bugün

entry'ler (744)

enes kanter in cemaate 110 milyon dolar vermesi

cahil. halbuki bak, Kuran'da ne yazıyor;

---spoiler---

ittebi’û men lâ yes-elukum ecran vehum muhtedûn(e)

Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Uyun sizden hiçbir ücret istemeyenlere ve onlardır doğru yolu bulanlar.

Abdullah-Ahmet Akgül Meali
(Karşılığında) "Sizden bir ücret de istemeyenlere (dünyalık bir beklenti gözetmeyenlere) tâbi olun (ve destekleyin!) Çünkü onlar hidayete ermişlerdir. (Kendilerine riayet ediniz.)"

Abdullah Parlıyan Meali
Bu peygamberlere uyun, bakın onlar sizden bu işe karşılık bir dünyalık istemiyorlar ve kendileri de doğru yolu tutmuşlar. yasin suresi/ayet:21

https://www.kuranmeali.co...5%9F%20kullard%C4%B1r.%22

---spoiler---

suç kimin şimdi? müslümansın, ama kurandan haberin yok. işte müslümanların hali bu..

cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak

bir kadının dünya hayatında fiziken en makbul ve elverişli hali gençlik dönemi yani henüz taze bir genç kız oluğu zaman dilimidir. yani ruhen ve bedenen fizyolojik ve psikolojik gelişimini tamamladığı ilk evre. ayette ifade edilmek istenilen ve kastedilen genel mana budur. meali yapan kimse ihtimal ki meseleyi netleştirememiş. bunlar da mal bulmuş magribi gibi hemen atlamışlar. ama yukarıda bir kardeş arapça grameri üzerinden detaylı ve tafsilatlı ifade etmiş sağolsun. iyi de cenabı hakkın mümin kullarına ahirette bu nimeti tahsis etmesi, bu ateistçiklerin neden zoruna gidiyor? asıl mesele bu. kedi ciğer misali. "eremediğin ete pis murdar de geç" kafası. alan Allah veren Allah da size ne oluyor? kimin malını kimden kıskanıyor da fesatlanıyorsunuz? halbuki şu bir gerçek ki hasetçinin hasedi, cenabı hakkın bir kuluna o nimeti vermesini engellemez. o yerine ulaşacaktır. çatlasanız da patlasanız da. fesadınızdan geberseniz de..

bunlar daha dünyadayken böyle. ya ahirette? cennet nimetleri cehennem ehline gösterildiğindeki hallerini tasavvur edemiyorum. kahrolurlar herhalde üzüntülerinden. ama son pişmanlık fayda vermez. yapacak bir şey yok. bu onların seçimi. her kulun kaderi, kendi amelidir. bunu kendileri istedi. zerre kadar acıma kendi düşene ağlayana..

neymiş efendim kadınları aşşağılıyormuş. vayyy. lafa bak lafa. feminazilerin gözleri yaşardı. kendileri fıstık gibi kızları görünce dibi düşen şaşkın armut gibi bakmıyorlar ya. milf hatunlar buna üzgün. sitemkar. bir dernek kurun ya, olgun yaşlı hatunlara tamirat tadilat bakım onarım yardım ve yaşatma derneği. lan oğlum kaç tane düşkün yardıma muhtaç kadına hayrınız oldu lan teresler?? kaç tane dul kadına babalık yaptınız, ağabeylik ettiniz lan hee?? size mi kaldı lan kadınlara sahip çıkmak?? fırsatını bulsanız nefes almazsınız demi. gelmiş burda centilmenlik taslıyorsunuz. her kadın gençlik zamanı gibi olmayı ister. insan fıtratı bu. sor bakalım kadınlara delikanlı mı isteyecek içi geçmiş dede mi? eee. ne konuşuyorsunuz ki, herkes genç ister. bunun neresi yanlış? yanlış sizin kafanızda oğlum. yüreğiniz çürümüş. kalbiniz kokuyor leş gibi..

