bugün

doğası itibari ile dogmatik yapılar olan dinlerin diyalog yaptırılmak sureti ile en basit ifade ile sürtünme neticesi kıymık haline dönüştürülme işidir.

http://www.diyalogmasali.com
bakara suresi 101. ayet
onlara allah tarafından yanlarındaki kitabı doğrulayıcı bir peygamber gelince, daha önce kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki gerçeği bilmiyorlarmış gibi allah'ın kitabını arkalarına attılar.

bakara suresi
213. ayet
insanlar tek bir ümmet idi. ayrılmaları üzerine allah, nimetinin müjdecileri ve azabın habercileri olarak peygamberleri gönderdi ve onlarla birlikte insanlar arasındaki anlaşmazlıklarda hakem olması için hak ile kitap indirdi. bunda da yalnızca kendilerine kitap verilenler, kendilerine bunca apaçık ayetler geldikten sonra tutup aralarındaki ihtiras yüzünden anlaşmazlığa düştüler. bunun üzerine allah kendi izniyle inananları anlaşmazlığa düştükleri hakka doğrudan ulaştırdı. allah dilediğini doğru yola çıkarır.

ali imran suresi
19. ayet
doğrusu allah katında din, islam'dır. o kitap verilenlerin ayrılığa düşmesi ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtirastandır. her kim de allah'ın ayetlerini inkar ederse, şüphe yok ki allah, hesabı çabuk görendir.

ali imran suresi
20. ayet
buna karşı seninle tartışmaya kalkışanlara de ki: "ben yüzümü islam ile tertemiz allah'a tuttum, bana uyanlar da." o kitap verilenlerle verilmeyen ümmilere de ki: "siz islam'ı kabul ettiniz mi?" eğer kavgayı kesip islam'a girerlerse doğru yolu tutmuşlardır. yüz çevirirlerse, sana düşen ancak tebliğdir; allah o kulları görüyordur.

ali imran suresi
64. ayet
de ki: "ey kendilerine kitap verilenler, gelin aramızda ortak bir kelimede birleşelim, allah'tan başkasına tapmayalım, o'na hiçbir ortak koşmayalım ve allah'tan başka kimimiz kimimizi rab edinmesin!" eğer bundan yüz çevirirlerse: "bizim gerçekten müslüman olduğumuza şahit olun!" deyin.

ali imran suresi
65. ayet
ey kendilerine kitap verilenler, niçin ibrahim hakkında tartışıyorsunuz? oysa tevrat ve incil ancak ondan sonra indirildi. bunu da mı kavraya mıyorsunuz?

ali imran suresi
69. ayet
kitap verilenlerden bir topluluk, sizleri şaşırtmayı arzu etti. oysa kendilerini şaşırıyorlar da farkına varamıyorlar.

ali imran suresi
70. ayet
ey kendilerine kitap verilenler, neden göz göre göre allah'ın ayetlerini inkar ediyorsunuz?

ali imran suresi
71. ayet
ey kendilerine kitap verilenler, neden hakkı batıla buluyorsunuz da gerçeği bile bile gizliyorsunuz?

ali imran suresi
72. ayet
kitap verilenlerden bir kısmı da şöyle dedi: "varın o inananlara indirilene güpe gündüz inanın, sonunda da dönüp inkar edin, belki onlar da dönerler.

ali imran suresi
75. ayet
kitap verilenlerden öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet bıraksan onu sana geri verir. yine onlardan öylesi vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine binmedikçe onu sana vermez. çünkü onlar: "bizim aleyhimizde okur yazar olmayanlarda bir yol yok" derler ve allah'a karşı bile bile yalan söylerler.

ali imran suresi
98. ayet
de ki: "ey kitap verilenler, niçin allah'ın ayetlerini inkar ediyorsunuz? allah yaptıklarınızı görüp duruyor."

ali imran suresi
99. ayet
de ki: "ey kitap verilenler, niçin inananları allah'ın doğru yolundan engelliyorsunuz? görüp durduğunuz halde niçin onun çarpıklığını istiyorsunuz? allah yaptıklarınızdan habersiz değildir."

ali imran suresi
100. ayet
ey iman edenler, eğer o kitap verilenlerden her hangi bir gruba uyarsanız, sizi inandıktan sonra döndürür kafir ederler.

ali imran suresi
110. ayet
siz insanlar için çıkarılmış ümmetlerin en hayırlısı olmak üzere yaratıldınız. iyiliğin yapılmasını emreder, kötülüğün yapılmasını yasaklarsınız ve allah'a inanır iman getirirsiniz. kitap verilenler de inansalardı, haklarında hayırlı olurdu. içlerinde inananlar varsa da pek çoğu dinden çıkmış fasıklardır.

