entry'ler (432)

ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler

evdeki tüm kalemleri arayıp hangi uçlu kalem daha güzel yazıyor diye bakmak.

kid francescoli

güneşli bir sabah, ışıl ışıl denizin kokusuyla uyanmışsınız gibi hissettiren şarkıları olan fransız müzik grubu.

azuro
1986
nopalitos

bir şarkı bırak

whats on your mind - drug store romeos sınavlarım baslicak ödevlerimi yapmadım ailevi sorunlarım var kıskanç arkadaşlarım var bazen durduk yere ağlıyorum ama bu şarkı çaldığında birden dans etmeye başladım o etkiyi bi ben hissederim üzgünüm arkaslar ama dinlemek isteyen olursa bıraktım.

bir şarkı bırak

bazen uçmak isterim - bilek kesme türküsü.

sözlük yazarlarının ihtiyaçları

keşke benliğim somut bir oda olsa girsem ve kapıyı sonsuza kadar kilitlesem.

meleklerin sözü var

sakin, huzurlu, sevgi dolu bir yalın şarkısı. çoküseeel.

makyaj yapan kızlara kokona diyen alfa kız

sen makyaj yapmamaktan memnunsan neden yapanları eleştirme gereği duyuyorsun o zaman??? sen doğal halinle mutlu ol biz de böyle iyiyiz ayrıca makyaj yapmak çok eğlenceli :p
not: pembe kırmızı eyeliner süren bi kokonalslfjflg

içinden gelen bir şey yaz

herkes mutlu olsun.

sözlük yazarlarının itirafları

kuzenim var 15 yaşında ben 23 yaşındayım. arkadaşı gibi görüyor beni her şeyi anlatıyor bir çocuktan bahsetti buluştukları günü hayatımın en güzel günüydü diye anlattığı biri yani öylesine biri değil bunu söylüyorum çünkü o yaşlarda gelip geçicidir her şey bir sürü şey anlatıyor ama hiçbiri hakkında bunu demedi neyse çocuk ondan feci kötü bir şekilde ayrılmış. benim başıma gelse kaldıramam ama o öyle umursamaz anlatıyor ki fiziksel görünüşüyle bile dalga geçmesini umursamadan anlattı gerçekten umursamadı bunu anlayacak kadar onu tanıyorum. üstünden çok zaman geçmiş unutmuş da diyeceğim bir durum değildi. kendimi düşünüyorum o şekilde terk edilsem aylarca kendime gelemem bu çocuk 15 yaşında ben 23.. sonra düşündüm ve aramızdaki farkı buldum. o babasıyla arkadaş gibi babası annesi gibi babası onun her şeyi sığındığı, güldüğü, konuştuğu bağırsada çok sevdiği biri babası onun her şeyi. başkasının bir önemi yok. benim beni seven bir babam var ama sığınacağım, arkadaşım gibi aynı zevklerimin olduğu yanında uzak hissetmediğim, korkmadığım bir babam yok. ama sevdiğini biliyorum benim için her şeyi yapar ona kırgın ya da kızgın olamıyorum onun neler yaşadığını nasıl büyüdüğünü biliyorum. sadece üzülüyorum çünkü 15 yaşında bir çocuktan daha savunmasızım.

barbie filmi

herkes filmden farklı birşey anlamış ideolojiler ve mesajlar görülmüş hep. siz hiç barbie bebekle oynadınız mı bilmiyorum ama eminim çocukken bu bebekle oynayanlar filmi daha iyi anlamıştır. bende küçükken barbie ile büyümüş saatlerce oynamış onun dünyasından çıkamamış bir çocuk olarak anladıklarımı ve hissettiklerimi aktarmak istiyorum. şimdi şöyle barbieyle oynarken o siz olursunuz. anne olup uyutup yedirdiğiniz bebeklerden değildir. rolünüz annecilik olmaz. o sizsinizdir o an ruhunuz yarattığınız dünyanın içine girer o dünyadaki barbie aslında sizsinizdir. filmde barbienin dünyası o dünya. barbieyi sanki görünmeyen bir el oynatıyormuş gibi çekmişler hatta. o el işte bizim elimiz, filmdeki barbie aslında biziz. oynamaya başladığınız an ruhunuz girmiştir o dünyaya. dünyadan soyutlanırsınız bu yüzden filmde iki dünya var gerçek dünya ve barbienin dünyası. kız geceleri partiler şu an hatılayamadığım filmdeki diğer öğeler hepsi o an ki hayallerin parçaları. bu arada filmde kenin ikinci planda olması feministlikle ilgili değil küçük kızlar nasıl oynuyorsa öyle çekilmiş film. bende oynarken keni umursamazdım o bir figürdü. film bu konuda çok iyi çocukken ne yaptıysak göstermişler. barbieyle oynamadıysanız bari çocukları oynarken bi gözlemleyin.

