bugün

iki üniversite bitirip medeniyetin beşiğinde yaşamak yoz insan olmaya engel değilmiş demek. yazık.
pamuklara sarsam seni her yeni gün doğduğunda, bir ömür sevebilir misin beni?...
hani, karanlık bir gecede ıssız bir yokuşu tek başına inerken bir köşeye dönersin de deniz çıkar ya karşına, sonra o denizde bir gemi belirir. şıkır şıkır ışıklarla geçip gider. sen sevinirsin, hiç nedensiz ama... sonra için kıpırdar ya... hani öyle işte... seni tanıdığımdan beri bir gemi geçiyor içimden hep... * *
Aynı denizin içinde, Birbirimize o kadar uzağız ki... Oysa rüzgarımız, fırtınamız denk Sularımız bir... Yakamozlar yalnızken güzel demiştin. Bu yüzden mi benden uzakta seyrediyorsun? Kim bilir !... iki yalnız gemiyiz.... Sen bir yanındasın denizin, Ben diğer yanında. Günü geldiğinde, Aynı limana beraber demirleriz belki.. içimizde başka yolcular olsa da...
--spoiler--
sen misin beni çağıran?
aklından zorun, gönlünden derdin mi var?
benim ağırlığımı kaldıracak terazin mi var?
ağır severim, ağırlığımda ezilmeyecek gururun mu var?
bende var olanın aslını bilmeye niyetin mi var?
düşün bakalım; hissettiğini sandığını, ömrüne sığdıracak kadar yer mi var?
3-5 günlük aşklara kapalı yüreğime yürek alyansını takacak servetin mi var...?
--spoiler--
yalnız son gecem. nihayet yarın kızım geliyor. sağlığım da düzeldi gibi.

bir badireden daha çıktım yalnızlıktan korkmayarak. atlatılabiliyor. zaten yanımda bir erkeğin olması son zamanlarda düşündükçe tüylerimi diken diken ediyor. biliyorum istemiyorum artık erkek varlığı yanımda.

bezdirildim, soğutuldum, bıktırıldım. yılan görmüş gibi kaçacak hale geldim artık. böyle oluyor insan hayal kırıklığına uğratıla uğratıla demek ki. eşsiz erkek bünyesinin bencilliğine tahammül edebilecek bir kalbi taşıyacak durumda değilim artık. ne yazık ki değilim.

beni sevgi duygusundan soğutanlar utansın. ona başka başka anlamlar yükleyenler utansın. ve onlara güvendiğim için de bir kez daha kalp taşımayı hak etmeyecek kadar sevgi dolu olduğumu gördüm ne yazık ki.

bana acımadıkları gibi ben de kimseye acımasaydım keşke ve şunu diyebilseydim onlara yazarken. " kusura bakma n'olur kıvıramadım işte; beceremedim."

keşke bu kadar kolay hazmeden bir yapım olsaydı benim de.

ceplerinde yarım duygularıyla denize doğru yürüyen genç adam... o duygularını tamamlamak için yanıbaşına kadar gelmiştim senin, sımsıcak sarıp sarmalamıştık birbirimizi; aynı yastıkta yatarken kulağıma nothing else matters ın dizelerini fısıldarken sen.

o sesinin tınısını unutmam, unutmayacağım da. en gerçek dakikalardı onlar senin bana yakın olduğun. sevgini verdiğin en samimisinden. sana aşık oldum ben. bu kadar işte. sadece buydu işte. bunu koruyamadın sen. tek istediğim belli zaman aralıklarıyla görmekti seni. daha ne kadar anlayışlı olabilirdim diye düşünüyorum? çıtayı daha ne kadar indirebilirdim ki?

