bugün

ilk matrix filminde filmin felsefesine ufak da olsa bir anlam katan, sonraki matrix filmlerinde ise gereksiz rolü olan karizmatik amcadır.
hayatı boyunca neonun karşılaştığı en nazik adamdır. herif tanrıyken bile önüne gelen neo dedi; sadece karizmatik ajan smith'imiz mr. anderson deme kibarlığını gösterdi, o derece.
kanımca dallama neo'dan daha idealist, ne istediğini daha iyi bilen dört dörtlük program. neo'yu defalarca uyarmasına, bak seni pataklamak istemiyorum ama sen kaşınıyorsun demesine rağmen kibarlığını bozmayan süper ajan.
--spoiler--
i hate this place, this zoo, this prison, this reality... this whatever you call it.
--spoiler--
metriksin üç taşşaklı agentinden en taşaklısı olanı. filmin ilk serisi olan metriksi milimetrik dikkatle izleyenler hatırlayacaktır; bu ajan simith morfeusa verdirdi morfini verdirdi morfini sonra diğer ajanlar dışarı çıkınca kulaklığı da çıkarıp şahsi bir dille konuşmaya başladı morfeusla. "ben istemiyo muyum leayn sanki özgür olmayı deye morfeusun kafasını ellerinin arasına alıp serzenişte bulundu. benim özgürlüğüm sizin esaretinizde gizli ver lean şifreyi diyecekti ki diğer ajanlar gelip nedip durusunu hacı diyerekten kapıyı aralayınca smith taktı kulaklığı hiç üç çay bir orolet söyleyecektim gibi feyten bir bakış fırlattı" evet bu daylogların geçtiği sahneyi hatılamaya bilirsiniz ama hakaten böyle bir şey var.

ha ayrıca geçenlerde bu hugo weaving'i görüpte cem uzan fransa da görüldü gibi haber yapan medyayı ayrıca kınalıyoruz. hindistan da gördüklerini iddia etselerdi hindistan kınaması geçecektik başlık olarak. hepsi bir yana. hepsi de berbat bir gruptu demii yok vokallerinde zenci gırtlağı varmış. metriks aslında gerçek değil, kafa sesi veriyor. yoksa söyle bir musiki desek sıçar sırpalar. o nedenle agent smith bunları görmezden gelmemeliydi? daha öncelikli -çözümler- üretmelydi.

ha bir sahne daha vardı bunun arkadaşı olan diğer ajan neonun kafasına silah dayıyor helokopterin orda. sonra tirinitytinkivinki gelip ajanın şakağına silah dayıyor. manyak bir trio oluşturuyorlar. neyse trinitytinkyvinky ajanın şakağına dayalı silahı patlatıyor. yere düşen ajan gerçek olmadığı için gerçek olan polis yerde kalıyor. fekat polis şakağından değil alnının ortasından vurulmuş vaziyette yerde yatıyor. ajan smith bunu düşünmeliydi, işte bu yüzden ölümünü bu hataya bağlıyorum ben.
salakca ile cool arasında gidip gelen karakter.
kendisi aynı zaman da v for vandetta filminin başrol oyuncusu olan v dir.
(bkz: hugo weaving)
insanları virüse benzetirken ironik olarak sonradan kendisi bir virüse dönüşmüştür.
aslında bu 6500 yaşında bir abimizdir. hep ondan.
susamlısı apayrıdır.
buyrun;
görsel
görsel
görsel
"o senin zıttın, ikizin, denklemin kendini eşitlemeye çalışmasının doğal sonucu.." demişti kahin, neo'ya, sımit için* ayrıca sımit filmde kendini tanıtırken peltek peltek "ecın sımit" diyor ya çok hoş söylüyor orayı karizmatik bakteri.
matrixteki kötü adam modeli tam bir karizmadır o ayrı mesele.
(bkz: v for vendetta-v)
anderson ismini en iyi telaffuz eden kişidir.
böle bakıyosun gariban bi adam var. kendi halinde bi adam. sonra noluyosa ajan smith bunun bedenini ele geçiriyor, bi anda sistemin savunucusu oluyor adam. yazık lan.
only a human mind could invent something insipid as love sözünün sahibidir.

tespitin amına koymuştur.
matrix 1 de otoriteyi , norton 360 ı temsil ederken.
matrix 2 -3 de bildiğin trojandır.
matrix üzerindeki hataları düzeltirken serinin son filminde sistemde virüs olarak karşımıza çıkan oyuncu hugo weavingdir.

ve bir konuşması...öğüt niteliğinde.
--spoiler--
niye mr anderson, niye? niye, niye bunu yapıyorsun? niye hala ayağa kalkmaya çalışıyorsun? niye dövüşmeye devam ediyorsun? hayatından daha önemli bir şey için dövüştüğüne mi inanıyorsun? ne olduğunu söyleyebilir misin ? bildiğini zannetmiyorum. özgürlük ya da gerçeklik mi ? belki barıştır. aşk olabilir mi? yanılsamalar, mr anderson... sezgileriniz sizi yanıltıyor. cılız insan zekasının geçici üretimleri umutsuzca, amaçsız ve anlamsız bir varoluşu savunmaya çalışıyor. bunların hepsi aslında matrix in kendi sisteminin birer yapay ürünü. yalnızca bir insan beyni aşk gibi anlamsız bir ifadeyi uydurabilir. görüyor olmalısınız mr anderson. artık öğrenmek zorundasınız. kazanamazsınız. dövüşmeye devam etmek anlamsız değil mi? niye mr anderson, niye? niye ısrar ediyorsunuz?
--spoiler--
her zaman takım elbiseyle dolaşıp en büyük düşmanı neo ya bile mr. ve sizli hitap eden joker'dan sonra sinema tarihinin en taşşaklı kötü adamı.
--spoiler--
Bizi yaratan işte o amaç.
Amaç bizi birleştiriyor.
Amaç bizi çekiyor.
Yol gösteriyor.
Harekete geçiriyor.
Hareketlerimizi tanımlıyor.
Birbirimize bağlıyor.