ali imran suresi
113. ayet
hepsi bir değildir. kitap verilenler içinde gece vakitlerinde allah'ın ayetlerini okuyup secdeye kapanan doğru bir topluluk vardır.

ali imran suresi
186. ayet
çaresiz, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve kesinlikle gerek sizden önce kitap verilenlerden ve gerekse allah'a ortak koşanlardan bir çok incitici sözler işiteceksiniz. eğer sabreder ve allah'tan korkarsanız işte bu, azmedilmesi gereken şerefli işlerdendir.

ali imran suresi
187. ayet
vaktiyle allah, kitap verilen okur yazarlardan: "andolsun ki, onu insanlara anlatacaksınız ve gizlemeyeceksiniz." diye söz almıştı. derken onlar, onu arkalarına atıp az bir para karşılığında sattılar. ne kötü bir alışverişti bu!

ali imran suresi
199. ayet
kitap verilenlerden de allah'a, size ve kendilerine indirilene, allah'a boyun eğerek inananlar ve allah'ın ayetlerini birkaç paraya satmayanlar vardır. işte onların, rablerinin katında mükafatları vardır. şüphe yok ki, allah hesabını çabuk yapar.

nisa suresi
47. ayet
ey kendilerine kitap verilenler, gelin o beraberinizdekini doğrulamak üzere indirdiğimiz bu kitaba, biz bir takım yüzleri silip de enselerine çevirmeden veya onları cumartesi yasağını çiğneyenleri lanetlediğimiz gibi, lanetlemeden önce iman edin! yoksa allah'ın emri daima yerine gelmiştir.

nisa suresi
131. ayet
allah'ındır göklerde ve yerde ne varsa. andolsun ki, sizden önce kitap verilenlere de, size de: "allah'tan korkun!" diye tavsiye etmiştik. bununla birlikte inkar ederseniz biliniz ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi allah'ındır. allah her şeyden müstağni ve övülmeye layıktır.

nisa suresi
159. ayet
andolsun, kendilerine kitap verilenlerden ölümünden önce ona iman etmeyecek hiç bir kimse yoktur. kıyamet gününde de aleyhlerine şahit olacaktır.

nisa suresi
171. ayet
ey kitap verilenler, dininizde aşırılığa gitmeyin ve allah hakkında yalnızca gerçeği söyleyin! meryem oğlu mesih isa, yalnızca allah'ın peygamberi, meryem'in ulaştırdığı kelime'si ve ondan bir ruhtur; başka birşey değil. gelin allah'a ve o'nun peygamberlerine iman getirin ve "üçtür" demeyin. bundan vazgeçin; hakkınızda hayırlı olur! allah, ancak bir tek ilah'tır, haşa o'nun bir oğlu olması asla düşünülemez. göklerde ve yerde ne varsa hepsi o'nundur. vekil olarak da allah yeter.

maide suresi
5. ayet
bugün temiz nimetler size helal edildi. kendilerine kitap verilenlerin yemekleri size, sizin yemekleriniz de onlara helaldır. hür mü'min kadınlarla, sizden önce kendilerine kitap verilenlerin hür kadınları, namusunuzu muhafaza etmek, zina etmemek, gizli dost tutmamak, kendilerine mehirlerini verip nikahlamak şartıyla size helaldır. her kim şeriatın hükümlerini tanımazsa, bütün yaptıkları boşa gitmiştir ve o ahirette zarara uğrayacaklardandır.

maide suresi
15. ayet
ey kitap verilenler, şimdi size, kitabınızın gizlemekte olduğunuz birçok yerlerini sizlere açıklayan birçoğunu da geçiveren peygamberimiz geldi. işte size allah'tan bir nur, bir parlak kitap geldi.

maide suresi
19. ayet
ey kitap verilenler, bakınız size, peygamberlerin gelişinin kesintiye uğradığı bir zamanda: "bize ne müjdeyle sevindirecek bir müjdeci ne de ihtar ile gocunduracak bir uyarıcı gelmedi!" demeyesiniz diye, tatlı ve acı gerçekleri açıklayan elçimiz geldi! işte size hem müjdeci hem de uyarıcı bir peygamber geldi! allah, her şeye gücü yetendir.

maide suresi
57. ayet
ey iman edenler, ne sizden önce kitap verilenlerden dininizi eğlenceye alıp oyuncak yerine koyanları ne de kafirleri dost tutmayın! allah'tan korkun, eğer inananlar iseniz.

