bugün

özledim. kıskandım.
olmazsa olmaz değilsin. olmasan da olur. ama olursan güzel olur.
yanında bağıra bağıra şarkı söyledikten sonra kola içip geğirmek istiyorum.
ekinler baş vermeden topallama.
ben seni özlüyorum galiba ama eski seni, eski halini, önceden seninle olan konuşmalarımızı özlüyorum. niye bugün yine aklımda hep sen varsın? niye unutamıyorum geçmişi? keşke biraz olsun durup beni anlamaya çalışsaydın, bu kadar çabuk kendini benden uzaklaştırmasaydın.
Baska bırının canı acırken mutlu olamazdın ya hanı, benı nıye bu acıyla tek basıma bıraktın?
asabileştiğin anda çok çekici oluyorsun ama ben senin sevimli olmanı ve tatlığını sevdim. o yüzden asabi olma sen. sen her zaman böyle masumca sev. birde asla yalnız bırakma. yeminle çok özlüyorum, birde yalnız bırakınca iyice yetim gibi hissediyorum.
ama şunu anladım ki sensiz bir hiçim. çünkü sevmeyi, sevilmeyi senden öğrendim ben. sevgiyi, seni alsalar hiç kalırım ben.
artık mezunsun bense hala öğrenci..
Merhaba,
Benim adım Mahmut. 32 yaşında ve yalnızım. Yalnız yaşamayı tercih ettim. Ailemden uzak, akrabalarımdan uzak, yapış yapış insanlardan uzak hatta salonumdaki kanepemden uzak bir şekilde yaşamayı. Yine de profesyonel bir yalnız sayılmam. Yalnızlığımı evcil bir kedi, yeterli stok kahve, birkaç bağımsız örümcek, boş bira şişeleri, etrafta küflenmiş yemek kalıntıları ve içlerinde yaşayan bakterilerle paylaşıyorum. Pek de yalnız sayılmazmış halbuki. Ailemle yaşamıyorum. Babam belediyenin açtığı bir çukura düşerek öldü. Annem ise bir gün tansiyon hapları yerine ecza dolabından benim uyuşturucu haplarımı kullanarak kalp krizinden öldü. Yaşlı vücudu o kadar endorfin ve adrenalini kaldıramadı. Gözlerinin iyi görmediğinden şikayet ederdi hep. Bu olaydan sonra sebebiyet vermek suçundan hayatımın bir dönemini, hesaplayacak olursak 4 yılını taştan duvarları olan bir yerde geçirdim. Hapishane diyorlardı buraya. Fevkalade. Buradan emekli olduğumda 32 yaşında, işini kaybetmiş, küçük çapta kariyerini mahvetmiş bir adam olarak dolaşıyordum sokaklarda. Tanrının kaleme aldığı o kaderimde dikenli bir tirat mıdır yoksa şeytan ortaklığı mıdır bilemiyorum, uyuşturucu her zaman var. Yani artık daha minimum işler düşünülmeli. Yemek parası gibi şeyler için yaşamak daha makuldü.

