bugün

gerçekten iyi bir aileye sahip olmanın karşılığını milyonlarla alamayacağınızı bilmek güzel bir şey olmalı. aile önemli.
coğrafya gibi kaderdir. coğrafyamızda aile birimi sahip olduğu çocuğu değil sahip olmak istediği çocuğu heykeltıraş gibi şekillendirmek, istedikleri renge boyamak ister. saygı değil baskı uygularlar. bazı insanların en büyük şansıyken bazı insanların hayattaki en büyük şanssızlığıdır, iyi aile gerçekten büyük bir nimet.
insanın kaderini etkileyen topluluk. Evet.
Varlığında değeri fazla bilinmeyen, gidince özlenen ve hemen buluşulmak istenen.
ancak ve ancak sevgi-karşılıklı merhamet eşliğinde beslenecek birliktelik.
Kimine göre her şey, kimine göre ise hiçbir şeydir. Sahi Aile nedir? Gerçekten her şey midir yoksa hiçbir şey midir?

Kendi adıma cevap vermem gerekirse; kimi zaman hayatının fırsatlarını bile geri tepmene sebep olabilecek kadar etkin bir role sahip olup her şey konumundadır, kimi zaman ise sana sokaktaki herhangi bir yabancıdan bile daha uzak olup hiçbir şey konumundadır.

Coğrafyaymış, ülkeymiş hepsi hikaye birader. Eğer kader denen şeyi bir kalıba sokacaksanız o kalıp ailedir. Evet insanın kaderi ailesidir, doğduğu evdir. Hani şu asla seçemediği ama seçme şansı da olsa yine aynı yeri, aynı insanları seçeceğini söylediği yalandır.
Şaka maka babam ölse aç kalıcaz aq 18 yaşından büyük erkeklere maaş bağlanmıyomuş.
Şişirilmiş bir kavramdır. bence işe yararlığı 21 yaşına kadardır, çocuk 21 yaşına geldiğinde yollarını ayırmalıdırlar.
görsel
Yavaş yavaş Yok olan Bir kurum zaten çoğu yerde yok olmuş buda acınası bir gelecek tablosu demek oluyor.
Kadın ve erkek ortasında gayet esaslı ve şiddetli münasebet, muhabbet ve alâka; yalnız dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor.

Evet, bir kadın, kocasına yalnız hayat-ı dünyeviyeye mahsus bir refika-i hayat değildir. Belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayattır.

Madem hayat-ı ebediyede dahi kocasına refika-i hayattır, elbette ebedî arkadaşı ve dostu olan kocasının nazarından gayrı başkasının nazarını kendi mehasinine celbetmemek ve onu darıltmamak ve kıskandırmamak lâzım gelir.

Madem mü’min olan kocası, sırr-ı imana binaen onun ile alâkası hayat-ı dünyeviyeye münhasır ve yalnız hayvanî ve güzellik vaktine mahsus muvakkat bir muhabbet değil belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayat noktasında esaslı ve ciddi bir muhabbetle, bir hürmetle alâkadardır.

Hem yalnız gençliğinde ve güzellik zamanında değil belki ihtiyarlık ve çirkinlik vaktinde dahi o ciddi hürmet ve muhabbeti taşıyor.

Elbette ona mukabil, o da kendi mehasinini onun nazarına tahsis ve muhabbetini ona hasretmesi mukteza-yı insaniyettir. Yoksa pek az kazanır fakat pek çok kaybeder.

Şer’an koca, karıya küfüv olmalı, yani birbirine münasip olmalı. Bu küfüv ve denk olmak, en mühimmi diyanet noktasındadır.

Ne mutlu o kocaya ki kadınının diyanetine bakıp taklit eder, refikasını hayat-ı ebediyede kaybetmemek için mütedeyyin olur.

Bahtiyardır o kadın ki kocasının diyanetine bakıp “Ebedî arkadaşımı kaybetmeyeyim.” diye takvaya girer.

Veyl o erkeğe ki saliha kadınını ebedî kaybettirecek olan sefahete girer. Ne bedbahttır o kadın ki müttaki kocasını taklit etmez, o mübarek ebedî arkadaşını kaybeder.

Binler veyl o iki bedbaht zevc ve zevceye ki birbirinin fıskını ve sefahetini taklit ediyorlar. Birbirine ateşe atılmasında yardım ediyorlar.

Lem'alar kitabı-24.Lem'a / Risale-i nur
Hayattaki şansınız veya şansızlığınızdır.
Bana şansızlık olarak yansıdı.
Kötü ve tartışma ortamında geçen bir çocukluktan sonra ister istemez ağır hasarlar kaldı üzerimde. Her şeye çok çabuk sinirlenme ve insanlardan aşırı çekinme olarak yansıdı bu hayatıma. Yani ortaokulda, lisede insanlar rahat arkadaş edinip iyi ilişkiler kurabiliyorken ben sadece bir köşede tek başıma insanları izliyordum.
Kendi aileniz sizi bir gün bile sevmemişken başkasının sizi seveceğe inanmazsınız.

