Yahu hayal edecek bir şey bırakın ulennn dedirten şey. Genelde toto dediğin şey çirkindir, seksi olanı çok çok az, kalkık ve diri, selülitsiz toto ancak çok gençte, çok diride, çok incede olur. Bazıları da kocaman, o kadar çirkin ki yüzüm ekşiyor, gözlerim sulanıyor, ağlamak istiyorum, o derece kötü, cidden. Rahat bırakın beni totolaaaarr !

Yüzü suratı bozuldu, estetikten totoma döndü. Erkekte estetik hakikaten nahoş suratlar oluşturuyor. Bir de hala gencim güzelim laylaylom. Bunları yazarken, yanda resimleri dönüyor. Hepsi gençlik resimleri. Üşenmesem anlık resmini koyacağım, genç kızların hayallarini yıkacağım, yok, yapmayayım. O minik kalpler, heyecanla, kıpır kıpır atsınlar bakalım.

Çok içtim ama, çok da oldu bırakalı, hala da ara sıra aramıyor değilim, hele rakı masalarında, ama bir tek içsem yine başlarım , o yüzden aman aman. Evvelsi gün kumsalda atık bir izmariti kokladım, mok gibi kokuyordu, yalan mı? Sigara hakikaten pişmanlıktır. Ciğerler birkaç yılda temizleniyor deniyor, ya kalpte, diğer organlarda yarattığı zararlar? Ya ömründen çalınan o yıllar ? O kadar da kolaymış bırakması. Bir ay kadar sıkıntısı. Bırak şunu zeki insan.

Robinson Cruseo'yu okurken hep bir adada yaşamayı hayal ederdim, suç ve ceza'yı okurken öylesinde derin yazmış ki Dostoyevski, hayal etmeme gerek kalmadı bile, kendimi sanki o genç gibi hissetim, adı da raskolnikov muydu ne, unutmamışım onca yıldan sonra, o derece derin, Pal sokağının çocuklarını okurken çocuk oldum, onlarla budapeşte sokaklarında oynadım, yaşadım. Ya çalıkuşu, aşk ve gurur, agatha christie'ler, jo nesbo'lar, tennessee williamslar, şekspir, hele şekspir !

Okuyun arkadaşlar, geliştirin kendinizi, yoksa koyun sürüsü olacaksınız ve bu bir çoklarının işine geliyor. Cahil olanı seven birileri var, maalesef.

Kadının kafasına sıkıyorlar, acımadan. Gey adamı önce silkiyorlar, sonra ayaklarından baş aşağı sallandırıp apartmanın tepesinden bırakıyorlar. Kafasını kesiyorlar. Kılıçla ikiye bölüyorlar. Şeriat adına, Allah'ın yarattığı cana, hiç acımadan, hatta cennete gideceklerini umarak, bunları yapıyorlar. Aslında kötü ötesi, yok olası, insanlık dışı, dinden imandan soğutan, ne idüğü belirsiz, dünyaya zararlar. Umarım hepten, tümden, dünyadan yok olurlar.

Bir de mendil içinde ziraat bankasında kuyruk bekletip verselerdi, tam olacaktı. Mendil içinde bir tane de kent şeker. Hesapladım, 88 euro yapıyor, yüz euro bile değil. Neymiş, bütçe denen kara delik yama tutmuyormuş. Buna da şükür demeliymişiz. Eyvallah. Sandıkta ben de sana zarf içinde o kadar vereceğim, göreceksin.

Daha dün oradaydım. Maldiv adalarına, seyşellere gitmenize gerek yok. O kadar güzel ki insanın içi acıyor. O güzelliğe isyan ediyor, dünya buysa cennet nasıl daha güzel olur gibi sorular sorduruyor. Yüzmeye, koklamaya, bakmaya doyamıyorsun, yaşamaya doyamıyorsun, bir kadın gibi. O derece güzel yaşaması.

Çalışırken hem kendi maaşından, hem işvereni tarafından devlete güzel paralar sağlayan insan. Emekli olunca bir an önce ölmesi beklenen ve mümkün olduğunca bir şey verilmeyen, sus payı maaşı verilen, üç bin lira mendil içinde bayram harçlığına layık görülen, ayda 300 euroya denk gelen para verilen, bununla insanca son yıllarını yaşaması beklenen, ben.