şımarıklığına kurban ettin her şeyi tam da beklediğim gibi. yazma bana böyle cümleler; inanmıyorum çünkü. hatta kızıyorum daha çok; ya da öfkemden gülüyorum.

seninleyken; yanına geldiğimde hayatının en samimi yanıydım; senden ayrılıp şu lanet şehre döndüğümde hayatının karabasanı oluyordum. söyler misin bunu neye borçluydum? nasıl beni kullanmadığını düşünmeyeyim bu şartlarda söyler misin?

biliyor musun? ne çok zaman geçti buraya geldiğimden beri. beni belki de hafif kimlikte biri sandın ama ne yazık ki olmadığını gördükçe de kıçına zor geldi bu değil mi?

zor ya senin de işin. iki kadın arasında cebelleşmek. birine kalbini veriyorsun, ötekinin cümlelerinle gözünü boyamaya çalışıyorsun. aslında araftasın ve bunu sen istiyorsun.

aslında erkeklerin çoğu böyle. çoğunun kıçına zor geliyor, onlar her yerde kralcıdan çok kral olmalı değil mi?

hem güçlü kadın istiyorsunuz, hem sizi beklesin istiyorsunuz. be salak bunların hepsini yaptım ben. sen daha ne istiyordun onu anlayamadım işte! senin zırt pırt gel gitlerine tahammül edemiyorum işte! kendini dengede tutamayan bir adamın bana ne hayrı dokunur ki; ya da sevdasına?

içine sıçtın her şeyin. bir yalan dünyada yolunu kaybetmiş gidiyorsun. git güle güle yolun açık olsun...

kendime en kısa sürede bir kart bastıracağım. üstünde de şu yazacak:

"erkeklerin götü itina ile kaldırılır."

bu konuda master yapan bir insanım ben ne de olsa. hayatta becerebildiğim en iyi iş bu.

hoş oluyor be ilk entry de olduğu gibi son entryde de senle ilgili aynı parçayı eklemek. bu sanki bir dejavu. bana en büyük kötülüğü yapan senden önceki ihanet eden eski eşimi anımsatıyorsun bana.

http://www.youtube.com/watch?v=0MJbHq43_AE
şu an benden kilometrelerce uzaktasın. belki gülüyorsun, ağlıyorsun, duruyorsun kımıldamadan, sinirleniyorsun ama benden uzaktasın. bilmiyorum seni, görmüyorum, dokunamıyorum. habersizce seviyorum seni, masumane, hesapsız, karşılıksız. yalan olsada, saçma olsada, çok aptalca olsada seviyorum. o bir cümleyi sana söylediğim günü hayal ediyorum, olmayacağına asla inanmasamda deli gibi hayal ediyorum. heyecanlanıyorum, yutkunuyorum, seviyorum. geçmiyor, sürekli aynı dert, her yerde senin bakışların, senin sesin, senin adın dilimin ucunda olan. her an ağzımdan çıkacak gibi hazır bekliyor, kimse bilmiyor, görmüyor. kendi kendime eziyet ediyorum, senin yüzünden...

sen şimdi kendi hayatının sarhoşluğunda, ben kendi hayatımın... yine de bir şeyler çekiyor işte.
aslında biz ne çok anlarız birbirimizi, ne çok severiz, kim bilir nasıl sım sıkı sarılırız birbirimize?
sevişiriz seninle yavaştan, önce dudaklarımız birleşir aşkla, sonra sıcak nefesini çekerim bütün ruhuma.
sabah olur sen çıplak ben çıplak kalıveririz yatakta. senin tenine dokunmak aklımı yerinden oynatmama sebep olabilir. herkesle olur ama senin gibi kimseyle sevişemem sevgilim. seni istiyorum, seni istiyorum gelmeyeceğini bilsem bile. tenime başka eller dokunsa bile hayatımın sonuna kadar seni isteyeceğim.