hadise nin külotla marş söylemesi

şu anki mevcut yorumlanan şekliyle laikliğe aykırı değildir. halbuki atatürkün zamanındaki başı açık kadınlar bile bu kıyafetin yanında hacı anne gibi kalır. hey gidi hey, 100 sene önce deselerdi ki paşam: gün gelecek bizim bu kadınlar varya, donla marş söyleyecek diye, emin olun atatürk bile ki o kadar çağdaş iken "hadi be ordan" der inanmazdı.

demekki çağdaşlık maskesi altında birileri türk kadınını fena halde soymuş, soğana çevirmiş. türk erkekleri de seyrediyor hatunu. nasıl beyler, keyifler yerinde mi? bak bak oğlum sen de bak utanma, nasıl hatun taş gibi demi, maşşallah...

acınacak haldeyiz, Allah sonumuzu hayır getirsin..

allah intikam sahibidir

sen inkar ediyorsun. seçimini sen yapıyorsun. o halde nasıl oluyorda yüce allahı sorumlu tutuyorsun?? demezler mi aslan? öte yanda cenabı Allah kendi sisteminden seni sorumlu kılmaz. küçük dağları ben yarattım havasından geç. benim gibi acizsin. benden bir farkın yok. aklın seni kurtaramaz allahın elinden. bunu anlıyor musun? ister kabul et ister etme. karambol ve kaos inkarına malzeme teşkil etmez. sen kendinden sorumlusun.

bırak edebiyatı. edebiyatı geç. benim aklakımı sana sormayacaklar. sen kendine bak önce, aklın varya..sonra gel hesaplaşırız. o sonraki mesele..

müslümanların anadili arapçadır

lan oğlum, kafatasçılar, size burdan ekmek çıkmaz.
meseleyi siyasi zemine çekip aslından uzaklaştırmak beyhude bir gayrettir. zira din siyasi tartışmalardan uzaktır. dini siyasete alet edemezsiniz. çünkü din siyaset üstüdür. geç bunları hoca. islam düşmanlarına, dinsizlere, masonlara, paganlara hizmet etme hoca..

bir alim kolay yetişmiyor. sadece müfessir -açılımı tefsir- alimi olmak için 80 tane ilmi 80 küsur şubesiyle bilmek gerekir. bunun için ömür yetmez. nerde kim o kaabiliyette? hani? geç onu sen hoca. alim olacak olsaydım arapçayı değil, kuran arapçasını öğrenirdim. gerek var mı? yok benim için. yeteri kadar tercüme ve meal yada çeviri var. yapan yapmış zaten. yüzlerce tefsir hadis fıkıh âlimi ve kitapları var. ecdat çalışmış. önemli olan bunu tatbik edip yaşamak. yaşayabilmek. zira emir ve yasaklar açık seçik ve net. herkes alim olacak diye bir kaide yok. mevcut ulemanın kıymeti bilinse kafi. sen ilminle amel ediyor musun ona bak. herkes bildiğinden sorumludur. bilmediğini de sorup öğrenmek zorundadır. hayatını yaşayacak kadar ilim farzı ayn. fazlası değil hoca..

sen bildiklerinle amel etsen yeter müslüman. allame olmana lüzum yok. cahil olma yeter. bildiklerinle amel et kafi. Allah senden bunu istiyor. bırak ulemalık taslamayı millete hava atmayı geç hoca. sen asıl hadis inkarcılarıyla uğraş, sünneti reddeden münafıklarla uğraş. mezhepleri kabul etmeyen ehli sünnet düşmanlarıyla din düşmanlarıyla mücadele et. allahın ayetlerini az bir paraya satan, manaları anlamları hükümleri değiştiren, kitabı peygamberi ve sünneti devre dışı bırakmaya uğraşan, esasında dışarıdan beslenen, siyonizme hizmet eden prof görünümlü, ilahiyat tandanslı din düşmanı yol kesici alçak, namussuz şerefsiz haysiyetsiz şahsiyetsiz satılık kiralık hainlerle uğraş. eğer gücün yetiyorsa tabi hoca...

