bugün

2 sene oldu neredeyse.ama sanki birkaç gün geçmiş gibi.bir mesajina dağları delerdim ulan.ne olur görsen bu yazıyı be
aksam eve gelirken ekmek yumurta al. (bkz: evliyim amk)
amg 33 bin kusur yazi var icinizde eskaza bana yazan varsa kusura bakmasin arayip bulamam copluge donmus bura. oglum gidin karsi cinsin kendine yazin yapmayin boyle kari nerden gorsun de bilsin 33 bin 33 ne cok platonik varmis amg.
pazar. evde yalnız başıma uyandım. işim yok. başım ağrıyor.. niçin beraber degiliz ??
ben de yazim bari ohom ohom siirim var:

neden terk ettin beni
koyde baglardik sacina romantik romantik yemeni
ne cok severdim bazlama yemeni
bi daha terk et var ya sikertirim ebeni

bak sinirlendim yine kaltaga
Sen bir salaksın,ben niye sana vakit harcıyorum ki? Ben niye sana değer veriyorum ki? Ben sana neden arkadaşım diyorum ki? Tek taraflı sürdürdüğüm bir arkadaşlıkmış gibi hissediyorum,belki beraber inşa ettik fakat tüm yükü taşıyan benim. 25. saati yaratmaya çalışıyorum resmen demek ki ben senden de salağım.
her şey geçti.. ve her şey bitti..

şimdi düşünüyorum da kimi zaman hüzünlü, kimi zaman neşeli

şu değişken zamanların başı bir sonsuzluğun habercisi olur mu?

haber gelmişe benziyor..

zira atlattığım onca insandan sonra bu sefer epeyce sert kayaya toslamışa benziyorum.

hem de ne sert!

yo, sen bilmezsin yine.

bir şey olacağından değil.

bende bir takım özelliği bulunmayan insanların hangi ara senden bıktıklarına inanamıyorum sadece.

inanmak istiyorum..

ve bu sefer yazılıp çizilenlerden ve resimlerden anlıyorum ki;

her şey geçti ve her şey bitti..

bugün bilmezsin,

boktan bir sınava daha girdim.

olmamam gereken yerlerde bulundum.

yapmamam gereken şeyleri yaptım.

yine istediğim gibi bir hayatın hayalini kurmak zorunda kaldım.

bilmiyorsun sen..

bu ne kadar acıtıyor..

bazan, sarmaş dolaş fotoğraflarına şaşırıyor..

ateşler içinde yanan esmer bir surat, kor ateşin içinde ezilip büzülen

bir kağıt gibi tutuşuyor..

görmüyorsun sen..

ben utanıyorum. hem de çok.

hangi ara gururumu bu kadar ayaklar altına aldım.

hangi ara bunca zamanının matemini tutacak kadar kendimi üzmeye

meyil ettim..

hangi ara sırf üzüntüden midemi aştan, yüzümü tebessümden esirgedim..

kendine zalim, etrafına muhtaç bir insan oldum ben..

bilmezsin sen..
bu üzücü gecede tutan aşk damarınızı bağlayayım.
Eller okudu be.
adamı geçtim insan da değilmişsin.
Bu son olaylardan sonra ankara'ya gelmeni isterim ama istemem. Hayat beni de schödinger'in kedisi misali iki hali aynı anda yaşar yaptı. Hep senin yüzünden ben bu hale geldim. Fakat iyi ki varsın. Yakında ben gelicem, daha da tatlı olma ama eğer olursan herşeyi bırakır gelirim. Sonrası hoş olmaz.
ey türk kardeşim! ben bir kürt'üm. ve böyle doğdum. bu vatana asla ihanet etmedim, etmem de. terör destekçisi olmadım. bu yüzden beni dışlayamazsın, beni hor göremezsin! bana iftiralar atamazsın! açık ve net.
sana da olmuştur, bilirsin; çok güzel bir kızla çıkarsın hani. ilk 2 ay kızın yüzündeki güzelliği ve sanatı incelemekten kendinden geçersin lakin 9-10. aya doğru kızın o kadarda güzel olmadığını fark edersin dostum. gözlerinin altında yağ bezesi vardır örneğin!!! yada ne bileyim yazın bi tatil beldesine gidersin diyelim, ilk 3-4 gün balkonda denizi izlemek ruhunu açar ''burada aylarca yaşayabilirim'' diye düşünür insan. akabinde 1 hafta geçer artık o balkona çıktığında orada deniz olup olmadığını bile fark etmezsin. insan gözü uzun süre gördüğü güzelliği kaybeder. çirkinlikler için aynısı geçerli değil ne yazık ki. ahhh!! leibniz kadar iyimser olmak isterdim !!!