Gecelerimi çalışma masasının başında buluyorum kendimi. Kültablasında kalın bir sigara, bir fincan da kahve yanında. Gecelerimi bir de dubstep denen gürültü türüyle paylaşıyorum. Müzik demek olmaz gürültüden başka bir şey değil ancak efsane yapıyor çocuklar bu gürültüyü. ingilizler bu işi biliyor adamım. Tıpkı her yeni müzik türünden sonra yeni bir uyuşturucu türevini piyasaya çıkartmayı bildikleri gibi! Bunu bulan ilk kişiymiş kadar detaycı ve zeki hissediyorum kendimi şu an ama bir yandan da biliyorum bunu görebilenin tek ben olmadığımı. Güzel şarkılar dinliyorum, güzel şeyler tüketiyorum. Kedim bazan beni çıldırtıyor. Ve bazı şeyler de. O bazı şeyleri yazabilecek kadar toparlayamıyorum beynimde. Öyle karmaşık, boktan. Kedim beni hala çıldırtıyor. Kahve yalnızlıkla sunulursa güzel olur. Zıvananın zigzag olanı makuldür, beş liralık gaz maskesi almayın, gazı sızdırıyor! Saçları da kırmızıydı. Elleri kokain. Direniş yüzünden edebi şeyler karalayamıyorum, bu bağzı geceler sinirlerime değdiriyor. Ayaklarımdan karıncalar tırmanıyor. Ben deli değilim diyemem diyen deli değildir. Saat kaç oldu, yıldızlar da kaçacak. Uykum yok, Utku da yok. Utku benim kuzenimdi gerçi hala kuzenim ama o vefat etti. Kuzenimdi. Aynı zamanda canımdı. Astımdı. Aynı zamanda kıyak adamdı. Sen de yoksun. Biliyorum, bu sende yoksun, sende gittinli şeyler çok boktan duruyor ama ifade edecek bir şey bulamıyorum o kısmı. Neyse. Sen de yoksun diyorduk. Ama sen ölmedin. Yaşıyorsun gayet de. Duygusal bir şarkı açıyorum şu an. Yoksa bu ağlamayı kime satacaktım? Orada yaşıyorsun. Belki bağzı geceler aklına da geliyorum. Sen ise bağzı geceler aklımdan gidiyorsun. Çok içtiğim zaman, o zaman düşünemiyorum. Yani aslında düşünüyorum ama canım yanmıyor çünkü kötü şeyler gelmiyor aklıma. Ve öyle bir geleceğin umuduna kapılıyorum ki... Sanki yarın sabah otobüsüyle geleceksin haberini almışım gibi. işte böyle mutlu olabiliyorum artık. Buna bağımlı değilim yani mutlu olmaya ama hoşuma gidiyor. Kaçış de istersen bunun adına istersen Kapiş de istersen ne dersen de. Bu eroin ve kırmızı bağzı şeylerin olmamasından oluşan sakatlıkları biraz olsun izole ediyor. Vitamin ve bağzı şeyler vücudumuzun bağzı bölgelerinde olmazsa ya da az olursa orası hasta oluyormuş. Mesela C vitamini az olursa ne olduğunu unuttum şu an ama sanırım grip oluyoduk. Öyle şeyler işte. Sen de benim vücudumun bağzı olman gereken yerlerinde yoksun ve bu o bağzı bölgelerimi kanser ediyor. Kanser bulaştırıyor. Kanser kötü bir şey. Dedem o şekilde öldü. Telefonuma mesaj geldi. Dedemin öldüğü değil şu an mesaj geldi. Kim bilmiyorum. Bunu buraya not etmekten de kendimi alamıyorum. Siktir et. Mesaj kaçmaz ama bu not edeceklerim kaçabilir.

Ne diyorduk? Bağzı şeylerden bahsetmiştik ve başka bağzı şeylerin öneminden. Bağzı geceler artık dakikalarla ölçülebilen mutluluklar değil de gerçekten ve dakika saymadan gerçekleşen mutluluklardan istiyorum. Mesela sarılmak gibi. Koklamak gibi. Kokusunu içine çekmek gibi. Klavyede bir tuşa o kadar basılı tutmuşum ki ne yazdığını okumadığım bir uyarı verdi. Hemen iptale bastım. Aptal mıyım? Bilemiyorum. Mesihlerin yalnızca kutsal masallarda olacağını ve süpermarketten geliyormuş gibi bir gülümsemesi olduğunu suratıma suratıma çarpan bir şarkı çalıyor. Senin göğsümdeki evini terk ettiğin. Bu çok arabesk oldu. Senin beni kokainden mahrum bırakmaya karar verdiğin gün ve kararını uyguladığın diğer günlerde sık sık dinlediğim bir şarkı. Son zamanlarda alışmıştım dinlemeye ama şu an yine göğsüme bastırıyorlar. Ne istiyorlar benim göğsümden?

Neyse çok uzattım ve ne anlattığımı bilemeyecek kadar bu gezegenli değilim.

seni çok özlediğimi ifade etmek istemiştim.

Saçlarından ve burnundan iki kere öpüyorum, birini uyandığında kullan...
şimdi uyuyor musun bebeğim, o minicik karnını içine çekip ha ne ha. uyanacaksın, kahvaltını yapacaksın, ya sonra.
suçun ney acaba bütün bunları yaşayacak ve bana da yaşatacak.
kal şimdi o gömemediğin mazinde.
Tebrikler..
benim yüreğim hala sende kaldı be.
git ve banyo yap.
sana yazıyorum alttan kaçan bukleli saç.

neden buklelisin? yaptığım topuzumun altından bukle bukle çıkmışsın. senden nefret ediyorum. yerinde davranamıyorsun. evde biz bizeyken istediğin kadar çık ama dışarıda yapma bunu lütfen.
uzak diyarlarda, uyanmani beklemek yerine, yaninda olup sana dunyanin en guzel kahvaltisini hazirlamak isterdim. cunku biliyorum icine sevgimi kattigim icin kuru ekmek bile koysam onune; sevgiyle yogrulmus, icinde benden birseyler oldugu icin ziyafet olacak o sana.