sadece seni...
Geçenlerde arkadaşımı görünce mi aklına geldim dedin bana. Ben gülmeye başladım. Komikti gerçekten hiç aklımdan çıkmayan birinin bunun farkında olmaması. Beyin gücüne inanmıştım oysa ben. Hem ben bi an unutsam gittiğim her yer hatırlatıyor seni merak etme. Ya parfümünü kullanan adamlar geçiyor yanımdan ya da adın yazıyor olur olmadık yerlerde, koca koca puntolarla. Zaten ayfonum da düşman bana, sıradaki şarkı hep senin şarkın oluyor. Keşke aynı şarkıları sevmeseydik, sevmeseydik de acımız büyük gözlüklerimin ardında gizli gizli dökmeseydim gözyaşlarımı.
Biliyorum konuştuk bunları diyeceksin bana, her zamanki olgun ve kendinden emin tavrınla. işin kötüsü seni suçlayacak şeyim de yok. Çok iyi oynuyorsun, blöflerimi yemiyorsun, kozlarını tam vaktinde kullanıyorsun. Hoş blöf falan da yapmıyorum aslında, yani o an blöf yaptığımın farkında değilim, elimde flush royalim olsa bile pokerde asla kazanan olamam, biliyorum.

Neyse, zaten kızamam ben sana, kızsam da en fazla bir bilemedin iki gün sürer. Sonra ben, yine seni özlerim. Ha unutmadan, niye geldin diye sordun ya bana, yüzüne bakıp da diyemedim, şimdi söylüyorum, özledim, çok özledim. Artık kendim de şaşırıyorum bu hallerime, delirdin sen iyice kızım diyorum, kendimden şüphe ediyorum, yok diyorum bu kadar seviyor olamam, sonra o bir türlü adını koyamadığım samimiyet geliyor aklıma hani ailedenmişsin gibi, göğsünde kıvrılmaya merakım bundan işte...


Falcılar da kesti ümidi benden. Eskiden olsa evleneceksin, çoluk çocuk sahibi olacaksın derlerdi, şimdi sen âşıksın uzun süre böyle kalacaksın diyorlar, e soruyorum yok mu başka biri, evlilik falan, ağız burun ekşiterekten var gibi ama vakti var diyorlar. Ne vakitmiş ama...
Sırf seni başka kızlarla görmeyeyim diye gece hayatından da çektim elimi eteğimi. Zaten mümkün olsa kendi bölgelerini işaretleyen kedi, köpek gibi her noktana bırakacağım damgamı.


Eşe dosta da senden bahsedemez oldum. Sıkılmasınlar diye senli cümlelerimi geliştirdim. En alakasız konuları sana bağlamakta ustalaştım. Artık onu da yemiyorlar. Ben de annelerine anlatıyorum, taksi şoförlerine bide tivitırdaki yabancılara. Geçenlerde annelerden birine dedim teyze bu çocuk sanki benim için yaratılmış, çok seviyorum teyzem marjinal çıktı, bana evlenme teklif et dedi. Düşündüm aslında aklıma gelmedi de değil, bu iş böyle devam ederse onu da yapacağım, ne de olsa bu ilişkinin erkek tarafı sayılırım, bu da bana düşer. Yani diyeceğim o ki bigün kapında Teomanla beni bulursan şaşırma. Onun ağzından ben bağıracağım sana ne ekmek ne de su diye, elimde alyansla...


