bugün

hakan arıkan' ın derhal takımldan uzaklaştırılması gerektiğini anladığımız maç. son dakikalara berabere girerken zaten böyle bir gol bekliyordu çoğu kişi. ayrıca yabancı futbolcularında vasat olduğunu anladığımız maç olmuştur. burdan başkana da selam. iyi futbolcular istiyoruz...

(bkz: federico higuain)
(bkz: bobo)
higuain'in girdiği pozisyon gol olmuş olsa büyük olasılıkla çok az eleştiri yapılacak olan karşılaşmaydı. ama işte futbolun acı yüzü. liverpool'un da kendi sahasında marsilya'ya kaybettiğini görünce insan daha da üzülüyor. çok büyük bir fırsat gerek şansızlık gerek becereksizlik yüzünden kaçtı. yazık...
lan ben neyse bişey demiyorum, diyemiyorum zira demeye mecalim kalmadı...
olimpique marseille'nın, liverpool deplasmanında 1-0 kazandığını, marseille'nin 6, porto'nun 4, liverpool'un 1, beşiktaşımızın da 0 puanda olduğunu, beşiktaşımızın kalan 4 maçtan minimum 9 puan çıkarmasının bir hayal olduğunu ve görünürde rakibinin liverpool gibi olduğunu düşünürsek ve bu rakibi aşmanın da kolay olmadığını bildiğimizden, grup maçlarının tamamlanmasına 4 maç kala annemizin ligine döndüğümüzün habercisi olan maçtır.

ayrıca; higuain denen şahsiyeti gördükçe, gökhan güleç'in suçu neydi, burak denen dallamanın suçu neydi be birader? adam her maç böyle kahraman olmaya çalışırsa çok afedersiniz biz b.ok gol atarız!

serdar özkan maçın 2. yarısında oyuna daha fazla ağırlık koymuştur. maçın bitmesine dakikalar kala ağır hareket eden kalecimize de selam ederim...
giriş: beşiktaş evvela porto'yu durdurmayı seçti ve bunu da gayet güzel başardı. porto'nun en etkili ismi quaresma, top göremiyordu resmen. ümitlendik..

gelişme: porto aklını kullanan taraf oldu. "buraya kadar gelmişiz, bu deplasmanda da puan kaybetmeyelim, berabere bari kalalım hacı... " mantalitesiyle oynadılar. sertlikle bizi yıldırdılar. ve tam da istedikleri gibi oyunu "kör döğüşü" haline getirdiler. bu işlerine geliyordu çünkü.. huysuzlanmaya başladık..

sonuç: higuain'den hiçbir s.kim olmaz... [yıkıldık]

velhasıl kelam, anafikir de şu oluyor; maalesef ki beşiktaş bu gruptan çıkamayarak bizi üzecektir.. uefa'ya kalmaları bile hayal görünüyor bu oyunla..

silinmesin tanımı: beşiktaş'ın kaybettiği şampiyonlar ligi ikinci maçıdır..
garip bir şekilde beşiktaş'ın muhakkak gol yiyeceğinin dakikalar öncesinden belli olduğu maç.
ama işte bizim taraftar kitlelerimiz öyle lümpen, öyle köylü, öyle sığır cinsi insanlardan oluşuyor ki.. birbiri ardınca gelen sinir bozucu "beşiktaşım benim biricik bilmemne" zırıltıları ve dahada berbatı adamlar onca gol pozisyonuna her atakta girmelerine neredeyse hiç bir tepki vermemeleri, takımı uyarmamaları, adeta takımı uyutmaları.
çok rahat kazanabileceği maçı bağıra bağıra gelen gol ile kaybetti beşiktaş. 90+2 falan değil mutlaka yiyecekti onu.
son dakikada uzuldugumuz mactir.

besiktas taraftari yazar arkadaslarim hic uzulmesinler , son dakikada yenen gol tamamen sanssizlikti. besiktas gercekten iyi oynamistir.

