümtaz'er Türköne, Siyaset, Lotus Yayinlari Eylül 2005, Ankara s:208
^ Teknik Güç Sayi 144/1 Ocak 2005
^ Doç. Dr. Andrew Ryder
^ Tayyar Ari, "Uluslararasi Iliskiler Teorileri", Alfa Yayincilik, 2004 Ekim, s:385

Kaynakça Allen Nevins, Henry Steele Commager, ABD Tarihi, Dogubati yayinlari, ISBN 9758717111
Andrew Heywood, Siyaset, Liberte yayinlari, ISBN 9752500153
Anthony Giddens, Sosyoloji, Ayraç yayinlari, ISBN 9758087363
Anthony Arblaster, Demokrasi, Doruk Yayimcilik, ISBN 9755533133
Eddie J. Girdner, People and Power, Literatür yayinlari, ISBN 9757860808
Manfred G. Schmidt, Demokrasi Kuramlarina Giris, Vadi Yayinlari, ISBN 9756768274
Michael A. Ledeen, Liderlik ve güç kullaniminda Machiavelli, Literatür yayincilik, ISBN 9758431234
Mümtaz'er Türköne, Siyaset, Lotus yayinlari, ISBN 9756665068
Oral Sander, Siyasi Tarih, Imge Kitabevi, ISBN 9755330437
Platon, Devlet, Çev:Canan Eyi, Temmuz 2001, Istanbul
Robert A. Dahl Modern political analysis, Prentice-Hall, ISBN 0135970474
Selahattin Ertürk, Diktaci Tutum ve Demokrasi, Kültür Bakanligi, ISBN 9751712149
Tayyar Ari, Uluslararasi Iliskiler Teorileri, Alfa yayincilik, ISBN 9752970761
Timur Taner, Küresellesme ve Demokrasi Krizi, Imge yayinevi, ISBN 9755331603

Dis baglantilar Makale ve ropörtajlar Niyazi Berkes Sempozyum (Sükülerizm-demokrasi)
Prof. Can Aktan
Demokrasi Yazi Dizisi - derinsular.com
Aksiyon dergisi Pervez Mansur ropörtaji(Sekülarizm-demokrasi)
Friedrich A Von Hayek
Sol dergisi
Radikla gazetesi
Noam Chomsky ropörtaji

Kuruluslar

SODEV
Demokrasi Vakfi
Baris ve Demokrasi Hareketi
Liberal Demokrasi
TESEV

Arastirmalar

Cumhuriyet Üniversitesi (sivil toplum-demokrasi)
Kadin Sorunlari Arastirma ve Uygulama Merkezi
Osmangazi Üniversitesi kongre tutanaklari

Ingilizce siteler

Demokratik manifesto
Fairvote.org
Aristo'nun kitaplari
Journal of Democracy

--- bölüm 4 ---

kaynak : tr.wikipedia.org
hacivat: vay efendim karagözüm, yar ı vefakarım. gel seninle bugün demokrasi oyunu oynayalım.
karagöz: oynayalım hacivat ama nasıl yapacağız?
hacivat: canım çok kolay, tut ucundan''demokrasi'' yi; ben ''demo''yu kaldıracağım, sen ''teo'' yu oturtacaksın karagözüm.
seçimlerinde sandığa giden seçmenlerin oylarının yüzde 34'ünü, kayıtlı seçmenlerin oylarının yüzde 25'ini alarak, meclisin neredeyse % 65'ini elinde bulunduranların çok güzel oynadıkları oyundur. "dokunulmazlığı kaldıracaklaracağız" deyip, bir süre sonra vazgeçmeleri, hatırlatınca "neden biz başa gelince, bu konuları açıyorsunuz" demeleridir. medyaya yapılan sansür uygulamasıdır, en ufak karikatüre bile tolerans gösterememedir. meclis başkanının 14 nisan 2007 cumhuriyet mitingine katılacak insanlara "Mitinge katılacaklar iyi düşünmeli" diyerek aba altından sopa göstermesidir. kimseyle ciddi anlamda uzlaşmayı umursamayanların, sandalye çoğunluğuna güvenerek, esip gürlemeye çalışmalarıdır.
Azınlığın çoğunluğa hakim olması durumudur.Aynı zamanda bu sistemi araç olarak kullanarak çeşitli şekilde kanunlara müdahalet etme şansına sahip olunabilinir.