bugün

birilerini ciddi ciddi sevebilmek.
Masumiyetimi ve gunahsizligimi ozluyorum.
Çok klişe gelebilir ama çocukken en ufacık şeyler bile bizi mutlu ederdi. Ben en çok bunu özledim. Şimdi ne kadar çok şey elde edersek edelim bi türlü mutlu olamıyoruz.
Eski futbol. Hani şu Thierry henry ronaldinholu zamanlar.
Anne sevgisi.
Uç aylık yaz tatili.
ekmek almadan dönerken yenilen ekmeğin ucu. artık ne o ekmekler var ne de ekmek almamı isteyenler.
Annem babam abilerimi hep birlikte zaman geçirmek.
Okadar çok özlediğim sey varki hangisini sayayim. Çocukluğumu ozluyorum. En cok da elimize üç kurus para gecti mi bakkala kosar cam sisede cola, yedigun icerdik. Aman allahim o nekadar guzel bir duyguydu tadi bile simdikiinden çok farkliydi.Bir de karpuz eskiden karpuzun bir tadi vardi. Cilek gibi portakal gibi simdi karpuzun tadi sekerli su gibi.
Yaz tatilinin başladığı an. Basit hayatın mutlu çocuğu olmak vardı şimdi.
cedric en çok ...
pokemon, beyblade, buggsbunny.

bir de 100 bin liraya meybuz alırdık ilkokul çıkışında, şimdi magnum yiyoruz o tad yok..
arabanın arkasındayım sağ ön koltukta annem solumda babam arabayı sürüyor. koltuğun yastıklarının altından kollarımı geçirmişim gidiyoruz yine biryerlere. arkada joy fm'den bir müzik çalıyor yine 80'li yıllardan kalma. ister istemez özlüyorum gözümü kapatıkça. tabi ki bunlar benim öznel olarak özlediklerim. birde o sokaklarda top oynamak var. kafamda bugün gol atabilecek miyim çilesi. şişman bir çocuktum kaleye inşallah koymazlar beni diye düşünüyorum yine sanrım. tabi birde çizgi filmler var, fox kids, pokemon, digimon, babylade. abi keşke bir 16, 17 yıl geriye dönebilsem ya ...
fanatiklik. tuttuğum takımı (bkz: fenerbahçe) daah farklı seviyordum sanki yine fanatik biriyim ama sanki çocukken daha farklı seviyordum.
Toprağa yalın ayak basıp kırlarda yuvarlanmak.
Sabahtan akşama kadar sokakta top ve bilye oynamak.
Hayatın masumiyeti diyebilirim çünkü büyüdükçe hayatın ne kadar acımasız olabileceğini görüyorsunuz.
leblebi tozu, pokemon tasolarım.
Cuma günü okuldan gelip dilediğim gibi sokağa çıkıp oyun oynayabilmek ve sadece cuma günleri ders çalışmayıp geç yatmak.
Bir halttan anlamamayi , duygu durumunun max 10 dk da bir degismesini, dünyanin -insan iliskilerinin sisteminden bir haber olmayi, zerre sorumlulugumun olmamasini kafami dumanlayacak kadar cok ozluyorum.
15 yasim çünkü ilk kez așık olmuștum.diger adıyla 1992 yazı.
Küçücük şeylerle dahi mutlu olabilmek.
Aklın alamayacağı devasallıkta ki hayal gücü. Büyüdükçe malesef hayal gücümüz de ters orantılı küçülüyor, kalıplaşmış mantık çerçevesinde daralıyor. Kitap okurken bir nebze o hayal dünyasına girebiliyor olsam da, çocuk yaşlarımda ki o sonsuz hayal gücümü çok özlüyorum.
Çocukluk.
insanın büyüdükçe kaybettiği şeylerdir. (bkz: duygular)