--spoiler--

müthiş felsefik über karakter. huggo abimize de ayrıyetten gitmiştir.
kendisin kült bir karakter olmasının nedenlerinden birisi çoğu kez anlaşılamamaktır. agent smith, aslında insana münhasır bir duygunun somutlaştırılmasıdır. anlaşılmamasının nedeni, bir başka münhasır duygumuzla girdiği diyalektiği hala kazanamamasıdır.
bana göre matrix'teki esas "iyi adam" ajan smith'dir. aslında hareket itkisi son derece basittir ve anlamak için ağır felsefeye ihtiyaç yoktur, kendisi de bunu defalarca belirtir. matrix denen hayvanat bahçesinden çıkmak, insan denen ve sadece zarar,tecavüz ve uydurma kavramlardan oluşan tiksinç ırkı yok etmek. anlamdan, amaçtan uzak, tamamen rastgele olan insan varoluşunun dünyaya verdiği zararları -kaynakları bitirip virüs gibi çoğalması ve başka bir alana yerleşip orayı da sömürmesi- uydurduğu saçma sapan değerlerle -barış, sevgi, aşk vb.- kendini avutmasını tiksinir. evet, ajan smith için tiksinme kelimesi önemli bir yere sahiptir. her ne kadar bir program olsa da insanlıktan, onun ucuz değerlerinden ve her şeye tecavüzünden tiksinerek en azından neo denen, her ne kadar sisteme bir baş kaldıran olarak görülse de aslında pekala sistemin tam da kuklası olan temsilcisini yok ederek/asimile ederek bu haspishaneden çıkabileceğini düşünür.

neo, daha adı üstünde "seçilmiş" kişidir. daha buradan zaten neo nun özgürlük anlayışı çökmüştür ve çökmeye mahkumdur. dikkat edin, kendisi herhangi bir şeyi seçmiyor, seçilmiş. zaten onu da matrixten morpheus çıkarıyor, mücadelesinde yardımcı olması için kahin onun özelliklerini hackleyerek - neoya verdiği kurabiyeler- değiştiriyor. oysa ajan smith, başlarda görevi sistemin anti virüslüğünü yapmakken esas sistemden sapan kendisi oluyor ve bütün bu sanal hapishaneden çıkabilmek için hakiki mücadeleyi veriyor.

filmin sonlarındaki dövüşündeki smith'in efsanevi tiradını hatırlarsınız. işte orada en son neo'ya neden diye sorduğunda neo, olanca aptallığıyla "çünkü bunu ben seçtim" diyor. işte özgür irade yanılgısına kapılan bireyin tüm eylemlerine verebileceği yegane yanlış cevap budur. zaten bunu ikinci filme -yanlış hatırlamıyorsam- merovingian karakteri de belirtiyordu. başından beri seçilen, yönlendirilen, hacklenen, özellikleri arttırılan ve hatta hatta mimar tarafından iki seçimden birine "zorlanan" neo hala özgür olduğunu savunabilecek kadar sistemin işleyişinden habersiz. ayrıca kendisi ilk seçilmiş değil, kendinden önce 6 seçilmiş daha var aynı senaryo 6 kere daha uygulanıyor.

işte ajan smith, bütün bu senaryonun zorunlu aktörü olmaktan ve insan denen anlamsız et yığınlarının yarattığı değerlerden tiksinerek kendi viral yayılmasını başlatıyor. ki amacı sistemden çıkmaktır, bana göre filmin esası budur. ve ciddi anlamda en derin yazılan anti kahramandır.
şu sözleriyle haklılığın dibine vuran film karakteri:

--spoiler--
Burada olduğum zaman esnasında fark ettiğim bir şeyi paylaşmak istiyorum. Türlerinizi sınıflandırmaya çalıştığımda fark ettiğim bir şey. Fark ettim ki sizler aslında memeli değilsiniz. Bu gezegendeki bütün memeliler, içgüdüsel olarak bulundukları ortama ayak uyduracak doğal bir düzen geliştiriyor fakat siz insanlar bunu yapmıyorsunuz. Bir bölgeye göç ediyorsunuz ve orada çoğalmaya başlıyorsunuz. Oradaki bütün doğal kaynaklar tükeninceye dek çoğalıyorsunuz. Hayatta kalmak için tek çareniz başka bir yere göç etmek oluyor. Bu gezegende aynı yolu izleyen sadece bir organizma daha var. Ne olduğunu biliyor musun? Bir virüs. Siz insanlar bu gezegenin bir virüsü, bir hastalığısınız. Sizler bir salgınsınız.
--spoiler--
(bkz: why Mr anderson why)