takimda 3 dengesiz vardi ki derhal care bulunmasi gerekiyor onlara.

ibrahim toraman. gol atamama krali. hazir golu atamiyor. anca sac sallasin.

ibrahim uzulmez ile nobre ( ki nobre ye fenerbahceden ahim vardir ) ye denecek hersey denmis , bana bir sey kalmamis. konu tekrarina girmeyeyim.

porto ya gelince; bir takimin futbolculari ancak bu kadar serefsiz oynar. adamlar kan dokmeye gelmisler.2 hastanelik ( bobo ve serdar kurtulus -serdar kurtulus ciddi yaralandi bence- ) 2 de yarali ( nobre ve delgoda kas yarilmasi) biraktilar arkalarinda.

kimse uzulmesin. besiktas gercekten iyi mucadele etti.

imza : fenerbahceli bir dost.

edit : eksi veren canim arkadasim. malsin anladik. son kullanma tarihini ogrenmek isterim. hoyratca kullanacam da.
böyle adalete, böyle kaleciye, böyle korkak zihniyete, böyle sert bir porto'ya ve tabi ki böyle bir güne lanet ettiren maçtır...

sen bir sürü pozisyonu kaçır, ardından gerzek defansının ıskaladığı topu kalecinle karşı karşıya bırak, zaten bir top tutmaktan aciz bir kalecin var, şans desen yok gibi bir şey, üstüne de maçı kurbanlık koyun gibi izleyen bir teknik direktörün olsun... e üstadım, sen baştan kaybetmişsin bu maçı... oynamasan da olurmuş...

kapı gibi sonuç... 0-1

bildiğim tüm küfürler size armağan olsun e mi...

(bkz: küfür lugatını maç izleyerek geliştirmek)
higuain ve ibrahim toraman'ın insanı çileden çıkarttığı maçtır.*
beşiktaş'ta bir şeylerin ters gittiği bir daha gördüğümüz maç.

ya biz çok nariniz yada karşımıza futbol takımı yerine mahalle kasapları çıkarıyorlar.

acilen çizgiden açılan ortalara bir çare bulunması lazım. ha birde kornerlere. forvet demeye gerek duymuyorum bariz ortada zaten.

ama son vuruşlar hariç iyi futbol oynadık be. birde o kadar sakatlık olmasaydı ve o boş kaleyi tutturamadığız şutlar olmasaydı s*kimizi sallıya sallıya yenerdik.

ama yenildik.

son olarak orhan gencebay'dan geliyor; kaderin böylesine yazıklar olsun.
quaresma'nın arjantinli olduğunu öğrenmemize vesile olan maç. ayrıca dünya kupasındaki almanya-arjantin maçındaki performansı da hâlâ akıllardaymış. vay ki ne vay.

hadi portekizli adama arjantinli dedin eyvallah. maçı hangi rüyanda gördün be adam? nası aklında kalabildi olmayan bir performans?
tam küfredilesi maç. iddaa'da vatanseverlik ile para arasında kaldım ve bjk'ya oynadım. beni uyaran amcaya bile kulak asmadım. amca ne güzel söyledi; "beşiktaş bu oğlum, 5 dakikada insanı çileden çıkarır."
oynayıp kazanamayan pırto'nun tekme tokat yöntemiyle aldığı maçtır.

böyle şansın da ta .. koyim.
porto'nun son dakikalarda bile topu rakip sahada tutmak için forvet oyuncusu değişikliğinde oyuna yine bir forveti aldığı maçtır.

bir türk takımı olsa, deplasmanda 0-0 devam eden maçta dakika 80'e vardığında forvet çıkarıp, ya defansif orta saha, ya da stoper alır.