allah intikam sahibidir

Allah "haşa" niye şöyle yapmış, niye böyle yapmış diyor kendini akıllı zanneden ahmak lar.. sana sormalıydı değil mi? sen yüce firavun dan izin almalıydı değil mi? tabi tabi. kimsin be sen? sen kimsin? titrin ne? git tuvalette pisliğini temizle önce, gel sonra burda ahkam kes. pis herif..

ne yok? Allah yok. neymiş, Allah yokmuş. madem yok da niye adını zikrediyorsun? var demekki. yok olan eleştirilir mi? eleştirilmez. bu akla aykırı. eleştriyorsan fiilini kabul ediyorsun, o halde faili de kabul ediyorsun. yani tanıyor biliyor anlıyor ve idrak ediyorsun demektir. o halde sen kabul etmiyorsun diye rabb yok değil. din yok değil. peygamber yok değil. kainatı yaratan bu zatı kudret sahibi yok değil ahmak. bu kelime oyunlarını bırak, karşındaki aptal değil. senin iddian kendi aklın ve mantığınla bile örtüşmüyor ters düşüyorsa ki öyle, sen tam bir geri zekalı ahmaksın. sen sadece bir ahmaksın. sen kendi kendini bile kandırmaktan aciz sefil zavallı bir aptalsın. nerde kaldı ki başkalarını aldatacaksın?? kendini kandırmasaydın rabbi eleştirip durmazdın. vicdanının sesini kısmaz kapatmazdın. durmuyor değil mi iç ses.ha bire konuşuyor. durdursana. hadi durdursana...durmuyor değil mi? durmaz o. sen onu susturamazsın. öyle bir şansın yok. o sesin hakimi ve sahibi konuşturacak onu. senin gücün yetmez onu susturmaya sindirmeye kısmaya kapatmaya yok etmeye, zavallı..

öte yanda, intikam sahibi demek, hesap gören demektir. bu da adaletinin gereğidir. zulmün cezasıdır. kul ancak kendi yapıp ettiklerinin karşılığını görecek başkasını değil..

ülkemde başı açık tavuk is te mi yo rum

tavukların götü açık oğlum, başı kapalı olsa ne olur olmasa ne olur..

kur an çevirisi yapmanın haram olması

ilk emri "oku" olan ilahi kitap kur'anı kerim, şayet okumayı salık veriyorsa ve emrediyorsa o halde bu okumanın içinde anlamı da dahildir. yani sen türksün, cenabı Hakk bir kitap indirmiş, olabilir, o günün arap toplumuna ve içlerindeki peygamberinin dilinde gönderilmiş ama tüm insanlara ve zamanlara hitap ediyor, o halde o kitabı anlatabilmen ve anlayabilmen için türkçe okuman gerekir. bunun neresi yanlış? tamam ibadet ederken aslıyla edersin. ama manayı nasıl anlayacaksın dilini bilmeden, kaldı ki Kur'an arapçası özel bir dil, özel bir lehçe, öyle ki bazı kelimeleri diğer Araplar dahi anlamaz. uzmanlık gerektirir. o halde bunu kolaylaştırmak için çeviri yapmakta bir lüzum vardır. yeter ki çarpıtılmasın. bilerek çarpıtmak ve anlamı değiştirir mahiyette ayetlere farklı eksik veya başka manalar vermek vebaldir. suçtur. günahtır. asıl haram olan da budur. yoksa hiçbir dil tam manasıyla başka bir dile çevrilemez. ancak o dili anadili gibi öğrenirsen inceliklerini biraz farkedersin. fakat bu bile kuranı kerimin mucize olan beyanı, yani bazı ayetlerdeki az kelime ile birden çok mana ifade eder şeklini yakalayamaz. bu da dini ve ilmi literatürde ihtisas sahibi olan, belli bir standardı yakalamış ve uzmanlaşmış alimlerin işidir.