Sen hiç âşık olmamışsın, anladım ben. Olmuş olsan anlardın halimden, inanırdın her söylediğime. Herkes anladı bak, bi sen anlamadın. Yok, merak etme henüz ibonun erdem katına ulaşamadım mutlu ol yeter diyemem ama sana bişey olmasın diye her gece dua ederim ben.
ben bu yazıyı..
uzun bir süre yazamayacağım..
uzun bir süre yaşamayacapım..
uyuştum.. durdum..
konuşsam tesiri yok.. sussam gönül razı değil, hani derler ya..
aynen de öyle..
yerinden oynatabileceğim ne dağ.. eritebileceğim ne demir kaldı..
hiç kol saati taşımadığındandır belki; zamanlı zamansız çıkardın karşıma...
(niye yazıyorum bilmiyorum.. içimi filan dökmem ben herkesin baktığı, okuduğu,gördüğü yerlere. çünkü güçlüyüm hem de çok güçlüyüm ..bok güçlüyüm!seni itebilecek kadar gücüm, dur!diyebilecek kadar ,durdurabilecek kadar hatta ..onurumu koruyacak kadar,dik durabilecek kadar sadece..içsesimle sürekli savaşıp sürekli galip gelebilecek kadar..okkalı küfürlerimi kimseye duyurmadan içime bağırıp tam bir 'hanfendi'gibi gözükebilecek kadar..)
ben bu yazıyı sana yazıyorum ..tek bir kişi değilsiniz aslında.sen aynı anda aynı ruhu etkileyebilen o yanlış kişilerden birisin.ve ben her defasında olduğu gibi dik duran ve hata yapmamaya kodlanmış ama hatalara gözlerini kapatıp yürüyenim,hep aklını çalıştıran ama kalbini dinleyenim ,savrulma pahasına göze alabilenim hatalarımın sonuçlarını.
sana yazıyorum...
içime sıçtınız!! bak itiraf ediyorum her şeye sahip çıkmaktan, duyguların nasıl yaşanacağını, nasıl bir insanın hissedilebileceğini öğretmekten bıktım yoruldumm artık ..süreklilik takıntımdan, alışkanlıklarımı üzerime dünyadaki en güçlü yapıştırıcıyla yapıştırmamdan ve tüm bunları saklayıp o en 'iyi'olma durumundan ..
bir kere yazmaya başladım.hala sana yazıyorum,saçmalamaya devam ediyorum bak üzerimdeki o 'hödük çeker çip'sayesinde seni de çektim aldım hayatıma şaşırma.sen herkesin gördüğü değilsin, gördüm.çünkü baktım ,bakmak istedim.iğrendim kabul etmek istemedim.. Hayal ettiğim ruhları bedenlerin içine yerleştirmek istiyorum sorun burda,bende ..yoksa senin o hastalıklı ruhunda hiç bir problem yok telaşlanma olsa dahi sen asla kabul etmezdin zaten.
hissettiklerimi ertelemek yaşamamak bastırmak bana göre olmadı hiç bir zaman bilirdin bunu ..hep renkleri değiştirebileceğim anı hayal ettim ben onlayken dünyayı da renkleri de farklı görebileceğim adamı ..ALTYAZISIZ iLiŞKiLER YAŞAMAYI ..ama hayat o kadar cömert olmadı ben bu güne kadar hep gördüğüm renkleri anlatmak, hissettirmek zorunda kaldım siz de görün siz de o tutkuyu hissedin diye belki ..üzülüyorsan eğer bir şeylere ciğerin sızlasın gözlerin böyle boş boş bakmasın diye..saçımı okşarken parmak uçlarından saçlarım alev alsın diye,tenim tenine değdiğinde sadece ikimizin yanabildiği yangınlar çıkarmak için belki.. uğraştım ben ..pişman değilim.
'git gel'lerin bol yaşandığı ruhumda yine isyan çıktı sanırım ve yine tek başıma bastırmak zorundayım..

eğer okuyabilseydiniz bu yazılanları kendinize yazılan kısımları hemen farkedecektiniz eminim .. evet bu yazıyı size yazdım hepinize ..hala gülücükler dağıtıyorum hala öldürmek istediklerim var ama bir farkla o kadar yoruldum ki 'doğru insan, mutlu olacağız çok mutlu,deliler gibi aşık olacağız yeniden,sen her şeyin en iyisine layıksın'temalı sohbetlere bile dahil olmuyorum.mecburen umut dağıtıyorum,lakin farkettim ki umut etmiyorum bir süredir..asla olamam derdim ya hep 'umursamayan' insanlardan oldum.
bu yazıyı sana, size yazdım ve artık bilin ki size başka yazılar yazmayacak bu parmaklar..hissediyorum kadarde benim için güzel yazılar var içinde 'siz'olmayan ..
dikkat edin emi..
(#10019810); bilemezsin, nereden bileceksin ki.
koca koca insanlar olduk artık ikimizde. ne gençliğin verdiği saçma enerji, ne o ilk aşk heyecanları, ne çocukca idealler, ne sen ne de sana ait olan ben kaldı artık. birer meşe odunu gibi yakıldık kömüre döndü bedenlerimiz.. başkalarını ısıtırda kendimize faydası olmaz artık "biz" in.
sadece son defa gözlerinden öpmek istedim.
olan biten her seye inat yanındayım. seninleyim sen bunu tercih ettin.iyiki varsın derim hep sana. iyiki varsın....
ölüm bizi ayırana kadar son nefesime kadar hep yanında olacagım.
artık seni hiç yormayı düşünmüyorum. senin yapamadıklarını kafana kakmak da istemiyorum. istesen zaten yapardın. ya da elinde olsaydı. ne bileyim. artık senden vazgeçmeyeceğimi de biliyorum.

