bugün

vicdanınızı dinlersiniz ya acaba seviyormuyum onu istiyormuyum diye düşünceler yer bitirir içinizi. maymun iştahlılık yapıp onu sonra üzmemek için tedbirli davranırsınız bir türlü karar veremezsiniz. ancak unutmamak lazımdır ki denemeden bir şeyi bilmekte zordur denemekte tehlikelidir. bu aşamada kanımca yapılması gereken adını koymadan olabildiğince zaman geçirip tartmak en doğru karardır. sonunda ya çok mutlu olursunuz kim bilir evlenip iki çocuğunuz bile olur ya da haftasını doldurmayan bir ilişkiyi ve arkada yaşlı gözleri bırakır bir ton ah alırsınız.
her seferinde "acaba daha iyisini bulur muyum, ya da daha iyisine denk gelir miyim?" soruları aklı kurcalar ve karar vermek güçleşir.
muhtelemen önceki tecrübeleri yüzünden yaşanan çelişkidir.
içinde bulunduğum durumdur. iyi kız, hoş kız da, ne bileyim ya.
ya hayır derse ya aramız bozulursa gibi korkuların yaşandığı durum.
(bkz: karar verildi yaz kızım)
kaybeden olursun. sen öyle oyalanırken, birisi gelir; alır götürür sevdiğin kadını ya da erkeği..sana da böyle bakakalmak düşer..*
şuan bir çok hanım kızımızın içinde bulunduğu durumdur. şöyle ki:
hanım kızımız mantıklı bir kızımızdır. her zaman mantığıyla her şeyin üstesinden gelir. ve bir karar vermiştir: okulun son yılına kadar kimseyle birlikte olmayacaktır. en son ciddi bir kişiyle güzel bir beraberlik yaşayıp kısmetse evlenecektir.
hikaye iyi hoş devam ederken hanım kızımız tüm teklifleri reddetmiştir. şurda aklıma takılan bir şey var ki bu hanım kızımız aşık olursa eğer ve olur ya o aşık olduğu kişi de bu hanım kızımızdan hoşlanırsa o zaman bu hanım kızımız ne dicektir.?
işte tam olarak başlığı karşılayan durum/tanım vs. budur.
en zor iştir. başasam mı başlamasam mı triplere girersin. saatlerce arkadaşlarla dertleşilir. ulen dünyayı kurtaracak sanki sizin ilişkiniz. sonra düşünürsün, taşınırsın. bir de o sıra başka taliplerin varsa eğer off. çok büyük dert...
Birçok nedeni vardır . Karşı tarafı gerçekten seversiniz o da sizi seviyordur anlarsınız fakat bi türlü belli edemezsiniz , çocuk lafa girecekken lafı ağzına tıkarsınız. Ayrı kaldığınızda da özlersiniz hem de çok özlersiniz hep onu düşünürsünüz . Hayır siz bir mazoşist değilsiniz. Sadece sonu ne olacak onu düşünüyorsunuz çünkü siz çok zıt iki insansınız tek ortak yönünüz belki de gittiğiniz Üniversitedir. Sonucun ne olacağını kestiremezsiniz , onu çok sevdiğinizden arkadaşlığını da kaybetmek istemezsiniz. Belki de en büyük korkunuz ona bağlanmaktır , onsuz yapamamaya inanma korkusudur. Aslında kendinize güvenemiyorsunuzdur. Böyle karışık ve boktan bir durumdur. Ve belki de siz bunları düşünürken o artık sıkılacaktır , mal ettin beni de amk. Bi karar ver artık diye düşünecektir. Bir süre sonra da artık beklemekten vazgeçecektir. "Beklemek" belki de en güzelidir.
Sebebi, ''belki''lerde boğulmak, biraz cesaretsizlik ve tam olarak bir birey olamamaktır. Tam olarak bilmediğimiz, tanımadığımız kişiye bizi iten yüksek çekim kuvvetine - ki buna aşk derler- karşı iradi bir başkaldırıdır, ilişkiyi başlatmaktan vazgeçmek. Doğaya bir nevi saygısızlıktır. Bu yönden bakıldığında ise tam bir otokontrol kudreti hayranlık uyandırabilir. Aslolan hislerle açılmak olsa da ikilemlerin, arada derede kalmaların bünyede yarattığı stres yıkıcıdır, yıpratıcıdır.

işte azizler, ben yaşadığım kararsızlıığın, belkilerin ancak yazarak üstesinden gelebildim. Okumak, dertleşmek isteyenler için bir tık kadar yakınınızdayım.
> blog linki ve belki <