bugün
- ulu yazarlarının yayınladığı ai modelleri9
- anın görüntüsü10
- sözlük yazarlarının gelirleri ve borçları17
- sözlükteki fakirler17
- doğum oranı düşüşüne çözüm önerileri9
- kur an'ın yarattığı devrimler8
- herkes uzman olduğu konuda yazsın22
- sözlük yazarlarının dinlediği türküler10
- ayda 5000 dolar moskovada yeter mi21
- morata'nın galatasaray'a transferi31
- günün sözü10
- true'nun çıkaracağı kitaba isim önerisi15
- beyler bir sorum olacak8
- kabe resmiyle ai görselleri yaratmak9
- hristiyan ülkesinde yaşayan şeriatçı15
- saraca silsüpüroğlu9
- rte nin markete sığınması8
- istanbul nüfusu nasıl azaltılabilir14
- yargıda alevi tahakkümü11
- pardonadinizasizmi19
- şarkı sözüyle mesaj vermek8
- 5 teğmenin silahlı kuvvetlerden ihraç edilmesi39
- deepseek vs chatgpt9
- istanbulda geçinmek için 175k maaş yeterli olur mu9
- cumhurbaşkanı imamoğlu adalet bakanı mansur yavaş15
- en sevilen burç9
- yeşil pasaportu olan sözlük yazarları26
- çağrı isimli erkeklerin genel özellikleri9
- yaşlılık hayalleri8
- kadıköy otobüs peronları9
- 0 0 717
- kız yeğen sahibi olmak8
- ankara da kafe de gördüğüm hanımefendi garson kız8
- arkadaşlar bir bakar mısınız8
- hoşlanılan kızla tanışmak için ilk cümleler10
- galatasaray9
- insan olmaya ceyrek kala15
- usualsuspects vs mel mel bakan gibson8
- özlem zengin14
- ajax'ın gassaraya döşediği uzun menzilli boru15
- evlenmek istemeyince kapının önüne konulmak9
- kadın ve erkek arkadaş olabilir13
- sözlükte ilk mesajlaştığınız yazar23
- 30 ocak 2025 midtjylland fenerbahçe maçı18
- michy batshuayi8
- sözlük erkeklerinin kız arkadaşının fotoğrafı14
- en sevdiğiniz pokemon11
- sözlük yazarlarının birikimleri9
- ne olduğu belli olmayan yazarlar10
- hiç öğretmenlerin beyin göçü yapmaması9
çılgınlar gibi okuduğu kitapları ezberlemek suretiyle girdiği devlet sınavlarında yüksek puan almış, fakat kendisiyle sıçmaya bile gitmeyeceğiniz öküzdür. Bu şahısların beyinleri ve hayata karşı duruşları, diplomaları gibi 90 gr kuşe kağıttan yapılmış olup, insani değerleri, sanatsal ve hayata dair bakış açılarını yorumlamaktan acizdir. Bu ilginç tipler genelde yüksek mevkilere gelir ve orda orta boy bir kaya gibi kalırlar. Üretkenlikten yoksundurlar çünkü ezbercidirler. hayatlarındaki tek masturbasyon şekilleri, okuduğu okulu afişe etmektir. (bkz: 0 alacağım diye ağlayıp 95 alan kız)
ben sana kariyer yapamazsın demedim, insan olamazsın dedim. denilesi eşek.
(bkz: eşşeğin 2 ş ile söylenince daha çok haz vermesi)
(bkz: eşşeğin 2 ş ile söylenince daha çok haz vermesi)
akademik kariyer yapamamış ve akademik kariyer yapmış eşşeklere özenen eşşoğleşşeklerden * daha iyi durumda olan eşşeklerdir.
beyin kıvrımları falan, ohooo, uğraşamam şimdi.
beyin kıvrımları falan, ohooo, uğraşamam şimdi.
hayatı anal persfektiften gören hödönÖ
terminolojik "a iii" alfabesi kullanır. anlaşılmamak baki, haliyle.
oku baban gibi eşek olma sözüne alinmis ve soz konusu babayi kurtarmak için akademik kariyer yapmış olan eşektir.
