bugün

başını omzuna yasladığında sadece rahatsız olmasın diye put gibi beklemektir amk.
başlangıçta insanı ağaçlara tırmandıran , ota boka güldüren , heyecanlandıran , aklını bulutların üstüne çıkartan ,vücudunuzu sebebi bilinmeyen gereksiz ve bolca mutluluk ile dolup taşırandır ( bunlara cicim ve tanışma ayları diyoruz ) ;
sonra mı ? o mutluluk perdesinin aralandığı ve o aradan karanlık ve kötü hislerin saldırmaya başladığı anlar gelir , alabildiğine karamsarlık ve mutsuzluk örter üstünü , kasvet artık en iyi bildiğin histir , gündelik hayatında yaptığın ve keyif aldığın şeyler artık keyif vermez , işten sıkılırsın , arkadaşlar hatta aile bile anlamsız gelmeye başlar işte aşk özet olarak budur .
şurdan git birader ilerdeki sapaktan sola dön sırtını camiye ver hemen karşında bulamazsan buraya geri dön hemen. gerçi burayı da bulamazsın dönecek yolun kalmaz oraya vardıktan sonra.
birlikte geçirdiğin bir günün bir kaç dakika gibi kısa gelmesidir insana.
sevgilinin teninin kokusunu içine çektiğinde dünyanın en mutlu insanı olduğunu hissettirir.
aşk limona benzer yersin tadı ekşidir bırakırsın ama başkasını yerken görünce agzının suyu akar.
tıpkı yemek tarifleri gibidir. kullanılan malzemeler aynı olsa da, tariflere sadık kalınsa da her elden başka lezzetler çıkar.
her seferinde ilkmiş gibi..
sonrasında hiç yaşanmamış gibi..
bok gibin bir şey.
aşk, anlık en yüksek heyecandır.ve belli bir süre sonra malesef biter.
görsel
acıya
şartsız
katlanmak.
gozlerinin icinin parlamasi, ona her baktiginda yine asik olmak..
Aşkın tarifi var mıdır? Bilmem ama tadının çok değişik olduğu kesindir. Bir tutam acı vardır, bir tutam mutluluk, bolca sevgi. Biraz soğan konur içine ağlamanız bu yüzdendir. Pişerken mis kokar o, baş döndürücüdür. Ona baktığınızda çocukça gülümsersiniz ve bunu kimse hatta o bile görmesin istersiniz. Eğer içine tüm malzemeleri koyarsanız pişer ve yenip bitmesi gerekir her zaman tarife yeni bir şeyler eklemelisiniz. Ama başkasının tarifi aklınızdan bile geçmemelidir. Ona kocaman sarılmak, hiç konuşmadan uzun uzun bakmak ve sıcacık gülümsemek istersiniz. Seni seviyorum değil de hiçkimseyi senin kadar sevmedim demek istersiniz. Onun en kötü anlarında elinden tutan olursunuz bazen de süprizlerinizle onu mutluluklara boğansınızdır. Kimi zaman en berbat durumda onun adını duymanız her şeyi unutturur. Küçücük bir sözü sizi çocuklar kadar mutlu eder. Kalbiniz bedeninizden bağımsızdır ona doğru akan bi nehirdir çoğu zaman. içinize bir şeyler sığmaz ve dışarı vurursunuz kağıtlara, sözcüklere, hediyelere, şarkılara. Ve siz asla gerçekten aşık olduğunuz insana kavuşamayacaksınızdır çünkü kavuşsanız o aşk sizi bu kadar etkilemeyecektir. O ulaşılmaz olduğunu için aşk olmuştur. Yani bir gün yemeğiniz bitecektir önemli olan o bitinceye kadar ona neler kattığınız, bütün bunların sizde uyandırdı hislerdir ve herkesin Aşk tarifine derinden gelen kocaman bir gülümseme ile veda etmesi dileği ile tuhafbirhayalperest.
o yanıbaşında uyurken oturup sabaha kadar onu izlemektir, kıymetini bilmektir.
uykuya daldığın an irkilirsin ya hani işte öyle bir şey.. Arada kalmış bir his bazen acı belki tatlı ..
uyumak için başını yastığa koyarsın, yukarı doğru bir an bakakalırsın yatar biçimde. çünkü kalbinin sana göre biraz sağ tarafında yani iki göğsünün ortasına doğru kalbe daha yakın yerde bir şey hissedersin ışık gibi acı gibi badem gibi bir şey.

işte o salak şey aşk aşk.
susmaktır efenim. oraya buraya tarifler yapmamakktır. (bkz: bi bitmediniz amk)
yarım kilo kuşbaşılık et.. kurbanlık olacak ama..

sonra kavur babam kavur.

aç yer sofrasını.. otursun baban baş köşeye.. gümbür gümbür yansın soba.. ısıtsın annen sobada ekmeği..

ohh mis gibi..
aşk böyle bir şey olmalı arkadaş.
--spoiler--
aşkın tarifini isteme benden.
gönüllere her gün doğan güneştir,
onun kaynağından bir yudum tadan,
deli divanedir, yanan ateştir.
--spoiler--

(bkz: aysun kocatepe)
aşk çikolata gibidir, araya fıstıklar karışabilir.
Bir adet rezene
iki adet adacayi
sekiz tane kusburnu
ve hala okuyorsan
hiyarda koymayi unutma ..
aşkın tarifi yoktur esasında.

ama ona bakmaya kıyamazsın onu gördüğünde ilk gün görmüş gibi olursun, henüz 3 yaşındaki kardeşinden bile kıskanırsın.
yaz kızım, 200 torba çimento, 20 kamyon çakıl, 15 tane kapı, 30 kamyon ince kum..

ve en önemlisi: bir tutam sürrealizm.
arife tarif gerekmez, arif olamayanların açıklama çabasına girdikleri olay.

Ararsan bulamazsın. Fakat bulanlarda yalnızca arayanlardir.