bugün

inat etmesek diyorum hani. Bıraksak oluruna.
Bana kimseye muhtaç olmamayı öğretirken, kendine muhtaç bıraktın sen.
adını duyduğum her vakit seninle birlikte yaşama fırsatı bulamadığım şeyler aklıma geliyor. insanın sesinin çatallaştığı, içten içe ağlamak istediği, boğazına bir şeylerin dizildiği anlar vardır. aklıma geldiğin vakitlerde bana da oluyor işte. bir gün şakayla karışık taş kalplisin demiştin bilmem hangi konu hakkındaki fikirlerimi duyduğunda. işte bu anlattıklarımı yaşarken taş kalpli olsam daha iyi olur muydu acaba diye düşünüyorum. ama sonra bu kalbin zamanı geldiğinde bu kalp bambaşka biri için de atmaya başlayacak. senin aksine sevgimi, vereceğim değeri hak edecek kişi için yani. işte bu hayata tutunmaya, beklemeye değer.

neyse daha fazla yazmak istemiyorum.

not: arkada çalan şarkının da etkisi var muhtemelen bunları yazıyor olmamda. sagopa kajmer - onları da anlıyorum.
ulan adam ne şarkı söylemiş be, ağlasam yeridir.
sen deliydin attın beni dert çukuruna 40 akıllı çıkaramadı.
köpekler gibi pişmansın.net
hala niye mesaj atmıyorsun aq zalimi.
görsel
Yeteri kadar uzaklaştıramıyorum seni kendimden, olmuyor. Ne kadar denesem de seni aklımdan çıkaramıyorum.
Bugün benin doğum günüm ve hiç de kutlayıcı değilsin. Ah münevver be.
Uzun zaman oldu konuşmayalı , merak etme özledim her zamanki gibi seni her gün uyandığımda bekliyorum mesajını , her gece gözlerim seni arıyor merak etme ..
Otobüs gelince yarıda bırakılmış sigaradan ne farkımız kaldı şimdi?
son zamanlarda hiç olmadığın gibisin, sen değilsin. sen mesela küfür etmezdin, artık ediyorsun. bir şeyleri artık daha çok zorlamaya çalışıyorsun ve bunların hala gerçek nedenini bilemiyorum.

zamanında çok şey oldu, evet. çok boktan şeyler. fakat ben o olayda sana hak verip, kaaç yıldan beri birbirimizi seviyor ve birlikteyken bunları şu an kullanman gerçekten çok abes kaçmıyor mu ? bir düşün. neden bu kadar çok zorluyorsun ? sebebi neydi ki ? ya o yıllardır konuştuğumuz tüm şeyler yalan, şimdikiler gerçek ya da tam tersi. ben ikinci seçeneğe inanıyorum kusura bakma.

söylediğin hiçbir şeye dikkat etmiyorsun, artık sevginin azaldığını bile söylemekten çekinmeyecek boyuta ulaştın bravo.

neyse, senin için durum böyleyken bile ben seni çok seviyorum. "parmak uçlarından, saçının teline kadar."

yapma böyle be.
hasret bu kadarmı zormuş bilemedim.
belki okuma yazması yoktur. yazmayın arkadaşlar boşuna.
"O" diye biri yok bu yüzden tek sözüm her şeyin hayırlısı.
henüz laik değilken tomurcuk kadar aşka
Sana gül bahçesini kim açar benden başka?
Koduğumun salağı senden tiksiniyorum.
görsel
gözlerin bazen dolu oluyor,
bazen yavıyor üstüme üstüme,
sen üzüldükçe işte
ben tavuk yemleyemiyam, mısır koçanı ellerimi acıtıya seni düşünürken.
neler yazılır buralara neler yazılır sayın sözlük yazarı.
ama olan olmuş biten bitmiştir.
son pişmanlık fayda da vermemektedir. hayırlısı olsun denilip kendini kandırarak hayata devem edilir.
düşün ki o bunu okuyor, okusun. daha önce sen bin kere zaten yazdın, o da 100 kere okumuştur. ne değişti kendini üzmen dışında? koca bir hiç.

mesela bir gün buralara yazdığın şeyler için pişman olabilirsin. hiç bir daha olmaz, başkasıyla yapamam bile dersin ama karşına öyle birisi çıkar, yine etkilenirsin. sen bir daha adı aklına gelmeyecek insanlar için üzüldüğünle kalırsın.

düşün ki o bunu okuyor, okumasın. rahat bıraksın artık. meşgul etmesin kimseyi.
Öncelikle "o" denen muhterem şahsa kendimce birinin profilini koymak (fesatlık etmeyin. p) istiyorum. Bu şahsın deger verdiğim, sevdigim hatta çok sevdiğim kız kardeşim olmasını istiyorum ve başlıyorum.

Sevgili, küçük, kalbi büyük, elmacık kemiklerine sahip güzel yüzlü kardeşim. Ablan sana kurban olsun demek istemiyorum ki zaten sen de benim kurban olmamı istemezsin. Belki de istersin bilmiyorum. Neyse canımın içi. Ruhuna bu gece biraz hitap etmek istedim. Aldığın, alacağın kararlara dokunmak istedim. Bilindiği üzere benim gibi (kendimle kıyaslayarak konuşacağım) sende yeni bir hayata yelken açtın. Benim yelkenim gibi seninkisi de griydi. ikimizde belirsiz bir şekilde koca denizin üstünde yol aldık. Hala yolumuz uzun ve hala yolumuz kısa. Ben hep başıma buyruk gittim. Kimsenin rotamı değiştirmesine izin vermeden. Gittim. Sende gittin ve gidiyorsun. Ama kalbinin pusulasına değil aklının belkide rüzgarın pusulasına uyarak gidiyorsun. Bu rüzgarı seviyorsun. Biliyorum. Kırmak istemiyorsun ki kıramazsın da. Onun üzülmesi seni de üzer çünkü. Ucu sana da dokunur. Lakin senin üzülmen ona dokunmaz. Bilmiyor musun? Bilmiyor musun ki sen üzülsen, kırılsan, incinsen, geminle yaptığın yolculuğda batsan ona bir şeyin olmayacağını? Aslında senin yaptığın koca bir aptallık kardeşim. Aklına güvenip rüzgara teslim olman. Bil ki şu üzerinde olduğun deniz seni kandırıyor. Tıpkı rüzgar gibi. Tıpkı aklın gibi. Tıpkı hayatın her insanı kandırabileceği gibi...

Sesini işitiyor kullaklarım. Kalbim işitmeseydi keşke diyor. Ne işin var burada diyor yüreğimden gelen bir ses...

Kardeşim. Canım. Çok doluyum bir bilsen. Sana anlatmak istediklerim, konuşmak istediklerim var. işe yaramayacak laflarım. Sen yolunu seçtin. Biliyorum. Tek dualık hakkım varsa hayatta o da herseyin hayırlısını istemektir. Yolun açık olsun, pusulan sana doğru yönü göstersin. Hayatında ben gibi bir mutluluk hiç eksilmesin. Kahkaların bile ben gibi olsun. Öptürmediğin yanaklarından kocaman öpüyorum.

Çatlak ablan. P
seni çok özledim. tüm enerjim bitti sanki. sana bir sarılsam sıkı sıkı kendime gelirim. galiba. yok yetmez oyle sarılıp bırakmak. 1 gün boyunca sarılmam lazım. ancak öyle toplarım. yeminlen bir şey yapasım gelmiyor. resmen boslukta kaldım. sanki yaşamıyor gibiyim sanki hiç yokmusum gibiyim. gel arık çok özledim seni.
bugün senin hayata karşı belki ilk zaferin olacak. Kötü günlerinde, kötü günlerimde olduğum için yanında olamadım ama seni çok seviyorum bil. Canım kardeşim, güzel arkadaşım Allah yolunu hep açık etsin.
Bugün en az senin kadar mutluyum.
senin ben ta a..m.....n........
hayatımın içine sıçtın sonra gittin kappppe.