porto'nun mantalitesinde maçı kazanmak vardı. ahanda "ben bu maçı bir şekilde kazanmaya geldim arkadaş" mantığı budur.
maçın spikerinin oyuncularının adlarını karıstırıp harmanlayıp içine sıcmasıyla ve salak yorumlarıyla izleyenleri daha bir sinir harbine goturen duruma el atmıstır.
türkiye'yi kahreden maçtır. böyle üst düzey bir maçta kaçmaması gereken pozisyonları kaçırırsanız, rakibiniz de porto gibi bir takımsa, gelir pis bir pozisyonda golü atar. bunu anlayorum. annesinin yaşayıp yaşamadığını merak ettiğim hollanda'lı hakemin yaptıklarına ne demeli bilemiyorum. sen uluslararası bir hakem olmuşsan rakibin niyetini çözeceksin kardeşim. adamlar rakibi sakatlamaya çıkmış hakem sadece faul vererek geçiştiriyor. ertugrul saglam şu iki maçta; birer oyuncu değişikliği hakkını kendi isteğiyle kullanmıştır. başka söyleyecek bir şey yok.
gokhan telkenar'in ilker yasin'i bile gececegini bize gosteren mac.

(bkz: boynuzun kulagi gecmesi)

bu gece ilker yasin olsa daha cok sacmalayamazdi herhalde.

-"butun planlarini bozduk, kahroldular". (dk. 81 mac 0 - 0, adamlar deplasmandan beraberlikle donuyor, kahroluyorlar evet)

-"quaresmaaa, bugun cok uzduk onu, cok mutsuz ettik"

-"butun planlari buymus, hepsi buymus ama olmuyacak, tutmayacak" (yahu ne planı birader)

-"korktular suanda besiktas'la yuz yuzeler." (ya sabir)
kaleci hakan arıkan'ın 0-0 a bağlamaya çalıştığı, ancak son dakikadaki pozisyonda kararsız kalmasıyla kalesinde golü gördüğü maç.
her aut atışı ağır adımlarla sakin sakin kullanmış, tribündeki beşiktaş taraftarlarının bile tepkisini çekmiştir.
beşiktaş gol a-ta-mı-yor.
gol ha-zır-la-ya-mı-yor.
kaleye gelirken paslaşmaları gereken yerde kaleye şut atıyorlar, vurmaları gereken yerde dolandırıyorlar topu.

ne desek boş
olan oldu.
kuralar çekildiğinde de umutlu değildik aslında. mucize olmadı.

bu saatten sonra oyuncuları da yıpratmanın alemi yok. elde olan bunlar. lig bunlarla geçecek.
beşiktaş ın avrupa kupalarında yine şaftı dağıttığının resmi olan maçtır. bu sene özellikle fenerbahçe ve az da olsa galatasaray avrupada iş yapar. türk futbolu zaten geriye gidiyor. *
bakınız ne kadar güzel söylemiş.

(bkz: atamayana atarlar)
marsilya' nın ardından porto' nun kasaplıklarına sahne olmuş maçtır. merak ediyorum hakem bobo sakatlandığı ve diğer fauller yapıldığı sırada neredeydi?
serdar özkan ve eduardo cisse başta olmak üzere, beşiktaş mükemmel bir mücadele verdi. ancak dünyanın en nankör sporu futbol porto' ya güldü ne yazık ki.
(bkz: çile bülbülüm çile)

toraman oradan o topu dışarı attın ya helal olsun.
Beşiktaş futbol takımının Porto'ya bir sıfır yenildiği maçtır.

itiraf ediyorum, uzatma dakikalarında gelen porto golünden sonra ağzımdan öyle bir oooh çıktı ki, sanırsın orgazm oldum, hatta o oh'tan sonra bir de sol elimi yumruk vaziyetinde dikey tutarak sağ elimin alt yüzeyini de sol elimin üzerine vurmak suretiyle bir "şlak" sesi çıkardım.

Efenim beşiktaş düşmanı mıyım? Hayır...

Beşiktaşın galip gelmesini çok istedim mi? Evet...

Maç boyunca beşiktaşın atamadığı gollerde saçımı başımı yoldum mu? evet...