bu yüzden de " iyi oldu aslında bu görüşmeme durumlarımız " diyorum. başka türlü anlayabilir miydim seni hissetmeyi bilmiyorum. çünkü çok kör olmuştu gözlerim kendi duygularımı dinlemekten dolayı. senin durumunu hiç düşünmez olmuştum.

neyse geçti gitti. allah yolunu açık etsin. ( bana geliş yolunu )
haberin yok ama ben senin facebook hesabından her gece gizlice girip hangi erkeklerle konuşuyosun görüyorum."o ali kim? hee... kim lan o. beni onun la nasıl aldatırsın nasıl bi mezhebin var senin" demek geliyor içimden ama bi anda aklıma geliyor beni sevmediğin. sonra facebook unu ve messenger ının şifrelerini değiştirmek geliyor içimden ardından da "o zaman kimle ne konuştuğunu göremem diyorum". şimdilik seni oralardan takip ediyorum sevdiğim haberin yok ama 4 ay oldu.
keşke en azından "keşkem" olarak kalabilseydin.
hayatın getirdiklerine kafa yorarsan üzülmeyi hak eden tek insanda sen olursun.
bir eli tutamamakla bir ruhu zincirlemek arasındaki ince farkı öğrenirsin.
bir süre sonra öpücüklerin vaat,aşkında yalan olmak anlamına gelmediğinide öğrenirsin.
ve daha sonra güneş ışığının ne kadar yakıcı olduğunu eğer fazla maruz kalırsan acıları bir çocuk gibi değil bir yetişkin zerafeti ile karşılamayıda öğrenirsin.
bu yüzden kimsenin sana çiçek getirmesini beklemeden kendi bahçeni kendin yarat kendin süsle
ve göreceksin ki kuvvetlisin ve değerlisin ve güçlüsün.
nihayet unuttum.
--spoiler--
Sevdiğim ikinci kadınsın sen
ilkini sevmeye mecburdum
Çok iyiliği oldu bana
Ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim
Sevdiğim ikinci kadınsın sen
ilkinin yerini alman mümkün değil
O öğretti bana sevmeyi
O öğretmese sevemezdim seni bile
inan o tuttuğu için ellerimden
Yürümeyi öğrendim koşabildim sana
Onun gözlerine benzediği için gözlerin
Alamadım gözlerimi senden
Sana aşığım seni seviyorum
Sevdiğim ikinci kadınsın sen
Hayatım boyunca omzumda taşıyorum onu
Ve sen her sabahımdasın
Kıskanma
Alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir
Kalbim şimdi senin
Onun kadar sev beni kafi
O doğurdu sen öldürme.
--spoiler--
(bkz: ceyhun yılmaz)
ben geldim..bıraktım oraları..anılarımı, evimi, ağaçlarımı, kasvetli şehrimi, bahçemdeki domateslerimi, herşeyimi orda bıraktım ve geldim..zor oldu ama burdayım, burdayız..
biraz enkaz gibiyim ve seni de pek iyi gördüğümü söyleyemem jack...bi' şey var ama ne bilmiyorum gözlerinde..
mutsuz musun...
hayat çok mu sıradan, hep aynı şeyler...
sanki herşeyden sıkılmış gibisin, her an çekip gidecek bir havan var, o güzel gülüşün silinmiş yüzünden..ah jack umarım bunlar yanılsamadır sadece..sana yazamadım, özür dilerim..filmlerdeki gibi her başladığım mektubu buruşturup bir kağıt yığını yapmadım masanın üstünde (: o sadece filmlerde oluyormuş ben tek bir kağıtla savaştım durdum...dostane bir mektuba başlamak çok zormuş sana yazılan..riyakarlıkla eşdeğer, seni böylesine severken içim seninle dolup taşarken 'dost' kelimesi arkadaşlık kavramları masumiyetten çıkıp yalana dönüşürdü o zaman...işte böyle...seni çok özlemişim..
yazacak çok şey var, anlatmak istediğim çok şey ama şimdilik buralarda olduğumu ve seni tüm kalbimle hissettiğimi bil yeter...ah bir de nerelere kaybettiysen o enerjini git bul lütfen, gözlerindeki mutsuzluğa dayanamıyorum...
seni çok özledim.