Ahmet Uğurlu askerlik arkadaşımdı. Hem acemilikte, hem ustalıkta. Onu ingilizce çalıştırırdım. Tiyatrocu ya, replik ezberlemekten olsa gerek, çabuk ezberleyen, çabuk öğrenen, iyi dinleyen, iyi gözlemciydi. Çamurda bataklıkta eğitim yapardık, postallarında gram kir yok, pırıl pırıl. Yaw yanında bez boya fırça mı taşıyorsun diye sorduğum oldu. Bizim elbiseler batmış, adamınkiler ütülü, lekesiz. Tüfek desen, toz yok. Ben iki kere makineli kırmışım. Her sabah kalkıncca koğuşu o uyandırır, komiklikler yaparken çaktırmadan ses çalışırdı. ismimle değil, soy adımla hitap eden tek kişiydi. Minik çakısıyla zeytin dallarından objeler yapardı. Çok yedik, çok içtik. Askerlikle birlikte arkadaşlık da bitti. Dedim ya, asker arkadaşlığı. Tiyatrocuysa, ayrı değerliidir, duydum, üzüldüm, omurilik kanseri de ne yaa, yakışmadı, bir yıldız daha söndü, rahmeti bol olsun.

Eşşekler gibi bedavaya çalışıyoruz. Daha ne kadar faidemiz olacaktı? Asgariden bile vergi alınıyor. Sağlık bile yok. Askerlik paralı. Yetmedi mi? Doğur bir dört daha.

Neyi savunuyorsun anlamadım. Çin'de demokrasi mi var. Fiyat arttirani meydanda aşıyorlar.

437 litre benzin alabiliyor. Veya yaklaşik 70 kilo et.

Biz 400 litre .veya 37 kilo kıyma.

Bizi fakir ettiler

Mayıs 2024 itibariyle beklenenden çok düsen ve yıllık yüzde 2.4 e gerileyen enflasyon nedeniyle Avrupa'da faizler de dusüş yapılacaktır.

Bizde enflasyon yüzde yüz küsur. Biz ahlaksızız.

Memlekette fiyatları dolara Euro'ya göre ayarlıyorlar, iyi de Türkiye'de insanlar Türk lirası kazanıyor, o yüzden fakirligimiz. Asgari ücret en az 40.000 lira yani 1100 Euro olmalı.

Rakı şarap viski Rom cin vermut konyak vodka olur ama bir tek bira olmaz. Uymaz bana. Biraciların içip içip şişeleri kutuları her yere, en olmadik yere, en manzaralı yere fırlatıp atmaları ne buktan bir şey olduğunun kanıtıdır nokta

Rakı agırdır yemeksiz pek gitmez. Viski çin vodka kuruyemişle bile zevkle gider.

15 temmuz gecesi saat 01de helikopterler uçaklar tepemden bangır bangır uçup şehitler köprüsünde yaylım ateşi açarlarken silkelerim böyle işi ulennn deyip gidip yattım ve bir dakikada uyudum. Genelde bir dakikada uyur, uykumu almadan da uyanmam zaten, nazar değmesin. Ben kırk günlükken devrim olduydu. Beş yıl sonra bir daha. On yıl sonra yine. On yıl sonra yine. Post modern devrim, uyduruk devrim 1 Mayıs Taksim derken neler gördük be. Hala bu ülkede yaşıyoruz ve vergi verip havasını soluyorsak vardır bir hikmeti.

Kürtler dediğimiz ulus Mezopotamya da binlerce yıldır hayvancılıkla geçınir, sürüleriyle iran senin, ırak benim, Suriye senin Türkiye benim keçe çadırlarında yayladan çayıra ovadan kente mevsimsel yaşarlar. Dillerinde de bu yüzden persce acemce Süryanice Türkçe Zazaca Kirmanca karışık sözcükler gramerler vardır. Bunlar günümüz dünyasında Yahudilerin kurduğu, Filistinlilerin kurmak istediği gibi kendi devletlerini kurmak istiyorlar. Ortak şeyleri paylaşabilsek maddi manevi anlaşabilsek güzel olacak. Yüzlerce yıl çözülmeyen sorun ve savaş olmaz. Medenice çözüm olmalı.

On yaşında çocuktuk, ne sevgilisi ulennn? Ama sırama kağıt bırakırdı Ayşegül, '' Ayşegül a....ı seviyor '' yazan. Ortada çok sevenim oldu ama bende sıfır. On altıda bir sevgilim oldu, ama okuldan değil, bir heyecan, bir coşku. Ne güzeldi be. Her zamanki gülümseme aldı şimdi beni. Bunlar yaşanmasa koca bir sıfır olurdu yıllar.

Şahsımız kandırıldı. Hem de çok fena. Acı fena.

Vatandaşın silkelenmedik bir kefen parası kaldı, sıra ona geldi. Hemen her gün birileri marmarayda tren altına atlıyor. Biraz da şirketlerden vakıflardan holdinglerden vergi alsalar türkiye kurtulur.