Ama yatakta uzanip, acaba ne zaman uyanacak diye bekleyip, bir yandan seni dusunmek de guzel. Anı guzel yapan, kiyisindan kosesinden dahil edebilmem seni zamanin akisina.
silahını yere bırak ve teslim ol.
bugün sırf sana benziyor diye bi kediyi kovaladım..*
sevgili volga;
diren olur mu? şu anda durumun daha iyiye gidiyormuş az önce konuştum aygül'le. iyileş be adamsöz valla izmire sizin arabayla on saatte de gideriz, biz önden gider, sizi beş saat çayiçerek bekleriz de iyileş gözünü seveyim sapasağlam çık şu ameiyattan. eylemlere gidicez, sloganlar atıcaz, nick sana pkiabı verecek, sen anfi ayarayacaksın filan.
sen hayatı bizden daha çok seven bir adamsın bunun farkındayız, çocuğun için aygül için kendin için diren ve iyileş.
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları/#20166864)
simdi oturup dusunuyorsun ya, 'her sey superdi cok uyumluyduk hicbir sorun yoktu neden gorusmemizi istemiyor bu?'

tek nedeni, hayatinda bir kere bile dişini fircalamamis olman. iğrençsin.
...bundan sonra beyinlerin uzağa gitmesi yok tamam... hayat normale dönüyor... sana her içimde olanı söylediğimde vedalaşmaktan yoruldum zaten...
hayatımda nereye koysam olmayan bir adamın hayatımı kaplaması manasız...
iyi bak kendine...

son kez;

seni seviyorum!...
ha bir de diyordun niye oraya yazıyosun bana söylesene! ama ne zaman söylemek istesem seni bulamıyorum.
Bir mahsende saklanmış gibi bekletilmiş ve hiç duyulmamış ama bilindik kokun burnumda,Ben biliyorum, zamanlardan bir kaç enstantane. bana bulaşınca oluyor bu...o an yine Güzel kokuyor sokaklar...
Ben bunu kendime yazdim. Sana kiziyorum cunku gercekten cok bencilsin, sen seviyosun istiyosun diye olmuyo bu isler. Kendini yeterince tanimiyormus gibi davraniyorsun. Birak bu iluzyonda yasamayi uyan artik bu sacma sapan hayallerden ruyalardan. Cunku hic birisi gercek deil, senin dusundugun gibi deil herkez, bi kere senin kadar saf salakda deil. O cok bilmis hallerin oluyo ya, kicindan uydurdugun halde sahihmis gibi davranislarin, o hallerinede kiziyorum hatta guluncsun kizim. Akilli ol,kararli ol,kendini geri cek biraz, attigin adimlar sabit olsun ve bastigin yere dikkat et. birsey bilmiyorsun, duygunla deil mantiginla yonet kendini, zaaflarini yen, onlara boyun egme, guclu ol, rol kesme, şoyleyim boyleyim diye. Hakikatinde korkagin tekisin bunu ikimizde biliyoruz, sen ancak kacarsin ve susarsin. Azcik cesaretli ol, cunki senin senden baska kimseye ihtiyacin yok, aslinda cok guclusun bunu bir cok kez sergiledin ve kendine ispat ettin ama inanamiyorsun, yaparsin buna inan ve oyle ilerle. imkansiz deil yeterki kendine o şansı ver.
bir yılı geçiyor gideli. hala rüyalarımda ne işin var ?
Hemcinslerini utandirabilecek kadar suskunsun ya, bu durum seni buyutur sadece. Farkinda degilsin ama bu, benim alisik oldugum bi durum degil pek.

Genelde suskunluklari pencelerdi benim bildigim. Hic sevmezlerdi ustelik, hic anlasamazlardi hem.

Gozlerimin sucudur belki de daha bir buyuksun su gunlerde...