fakat aslolan hüküm bildiren ayetlerdir. bunlar açık mı? evet. muradı ilahi belli mi? evet? emir ve yasaklar net mi? evet. o zaman bu tartışma yersizdir. 1. derecede insan niye kuran okur? allahın emir ve yasaklarını anlamak için. peki herkes anlayabiliyor mu bunu? evet. her dile çeviri yapılabiliyor mu? evet. o halde maksat hasıl oldu mu? evet. o halde meselenin aslı tahakkuk etmiştir. sorun var mı? yok..

milleti edebiyat uzmanı olmak yada yapmak için inmedi kuran. olayı mecraından çıkartmayın. işin aslına ve özüne bakın. ve emir ve yasaklara uyun diye gönderildi kuran. detaylarda boğulun yada tartışın diye değil. kim allahın açık bir emrini değiştirmeye kalkarsa cehennemdeki yerine hazır olsun. yoksa insanlara rabbın emirlerini bildirmek kastıyla dosdoğru bir şekilde meal yada tercüme ve çeviri yapabilenler neden kınansın ki? onlar hizmet ediyorlar sonuçta. Allah razı olsun de...

türkiye fakirse halk neden obez

ABD, halkını yemekle uyutur. arada dmax kanalını seyrediyorum, ibretlik. o restaurantlarda yapılan yemeklerdeki karışım ve malzeme bolluğunu görseniz mideniz kalkar kusarsınız. herifler bunu yiyorlar afiyetle. zira dünyaları cennet. tüm nasiplerini dünyada yiyorlar. hepsini. hadisi şerif aklıma geliyor: "mümin tek barsağına yer, kâfir dokuz barsağına birden yer". halbuki çok yemek gaflettir. karnı tok insan çok fazla ve sağlıklı düşünemez. nefsini ne kadar çok doyurursan, nefsaniyet enaniyet ve dünyevi arzular ve hırslar o derece galip gelir insanda. ruhaniyeti azalır. acıması ve merhameti gider. vicdanı körelir. tabiri caizse azar yani. doymuyorlar, görmüyor musunuz, tüm dünyayı ele geçirmeye çalışıyorlar. çünkü nefisleri azgın. ağa babaları da Siyonistler zaten.

türkiyede ise durum bambaşka. 20 çeşit katkılı, glutenli, hormonlu, DNA sı oynanmış ebter tohumlu ekmek bizi şişiriyor. hasta ediyor. ekmeği ve tüm unlu mamülleri kes, anında kilo verirsin. bu sağlıklı beslenme değil ki. bu hastalıklara davetiye. diyabet, kanser, kalp damar, tansiyon vs niye bu kadar arttı o zaman? canan karatayı dinlemiyor musunuz? bir sürü uzman hekim var batı kafalı olmayan, zeytinyağı tereyağı vs düşmanı olmayan. açın YouTube da dinleyin. ama küresel sermaye, zincir marketler sayesinde aklınızı almış, hazır gıdalar, doğal katkısız ve organik ürünlere göre erişimi daha kolay ucuz ve yaygın halde. ye hasta ol. sağlık kimin umurunda. birileri kasasını doldursun birileri midesini. ondan sonra da doktor doktor gez iyi Olcam diye. yut antibiyotikleri, ilaç diye verilen zehirleri gör ebeni. çok beklersin..

iran cumhurbaşkanının helikopter kazası

kaza süsü verilmiş bir suikast. arkasında da tabiki ABD ve israil var. 14 nisan 2024 iran israil geriliminin, iranın israil'e salladığı o roket olayının misillemesi bu suikast. ilerleyen zaman diliminde bazı şeyler daha da netlik kazanır ama herşey açığa çıkmaz..