(bkz: sanata karşı olan kişilik)*
ezberci eğitimin topluma verdiği mirasıdır. okumuş ama adam olmamamıştır bunlar. bunların gözünü para bürümüştür ve öğrenmek, kendini geliştirmek için değil sırf para kazanmak için okumuşlardır.
şehir meydanındaki çıplak bir heykeli kaldırabilecek kadar öküz olabilecekleri gibi, taşıyamayacakları antik yünan heykellerine de don giydirmeye çalışan hayvanlardır. Bu eşşeklerden birisi eğer okuyorsa bu yazıyı linke tıklayıp baksın! görsel sanata bakmak, en azından sanat yapmak kadar önemli bir hadisedir. * *
Not: Fotografta atamız çıplak bir kadın heykelini inceliyor.
Not: Fotografta atamız çıplak bir kadın heykelini inceliyor.
"yüksek lisans" yapmak isteyen çoğu öğrencinin aslında yetişkinlikten kaçtığını, hayattan korktuğunu bir kaç kez yazdım... akademik kariyer, çok zor bulunacak "işi", aslanın ağzında olan ekmeği aramaktan da kurtulmanın, ya da en azından ertelemenin bir başka yolu.
Amaçları "bilim üretmek" değil, asla.
Bunlar hayatın kıyısında kalakalan, bundan da hoşnut görünen ürkek sığırcık yavrularıdır.
Yüksek lisansın arkasından doktora gelecektir, sonra belki bir doktora daha... Önemli bir yanlış yapmazsan, tıpkı asker terfii gibi, önce doçentlik sonra profesörlük de garanti. Üç çarçur makale, iki arak kitapla işi bitirirsin.
Bunlara "eternal student" derler, ebedi öğrenci...
"Üniversitede kalmak", birçok insan için "hayattan kaçmanın" en "şık" yoludur. Kimse onu suçlayamaz da...
Gecekondu üniversitelerde değil ama doğru dürüst okullarda bir "kampüs uygarlığı" kurulmuştur ve bu ayrıcalıklı arazi, hem büyük şehirlerin dağdağalı yaşam tarzından, hem de iş dünyasının gaddar koşullarından uzakta, "asude" bir vaha, bir tür kurtarılmış bölgedir birçok kişi için. (Üniversiteye "okul" demek de apayrı bir yanılgıdır ama bu da apayrı bir entry konusu.)
Maaşlar çok parlak değildir ama orada hayat da daha ucuzdur.
Üstelik birçok haybeci için, uzunca bir kış tatili ve upuzun bir yaz tatili de çok çekici değil midir? Özel sektörde bir işe girse, kullanıp kullanacağı izin senede on beş gün, çoğu zaman iki taksitle...
Gülünç gelecektir ama gerçektir ve önemlidir bu.
elbette bir boyutu atlamayacağım, onu da ekleyeyim;
Eskiden bu hayattan kaçışa bir de "solculuk" kılıfı uydururlarmış!
Çünkü özel sektörde çalışsalar işveren onları sömürecekti. Böylece kendilerini sömürtmemiş oluyorlardı.
Kimisi de "ben burjuvaziye çalışmam" derdi. Özel sektörde çalışan milyonlarca emekçi satılmış, namussuz ve alçaktı.
Burjuvaziye hizmet ediyorlar, "artı değer" yaratıyorlardı.
"Ben solcu molcu değil mis gibi memur ruhlu bir sahte ilericiyim" diyemezlerdi tabii, bunu kendi kendilerine bile itiraf edemezlerdi.
Ömür boyu maaş garantisi de vardı onların kaçış bölgesinde... işsiz kalma, aç kalma tehlikesi yoktu.
Çünkü Türkiye'de sol, sol değil, devletçi bürokrat zihniyetine sahip bir şaşkın takımıydı. Bugün de öyledir. Azıcık farklı düşünen ve değişik öneriler getiren insanlara yaptıkları terbiyesizlikler ortadadır.