Peki neden Porto gol atınca derin bir oh çektim o zaman?

Anlatayım.

Derin bir futbol bilgisine sahip değilim, ancak, normal bir futbol seyircisinin dahi görebileceği gerizekalılıklar bu maçta fazlasıyla mevcuttu.

Porto hücumları beşiktaş defansı tarafından durdurulamadı, top ya kalecide kaldı ya da out'a gitti.

Beşiktaş defans ve orta saha oyuncularının attıkları pasların yüzde doksanbeşi rakip oyunculara gitti.

Beşiktaş hücumları ya Porto defansı tarafından kolaylıkla kesildi ya da kalecide kaldı.

Dün akşamki oynanan maça beşiktaş yerine bizim mahallenin takımı çıkaydı eminim daha iyi oynarlardı.

Efenim bu takımın oyuncuları pas veremiyorlar, ayaklarında top tutamıyorlar, çalım atamıyorlar, şut çekemiyorlar... işte beni çıldırtan hususlar bunlardır.

Maçın uzatma dakikalarında atılan bir golle Porto lehine bitmesi ise tamamen Porto'nun basiretsizliği ve şanssızlığından kaynaklanmaktadır.

Bir önceki akşam Fenerbahçe'nin oynadığı futbolu hatırlayınız, bir de dün akşam beşiktaşın oynadığı futbolu düşününüz. Arada uçurumlar var değil mi? Nerede Fenerbahçe'nin şakır şakır top oynayan futbolcuları, nerede beşiktaşın kazmaları, odunları...

Şu an bu satırları yazarken dahi sinirden parmaklarım titremektedir.

Futbolcuların bir takım sıkıntıları olabilir, teknik direktör, yönetim veya herhangi başka birşey.

Ancak profesyonel bir futbolcu, eğer gerçekten profesyonel ise sahaya çıktığı anda bu sıkıntıları bir kenara bırakır ve kendisin verilen görevi yerine getirir.

Dün akşam sahada, o sırada inönü stadının yanından geçerken tesadüfen içeri çağırılıp, üzerlerine Beşiktaş forması giydirilen ve sahaya gönderilen sıradan vatandaşlar vardı.

Ama inanın Beşiktaş sahada yoktu... Biz sadece Beşiktaş olduğunu zannettik hepsi bu.

Ben yönetimin yerinde olsam, bu kazmaların alayını anında def eder, ikinci ligten adam toplar oynatırım. Eminim çıkıp oynayacaklardır...
maalesef ertuğrul sağlam'ın çapını belli eden ve hakan arıkan'ın nasıl milli takım kalecisi olduğunu sorgulattıran maç.

hakan arıkan hem beşiktaş'ın hem de milli takımın kalecisi. ama son dakikada bağıra bağıra gelen golde quaresma'nın üstüne gidip alan daraltmak varken kalesinde hem de yakın köşeyi açık bırakarak bekledi. quaresma da klasına yakışır bir şekilşde ağları gördü. bir kaleci için olmazsa olmaz olan fundamentaldan bu kadar uzak olursan bu golü yersin arkadaş. hem kendini yakarsın, hem takımı bitirirsin, hem de taraftarı çileden çıkarırsın.

ertuğrul sağlam'a gelince. maalesef zico'nun son 3 maç dışındaki hali gibi. yani her takıma aynı formasyon ve aynı oyun anlayışıyla çıkıyor. yeni, karşı takımı şaşırtacak en ufak bir aksiyon yok. çıkanın yerine girecekler hatta dakikaları bile belli. sadece dün dakikalar kaydı. onlar da zorunluluktan.

hakem ise enteresan bir arkadaş. iki adam sakatlanıp çıktı, iki adamın kaşı patladı ama nedense kartlar cebinden çıkmadı.

son olarak taraftar. yine muhteşemlerdi. sanırım galatasaraylı olarak ebedi olarak kıskanacağım tek şey bu olacak beşiktaş'ta.