bugün

sistemin kıskacındaki müslüman toplumların içinde bulundukları hali elinde ayna tutarmışçasına gösteren tarihi bir kişilik. Dava adamı...
şeriat,tarikat, marifet, hakikat diye 4 kapısı vardır. islam dini şu an halen şeriattadır. ilerlemek istememektedir, çünkü her yeni adımda şeriattan kopacağını düşünmekte ve kendini tekrar geri şeriata dönecek olgunlukta görmemektedir. 2 kapıyı da bir arada yaşayacak beceriden yoksundur, ayrıca bunu yaptığında taktığı at gözlüğünü çıkarmak zorunda kalacağını düşünmektedir. gözlüğü çıkarması da elindekileri başkalarıyla paylaşması demek olacağından böyle bir yola da gidememektedir. bunu en güzel anlamda zekat ibadetinin mevcut statüsünde görmekteyiz. ali şeriatı ise hakikata varmıştır. bütün kısıtlamalardan sıyrılmıştır.
insanın 4 zindanı isimli bir konuşması derlenip türkçeye çevrilmiş ki; okumayan çok şey kaybeder. kendisi son derece donanımlı müslüman bir filozoftur. bir çok aydın gibi, kahpece katledilmiştir.
sosyolog, aktivist, düşünür, şair, entellektüel, filozof, toplum bilimci.

müslüman olamıyorsanız bari marksist olun şeklinde bir sözü vardır kendisinin.
islam dünyasının yetiştirdiği son büyük düşünür. bizim kıl kuyruk komunistler bir zahmet okusunlar, okusunlarda devrimci, sosyalist görsünler.

(bkz: islam ekonomisi)
çok karizmatik bir amcadır .
(bkz: insan)
jean paul sartre ''bir dinim yok, bir dinim olsaydı, bu ali şeriatinin dini olurdu'' demiştir.
eserlerinde birçok iğrençlikler bulunmakta. ehli sünnete muhaliftir.