Böyle çok akademik kariyer yapmış insan tanıdım hayatta. hem kampüs hayatından hem de özel hayatımda. Utanacakları yerde bir de bizi küçümsediler.
Danimarka prensi Hamlet, ölmeden önce "the rest is silence" der, geriye kalan sessizlik... Bunlarda geriye kalan da, asla kazanamadıkları "kalifiye işçi gelirine" duydukları gizli hasettir.
Bir de, "iş yapma götüne" sahip olmadıkları için hayatta hiçbir halt da olamamanın verdiği derin burukluk... Bir tür sıkıntılı sessizlik.
tüm öğretim görevlileri, doç. ve prof. lara selam olsun!
Amaçları "bilim üretmek" değil, asla.
Bunlar hayatın kıyısında kalakalan, bundan da hoşnut görünen ürkek sığırcık yavrularıdır.
Yüksek lisansın arkasından doktora gelecektir, sonra belki bir doktora daha... Önemli bir yanlış yapmazsan, tıpkı asker terfii gibi, önce doçentlik sonra profesörlük de garanti. Üç çarçur makale, iki arak kitapla işi bitirirsin.
Bunlara "eternal student" derler, ebedi öğrenci...
"Üniversitede kalmak", birçok insan için "hayattan kaçmanın" en "şık" yoludur. Kimse onu suçlayamaz da...
Gecekondu üniversitelerde değil ama doğru dürüst okullarda bir "kampüs uygarlığı" kurulmuştur ve bu ayrıcalıklı arazi, hem büyük şehirlerin dağdağalı yaşam tarzından, hem de iş dünyasının gaddar koşullarından uzakta, "asude" bir vaha, bir tür kurtarılmış bölgedir birçok kişi için. (Üniversiteye "okul" demek de apayrı bir yanılgıdır ama bu da apayrı bir entry konusu.)
Maaşlar çok parlak değildir ama orada hayat da daha ucuzdur.
Üstelik birçok haybeci için, uzunca bir kış tatili ve upuzun bir yaz tatili de çok çekici değil midir? Özel sektörde bir işe girse, kullanıp kullanacağı izin senede on beş gün, çoğu zaman iki taksitle...
Gülünç gelecektir ama gerçektir ve önemlidir bu.
elbette bir boyutu atlamayacağım, onu da ekleyeyim;
Eskiden bu hayattan kaçışa bir de "solculuk" kılıfı uydururlarmış!
Çünkü özel sektörde çalışsalar işveren onları sömürecekti. Böylece kendilerini sömürtmemiş oluyorlardı.
Kimisi de "ben burjuvaziye çalışmam" derdi. Özel sektörde çalışan milyonlarca emekçi satılmış, namussuz ve alçaktı.
Burjuvaziye hizmet ediyorlar, "artı değer" yaratıyorlardı.
"Ben solcu molcu değil mis gibi memur ruhlu bir sahte ilericiyim" diyemezlerdi tabii, bunu kendi kendilerine bile itiraf edemezlerdi.
Ömür boyu maaş garantisi de vardı onların kaçış bölgesinde... işsiz kalma, aç kalma tehlikesi yoktu.
Çünkü Türkiye'de sol, sol değil, devletçi bürokrat zihniyetine sahip bir şaşkın takımıydı. Bugün de öyledir. Azıcık farklı düşünen ve değişik öneriler getiren insanlara yaptıkları terbiyesizlikler ortadadır.
Böyle çok akademik kariyer yapmış insan tanıdım hayatta. hem kampüs hayatından hem de özel hayatımda. Utanacakları yerde bir de bizi küçümsediler.
Danimarka prensi Hamlet, ölmeden önce "the rest is silence" der, geriye kalan sessizlik... Bunlarda geriye kalan da, asla kazanamadıkları "kalifiye işçi gelirine" duydukları gizli hasettir.
Bir de, "iş yapma götüne" sahip olmadıkları için hayatta hiçbir halt da olamamanın verdiği derin burukluk... Bir tür sıkıntılı sessizlik.
tüm öğretim görevlileri, doç. ve prof. lara selam olsun!
güncel Önemli Başlıklar