---spoiler---
Cumhurbaşkanı Reisi'nin ölümünde suikast iddiası! Drone enkazın çevresinde birini görüntüledi

iran Cumhurbaşkanı ibrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın hayatını kaybettiği helikopterin çevresinde kaydedilen bir görüntü suikast iddialarını güçlendirdi. Drone ile kaydedilen görüntülerde bir kişinin helikopter enkazı çevresinde hareket ettiği görülürken Fransız televizyonları düşen helikopterin pilotu Eli Kopter'in Mossad ajanı olduğunu iddia etti.

https://www.haberler.com/...-iddiasi-17345385-haberi/

bir müslüman olarak filistin benim meselem değil

Suriye'yi ingiliz ve amerikanın kurdurduğunu bilmezseniz, atatürkün Hatay meselesinden sonra tam da Musul kerkük Erbil süleymaniye üzerine hareket edecekken, ingiliz kraliyeti emriyle ve içerimizdeki sabetayist ve masonik maşalarca zehirlenip öldürüldüğünü bilmezseniz, olayları anlayamazsınız. evet atatürkü ingiltere öldürttü...

1200 şişe kinin bir hastaya verilmez. herkes de zannediyor ki gazi paşa sirozdan öldü. demi. tabi tabi kesin öyle olmuştur. biz de yedik zaten...

bir müslüman olarak filistin benim meselem değil

Filistin kudüs demek. kudüs ise Mekke ve istanbul demektir. ayrıca meseleyi sadece dini yönden ele almayın. olayın siyasi ve statejik bir boyutu var. bu saydığım üç merkeze kim hakim ise o bu bölgeye hakim olur. üstelik önümüzdeki yüzyılın doğu Akdeniz enerji ve yolları güzerhahı üzerine kurulu olacağı gerçeği göz önüne alındığında. 1800 lerden sonra gelişen ulus devlet fikri, tamamen Siyonizm esaslı ve aslı esasında dünya üzerinde ve özellikle ortadoğu ve kafkasyadaki devletleri bölüp parçalayıp birliğini ve gücünü etkisiz hale getirme amacına yönelik bir hazırlık idi. bunu ilk etapta osmanlıyı parçalayarak başardılar. ardından ortadoğuyu cetvelle şekillendirip Arap devletlerinin başına batı uşağı kukla idarecileri getirip devam ettiler. iran devrimi zaten başından beri bir anglo sakson tezgahıydı. şimdi meseleye çin de katıldı. Ukrayna savaşı da bu planın bir parçası. Putin sonrası Rusya da dağılacak ve parçalanacak. hedef bu. Putin ise yakında gidici..

türkiyenin önünde 2 ana güç var. batıda siyonist kontrolündeki ab NATO ve Amerika. doğuda ise çin. eğer türkiye bölgede gücünü ve varlığını arttırmak ve devam ettirmek istiyorsa bu üç merkezi kontrol edebilmek zorundadır. aksi taktirde bölgede etkisini kaybeder ve gücünü yitirip kontrolü bu iki unsura kaptırır. önümüzdeki yüzyıl buna göre şekillenecek. yani doğu Akdeniz ve enerji yolları...

okul müdürü nasıl korunabilirdi

en nihayetinde "ölümden kaçılmaz"…
evet, "ölüm gelmiş cihane, baş ağrısı bahane"..
sebepler aleminde herkes bir şekilde ölür..

amma velakin bir de nahak (haksız) yere öldürülmek var. bu olayda olduğu gibi. işte o zaman hukuk ve adalet devreye girer. evet belkide hoca muhtemelen şehit edildi. meful (fail, yani suçlunun kast ettiği kişi) gitti. ayrıca kimin yaptığı çok önemli değil. zira bunu bu ülkenin herhangi bir vatandaşı da yapabilirdi. yapıyor da. herkes yabancıya veya göçmenlere, mültecilere odaklanmış. halbuki bu ülkede her gün yüzlerce cinayet işleniyor ve pek çoğu yerli. kimse bunu görmüyor. ayrıca ülkemizde yürürlükte mevcut bulunan hukuk sistemine göre fail (suçlu) hak ettiği cezayı almıyor. yani hukuk var ama adalet yok. mesela Amerika'da olsaydı (en azından 20 eyalette uygulanıyor. 27 eyalette yok, kalan 7 eyalette moratoryum/ erteleme var) gaz odası / zehirli iğne v.s. ile zaman geçse bile cezası verilirdi. ayrıca japonya, Singapur, Tayvan da ölüm cezası düzenli olarak uygulanıyor. ilaveten Uluslararası Af Örgütü'ne göre 11 ülkede devamlı olarak idam cezası infaz ediliyor. Bu ülkeler: ABD, Çin, Güney Sudan, Irak, iran, Mısır, Somali, Suudi Arabistan, Vietnam ve Yemen Kuzey Kore. Belarus Rusya (1996 dan beri infaz edilmiyor) ve Azerbaycan da bile idam cezası var. bizde niye kalktı ki idam?..

sözün özü şu: eğer şiddeti büyük ölçüde engellemek istiyorsanız, en caydırıcı tedbiri almak istiyorsanız, can alanın canını alacaksınız. bu kadar basit ve net. hem adalet tecelli edecek hemde suç oranları bıçak gibi kesilecek ve toplum rahat bir nefes alacak. ama öyle aylarca yıllarca beklemeyeceksiniz. hemen. derhal. acil. suç kesinleşti mi kardeşim, tamam, mahkeme en fazla 40 günde işi bitirecek. anında infaz gerçekleşecek. tak boynuna yağlı urganı yallah selamün aleyküm. haydi güle güle. bu kadar açık ve net.

ama toplum bu konuda samimi değil. iki yüzlü. siyasiler samimi değil, kaypak. STK lar samimi değil. dönek. hukuk zaten gukuk. adalet hak getire. adalet yok bu ülkede. o yüzden ne bu cinayetler biter ne de bu şiddet. artarak devam eder ve maalesef bu kısır döngü bitmez. ölen öldüğüyle kalır. arkası kuvvetli olanlar ise işi kitabına uydurur, kurtlar vadisi, orman kanunu misali düzen değişmez. asla düzenbazların düzeni değişmez. çünkü toplum düzenbaz.....

türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi

adaletin ve merhametin olmadığı yerde ahlaksızlık, ahlakın olmadığı yerde düzen nizam ve asayiş olmaz. bir ülkede nüfus ve servet sahibi insanlar, (süper gizli zengin, kalantor, arkası ve dayısı sağlam lobisi olan muteber ekabir takımı) menfaatleri gereği hukuku ve kanunları istedikleri ve güçleri ölçüsünce kendi ve yakınları lehine çevirebiliyorlarsa, halkın da gücü nispetinde ve kendi çapında uyanıklık yapıp her nevi sahtekarca ve haysiyetsizce eylemleri yapması içten bile değildir. yeter ki fırsatını bulmasın. yapar. "kör tuttuğunu, topal yakaladığını..." hesabı. ve aslında herkes kendine yakışanı yapar. ama öte yanda kimse gururundan dolayı itibarına bok sürdürmez. hem yapar hem de inkar eder. zira başkalarını aldatan, kendini hayli hayli aldatır. buna tenezzül etmeyen asil insan sayısı ise yok denecek kadar azdır. ve üstelik hiç kimse sınanmadığı günahın masumu değildir. küçükken çok erik çaldık...

o halde bu mesele nasıl çözülecek? temiz toplum nasıl oluşacak? bu gerçekten zor bir soru. zira günümüz insanı o kadar dünyevi oldu ki, haramı helalı Allah'tan korkmayı bırak, insanlardan dahi utanmıyorlar artık. ne dayısı ağası paşası beyi, ne varoşu kırosu ırgatı marabası. lakin bu gidişat iyi değil. zannetmeyin ki es geçilir. asla. fütursuzca ve hayasızca işlenen suçların ceremesini ve bedelini gün gelir tüm toplum çeker. Allah sabreder, sabreder, sabreder, bekler ki kulları Tevbe etsin, pişman olsun, pis işleri yapmasın, Salih amel işlesin, ihlâsla kendine yönelsin, dünyaya tapmayı bıraksın, menfaatlerine köle olmasın, hayasızlığı haddi aşmayı, isyanı ve zulmü komple haramları terketsin ister, kulları dosdoğru olsun ister, mühlet verir, ama kimse oralı olmazsa, tokadı indirir. darbeyi vurur. vurdumu da muhakkak yıkar. yerle yeksan eder. kendini hatırlatır. işte o zamanki ah vah ın feryadı figanın bir faydası olmaz. yüce Allah basiretimizi açsın da aklımızı başımıza versin. fakat gafleti ağır basan nefisler, müsibet gelmeden uyanmazlar. bu da acı bir gerçek maalesef...

diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi

maliyesi faize dolara altına borsaya endeksli, merkez bankası ingiltereye bağlı, yabancı mallarına muhtaç bir ülke güçlü filan değildir. kendimizi kandırmayalım. bak 7-8 aydır dibimizde katliam yapan bir israil var. kınamaktan başka ne yapabildik ??? soykırımı engelleyebildik mi? hayır. herşey ortada işte.. bi de üstüne israil'in yanında yer alan almanyanın Audi sini alıyorsunuz, niye???

israil'le ticareti durdurdunuz. peki çok güzel, almanyayla neden devam ediyorsunuz? bu çelişki değil mi? bu nasıl bir mücadele o zaman???

diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi

slogan neydi: yerli ve milli..

togg u napmaya yaptınız o zaman ???

onca şamata şatafat şaşa niyeydi o zaman ???

diye sormazlar mı adama?

sorarlar..

ülkede yıllık enflasyon en az % 80 hatta % 100 iken, vatandaş geçim derdiyle boğuşurken, ülkeyi yönetenler yabancı ekonomist ithal edip maliyeyi hazineyi ekonomiyi enflasyonu piyasayı düzeltmeye uğraşırken, her tarafta tasarruf tedbirleri edebiyatı konuşulurken, devletin kamu kurum ve kuruluşlarından birine, hem de diyanete, ki bu konuda en hassas olması gereken kurumunda bu işler böyle dönüyorsa vay halimize. ya ülkeyi yönetenlerin birbirinden haberi yok, yada herkes kafasına keyfine göre hareket ediyor. keyfe bak. bu adaletsizliktir. bu basiretsizliktir. bu tek kelimeyle samimiyetsizliktir. bu boşvermişliktir. bu umursamamaktır. bu itibardan tasarruf olmaz kafasının devamıdır. bu devleti milleti düşünmemektir. yok hayır bizim bilmediğimiz bir şey varsa çıkın deyin ki bu audileri almak mecburiyetindeyiz...sebebini sormayın, biz de bilelim ki bu ülke özgür bir ülke değil, dışa bağımlı, dış güçler tarafından yönetilen, kukla bir ülke. boş yere kıskanmasın almanya bizi..

ondan sonra vay biz nasıl seçim kaybettik, vay eski hataları tekrar etmeyecez, vay dersimizi aldık. yersen....

geçen bir habere göre: ithal tüketimi bir türlü engelleyemiyorlarmış, ee sen örnek olmazsan, vatandaş niye yerli kullansın ki? işin ucu hep menfaatlere dokunuyorsa istediği kadar siyaset değişsin siyasetçi değişsin bu mantaliteyle kaide asla değişmez, büyük balık küçük balığı yutar. biz de hep, ayranımız yokken içmeye, atla gideriz çeşmeye. otomobiller ha bire değişir ama düzen filan değişmez. aynı tas aynı hamam devam eder gider. üç beş teröristi gebertirsin ama asıl katile dokunamazsın. seyreder durursun böyle..

