bugün

gelmeni istiyordum ya hep, belki de bu gelen sensin..
ne ikna edici bir intihar biçimidir, şimdi seninle göz göze gelmek.
ya sev ya terk et açıkçası.
beni yalnızlığımla başbaşa bırakın...

gece ne kadar karanlıksa ben de o kadar yalnızım belki, belki!
peki hiç gün doğmayacak mı ?mı e gün doğduğunda gece daha da yalnız kalmayacak mı?
gün doğduğunda gece nerde biliyormusun? ben neredeysem orada..

bak! gözlerime! gözlerimden sızmaz o karanlık
bakışların süzülür içeri doğru kaybolur
göz değil bunlar birer kara delik.

aynalara bakıp yalnızlığımda kaybolurum bazen
hatırlamaya çalışırım
kaybolduğum gözlere bakıp sevildiğim bir vakit.
iyi ki varsın iyi ki. hep filmlere özenirdim ya ben. zorlama ilişkilerden kaçardım. kendim gibi olamıyorum diye. hah işte sen beni öyle bi ilişkinin içine soktun ki kendimden çekinsem senden çekinmem tam istediğim gibi. sıcacık. samimi. ama korkuyorum, güzel şeyler biter diye. gidersen diye. gidersem diye. en çok istediğim şey hayatımın sonuna kadar seni şu an ki kadar çok sevmek. ve senden de şu an ki kadar güzel karşılık alabilmek. sen iyi ki varsın sevgilim.
Benim kim olduğum , hayatında olup olmamam, seni sevip sevmemem umurunda bile değil.Bugün varım senin için tek önemli olan bu ama yarın olup olmayacak olmamla ilgili en ufak bir düşüncen bile yok.Ya da benim ne hissettiğim, ne düşündüğümle bir ilgin yok.
Hala sana zorla sevdirmeye,zorla söyletmeye, zorla hissettirmeye çabalıyorum.
Özledin mi diye soruyorum ancak o zaman bir şeyler duyabiliyorum.
Seviyor musun diye soruyorum ancak o zaman bir şeyler duyabiliyorum.
Beni önemsiyor musun diyorum ancak o zaman bir şeyler duyabiliyorum.
Sevdiği halde nasıl insanın içinden gelmez, senin deyiminle nasıl aklına gelmez ki?
Hem böyle deyip hem seviyorum diyorsun.
Benim sana hiçbir şey söylemediğimi düşünebiliyor musun?
Sana ben aynı şekilde davranmış olsaydım sen ne hissederdin?
Ama umurunda olmazdı aslında çünkü senin için sadece şu an önemli, şu an yanında olanlar,şu an yaptığın bir şey, şu an ne hissettiğin.
Benim sana sevgi dolu ya da tam tersi davranmam umurunda mı, hayır.
Ben senden ne istedim şimdiye kadar
istediklerim çok mu zor ya da bunları haketmeyecek ne yaptım?
Beni sevemeyeceğin ne sebebin var ki?
Övünmek en sevmediğim şeydir bilirsin ama benim gibi birini tanıdın mı hiç diyeceğim ve sen her zamanki gibi evet diyeceksin.ilişkilerde benim gibi hissedip, davranacak, yaşayabilecek çok az insan tanıyorum ben.Yalanlar, ikiyüzlülük,,tahammülsüzlük,umursamama vs. şimdiki ilşkilerde.Benim sana verebildiğim herkesin verebileceği bir şey değil evet.Belki de sevebilmen için ekstra sebepler bunlar.
Sadece beni benim kadar sevebilmeni, önemseyebilmeni, düşünebilmeni, bana aşkla bakabilmeni istiyorum.
Ne bileyim gönlümü hoş edecek iki güzel söz duymak istiyorum.Çok şey mi istiyorum?
Ben içinden gelmeyeni söylediğinde zaten farkediyorum, farketmiyor muyum sanıyorsun?
O daha çok içimi acıtıyor.
Bunları kalbinde hissedebilmeni istiyorum ben.