En kötüsü de benim kötü bir ailede büyümüşseniz hayatınız boyunca hissetmediğiniz sevgiyi başkalarında arar durursunuz, ya da onun umuduyla hayatınızı sürdürürsünüz.

insan hiç tatmadığı bir şeyi nasıl özleyebilir ki ?
toplumu oluşturan en küçük insan topluluğudur.
Yorucu. Aileden birinin hatasını bir ömür yük olarak sırtında taşıyorsun. Bence bu hiç adil değil.
Yıkılmak üzeri olan toplumsal kurum.
Herkes gelip geçer. Gerçekten yanınızda kalacak ve uğruna mücadele etmeye değecek şeyler hayli azdır. Bunlar da aile, hayvanlar ve doğadır.
Şu anda yok olan ailemi seviyorum. Evet onlar benim her şeyim. Hayatı da fazla büyütmüyorum. Nefretim kalmadı evet. Hayatta herkes istediği gibi yaşar. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil. Ancak saygı duymak zorunda. Saygı duyuyorum. Zaten hislerim bitti kalmadı işte. Ailemle alakam var artık bu saatten sonra. Herkes kendine yakışanı yapar. Zorla zoraki sevemezdim. Ama ne oldu? Bir deneyim ya da tecrübe. Yani diyorum çok da şey etme kafana. Devamkeeeee. Bu subjektif bir şey sonuçta. Bana göre bu. inan fazla takma kafana. Yoksa gidersin. Takma devam et yoluna. Hayat her gün açık ve mavidir. Ben geçmişe dönmem. His mis kalmadı artık. Yoluna bak. Yeniden sevmeye bak. Kimse vazgeçilmez değildir bu dünyada. Güzellik de boştur. Böyledir yani. Takmamak lazım bazı şeyleri.
Aile iyidir demek de saçma kötüdür demek de. Aklı başında anne ve babanın çocuğu ailede güzel bir eğitim tadacak ve ailesinin desteğini görecek, ileride bu destek çocuğa nötr olmayı geçtim itici bir güç olarak destek sağlayacaktır. Kötü bir ailede ise bir çocuğun travmalara, engellere maruz kalma ihtimali oldukça yüksek. Bu çocuk için aile destek değil köstek olacak ve bir şeyler yapmak istiyorsa bırakın aile desteğini almayı, ailesinin yuklediklerini aşması gerekecek. Herkesin şartı kendine özgü. Mesela aile kötüyse çocuk da kötü olacak diye bir şart da yok. Kötü ailelerden çıkan fakat bu zorluklarla pişmis ve iyiliği artmış çok insan var. Aynı şekil iyi bir aileden çıkan pek çok denyo da var. Herkesin şartı kendine özgü.
Insanın sığınacağı son kalesidir. Aile için de sorunlar olur ve doğaldır. ipleri koparmak büyük hata olur.
Her şeydir.
psikoloji bozar.
en güzeli karı ve kocadan ibaret olan iki kişilik çitlembik ailedir.
Kan bağı bana hep hastalıklı gelmiştir, en az aşk kadar.

Şu an nasıl bir insan olduğumuzun, korkularımızın, en sevdiğimiz ve en nefret ettiğimiz şeylerin mimarıdır aile, keza travmalarımızın da.

Ama berbat bile olsalar nefret edemiyorsun amk, işte hastalıklı kısım burası. Belki de sana hayatın boyunca alabileceğin en büyük zararı vermiş, ama boynu bükülse canın gidiyor. Dışarda annenin sevdiği bir şeyi yiyorsun mesela, onsuz yediğin için vicdanın sızlıyor. Ya da kardeşin dünyanın en faydasız insanı dahi olsa, tırnağı kırılsın derdin oluyor.

Kan bağı hastalıktır. insan kendine zararı olsa dahi bu kadar bağlılığı ve sevgiyi ya ailesine karşı hisseder, ya aşık olduğu insana. Üstelik bu zararın farkında olmasına rağmen.
çocuklarının sözde her zaman iyiliğini düşünerek çocuklarına sürekli kötülük yapan varlıklar. işte böylelikle biricik evlatlarının hayatlarını mahvederler. dolayısıyla bu sadece türkiyede geçerlidir. yabancı ükelerde pek rastlamadım.

not: genelleme yapılmadı.
Bu duyguyu hiçbir zaman hissedemedim.
Aile denilince aklıma yalnızca burkulan kalbim gelir.

Bir kalp burkulabilir mi?
Burkuluyormuş demek ki.