muhammed kimdir kitabında,
--spoiler--
osman… görüş açısı dünya görüşü dar ve zayıf birisidir. peygamberle yaptığı işbirliği sırasında kimse onun en ufak bir üstün ve fevkalâde iş yaptığını görmemiştir. islâm'ın öz ruhunu, derinliğini, sınıfsal yönelimini hissedememiştir. islâm'ı, “şiarlar” ve islâm rehberini “şiarları yücelten”den başka bir şey olarak niteleyemiyordu. servet ve süse, kavmine ve kendine düşkünlüğü, büyüklere ve altına, güç ve kan sahiplerine saygıda bulunma, onun ruhunda o kadar güçlüdür ki, onun ahlâkî bağı,islâm'dan daha çok cahiliyeye yakın ve iç içedir. en büyük tehlike, tehlikeli ve güçlü beni ümeyye hanedanına mensup oluşudur. kuşkusuz o'nun böyle bir ruhsal yapı ve görüş açısıyla, bu uyanık, layık islâm maskesi takmış güçlü düşmanların elinde bir “sadık uygulayıcı”dan başka bir konumu olmayacaktır. (s: 318)
--spoiler--
--spoiler--
“muhammed'in ali hakkındaki sükutu, onu tarihte savunmasız bırakacaktır.”
“acaba muhammed, ….ali'yi kollamayacak mıdır? …sükutuyla …o acımasız tarihin eliyle paymal etmiyecek midir?”
“…nitekim öyle de oldu. onu tarihte en kötü adam olarak tanıttılar.” (s: 322)
--spoiler--
nice büyük islam alimi gibi katledilmiş büyük şahsiyet. dinin düşmanıın her zaman yine din olduğunu allahın dinine karşı çıkanın çoğu zaman insanların sosyolojik dinleri olduğu tezini ortaya koymuş, son iki yüz yıldır uydurulan bu dinlere tepki vermekte olan ilim sahibi insanların uydurulmuş dinlerle semavi dini birbirine karıştırmamaları gerektiğinin altını özellikle çizmiştir. eko-politik oalrak marxsizme yakın olan şeriati marxizmin temelindeki artı değer,sömürü, gibi kavramların zaten islam tarafından ele alındığını ve ekonomik bir kavram olarak sosyalizmin saltanatçı emevi islamı zehrini ortaya çıkarana kadar asrı saadette uygulandığını söylemiştir. zihin açması bakımından dine karşı din ve saltanatçı emevi islamının nasıl kur'an islamına galip gelmeye başladığını anlattığı ebu zerr adlı kitapları özlelikle tavsiye edilir. iranın çıkardığı en büyük modern düşünürlerdendir. çok sigara içmesiyle bilinir.
son yıllarda dünyaya gelmiş en büyük düşünürlerden. insanın 4 zindanı eserini okudum sadece. sosyolojiyi ve felsefeyi içmiş biri olarak göze çarpıyor.
(#7845015)
genç yaşta hakkın rahmetine kavuşmuş olmasına rağmen kısa ömrüne büyük işler sığdırmış büyük düşünür. bıraktığı eserlerle düşünen gençliğe örneklik teşkil eden nadide şahsiyettir.
"düşünüyorum o halde varım." descartes
"hissediyorum o halde varım." andre gide
"isyan ediyorum o halde varım." albert camus
fakat ben... gecenin ortasında, böyle bir düşünceyle karşı karşıyayım. ben neyim? herkesin tanıdığı gibi miyim? yoksa bu kılık gerisinde kendimi mi gizledim? bilmiyorum niçin bu tereddüdün dehşetinden kaçarak bu mana sığınağında sükunet bulmayı arzuluyorum. ki "ben bunların hiçbirisi değilim." *
(#8084177)
Yeşil sosyalizm'in yaratıcısıdır Radikal islamcılar tarafından Dinsiz denilerek öldürülmüş olan insandır .
(bkz: ali şeriati yıllığı)
"sanat" adlı kitabı şiddetle tavsiye edilir.

Şeriati' ye göre insanın sanata olan ihtiyacının kaynağı "yalnızlık" tır.
Kendini yalnız bulan insan, sanat vesilesiyle bu yeryüzünü, gökyüzünü yada uyuşamadğı yabancı olduğu nesneleri idrak etmek için, yakınlaşma ve barışma boyasıyla boyanmak ister..

Ve sanat' ta insanın arayışının ne olduğunu da yine aynı güzellikle anlatır.
insan sanatta "varolmayanın" arayışındadır, der.

Ve yine şeriati' ye göre eğer bir sanatçı gökten ve yerden bahsediyorsa,, ne o gök bu göktür, ne o yer bu yerdir.

Sanatçının söylediği ağaç şeriati' ye göre bahçede boy veren ağaç değildir.
Sanatçının yüreğinde şekillenen,onun nitelediği ağaçtır.

Ayrıca şeriati' nin tiyatro hakkındaki engin bilgisini,farklı olan bakış açısını kendine özgü anlatımıyla yine "sanat" adlı kitabında bulabilirsiniz.
bu günkü yaşanılan islamın gerçek islamdan çok farklı olduğunu söyleyen zat.
Kendisine* ve kitaplarına Antalya'da rastlayamadığım üstad. (bkz: Antalya'da büyük bir entellektüel boşluk olması sorunsalı)
kemalistlerin, sahip oldukları sığ bilgi dağarcığı nedeniyle "şeriatçı" olarak algılayabilecekleri sosyalist yazar.
iranlı Müslüman sosyolog, yazar. özellikle din sosyoloji ve çağdaş islam düşüncesi üzerine eserler vermiştir. Marksist düşünceden yaptığı alıntılar ve türetmeler ve bunların kendi zamanındaki iran'a ve çevresine adapte edilmesi ve Marksizm kritiği ile birlikte çağdaş islam düşüncesi ve devrimcilik açısından ortaya koyduğu çeşitli sonuçlar ve yarattığı ilgi sebebiyle, gerek önemli çağdaş islam düşünürleri arasında gerekse iran'daki devrimci islam'ın babası ve iran islam Devrimi'nin baş düşünürü olarak anıldığı olmuştur..