maide suresi
59. ayet
de ki: "ey kitap verilenler, siz yalnızca allah'a inanmamızdan; bize indirilene ve daha önce indirilene inanmamızdan, bir de çoğunuz doğru yoldan çıkmış olduğunuzdan dolayı bizden hoşlanmıyorsunuz."

maide suresi
65. ayet
eğer kitap verilenler iman edip allah'tan korksalardı, şüphesiz onların kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere koyardık.

maide suresi
68. ayet
de ki: "ey kitap verilenler, siz tevrat'ı, incil'i ve rabbinizden size indirileni uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz." andolsun ki, rabbinden sana indirilen -bu kur'an-, onlardan birçoğunun azgınlığını ve küfrünü artıracaktır. o halde kafirlere acıyacağın tutmasın!

maide suresi
77. ayet
de ki: "ey kitap verilenler, dininizde haksız yere aşırılığa dalmayın ve bundan önce şaşmış, birçoklarını da şaşırtmış ve yolun doğrusundan sapmış bir kavmin keyifleri ardından gitmeyin!"

tevbe suresi
29. ayet
kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde allah'a ve ahiret gününe inanmayan, allah'ın ve peygamberinin haram ettiğini haram tanımayan ve hak dinini din edinmeyenlere küçülmüş oldukları halde kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın!

hadid suresi
29. ayet
çünkü kendilerine kitap verilenler bilmeyecekler mi ki, allah'ın lütfundan birşey (i elde etmey) e güç yetiremezler ve gerçekten lütuf allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. allah çok büyük lütuf sahibidir.

hasr suresi
2. ayet
o'dur kitap verilenlerden inkar edenleri ilk haşir için yurtlarından çıkaran. siz, onların çıkacaklarını sanmadınız, onlar da kalelerinin kendilerini allah'tan koruyacak engelleri olduğunu sandılar, fakat allah onları hesap etmedikleri bir yönden bastırdı ve kalplerinin içine korku düşürdü. öyle ki, evlerini bir yandan kendi elleriyle, bir yandan da mü'minlerin elleriyle harap ediyorlardı. ey görecek gözleri olanlar, düşünün de ibret alın!

müddessir suresi
31. ayet
biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık, sayılarını da sadece inkarcılar için bir fitne vesilesi kıldık ki, kitap verilenler kesin inanç edinsin, inananların imanını arttırsın, kitap verilenlerle, müminler şüphelenmesin, kalplerinde hastalık bulunanlarla kafirler: "allah bununla mesela ne demek istiyor?" desin, işte böyle allah, dilediğini şaşırtır, dilediğine de yola getirir. rabbinin ordularını sadece kendisi bilir; ve o ancak düşünmek için insanlara bir öğüttür.

beyyine suresi
6. ayet
gerek kitap verilenlerden, gerekse müşriklerden küfredenler, muhakkak cehennem ateşindedirler, orada ebedi kalacaklardır. onlardır bütün insanların en şerlileri!

şura suresi
14. ayet
onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. eğer belli bir süreye kadar rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.

şura suresi
15. ayet
işte onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. onların heveslerine uyma ve de ki: ben allah'ın indirdiği kitab'a inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. allah bizim de rabbimiz, sizin de rabbinizdir. bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. aramızda tartışılabilecek bir konu yoktur. allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de o'nadır.
cemaatlerin yaptıklarını kılıfına uydurmalarıdır.
sınıfta kaldığımız, geçer not bile alamadığımız, sözde olan ama özde rastlanamayan konulardan biri.
sağlanıldığı zaman karşılıklı anlayışın var olacağı durum.
yahu allah aşkına dindar olmayan şu garibe biri şunu anlatsın:

dinin kendi içinde diyalog sağlanmamışken şu dinler arası diyalog hikayesi nedir?cemaatler arası çekişmeler hala varken,cemaat-tarikat arası çekişmeyi bitirmeyen adamın dinlerarası diyalogta nasıl bir manevi çıkarı var acaba?bırakın insanları kandırmayı kendi içinize bakın önce..
islam dünyası üzerinde etkili olan ve elini veren herkesi çarpmaya yönelik bidat cerayanıdır...islamiyet için tehlikeli olaydır..Allah korusun insanın imanını tehlikeye sokabilir..bir hrıstıyanının cennete gidebilebilebileceğine inanmak ne demektir yahu...öyle şey yok....
türkiyedeki temelleri said-i nursi'nin fener rum patriğini ziyareti ile gerçekleşmiş olan ve onun fikirlerinin devamı niteliğinde olan, nurculuk felsefesinin ortaya attığı ama neyi içerdiği izah edilmemiş olan iyi niyet ziyaretleri ve bu konuda kelli felli adamların oturup günlerce lak lak yaptığı kavramdır.
(bkz: allah a inanmayan insandan her şey beklenir)
savunanların allah yolundan çıktığı durumdur. bu siyaseti hangi cemaatin savunduğu ise çok açıktır.

ey inananlar! yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. şüphesiz allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. (maide 51)
+ Ben müslümanım.
- Ben hıristiyan.
/ Ben yahudi.
* Ben hinduistim.
% Merhabalar ben de insanım. *
dogmatizmle asla bir iletişim olamaz. Dil iletişim olarak zaten kusursuz bir durumda değilken, dogmatizmle beraber bir ortayola varma şansı tamamen yitirilir. insanlık tarihi bunun en büyük kanıtıdır.

Ancak dogmatizm tarihi bile değiştirir.

örnek: sözlük.
+ selamün aleyküm.
- what did you say? ı am sorry.
+ bırak hacı bunlarla konuşulmaz allahın selamını almıyor daha münafıklar.
http://www.facebook.com/p...6463784062551&theater
siyasi amaçlı, örtülü olarak abd'nin emperyalist düzenine destek veren projedir. şöyle ki, her kavram bir düşman yaratır. dinlerarası diyalog'un da düşmanı tabi olarak dinsizliktir. global düşünecek olursak; yahudiliğin temsilcisi israil, hıristiyanlığın temsilcileri abd ve avrupa birliği, islamın temsilcileri ise, başta türkiye olmak üzere arap ve afrika ülkeleridir. tüm bu denklemde arda kalan süper güçleri (rusya ve çin) düşünecek olursak; komünist ülkelerin sindirilmesinin amaçlandığı bir dünya projesidir.

(bkz: kapitalizmin oyunları)
papalık baktı gördü ki çok para gidiyor bu işe, anladı bi cacık çıkmaz bu işten, çekti elini eteğini. m.bardakçı da böyle birşeyler demişti.
dia: through-yoluyla
legein: speak-konuşma
dialogue: konuşma yoluyla
dinerarası diyalog: herkesin konuşma yoluyla kendi dinini anlatması olarak tanımlanabilecek başlıktır. bir hristiyanın iki satır konuşmasıyla, dinini değiştireceğinden korkanlar için zararlıdır, uzak dursunlar efendim. imanı sağlam olanlar: yola devam. zira bir kişinin imanına vesile olmak üzerine güneşin doğup battığı herşeyden daha hayırlıdır diyor efendim (sav).

ayrıca ebu cehil ve bilumum mekke müşrikleri (dikkat! müşrik: ortak koşan) müslüman mıydı acaba?
efendimiz (sav) hz. hatice validemizin servetini kimlere verdiği ziyafetlerde bitirdi?

azıcık insaf.
azıcık akıl.
azıcık izan.
ve... edep.

ayrıca (bkz: (#18247171))
mitolojiden beslenip saçma dogmaları ile bu zamana kadar gelmiş kavramların bir türlü anlaşamaması gerçekten anlaşılmaz bir durum.
rahip: islam iyi ya bence, islam süper.

haham: ne diyorsun islam on numara. ezan sesi huzur dolu.

imam: lan her şey iyi de niye biz fakiriz siz bolluk içindesiniz?

rahip: hafız siz de manevi doygunluk var.

haham: hem burası imtihan boş ver, bırak burda malı biz götürelim. hadi biz kalkalım rahip.

imam: olum içtiğiniz çayları ödeseydiniz... neyse ben ödeyim sevaptır.
islam: ben doğru dinim. bana biat et.
hristiyanlık: evet doğrusun ama sana biat edersem halkım ne der?
yahudilik: keh keh.
medeniyetler arası ittifak olarak da pazarlanan ve dolayısıyla abd emperyalizminin hizmetindeki, kendi emellerini egemenlerin çıkarlarıyla bağdaştıran islamcıların kendi halklarını ve dindaş halkları ortak çıkarları için kandırmalarına yarayan kavramdır. güçlü, güçsüz ile diyalog kurmaz; sadece dikte eder. bugün dünya siyasi sahnesinde yaşananlar da aynen budur. gerisi hikayedir.
fetullah hocanın gayet usulüne uygun şekilde yapmaya çalıştığıdır...
"De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda Aynı Olan Bir Kelimeye Gelin: Allah'tan Başkasına ibadet Etmeyelim ve O'na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım; Allah'ı Bırakıp da, Kimimiz Kimimizi Rabler de Edinmesin. Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse, işte o zaman: “Şahit olun ki biz müslümanlarız!” deyiniz.''

Âl-i imran, 3/64
görsel
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar