bugün

Gelmeyeceksen bekletme beni geleceksen eğer öyle usulca gelme paldır küldür gel.
O gerizekalı moron için bizi karşına aldın dahası arkadaşlığımızın içine sıçtın. Mutlu musun he zalımın kızı?
Bugün doğum günün, keşke böyle olmasaydı da şu an kollarımda olsaydın. 1 yıl önceki halimizi senin kadar özlediğimi biliyorsun elbette ki aradın sesimi duymak için. Aradın ve telefonda mutlu yıllar dahi diyemedim, çünkü onu bile haketmiyorsun. Açtığın yaraların haddi hesabı yokken, sana hala ufacık, minnacık özlemler besliyorum. Mutlu yıllar Öyküm.
benim saçlarımı yolan hayat seni devirir vurduğu gibi.
Gecen bir yilin ardindan oturup seni hic dusunmedim. Ama ne zaman birini opsem aklima geldin, birine gulsem, elini tutsam aklima hep sen geldin. Gelmeni istemiyorum.
Keşke bana yazsan ... galiba sana bağlandım ya da inandım diyelim .
Görmeyeceğini bile bile yazmak rahatlatıyor insanı.

Senden nefret bile etmiyorum. Sense hala seni önemsediğimi sanıyorsun. Oysa bi bilsen, ben bıraktığın yerdeki ben değilim.
iki yıldır görmüyorum ya seni beş dakika görsem yeter sanki.
birilerine yazacak hiç bir şey bulamıyorum içimde. harbiden iyice ruhsuza duygusuz birine bağlamışım ben çok açık...
hala giriyorsun rüyalarıma. aylar geçti oysaki. benim zayıf yönümde bu olsa gerek. benim zayıf yönümde sen olsan gerek.
fakat artık başkalarının yanındasın hep. göz göze geliyoruz. tanımazlıktan geliyorsun. tıpkı gerçekteki gibi. hani isterdim ki; rüyalarımda bari gerçekten sevseydin beni. benim seni sevdiğim gibi.
bu arada; teşekkür ederim. bana en sevdiklerime bile güvenmemin bir hata olduğunu öğrettiğin için. en değer verdiklerime bile güvenmemin...
bir akdeniz sıcağı, bir mersin nemiydi; bir gencin ilk aşkıydı, ilk aşkına koşuşuydu ve akşamdı.
yaş yirmi, heyecan evrimin başlangıcıydı; bir çağı kapatmıştık, yenisini açmanın yolculuğuydu.. mersin- susanoğlu mesafesi benim sana koştuğum değil, üremenin içgüdelere şarkı haliydi.
ilk tanıştığımızda kıraç'ı ilk defa duymuştum, sonra kıraç sırdaşım oldu, aşkımın tanığı...
bilemezdim tanıklarımı sanık yapıp, ömür boyu cezalandıracağımı.
aşkın nefret tarafını, korkma yönünü, kaçma zaruriyetini, ağlama özgürlüğünü bildim. sayende.
çoklarca kadına sırtımı dönüp uyudum da unutamadım avuç içinin tadını.
YouTube'da müzik dinlerken bu yorumu gördüm. Nereye iliştireceğimi bilemedim, sonra bu başlığı uygun gördüm. Ben yazmadım ama bu yazıyı size bıraktım. Ben alkol kullanmıyorum, eğer kullanan varsa benim de şerefine içsin.

görsel
Geber.

Entry burada.
sıra sana geldiğinde bir an elim titredi, düşündüm, hatta seni atlayıp diğerlerine geçtim önce onlardan başladım bir bir sildim, sonra sana döndüm ve seni de sildim. beni yolumdan çevirsen de amacımdan bu yüzden döndüremedin ama tek seni silerken üzüldüm bunu da bil istedim.
uyudun mu?
Teşekkür ederim.
Mutlu olmadım. Hiç...
Ağlayamıyorum artık. Onca hakarete küfüre rağmen bir damla gözyaşı akmıyor. Susuyorum sadece. Hem de çok susuyorum. iki dudağımı oynatıpta bi harf çıkartamıyorum.