Beni kaybetmekten kork istiyorum ya evet açık ve net benim korktuğum gibi...
Gözünden sakın istiyorum beni , ne bileyim pamuklara sar sarmala istiyorum. *
Söylediklerimi umursa istiyorum, bir kulağından girip öbüründen çıkmasın.
Sana rahatsız olduğum bir şeylerden bahsederken beni susturma dinle istiyorum.
Sen ne mi yapıyorsun hiç birşey...
Üzülüyorum göremiyor musun?
Ama doğru sen böyleydin değil mi?
işte benim anlatmak istediğim tamamiyle bu...
Evet bende böyleydim bir zamanlar..
Ama aşk değiştirir insanı,sevgi kendinden çok sevileni düşünmeyi esas alır...
Bunu yapabildiğinde inanabilirim ancak sana
Ve bunu yapabildiğinde o bir yanı eksik kalmış mutluluğumuz tamamlanır işte...
Her şey bu kadar güzel, her anlamda anlaşıyor ve birbirimizle mutluyken tek eksik bu işte...
Tamamlamanı bekliyorum...
Aylarca seni beklediğim gibi...
Ve bu ömür boyu sürecek de olsa bekleyeceğim gibi...
dilediğim en güzel dileksin.
*
kimseyi sevememenin verdiği bir his var içimde
böyle bomboş içim
sitem edemiyorum artık sana
ve aşık olamıyorum başkasını
lanet gibi
hep sustuğumu söylüyorlar
konuşcak bişey bırakmamışın bana
helal olsun
ben özlemelerle yetinirken
sen sevmelere doymuyorsun
unutmuşsun belli
olsun,senin canın sağolsun.
nolur acı bana. ne kadar uğraştım ne kadar çabaladım tahmin bile edemezsin. sırf bir şeyler elde edebilmek adına muhatap olmadığım, derdimi açmadığım kimse kalmadı çevremde. yardım etmeye çalışanlar da oldu evet ama engelleyen en büyük etmen sendin başında. diktin gözlerini ayırmadın şekerim. burcu açtı tüm kağıdı, hakan soru yazıp yolladı çekilmedin ki başımdan rahatça bakabileyim! sana sesleniyorum eyy kadir erkan. duyuyor görüyor biliyorsan lütfen a ver bana. çok ihtiyacım var. repeat yiyorum bak. öhöm.
bakkal amca artık bana 'hoş geldin japon kıız' diyerek yavşamayı bırak bıyıklarını bi' tarafına sokacam piç. *
hey sen! evet, sana söylüyorum. seni ilk gördüğümde mükemmel bir surattın sadece benim için. anlamsız bir mükemmellik. zaman geçtikçe yürüyüşün, yürürken gereksiz yaptığın duruşların, mat, saf ve aptal bakan kahverengi gözlerin çok farklı ve etkileyici geldi. o mükemmelliğinin altında başka şeyler var gibiydi. hiç tanışamadık seninle evet. aslında seni heyecanlı kılan bir şey de buydu: seni hiç tanımamış olmak. her ne kadar babanın annenin adını , nasıl düşüncelere sahip olduğunu, ne müzik dinlediğini, ne izlediğini öğrenmeye çalışmış olsam da hiç o kızlar gibi sana gelip adımı söyleme, seni dinleme cesaretinde bulunamadım-zaten pek konuşmazdın ya-. sesini duymaya çalışırdım hep kantinde. hangi ıce teayi içtiğine, mimiklerine,arada bir söylediğin sözlere, ayakkabılarına, pantolonunun kırışan katlarının sayısına kadar belki de ezberlemiştim. sonra facebooktan ekledim seni sebep dikkat çekmek-hiç sevmem oysa böyle şeyleri-. ne aptallık ama seni ekleyen binlerce kız arasından biriydim. heh bir de bu vardı seni onlar gibi sevdiğimi düşünmen sadece elde etmek istediğimi düşünmen beni korkutuyordu-oysa beni düşünmemiştin bile-. sonra seninle ne olursa olsun tanışmaya karar verdim ilk gördüğüm