iktisadi üçlemesini herkese tavsiye ederim..
(bkz: iktisat Sosyolojisi I) / (bkz: Kapitalizm)
(bkz: iktisat Sosyolojisi II) / (bkz: islam ekonomisi)
(bkz: iktisat Sosyolojisi III) / (bkz: Marksizm)
anlatımında ufak bi risale tadı göreceğiniz bir söyleyişe sahip bizi rahatsız etmeye gelmiş!!! bir yazardır.
konuşmalarını ve derslerini türkçe'ye "islam bilim" olarak çevrilen islam-şinasÎ (huseyniye-i irşad) adlı eserinde derlemiş olan iranlı alim. islam'ı toplumbilim, insanbilim, tarih ve tarih felsefesi gibi bilimlerin perspektifinden bakarak değerlendirmeye çalışmıştır. dünya görüşünün temeline tevhid'i bir ideoloji olarak yerleştirmiştir. ona göre eski toplumlarda ilk başlarda tevhid inancı hakimdi. fakat bu durum zamanla tarihsel bir süreç içinde değişmiş ve şirk yaygınlanmış bunun sonucunda da çok tanrılı dinler doğmuştur. örneğin şeriati , tanrılarıyla ünlü eski yunan medeniyetinde bile en başında tevhid anlayışının hakim olduğunu fakat daha sonraları yunan toplumuna şirk anlayışının maveraünnehir'den girit medeniyeti vasıtasıyla bulaşmış olduğunu ve bundan sonra da zeustan başka diğer tanrıların da türemiş olduğunu söyler. keza yine aynı şekilde zerdüştlüğün kutsal kitabı Avesta'nın en eski bölümü olan "gatalar" adlı metinlerin şirk anlayışından tamamıyle uzak olduğunu ve ahuramazda'dan tek bir tanrı olarak bahsedildiğini fakat sonraki dönemlerde bu durumun da zamanla bozulduğunu ve zerdüştlüğün de ilk baştaki tevhid anlayışından sıyrılarak çok tanrılı bir anlayışa evrilip tahrif olduğunu misal vermiştir. sahiden de zerdüştlük eski tek tanrılı dinlerden biriyken zamanla dualist bir din olmuştur. Ahuramazda'nın karşısına Ehrimen diğer bir tanrı olarak yerleştirilmiştir. Şeriati yine konuya dair eski ve esaslı bir medeniyet olan Hint medeniyetini de örnek verir. En eski dini hint metinlerinde -upanişadlar- "krişna"'nın tek bir tanrı olarak geçtiğini fakat yine her zamanki gibi bu durumun da bozulup şirke evrildiğini misal verir.

bu misallerden yola çıkarak dine karşı din adını verdiği meşhur bir aforizma ortaya çıkarır. bu fikriyatın temelindeki anlayış şudur : tarih boyunca din ile dinsizlik , din ile ateizm asla karşı karşıya gelmemiş, savaşmamıştır. tarih boyunca tevhid inancını savunan hak bir din ile şirki savunan tahrif olmuş dünyevi , insan ürünü batıl dinler (ya da sistemler) çatışmış, savaşmıştır.

Şeriati "tevhid" anlayışı çerçevesinde sadece açık şirke karşı değil islam dininin içinde yapılanmış bazı gizli ve sinsi (öyle olduğunu iddia ettiği) bazı şirklere de şiddetle karşı çıkar. ona göre hz.musa'nın karşısındaki firavun da anlatılanın ve yansıtılanın aksine çok dindar bir insandı. ama firavun tevhid anlayışından yoksundu ve çok tanrıya inanıyor, onlara tapıyor ve insanlara onlar adına zulm ediyordu. muaviye ve onun saltanatını eleştirirken de şeriati hep bu argümanları kendine temel alacaktır...

