bugün

aşk kanımda, kasıklarımda...
çoğu abazının kullandığı yalan duygulardır. Oysa ki gerçek aşk fedakarlık demektir. Ölümüne sevgi demektir. Sırf onun mutluluğu için sevginden vazgeçmendir. Hatta onun başkasıyla mutlu olmasına bile mutlu olmandır aşk. Gerçek sevgi budur.
işportaya düsen kavram. arapça ışk kökünden geldiği söylenir ve ışk sarmaşık demektir. sarmaşık dolandığı ağacı zayıflatır kurutur.

sorarım yemeden içmeden kesiliyor musun, uykuların kaçıyor mu, zayıflıyor musun, hastalanıp yataklara düşüyor musun... yoksa bu nice sevmektir.
aşk, insanın dünyadaki tüm güzellikleri tek bir insanda görebildiği göz yanılsamasıdır.
başkaları ile arandaki nüans sandığın o biricik farkı paylaştığın ruhla hissedip, kendine benzer karakteri ile yaşayıp, bir olduğunu duyumsadığın şey aşk. diğer hepsi de değerli ama doludizgin bütünleştiğin aşkın yanında güzel birer merhale , emsalsiz hayat yolunda...
Dediğin anlamsız bir hece.

https://youtu.be/_CoLnARYTSY
Çölde arayıp bulamadığınız sudan ibarettir. Seraplar size daima yanlış insanlara anımsatacak.
16 bin entry girecek kadar abartılmamalıydı.
Yakınımdan geçmeyen varlık. Küstürdüm galiba.
Gustave Flaubert abimiz şöyle bir şey demişti bilinmeyen bir zamanın bilinmeyen bir yerinde:
Merak.Birine karşı,ansızın,merak duymaya başlarsınız, korkunç bir merak.Onu tanımak,onunla doğmak,dünyaya onunla yeniden gelmek tek amacınız haline gelir.
https://youtu.be/FQFvdbl2GiE
Evrensel tanımları mutlaka olsa da, martılara atmak için aldığın simidi vapurda birlikte kemirmektir.

Ayakkabasını çıkartıp ayağında gitar çalarak gıdıklamaktır.

Bazen öylece bakakalmaktır. Bazen sebepsiz kikirdemektir. tarifsiz, çok çok çok sevmektir.

Ama en önemlisi; alfabedeki farklı harflerle yazılır, iki hece, dört harftir.
Ciddi ciddi ilk hissedildiği zamanlarda karın ağrısı baş dönmesi yapan mutluluk veren duygu. Sonlara doğru bir takım tatsızlıklar... Ben yine de bu entryi okuyan kişiye karşılıklı büyük ve sonu olmayan bir aşk yaşamsı dileklerimi sunarım.
aşkın tek zayıf yanı; ama aynı zamanda en büyük gücü: akla meydan okumasıdır.
insanlığın evrensel ortak yara birimi.
bu sözleri sakın bir şarkıdan aldığımı düşünme.
Çoğunlukla zaaf yani aşık olduğun kişiye karşı her ne yaparsa yapsın hoş gördüğün büyük bir zaaf.
çok uzun zaman sonra tamda umudu kesmişken gelen.
aşık olduğunuzu hissederseniz sakın bırakmayın daha sonra gelenler en fazla sevgiye kadar ulaşabilir. aşk; varken her şeysiniz olur yokken umutsuzluğunuz. 2. kez yaşanabileceğine 5 yıldır inanmıyorum hala da inanmıyorum.
‘çok uzun zaman sonra tamda umudu kesmişken gelen.’ demişim bir gün önce. umudunu sikip atarlar, adına aşk derler. mutlulukla mutsuzluk arasındaki mesafe insanın yaşamdan ölüme geçmesi kadar kısa. tek nefeste kaybedersin umudunu.
Bok çukuru gibi battınız mı kurtulamıyorsunuz.
Bir nevi hastalık. Hatta şimdi düşününce aklıma uyuşturucular ile okuduğum bir şeyleri hatırlattı. Şimdi vücudumuzdaki bir sürü şey hormonlarla alakalı, bu mutluluk dediğimiz naneyi hissettiren hormon ise serotonin denilen bir başbelası. Ecstacy türevi ve bazı antidepresanlar serotoninin salınım ve emilim mekanizmasıyla oynuyor. Ya çok salgılatıyor ya reseptörleri bozuyor ve bir anda çok salgınanan serotoin sayesinde inanılmaz bir mutluluk hali hasıl oluyor. Tabi bunun etkisi geçince ayvayı yemiş olan beyin biyokimyası ve reseptörler aynı serotonin seviyesini yakalayamadığından mutsuzluğun dibi görülüp hayat anlamını yitiriyor.

Nasıl bağlayacaksın derseniz kalıbımı basarım aşk denilen olayda da bu sistem geçerlidir. Zaten seksin, sarılmanın filan serotonin seviyesini yükselttiği bir gerçek. Sonuç olarak hastalık gibi, uyuşturucu gibi bir şey bence, düşman başına.
iki kelimelik bir cümlede gizli özne olmaktır.
met üst.
“Aşk, kâinatın tüm tabakalarında mevcuttur. Alt tabakalardaki varlıklardan Tanrı’ya doğru yükselmekte ve O’nda son bulmaktadır. Bu sebeple ihvan-ı Safa metafiziğinde “bütün dünya Yaratıcı’yı arar ve Ona âşıktır. Aşk, her şeyin var olmasının nedeni ve evreni yöneten yegane kuraldır.”
ibn Sina’ya göre ilk aşk Tanrı, ilk âşık Tanrı ve ilk maşuk da Tanrı’dır. Bu yüzden Tanrı’nın mahiyet ve vücudunun ayniyeti, ontolojik bir bakış açısıyla incelenmiş ve aşka ontolojik bir anlam katılmıştır. Aşk, âşık ve maşuk kavramlarının Tanrı ile birleştirilmesi, ibn Sina’nın aşk felsefesinin temelini oluşturan dinamiklerin temeli olduğu ortaya çıkmaktadır.
ibn Sina’ya göre bütün varlıkların özü bizzat aşktır. Aşkın sebebi ise Mutlak iyi olan Zorunlu Varlık’tır. O, sebepsiz ve zamansız bir aşktır. Onun aşkı sonradan oluşan bir şey değildir. ilahi zat ve aşk aynı şeylerdir ve birdirler. Tanrı’dan başka varlıkların aşkının sebebi ise Tanrı’nın onlara maşuk oluşudur.
görsel