yerde yapacaktım bunu. son iki ay kala okula gelmeyince sen; bir daha seni göremeyecek olmam, bir daha pudingini kaşıklarken göremeyecek olmam aklıma geldi. kalbim acıdı. sınav sabahı geldi, hiç aklımda yoktun. sınava gireceğim okulun bahçesinin kapısından girdim. babam sessiz bir yeri göstererek "kızım şuralar sakin oraya gidelim" dedi. karşıma çıkacağını da bilmiyordum ya. çıktın ama. hem de o tatlı esneyişinle karşımdaydın. o kadar okul o kadar insan varken niye sendin acaba, niye aynı okuldu? dondum, anneni gördüm bir de, heyecanlandım. ordan kurtulmak ve kafamı toparlamak istiyordum. kalabalığa gitmeye çalıştım zaten aldılar sınavdan yarım saat önce, 20 dakika seni unutmaya çalıştım her neyse geçti. ama sınavda arada bir yokluyordun beynimi. sınav zaten batık geçmiş. eve gel mutlu olmaya çalış sonra zaman geçti derken bir bakayım facebook hesabına dedim. bam! beni silmişsin. sadece beni silseydin fark edildiğimi hissederdim ama bizim sınıfı silmişsin. neyse acılı bi sabahlamanın ardından onu da unuttum ama ne zaman denize girsem dinlemeye kalksam o gaipten sesleri dalgıç olduğun aklıma geliyor ve kötü oluyordum. senin seslerinmiş gibi. denize her girdiğimde, bir şarkı dinlediğimde, yeşil çaylı ıce tea içen birini gördüğümde aklıma sen mi gelecektin yoksa hep? bu gerçekten acımasızca. sana karşı hissettiklerim açık ve net değil aslına bakarsan ama çok yoğun bir duygu yaşadığım kanısındayım. biraz da duygularımın kesinleşmesini beklemiştim seninle konuşmadan önce. seni gördüğüm ilk gün okulun başlaması, gördüğüm son gün sınav günü ve bunun arasındaki 8 aylık bir süreç benim duygularımı açıklığa kavuşturamadan bitti.

evet ben bunu sana yazdım çünkü bir daha görür müyüm, aynaların açısını ayarlayarak seni süzebilir miyim bilmiyorum. ya da sen bunu görür müsün hiç sanmıyorum. ama yazdım eğer bir gün karşıma çıkarsan sana bunları üşenmeden anlatacağım, üşenmeden dinlersen tabi.

http://www.youtube.com/watch?v=4Kzjq5-SmUY bununla bitirmek istedim. sen de seviyorsun biliyorum.
yıllaaaar önce,bana ilk kez bak burası da benim evim diye parmağınla gösterdiğin günden beri ordan geçerken hep gösterdiğin eve bakıyorum.. Gerçi yıllarca yanlış yere bakmışım, çünkü gösterdiğinde sana baktığım için gösterdiğin yeri görememiştim. Yaklaşık 4 yıl boyunca aynı yanlış yere bakıp seni görmeyi umdum, sen bu şehirde değildin bile gerçi..
Sonra bundan tam bir yıl önce -yıllar sonra tekrar buluşmamızda- bana bir kez daha gösterdin, hatta önünden geçtik. Bu sefer öğrenmiştim ama artık önemi yoktu çünkü nasılsa gide gele öğrenirim diyordum.. Ama tabi ki öyle olmadı.. Şimdi ben yine metrobüsle önünden geçtim.. Tek farkı bu sefer doğru yere baktım, sen de ordaydın.. Belki uyanmıştın belki uyuyordun hala.. Bense sana olabileceğim en yakın mesafedeydim...
ikimiz için kurduğum hayalleri başkasıyla yaşadığın için kızamıyorum sana . Ne kadar çok sevmişsin onu , ne kadar çok sevdim seni . niye böyle oldu anlamadım. tuhaf.
bahÇemde benimle domates, börülce, nane toplayalım, aksam sefasina karsi Çay iÇelim istiyorum. Çok mu?