***

fıtrat olarak korkuyu hissederiz ama güvenliği değil. mutsuzluk içimizi kaplar ama mutluyken aynısı geçerli değildir. insan yapı olarak olumsuz vasıflara dair duyarlılık katsayısı yüksek bir canlı. nasıl ki gözün güzel bir manzarayı uzun süre görünce kaybediyorsa gönlünde uzun süre maruz kaldığı iyiliği kaybeder.

bu nedenle hiç bir insana sürekli iyilik yapmamalısın dostum. arada kötülük yapmak ilişkinizi daha canlı tutacaktır. burada kötülükten kasıt iyiliğin yokluğu manasında elbet. yoksa git sevgilini döv, arkadaşını bıçakla, kardeşinin içeceğine uyuşturucu at demiyorum. senin iyiliğin oksijen misali olmaya başlar çünkü. kimse varlığı için şükretmez, olağan karşılanır. ayrıca bide bu iyilik yaptığın kişiye bağlanırsan bittin demektir dostum. çünkü eğer bir insan senin ondan vazgeçemeyeceğini anlarsa kendisini senden üstün görmeye başlar. zamanla ilişkinizde sen değersiz bir parya olmaya başlarken görgü kuralları onun lehine genişler. sana zulmetmeyi ve senden sürekli daha çok şey beklemeyi doğa kanunu sayar. özellikle kız erkek ilişkilerinde olur bu. kız senin gidemeyeceğini fark etti mi seni köle kendisini efendi yerine koyar. nihayetinde sen onun hizmetkarı sındır. her istediğini yapan, onu önemseyen, gidemeyecek bi hizmetkar. akabinde şöyle düşünür kızımız ''ben ondan üstünüm!!! beni hak eden, ondan daha iyi birisini neden bulmuyorum???!?''

bu nedenle kim olursa olsun onun vazgeçilebilir olduğunu hissettirmek hatta az biraz küçümsemek iyidir. arada kötülük yapmak mükemmeldir. karşı tarafın iyiliğin değerini anlamasını sağlar. her düştüğünde çocuğu yerden kaldırırsan bi gün kaldıramadığında sana küfrederken bulursun onu. sonra geceleri karanlığa gömülmüş yatağının içinde ona yeterince yardım edemediğin için kendini suçlarken uyuyakalırsın.

beni dinle, sürekli gaza basan araba kaza yapar arada frene basmak yarış için zarurettir.

kim bilir belki de nietzsche haklıdır???!
üstteki senin yazını okuyanı silksinler. valla mausu aşağı kaydırırken bile yoruldum.
geceler çabuk geçiyor. insanlar birbirlerinin kanını akıtıyor. Karanlığın koynundan, uzaklardan, cılız çığlıklar geliyor kulağıma. Sen uyuyorsun. Bense tüm hayranlığımla seni seyrediyorum. Ara ara öpüyorum yanaklarından, üşümüş kollarını okşuyorum ısıtmak ve sevmek gelgitlerinde öte yandan da uyandırmaya korkarak.

sen şimdi yoksun ama varmışsın gibi hayalin bile güzel be kadınım.
uzun zamandan sonra bugün senin sesinle uyandım. aramıştın uzun bir aradan sonra. nasıl da huzurla uyandım, konuştuk uzunca bir süre; farkındaydın belki ilk defa aşırı tepki verdiğinin bütün yaşananlardan sonra. ikimiz de sınanıyoruz dedin. "özledim" dedin, benim içim kor gibi yanarken "özledim" demiştim sana. uzun bir sessizlik olmuştu hatırlarsın. bugün aynı şeyi duyduğumda ben de birşey diyemedim. beklemediğim birşeyi duyunca insan bir tutulup kalıyormuş. seni anladim sonra. böyle oluyormuş demek ki. "sessizlik"
kelimeler ile kalp kırmak çok kolay bunu ikimiz de gayet güzel deneyimlemiştik. ama nereden çıktı bu "arama" merak ediyorum. tam kendimi sirozun kollarına bırakmışken, neden şimdi?
neden?
burda bi entri vardı lakin hakaret boyutunda bir mesaj aldım sanırım buraya yönelik.

bahsedilen şahıslar e ve a.ydı üzerine alınanlar siktirip gidin amına koduklarım.
''BOK YE PiSLiK SENDEN NEFRET EDiYORUM GEBER. ''
Uykusuz kalışlarımın hesabı sorulmaz mı?
hayat boş mutlu ol şükret ve huzura kavuş.
Siz soguk topragin altindayken, morgta soguk metalin ustundeyken yasamak zor geliyor. Bazilarinin saraylarda kışlamasi zoruma gidiyor. Terorle yasamaya alisin diyenlerin korumali sitelerde yasamalari, zirhli araclarda seyahat etmeleri zoruma gidiyor...
içimde belki de Uzaklarda bir yerde her daim sana yazılmış kelimeler var biliyormusun hemde sadece seni düşünerek..
Seviyorum seni hemde hala deliler gibi..
ne kadar patavatsız bir şeysin lan sen öyle?

ulu orta söylenecek laf mı o?

amacın ne yani rezil etmek mi?

çenenin yayı gevşemiş, onları sıktırsan iyi olur.
Nelere şahit ettin beni, nelere sustum. Kızdım, ağladım, bağırdım, gittim, döndüm, sabeettim. Ama hep sevdim. Sana söylediğim hersey sadece gitmek zorunda kalmamak içindi. Şimdi o kadar soğudum ki ne seviyorum ne de sevmek isterim. Çünkü ben sonunda seni gercekten tanidim. Ve sanırım bunu sağlandığın, sogutmayi başardığın icin teşekkürü hak ediyorsun. Teşekkürler sayende artik senden başka bir hayat düşünebileceğim.
asla söylemem dediğim şeyleri sana söyledim benim söyleidklerimin karşılığı bir hiçti ama ben sonradan farkettim senin nasıl pislik olduğunu bu bana pahalıya patladı baştaki değersizliğin değerli oldu gözümde yanlış yaptım.