gülümsemek zor geliyor artık bütün yüzlere. sahte gülüşlerle, boş laflarla onları dinlemek... hepsi zor geliyor. sürekli kendimi kandırıyorum, "seni özlemedim ben!" diye... defalarca haykırıyorum ruhuma, "onu özlemedin!" diye. olmuyor ama, yapamıyorum...

hüzün denen kelebek bir türlü omzumdan uçmuyor. mutlu olmam için şans vermiyor, fırsat tanımıyor. ölmekle ölmemek arasında kalıyorum... her gün defalarca parçalanıyorum. bu kadar ağır, acı olmaması için; herşeyi yapıyorum; boş sohbetler, anlamsız gülüşler, dinlemediğim cümlelere gülüp geçmek... olmuyor; aklımın tamamı sende.

sessizlikle anlaşamıyorum. kendimle de anlaşamıyorum, çevremdekilerle de. umut bulmak için, çırpınıyorum. sürekli çırpınıyorum...
ama batıyorum... boğuluyorum... gittikçe derine saplanıyorum.
Büyük bir şakasın biliyor musun ? Belki kalbime ait büyük bir hata , aşkla benliğimi ele geçiren tesadüf bir bela , ama en çok Tanrı'nın birine yapabileceği en büyük şaka !

Senin hatırlamayan bir kalbin var, benimse unutamayan gözlerim. Yüreğim , boş hayallerin , pembesi eksik düşlerin , büyü sevgilisi. Git şimdi. Bunu sana öyle çok söyledim ki Her zaman kipinde ; en çok duyduğun , en çok söylettiğin şeydi gitmek. Zamana güvendiğin için bu sabah yoksun, dün gece zamana güvendiğin için uğurlandın yine buruk bir yürekten. Gülümse istersen .

"Ben kendim için senden sonrayım , sen benim için benden önce. ikisi de aynı şey yani sevince." Böyle demiştim sana , dönmüyorum hala sözümden. Aşkta geri adımım yok benim , ne sözümden ne kendimden . Severken bana yaşattıkların , hayatta yaşlandığından daha çok , bunu biliyorsun. Hissettiğimi aklına yerleştirmeyi hiç başaramadım , belki bu kez yardım edersin. Sen hayatta yapılan yanlışın sadece doğru yapılmış bir çeşidisin.

Dün gece bir şiire ilham olduğunu hiç bilemeyeceğin için çok üzülüyorum dersem, senin için bir de yalan konuşmuş olurum, susuyorum . Bazen söze gelmeyen aşk , göze gelir ; artık sözlere sığınıp başkalarının hedefini yüreğimden çekeceğim. Akıl herkese kendi yalanını söyler, aşk herkese kendi gerçeğini. Bana beni sensiz söyleteceğim. Gülümse istersen...