benim adi biri olduğum doğruydu, ama sen fazlasıyla hak etmiştin beni.
herkes yerini bilmeli doğru, benimki senin yanın değil.
serin bi sonbahar akşamı. sen yine bütün güzelliğinle evimizin içlerinde dolaşıyorsun. bense televizyona bakan gözlerim, sürekli düşünen zihnimle dalıp gitmiş haldeyim. birden o mütemadiyen neşeli halinle koltuğun yanına yanaşıyorsun. kolunu omzuma atmış, manalı bakışlarınla resmen ruhumda geziyorsun. baktığını bildiğim halde bakmıyorum sana. olur ya o iç geziş bozulur diye. ipeksi dokunuşunla tenimde gezdiriyorsun parmaklarını. yüzüme dokunuyosun, yeniden can buluyorum. yanaklarımı okşuyosun, kayboluyorum orda. sonra daha da sokuluyorsun yanıma. midemde uçuşan kelebekler daha da hızlı çarpıyo kanatlarını. sarılıyosun bana en içten, en samimi. sonra kokun geliyo burnuma. hiç bir kokuya eş ve benzer olmayan kokun. cekiyorum içime, sen doluyorsun..
naber orospu çocuğu?
sen gittikten sonra üzüldüm
hala üzülüyorum
neden mi
sana inanan beynimi sikmek istediğim için
daha yazardım ama değmezsin.
hadi öptüm.
en büyük pişmanlıklarımız yapmış olduğumuz şeyler için değil yapmamış olduğumuz şeyler içindir değer verdiğimiz birini kurtarabilecek olan ama söyleyemediğimiz şeyler için.
bana baktıktan sonraki gözlerindeki gülümseme her şeye değer...*
gel, öpücem.
ölümünün ikinci yıl dönümü bugün. iki yıl önce kaybettim, kaybettik seni. yazmak istiyorum ama tıkanıyorum. konuşmak istiyorum birisiyle ama kimsenin başını ağrıtmak istemiyorum. uzun uzun şunu yaptık, bunu yaptık diye ağlamak değil istediğim. eski arkadaş grubumuzla oturup sen olmasan da seni anarak bir sigara dönmek, bir şarkı dinlemek, tartışmak, senin yerine de gülmek. üzgünüm dostum. özgür'le papaz olduk, herkes sildi onu. benim yüzümden hemde. sen olsaydın ne olurdu? ne derdin? ne düşünürdün? 2 sene önce ne hissediyorsam aynı ağırlık var üstümde. senin ölümün bana çok şey kattı. her şeyden ders çıkartmaya çalışan bir adamım. sen gittin, geri gelmeyeceksin. keşke bir cennet olduğuna inansaydım diyorum böyle zamanlarda. ne biliyim cennette görüşürüz falan demek isterdim ama diyemiyorum da. öldüğün için üzgünüm, seni bir daha hiç göremeyeceğim için üzgünüm dostum. en çokta ölümünden 1 hafta önce organize ettiğiniz doğum günümden sonra sana sımsıkı sarılıp teşekkür ederim dostum! iyi ki geldin! iyi ki varsın! diyemediğim için üzgünüm. iyi ki varsın lafının anlamı çok aslında... diyemedim, keşke lan keşke, ama olmadı işte. üzülüyorum moruk. bugün dışarı çıkacaktım, çıkamadım. ölüm yıl dönümü dedikleri şey sembolikte olsa bugün birileriyle kaynatmak doğru gelmedi. içim çok daralıyor lan. senin cenaze dönüşünde de kız arkadaşım, o sana 'aşık oldum abi!' diye anlattığım kadın hamileyim dedi. her şey ardarda, her şey ani oldu. belki kızacaksın ama senin ölümüne üzülemeden yeni bir ölümle üzüldüm. gelecek haftada onun yasını tutacağım. senin mezarın başında ağladıktan sonra hiç gözümü kırpmadan ertesi hafta doğmamış bir çocuğa kıydım, benim kararlılığımla