öte yandan şeriati'nin eserlerindeki diğer bir belirginlik hz.ali ve ilk müslümanlardan sahabe hz. ebu zer el giffari'yi kendi düşüncelerini aktarmada bayraklaştırması ve sürekli örnek bir model olarak yansıtmasıdır. bu iki isme olan sevgisi o kadar ileri gitmiştir ki zaman zaman bu iki ismin karşısına hz.osman, hz. ömer gibi diğer sahabeleri koymuş ve onları sert bir biçimde yermekten çekinmemiştir. hz.osman ve hz.ömer karşıtı bu sert ifadeleri bu konularda hassas olan sünni çevrelerde tabi ki tepkiyle karşılanmıştır. ama işin daha ilginci şeriati sadece sünni alimlerden değil yenilikçi tavrı yüzünden şia alimlerinden de sert tepkiler almıştır. şeriati daha çok cemaleddin afgani (cemil meriç'in umrandan uygarlığa adlı eserinde sert bir biçimde eleştirdiği , 2.abdülhamit'in ise zamanında açıkça "mason" olarak suçladığı kişi) muhammed abduh ve seyyid cemal çizgisinde selefiliğe yakın bir yerdedir.

fransa'da bulunduğu dönem içinde oradaki batılı düşünürlerden çok etkilendiği ve düşüncesini bunlarla yoğurup sentezlediği açıktır. dini bir kıssa olan meşhur kabil-habil çatışması ve öyküsünü marksistlerin ezenler-ezilenler diyalektiğine benzeterek yorumlaması bu durumu Gösteren misallerden biridir.

yine örneğin kurana Göre insanın balçıktan yaratılması hadisesini de yine böyle bir derin felsefi yorumla değerlendirmişitir. ona Göre dünyada mutlak bir teklik vardır ve iyilik hakimdir. ama insanın yapısında bir ikililik vardır. bu ikililiğin birisi allah'ı temsil eden ruh , diğer ise kuran'da Geçen "balçık", çamurdur. bu ikililikten ruh yüce olandır, çamur ise aşağılık olandır. biri sonsuz derecede yüceliktir diğeri ise sonsuz derecede aşağılıktır. şeriati'nin bakış açısıyla işte insan bu iki sonsuz arasında Gidip Gelmektedir.

Ali şeriati'nin felsefi yönü kadar şairaneliği , edipliği de baskındır. eserleri okunurken bir din aliminin değil öncelikle sosyoloG sıfatını taşıyan bir bilim adamı ve sonra da bir edebiyatçının eserini okuduğumuzu hatırlamalıyız. zira onun en çok eleştirilen yanı fıkıh ilmi Gibi konulardaki zayıflığı, yetersizliğidir.

son bir söz de "moderen" şehirlerde, açık alanlarda, otobüslerde ,üniversite kampüslerinde onun eserlerini okumaya çalışan arkadaşlara : kitabın kabını saklayın. yazarın soyadındaki "şeriati"yi şeriat sanıp kıllanan ve üzerinize çullanan moderen bir kentlinin hışmına uğrayabilirsiniz. onu okumanın zorluğu sadece büyük şehirlerde değil elbette. dini ve sünni Geleneği kuvvetli olan küçük şehirlerde de tam tersi bir biçimde "şia'ya mensup yahut mezhepsiz bir zındığı" okumakla suçlanabilir ve karalanabilirsiniz. velhasılkelam her iki durumda da cahillik ve önyarGılı olmak zor iş, başa bela...
eğer yaşayıp iran devriminde önemli bir aktör olsaydı, bugün sevgililerin şiirler okuduğu geceler yaşanan o güzel ülke devam edecekti belki. taassuptan çok uzak özgür bir islami rejim olacaktı. nasip değilmiş ama. ruhu şad olsun dediğimiz üstad.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar