bugün

kalpler ancak allah ı anmakla huzur bulur

Ayeti kerimenin manasını anlamak için işaret ettiği fiile kaynak teşkil eden merkez çıkış noktasına bakmak icap eder. Nedir o? Huzur.

O halde öncelikle huzurun ne olduğunu bilmemiz gerekir: Tdk ya göre huzur, ruhsal yönden rahatlamak. ifade bu. Yani olay manevi. Ruhla ilgili. Peki kalple ne alakası var? Kalp insanın karargâhı. Maddi beden ile ruhun birleştiği ana merkez. Yani nefs dediğimiz cismani beden ile vicdan dediğimiz ruhun ortak mekanı. O halde kalp sadece hayvani nefse ve onun iştiyakı Emel Arzu istek ve dünyevi şeylere ait değil. Yani hayat salt lezzetlerle şehvetlerle oyun eğlenceyle ve bilumum vesair her nevi madde ile geçmez. Yanı sıra insana din iman inanç amel ihlas, yani maneviyat lazımdır ki onda rabbın cevheri olan ruhu sultani hayat bulsun. Aksi halde insanın hayvandan ne farkı kalırdı ki? Hatta hayvandan daha aşşağılık bir yaratığa dönüşür, eğer insanda maneviyat olmasa idi. Elbetteki din yüzeysel değil, tüm ilahi semavi ve evrensel değerler manzumesi ahlaka erdeme ve fazilete malik olarak. Yoksa müslümanım deyip her haltı yiyen emir yasak dinlemeyen, öğrenmek istemeyen, bilse de yapmayan nefsine uyan günümüz dindarları olan bizlerin hali ve ahvali üzere değil. Kalp allahı zikredecek, dua ibadet Tevbe ve bilcümle salih ameli işleyecek ve ve, facir (günah, yasak, haram) amelden sakınacak ki huzur bulsun. Yoksa sade dilde zikir boğazdan aşağı geçmez kalbe inmez, kalpte her türlü pislik barınırsa o zikir dilde kalır bedene sirayet etmez. Huzur da bulamaz, mutmain de olamaz. Dünyaya doymadan gözü açık gider. Çünkü dünya hırsı doyurulamaz. Taa ki kalp yaradanın muhabbetiyle dolu olana değin. Kalpte Allah sevgisinden gayrı ne varsa hastalıktır pisliktir necistir. Ne olduğuna göre. Kalbinde domuz sevgisi olan necistir mesela. Dünya, nimetlerinden helal dairede istifade etmek içindir. Geçici. Geçimlik. Kullanımlık. Yoksa dünya sevgisini kalbe yerleştirmek için değil. Zira kalp allahın evi Kabe mesabesindedir. Kalp Allah'a aittir, başkasına değil. Oysa ki cenabı Hakk necaset olan yere tecelli etmez. Allah paktır temizdir. Temiz yere gelir. Yüce allahın tecelli ettiği kalbin sahibi ancak onun halifesi olabilir. Diğerleri değil. Bu dünyadan el etek çekmek değildir. Bu Dünyayı allahın istediği gibi yaşamaktır. Tertemiz. Halkın içinde hakla. Eli işte kalbi zikirde daim huzurda. Zikirden maksat bu. Yoksa dili Allah diyor ama kalbi dünya diye çarpıyorsa, katını yatını, kasasını kesesini deli gibi seviyorsa, mal makam mevki iktidar kadın erkek aşkıyla yanıyorsa, Allah'a dönmeyi, hiç ölmeyi, ahireti istemiyorsa, aklı fikri kalbi ruhu her şeyi her derdi ve sevinci dünya hayatı olmuşsa, o zaten zikir de edemez, cenabı hakkın tecelliyatına Mazhar da olamaz. O dünya ehli. O oyalansın dursun. Bırak onu kendi haline. Sefa sürsün, Baksın keyfine. Onun zaten Allah'la işi yokki. Niye zikretsin? Allahın da onunla işi yok. Bir alışverişi yok. Maneviyat derdi tasası duygusu düşüncesi fikircesi işincesi yok. Salih amel Hakk getire. Onda yokluk yok, fakirlik yok, hastalık yok, borç yok, dert yok, varlık sahibiyse şükür yok hamd yok tasadduk hayır hasenat zaten yok. Ee nerde sende Allah? Senin üzerinde allahın rızasının eseri alameti delili nerde? Allah senin sabrında ve şükründe olmalı ki kul olasın. Öyle dille yarabişükür çok şükür değil o. O kadarını kedilerde yapıyor. Uzatmayalım, kısaca,

Bu mevzu kişinin takvasına (Allah'tan korkup sakınmasına) göre değişir. Eğer iman ehliyse, şayet müslümansa. Yok değilse zaten kalbi kararmıştır. Önce iman etmesi gerekir. islam'a girmesi gerekir. Tevhidin nurunu kalbinde yakması gerekir ki ateşe zikirle odun attıkça imanı kuvvetlensin ve kalbe Allah hakim olsun. Yoksa debelenir durur. Görünürde bakınca sen onu rahat zannedersin, halbuki içten içe korkular kalbini kemirir, ruhu feryad eder asla huzurlu değildir.

Dilimiz bu kadar dönüyor, Daha detaylı bilgi linkte var. Arzu edenler oradan bakabilir.

https://sorularlaislamiye...hi-anmakla-mi-huzur-bulur