bugün

BiR SARHOŞ OLABiLiR BABANIZ.
BiR KUMARBAZ DA OLABiLiR.
HOVARDA OLABiLiR, ANNEYi ÜZEBiLiR.
DÖVÜYORDUR YA DA KÜÇÜKKEN DÖVMÜŞTÜR SiZi. MÜMKÜNDÜR.
AMA BAKARSANIZ BABA DIR. BABA NE KADAR KÖTÜ OLURSA OLSUN KAYBEDiLDiĞiNDE YÜREĞE ATEŞ DÜŞER. YAKAR Ki HEM DE NE YAKAR. O GÜN DERSiNiZ BABAM BURDA OLSAYDIN DA KEŞKE SANA YiNE ÖFKE DUYSAYDIM.
VELHASIL DEMEM O Ki:

BABA AĞAÇ GÖLGESiDiR. ATEŞ GiBi HAVADA GÖLGESiNE, KAR BORAN OLDUĞUNDA KUYTUSUNA SAKLANDIĞINIZ ÇINAR....
en büyük dayanağınızın kaybolmasıdır. hayatta güç kaybetmenizdir.
Hiç yaşamadığım halde az çok hissetmeye yakın olduğum duygu. 3 ay önce kalp krizi geçirdi. Öylece yattı bir yerde. insanın içi gidiyor ne bileyim. Ben yaşamadım ama allah yaşayanlara sabır versin.
Yikilirim, net. Çok uzun bir süre de toparlanamam.
artık ağladığında üzüldüğünde teselli verecek insan bulamamaktır.
http://galeri.uludagsozlu...4%B1n-%C3%B6lmesi-579668/
bolca yokluk sikinti yasattiysa aklini .otu dustukten sonra toplamaya calismissa olumude pek bi derin uzuntu yasatmayacak olan babadir.
açık ve net söylüyorum uzun bir süre kendime gelemem.sevdiklerimin yitip gittiğini görmemek için bazen onlardan önce ben öleyim diyorum. Insanoğlu özünde bencil vesselam bunda bile kendimi düşünüp ben üzülmeyeyim diyorum.
görmeyecegimdir.
Babam artık yok diye ağlayan birine sarılıp hiç sesini çıkarmadan kalıyor insan.

Bir hıçkırık düğüm oldu boğazımda. Yutkunamıyorum.
Gelince babama baktım suratı küçücük kalmış. Sanki sakalları yüzüne biraz büyük gibi.

Babaların ölmediği bir dünya varsa oraya gidelim mi?
Babamı hasta gördüğümde öleceği hiç aklıma gelmemişti.
Çünkü; zaten çok parasız günler geçiriyorduk, annemle babamın boşanma davası sürüyordu, eniştem hapise girmişti.
Yani böyle bir durumda Allah bana bu kadar büyük bir kazık atmaz diye düşünüyordum herhalde!
Hani lan dedim Allah, kullarına bir annenin çocuğuna olan merhametinden daha fazla merhamet ederdi. Bir anne çocuğunun en sevdiği oyuncağını gözleri önünde kırarmıydı?
Ağlatacağını, üzeceğini bile bile.
Bu lanetli günlere, hep babam birgün eve dönecek ve sırtımdaki yükü alacak umuduyla katlanıyordum.
Sonra gitti...
Babamı ben 4 yaşındayken trafik kazasında kaybettik, yada kaybetmişiz. Çok hatırlamıyorum. Bir kaç kare var kafamda. Ev çok kalabalık bir sürü ayakkabı var evin önünde. Herkesin kucağındayım ben. Seviyorlar beni. Babaannemler de kalıyoruz onu hatırlıyorum biraz.
babanın ölmesidir. * bu kadar kozmik bir şey değil ki ölüm.

babam şimdi sağ ama ağır hasta ve uzun süre yaşayacağını sanmıyorum. üzülüyor muyum? hayır ya üzülmüyorum. babama kıl olduğumdan değil de alıştım da ondan. zaten son 1 yıldır gördüklerim sayesinde babamın birgün cansız vaziyette yatacak olması beni şaşırtmayacak.

tamam babasızlık zordur hele ki küçük yaşta kalmak elbetteki daha zordur amma ben kabullendim.
ne zaman olacağı konusunda bir fikrim yok ama olacak. çünkü akciğer kanserlerinin çok uzun yaşadığı hiç görülmemiştir.

ne diyeyim allah bana ve anama sağlık versin.
anlatılamayacak olan; anlatılsa da babası olanların anlayamayacağı durumdur.

insanın ayakları kırılması gibidir.. ayakta duramazsın..
insanın hiç istemediği olgunluğa gelmesine neden olan üzücüve zor bir durundur.
zamanla alışılan şey. napalım.
kötü durumdur ve muhtemelen üvey baba tehtidi ile karşı karşıya kalma anlamına gelmektedir.
insanın kalbının yerınden cıkıp tekrar takılması gıbı bısey.
anton çehov bir hikayesinde oğlu ölen bir arabacının hikayesini anlatır. arabacı tüm yolcularına hiç ilgilenmedikleri halde "biliyor musunuz benim bugün oğlum öldü" der. hiçkimse ilgilenmez ama o anlatmaya devam eder "biliyor musunuz benim bugün oğlum öldü" der ısrarla. gece bitip de herkes gidince en sonunda arabacı atlarına anlatır "biliyor musunuz benim oğlum öldü..."
babamın ölüm haberini aldığımda 12 yaşında, akrabasının yanında büyükşehirde okumaya çalışan bir çocuktum. şehirlerarası otobüse binip köyüme, babamın cenazesine giderken o gece otobüsteki herkes babamın öldüğünü artık biliyordu.
şimdi düşününce üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen çehov'un arabacı hikayesini okuyana kadar neden o gün gördüğüm herkese "babam öldü" diye duygu sömürüsü yaptığımı anlayamamıştım.
o anki psikolojimin sebebini anlamasam da o sabah uyandığımda hayatımın en acı sabahına uyanmıştım. o sabah babaların da aslında ölebildiğini anlamıştım. ve ölen eğer babaysa artık bu hayatta tek tabanca olduğunu anlamıştım. kısacası şairin dediğini o 12 yaşındaki adam iliklerine kadar hissetmişti "herkes babası ölene kadar çocuktur".

babanızın kıymetini bilin klişesine girmeyeceğim hiç. muhtemelen şimdi salonda tv izliyordur babanız. çevrenizin, aile geleneklerinizin, kardeşlerinizin, annenizin ve hatta babanızın bile size ne diyeceğini siktir edin. gidin ve hiçbirşey demeden sarılın babanıza. bir süre böyle kalın, kalbinin sesini dinleyin. kim ne derse desin bu babanızın hayatındaki en mutlu anı olacaktır. bunu ona yaşatın.
1 sene boyunca göz pınarlarının sağanak sonraki yıllarda ise hafif acımsı oluşu. tarifi yok babanın ölümünün hele bir de o baba aynı anda annenizse tarifi yok anlatılamaz. o büyük özlem, aklınıza geldiğinde doymamışlık hissi veren onun için dökülen gözyaşların tadı bile güzel. kelimelere indirgeyemiyorum.
Allah başımızdan eksik etmesin dediğim entrydir. Düşüncesi bile can yakar. Ne demişler : 40 kilitli kapıdan daha güvenlidir babanın evde olması.
sonrasında zor toparlayacağımdır. hele onları yatalak görmeye dayanamam. bırakmasınlar beni daha çok erken.

baba kişisinin ölmesidir.
yokluğunu hissederim ama bu içimi acıtmaz,evde nefesini duymam,baba diyemem,tartışamam arada bir konuşamam senle başka bi yerin yok hayatımda keske her şey küçüklüğümde ki kadar güzel gitseydi neden böle oldu anlayamadım ama seviyorum yinede seni nötrm sana karşı ne sevgi ne nefret ama ölürsen içimi acıtan yarım kalmış babam olucaksın yarım kalma arada bi kızım de öp sadece başka bir şey beklemiyorum senden ölmeden bunu yap yeter.
yazılanların aksine bazen mutluluk veren bir şeydir. eğer zaten baban hiç olmadıysa eksikliğini de yaşamazsın.
düşüncesi bile kalbimde bir acı hissetmeme neden oldu.