filmi izlerken çocukluğum ve o anlar aklıma geldi sanki bir an kendimi oynarken dışardan izlemişim gibi hissettim. veda edemediğim bir şeye veda ediyormuşum gibi bir duygu sardı içimi. barbienin söylediği gibi acı ama güzel. sonunda barbienin ne olacağını bilmemesi gibi geleceğimizi bilmeden veda edemeden çıktık o dünyadan ve unuttuk.. film bizi tekrar bize hatırlattı hayallerimizi umutlarımızı gücümüzü ve özgürlüğümüzü hatırlattı. her birimizin o küçük kıza veda etmesini sağladı ve kendimize yarattığımız dünyayı sevmemiz gibi gerçek dünyayı da kendimize özel kılabileceğimizi, sevebileceğimizi göstermek istedi. o günlere dönmeyi çok isterdim ama o zamanda ben burdaydım şimdide burdayım o zaman farklı biri değildim ki sanki o kız gitti ve asla geri gelmeyecek gibi hissetmem neden? :(

sabah sabah insanı geren şeyler

erken uyanmayıda severim hazırlanıp okula gitmeyide severim kelebek gibi uyanır hazırlanırım sonra annem gelip etteğimin boyuna laf yapar ve tüm o enerjim söner. :(

uludağ sözlük

whatsapp grubuna dönüşmüş platform ilham veren hiçbir yazıya denk gelmedim ne okuyacak bir şey var ne yazacak. bu saçma ortamı moderatörler bile terk etmiş anlaşılan.

artık saraca başlığı istemiyoruz kampanyası

ya gerçekten başka türlü eğlenemiyor musunuz bıktım saçma sapan başlıklardan yazıcak hiçbir şey yok.. yok ture yok saraca gidin grup açıp orda yapın geyiğinizi.

bir şarkı bırak

Light in babylon - baderech el hayam (denize doğru giden yolda)
https://youtu.be/2hHfAan74ek?si=61UOj4ijabY0FMX3

hayat bir hediyedir
hayat beklemektir.

günaydın arkadaslar çok tatlısınız

günaydın biliyorum :3

gecenin şarkısı

gafsa - natacha atlas

https://youtu.be/LrQDp52jZjE?si=yWATI26PTpPMWm25

moderasyonun özel mesajları okuması

moderatöre attığım mesaja bile geri dönüş olmadı ki hiç sanmıyorum merak edip okuduklarını terk edip gitmisler burayı.

editmedit: kim bu sözlüğün moderatörleri biri söylesin
editbilmem ne: moderatörler neerdeeeeee

hesabı silip gitme isteği

iğreniyorum burdan. 2015ten beri yazdığım şeyleri hatıra olarak görmesem silip gideceğim ya da herkes beni engellesin kimse görmesin hesabımı.

sözlük yazarlarının 15 yaşından hatırladıkları

güneşli okul günleri, saçımızı toplamak için sıraya girdiğimiz koridordaki ayna, ilk aşklar ilk heyecanlar, gıcık ingilizce öğretmenim, öğle arası okula yetişme çabaları, pencere başında üst sınıfların dedikodusu, sınıfta nefret ettiğim çocuğun derste beni izlerken gördüğümde hissettiğim şey.. masumiyetle karışık saf cesaret hepsi çok güzeldi. keşke geri dönüp tekrar yaşasam 15 yaşımı keşke ben hep o olsam.

life in mono

bu şarkıda masumiyetin aynı zamanda tehlikeli olduğunu vurgulayan bir hava var.