Teşekkür ederim. Yine susarak uykuya dalacağım
Sen kimsin bilmiyorum...
Ama gelip yıkık şehrimin ortasına lunapark inşa edeceğin günü bekliyorum.
Kalabalık ortamlarda sessiz kaldığım zaman aklıma direk sen geliyorsun. Niye bilemiyorum. Kendimi çok çaresiz hissediyorum.
Şimdi hissettiğim gibi.
Biliyorum, okumayacaksın sen de ama olsun. Senle tanışana kadar sevemem başkasını sanıyordum ondan. Bana umut oldun, ben sana aşık oldum. Çok anlamsızdı bunca seneden sonra o değil, sen derim diyebilmek. Aşkın bu zamana kadar aşk zannettiklerimden çok farklı olduğunu anlayabilmek. Ben sana bavullarımla geldim ama biliyorsun. Sonra açtık o bavulları, attım bazılarını hatta ama sen hep bile bile sorguladın. Sonrası hep hüsran ama sen de beni sevdin biliyorum, bilmek istiyorum. Mantığın bize hiç inanmadı, ben savaştım, yoruldum azıcık dinlendim ve yine savaştım. Minicik hatalarım vardı... Hak etmediğim sözler ve çarptığım duvarlar. Sen o duvarlara sarıldın şimdi. Kendi gerçekliğini kurdun.
Oysa sen gel desen ben bu dizlerimle bile koşarım sana, biliyorsun.
Senden bana almam gereken dersler ve 3 haftadır yaşadığım çarpıntı kaldı.
Ağlıyorum yatmadan önceleri, kalkıp sigara içiyorum, uyuyamıyorum.
Uyanıyorum sen aklımdasın gözlerimi açar açmaz.
Zaman alacak biliyorum,
Ne olur almasın zaman.

Ne olur bir defa da sen dön, sonra gitme.
yine çok sıkıldım..
internette gezinirken birden karşıma çıktı fotoğrafın. baya yakınlaştırdım fotoğrafı iyice baktım yüzüne. gözlerim doldu. seni çok uzun zamandır görmedim. neden bu hale geldik bilemiyorum.sanırım çok geç kaldık. o güzel arkadaşlığımızın da sonuna geldik.hayatımda çok sevdiğim birine yaşarken dokunamıyorum, halini hatrını soramıyorum , onunla bir kahve içemiyorum..sana karşı çok yorgunum
istisnasız her gün söylüyorum kendime seni aştığımı. ama sadece yalan söylüyorum sanırım. senden pek kopamıyorum ama seninle de olamıyorum.sana karşı hislerimi bile dile getirmekte acizim artık.
San adına üzgünüm.

Kim okuyacak bunca şeyi?
Belki bakarsın buralara. Bakarsan tanırsın beni çünkü geçen sene benim için eğlenceli olan bir oyun yapmıştım sana. Beni tanıdığını sandım ama yanlış anlamışsın dolayısıyla daha da uzadı ve sonunda sen anladın. 1 sene oldu ve hala görüşmedik. Şans işte. Kimi zaöan kendi oyunlarıma kızıyorum ve keşke senle hiç konuşmasaydım diyorum ama şu an tam tersini düşünüyorum. Bunu da biliyorsun zaten. Öylesine yazdım. Çok tuhaf. Çok çok tuhaf. Ayrıca, ayıp ediyorsun. Ben çok çabuk kırılır çok çabuk toparlarım. Sen bilirsin.
Sevgili saç tellerim, ben sizi karışıp dökülüyorsunuz ve tipiniz kaymış diye uzatmak istediğim halde kestirmedim mi? Peki şimdi bu tipsiz halin devamlılığı neden? Başka birine gerek yok, saçımı başımı kendim yolacağım.