erkeğe ne hediye alınır

durumuna konumuna göre. mukabil ise (yani gelen hediyeye karşılıksa) asgari değerinde ve denginde bir şey. arkadaşımsa güzel bir tesbih yada doğal taşlı gümüş bir yüzük veya bileklik de olabilir. düğünse her iki tarafın durumlarına göre ya ev hediyesi veya altın. sadece para da takarsın düğün sonuçta masraflı, makbule geçer. imkan meselesi tabi. ürün ve çeşit çok neyi sevdiğini bilmek lazım. yakınlık derecesi de önemli. hiç aramızda bir hediyeleşme olmayan bir arkadaşıma düğününde türkçe mealli Kur'an da hediye etmişimdir çok defa. illaki bir karşılık beklememek adına..

erdoğanın bir sözüyle sokağa inen millet

o rüzgarın kaynağı erdoğan değil. varsın birileri öyle zannetsin..

öpüşmeden önce bir sene bekletmek

kadın erkek arasındaki her eylem evrensel ve ilahi sonuca ve kurallara bağlanır en nihayetinde. o pencereden bakınca tek bir öpücüğe dünya kadar anlam yükleseniz de dünyanın geçici bir yer olduğu gerçeğini değiştirmez bu durum. oysa ki akıl bir terazidir. iradenin mihenk taşıdır. duygu rüzgarlarıyla sarsılsa bile mizanda etik kurallar ağır basmalıdır. aklın sağlam dayanağı ise ilahi kurallar bütünüdür. evet belki imtihan gereği duygularınıza nefsinize arzularınıza hevai heveslerinize tutkularınıza hayatınıza yaşamınıza hitap etmeyebilir bu dünya ve içindekiler. evet belkide evvelki yaşamınızın çakıl taşları ve çamurları anınıza ve geleceğinize engel olabilir ayağınıza dolanabilir. sekteletip sendeletip sizi düşürebilir. evet muhtemel bir dönem yapıp ettiklerinizin bedelini ödeyebilirsiniz. bu bedel çok ağır da olabilir. ama vazgeçmeyin yine de. çizginizi bozmayın. eğer aklınız başınıza geldiyse, kendinize dur demenin zamanı geldiyse, artık kirli olan ne varsa bıkıp usandıysanız, yorulduysanız ve huzuru arıyorsanız şayet. zira kargaşanın ve kaosun hüküm sürdüğü o boz bulanık ve dumanlı havanın o yakıcı, efsunlu, bol aksiyonlu ve dayanılmaz cazibesidense, yalnızlığın, yokluğun, imkansızlığın, hissizliğin ama dinginliğin huzurun arınmanın ve belkide acı sabrın sükunetin selamet ve emniyetin verdiği ruhi mutluluk paha biçilmezdir. unutmayın hakiki hazineler hep gizlidir. sahibini bekler. bulsan da çıkartamazsın. imkan değil nasip meselesi. nasibin en iyisi ve en kıymetlisiyse sabır ve mücadeleyle temiz olanların, arınanların ve sakınanların ödülüdür..

dünyaya aldanmayın. o cazibelidir ama belalıdır. ona kapılan ondan yakasını kurtaramaz. zaruri ve meşru olan hariç kim dünyadan kaçar uzak durursa selamettedir. hem dünyada hem ukbada..

renault toros

reno 12 bu ülkenin çilesini çok çekti. aslı fransız olsa da yerli olmayı çoktan haketti. o günün şartlarına göre olan teknolojisi ve bu gün hala daha kullanılıyor olması da elbetteki bunun göstergesi. basit mekanik kullanışlı ekonomik ve ucuz. çok donanımlı olmasına da gerek yok. iş görüyor mu, görüyor. yeter. zira şahin/kartal da aynı. hele Ford transit efsane..

güvenlik testlerine bakarsanız bu günün o çok konforlu lüks ve bol ekstralı araçlarının en ufak bir kazada nasıl hurdaya döndüğünü görürsünüz. bir kaç marka model ve sene üretimi hariç, neticede yıllar geçti ama uçan tenekeler hiç değişmedi. hatta daha da beter oldu..