oldu her şey. herşeyin, hepsinin yükü zor, hayat zor. kalanlar devam ediyor. kardeşinle konuşamıyorum. deniyorum olmuyor. ne diyeceğimi bilmiyorum. aileni arayamıyorum, ne diyeceğimi bilmiyorum. üzgünüm oğlum lan. hayat bu; doğarız, yaşarız, ölürüz. ölümü kabullenemiyorum işte. haksızlık! sen daha 20'sindeydin, sen bu hayatta boşuna nefes tüketen bir çok dingilden daha çok şey kattın etrafına, hayatına. varlığını sorgulayan, hayattan zevk almayı bilen adamdın. erken oldu. olmasaydı keşke. sana ihtiyacım var kardeşim. çok yoruldum. çok yordular. umur seni çok özlüyor. ben yerini dolduramıyorum çünkü, eksik bir şeyler sen olmayınca. bu eksiklik hissi geçmedi bir türlü. hayatta bir çok ilki birlikte yaşadık. sende oradaydın. bir köşedeydin hep birlikteydik biz. geçenlerde umurun telefon bozuldu. dedim benim eski telefonu getireyim onu kullan. telefonu vermeden içindekileri sileyim dedim. telefonun içinden videolarımız çıktı. 2-3 tane video. kafamız taşak gibi. sen böyle benim dolabın orada yarı baygın bir şeyler anlatıyorsun, umuru kafalıyoruz. ama nasıl mutluyuz. hepimiz gülüyoruz. çok garip değil mi? video dediğin şey. anı canlı tutuyor. sanki sen hala varmışsın gibi hissettim. defalarca izledim, ufak bir tebessüm ettim. aşık oldum dediğim kadın vardı ya. o da ömrümü sikti benim. ayrıldım. 10 ay falan oldu hatta. ayrıldıktan sonra da hemen buldu birini, bu da yetmedi. sevgilisi varken aradı beni. her aradığında açtım telefonu, her istediğinde geldi evime, sevişti, gitti... seviştiğimiz ertesi günü tekrar barıştı sevgilisiyle. bunu en az 5 kere yaptı, saymadım, sayamadım. aptal oldum moruk, sanki beynim boş gibi. bazen üzülmem gerektiğini biliyorum ama üzülemiyorum. ağlamam lazım lan! diyorum göz yaşım akmıyor. böyle eski günlerdeki gibi sen ben umur toplanıp bir şey paylaşmayı, fikir danışmayı çok özledim. arkadaşlar iyidir, arkadaşlık iyidir. arkadaşlık kalıcı çünkü. çok sevdiğin kadın, ölürüm herşeyimsin diyen kadın gün gelirde bir samimi mesaja hasret bırakabilir bu hayatta. ama arkadaşlık, dostluk öyle değil. senin samimiyetini, dostluğunu özledim bilader. ölüm bir son benim için. sen sonu erken yaşadın. umarım inandığın cennet gerçekten vardır ve oradasındır...

http://www.youtube.com/watch?v=2xGrNhTDlDY
kullanmadığım antibiyotik çeşidi kalmadı.

geç artık!
artık gitsen diyorum düşüncelerimden , herkes gibi olsan benim için.
şiddetimden korkmanı gerektirecek kadar çok acıtmalıyım canını...
boş bulunup da buna hazır olduğunu söylüyorsun ya hani, aslında dikkat etmeliydin sırf gerçekleştiğinde olanlara şaşırmamak için.
gerçi dikkat denilen şey, büyüyü bozar mı? bunu bozmaya cesaret edebilecek kadar hesapsız mıyız?
veya şöyle sorayım, bilindik yerlerde gezinmekten bıktığımız için mi bu kadar çok meraklıyız bilincimizin karanlık koridorlarına?
oysa en başta seni buyur etme telaşında falan değildim.
ben sadece içimden taşanların bir kısmını gösterdim sana.
cennet mi cehennem mi bilinmez ama, bana çok şey yapmanı istiyorum...