"Sen gerçek bir sevgilisin" diye yalan söylüyordum hep sana , sense " yalancı bir prensessin" diye doğru söyledin hep bana...Kendi yalanlarımızla ödeştik . Rimelleri aktı pencerelerimin , isteğimin ruju bozuk . Bir de hava soğuk , güneş kere soğuk. Yine de hayatı alttan alacağım günler de olacak dedim kendi kendime. O günler sensiz olacak hep bildim ama sen başına gelecekleri biliyor musun peki ? Emin değilim...

Bırakıp gittiğinde arkandan baktığımı bildiğin için , yere daha sağlam bastığın günü kalbime değdirmeden unuttum ben . Kendine güveninin nedeniyim nasıl olsa. Sabahları bir başka uyandıysan benim sayemde ; onun bunun yanında çalan telefonuna fiyakayla bakıp açmadığında yine ben vardım kanında.

insan iki şeyi temizleyemez ; geçmişini , bir de içine işlemiş aşkı..
Temizleyemeyeceksin bunu da

Beni de benim gibiler büyüttü hep ; kendim gibiler sandım , onlar çoğalttı dedim . Benim hamurum da da yalan zaferler var yani aynı senin yaşadığın gibi. ama sırf rengimiz aynı diye bizi hiç aynı sepetlere koymayacaklar, aynı kefelerde tartılmayacağız seninle...Benimle arttığını fark edemediğin bunca zaman , senle beni aynı tatta yapmayı beceremedi çünkü. Sen , benim kalbimde bir yanık izi olabilir misin ? hiç geçmeyen , eski derisine bir daha asla dönemeyen ?

Yine gülümse istersen...

Hani belki biraz mutlu olurum diye cimrilik edip içinde tuttuğun kelimelerin var ya, Ben o zevki senden çok önce keşfettim başkalarında. Aşkta en büyük hatanın karşındakini hafife almak olduğunu öyle erken öğrendim ki. O yüzden kalbim çocukken yaşlı , gülerken puslu ve sırf o yüzden kırılıp , kırmamaya bu kadar yeminli...

Senin bana bakıp da "olsan da olur olmasan da " diyen bakışlarını hatırlıyorum .

O dünyanın en büyük yalanı bakışlarını .ilerde benim yolumu çok gözleyecekler demek istemiyorum sana ama maalesef...En acısının ne beklediğini bilmemek olduğunu , alfabeyi yeniden söker gibi öğreneceksin.

Aradan zaman geçecek. Ben adını ve yalan zaferin olduğumu hatırlayacağım belki en fazla. Sen kendi yalan zaferini nasıl unutacaksın ? Hak ettiğin sevgiyi herkesten alırsın benden sonra , ama hak etmediklerini bir daha kim verir ki sana ? Nasıl unutacaksın bilmiyorum . En iyisi şans vermeyeyim ben olmayacak olana !

Kendi yüreğime beni yeniden aşık edenlerden oldun sen , aşka hizmet ettin yine de bilmeden , istemeden . Gidenler içinde şimdi bir senin adın var , bir de sen . Gülümse istersen...

içim acıyabilir bir gün ama neye acıdığını bilmeyeceğim , en kötüsü de bu değil mi ? Hem de hiçbir şey acıdan daha zeki değilken...

Her şeyi anlamlandırmak için , sil baştan yapıp yeniden dönmeliyim belki de sana...

Dur heyecanlanma! Yazdıklarımın hepsi doğruydu, sadece " sana dönmeliyim" lafım şaka.
Gülümse istersen ...

eMREKALCI.
şimdiye kadar karşıma çıkmış en özel şeysin sen. sensiz geçecek tek bir günü bile düşünmek içimi acıtmaya yetiyor. tanışmamız tesadüflerden ibaretti,şanstı,kaderdi... umarım hiçbir zaman yaşadıklarımızdan ve yaşayacaklarımızdan pişman olmam ve her günümü seninle geçiririm.