bugün
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri14
- albay kemal16
- jose mourinho53
- erkekler ne işe yarar8
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- magicovento24
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- arda güler10
- icardi190510
- insanı zengin hissettiren şeyler8
- nihavend longa20
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı13
- true nickli yazar8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz10
- uzun entry giren erkek12
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün16
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır13
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- amında oyalanmak istiyorum12
- anın görüntüsü9
- kizil kara16
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız12
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- barbara palvin'in aldatılması15
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba18
- magicovento cesurluğu17
- aşkım kapışmak8
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu16
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- dinci zekası8
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak26
- ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun15
- avrupalılar niye mülteci istemiyor sorunsalı10
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur17
- pedofiller niye uyutulmuyor sorunsalı8
- bir erkeğin bir kadına çicek alması16
bir siyasi parti ve iki evrensel disiplinin yanyana yazılmış halidir. zira, bu üç kelime bu şekilde bir anlam ifade etmemektedir.
bununla birlikte, gerizekalı değiliz elbet, verilmek istenen mesajı aldık. açıklayalım mezhebimizce;
öncelikle; biz hala bu hukuk, demokrasi, adalet mekanizması, eşitlik vb. gibi evrensel değerlerin herhangi bir parti özelinde değerlendirilemeyeceğini, hangi parti olursa olsun salt tek bir partinin bu kavramları getirme yahut geliştirme iradesi gösteremeyeceğini anlayamadık. bu kavramlar ancak toplumsal irade ile gelişir, şekillenir. ancak, bir taban hareketi olarak geliştiği zaman anlam kazanır, yerleşir. aksi taktirde bizim ülkemizde olduğu gibi her gelen bu kavramları kendisine yontar. olan da budur esasen. zira, her başa geçen nedense "demokrasi getireceğim, hukukun üstünlüğünü sağlayacağım" diye gelip ikisini de bir güzel bellemektedir. tecrübe ile sabittir.
elbette ki, hukuk, demokrasi, adalet vb. hiçbir evrensel norm dogmatik değildir ve süreç içerisinde değişim gösterebilir. nasıl ki toplum yaşayan bir organizmaa ise ve sürekli değişim gösteriyorsa bu kavramlar da bu değişim sürecine ayak uydururlar, uydurmak durumundadırlar. bu anlamda bir ülkede demokratik teammüllerin değişim göstermesinde herhangi bir terslik yoktur. zira, devlet insan içindir, insan devlet için değil. bunda herkes hemfikirdir sanırım. en azından çoğunluk böyle düşünmelidir.
öte yandan, madalyonun öbür yüzü epey bir karanlıktır. zira, türkiye'de esas sorun ne laiklik algısı, ne hukuk mekanizması değil demokrasidir. çünkü demokrasinin olmadığı yerde ne hukuk işlerlik kazanır ne de laiklik ilkesi. bizim ülkemizde de aynı böyle olmuştur ve olmaktadır zaten. iktidar sahipleri, her kim olursa olsun, her zaman için demokrasiyi kendine yontmayı temel görevleri saymışlardır. bundaki temel etken tabi ki demokrasinin bizde tabandan gelen bir halk talebi sonucu değil devlet eliyle getirilen bir uygulama olmasıdır.
velhasıl-ı kelam, kanımca güçler ayrılığının canına okuyup, hsyk'yı liste dağıtarak, anayasa mahkemesini hülle yoluyla ele geçiren bir siyasi iktidar yahut parti; statükonun yılmaz bekçiliğini üstlenmiş bir siyasi iradeden çok daha tehlikedir. bize düşen de ancak ehven-i şerdir.
son tahlilde, demokrasi salt gidip bir kabinde kağıdın üzerine mührü basmak değildir. demokrasi ahlakının yerleşmediği bizim gibi ülkelerde de bağımsız hukuk ancak güzel bir hayal olarak kalmaktadır.
bununla birlikte, gerizekalı değiliz elbet, verilmek istenen mesajı aldık. açıklayalım mezhebimizce;
öncelikle; biz hala bu hukuk, demokrasi, adalet mekanizması, eşitlik vb. gibi evrensel değerlerin herhangi bir parti özelinde değerlendirilemeyeceğini, hangi parti olursa olsun salt tek bir partinin bu kavramları getirme yahut geliştirme iradesi gösteremeyeceğini anlayamadık. bu kavramlar ancak toplumsal irade ile gelişir, şekillenir. ancak, bir taban hareketi olarak geliştiği zaman anlam kazanır, yerleşir. aksi taktirde bizim ülkemizde olduğu gibi her gelen bu kavramları kendisine yontar. olan da budur esasen. zira, her başa geçen nedense "demokrasi getireceğim, hukukun üstünlüğünü sağlayacağım" diye gelip ikisini de bir güzel bellemektedir. tecrübe ile sabittir.
elbette ki, hukuk, demokrasi, adalet vb. hiçbir evrensel norm dogmatik değildir ve süreç içerisinde değişim gösterebilir. nasıl ki toplum yaşayan bir organizmaa ise ve sürekli değişim gösteriyorsa bu kavramlar da bu değişim sürecine ayak uydururlar, uydurmak durumundadırlar. bu anlamda bir ülkede demokratik teammüllerin değişim göstermesinde herhangi bir terslik yoktur. zira, devlet insan içindir, insan devlet için değil. bunda herkes hemfikirdir sanırım. en azından çoğunluk böyle düşünmelidir.
öte yandan, madalyonun öbür yüzü epey bir karanlıktır. zira, türkiye'de esas sorun ne laiklik algısı, ne hukuk mekanizması değil demokrasidir. çünkü demokrasinin olmadığı yerde ne hukuk işlerlik kazanır ne de laiklik ilkesi. bizim ülkemizde de aynı böyle olmuştur ve olmaktadır zaten. iktidar sahipleri, her kim olursa olsun, her zaman için demokrasiyi kendine yontmayı temel görevleri saymışlardır. bundaki temel etken tabi ki demokrasinin bizde tabandan gelen bir halk talebi sonucu değil devlet eliyle getirilen bir uygulama olmasıdır.
velhasıl-ı kelam, kanımca güçler ayrılığının canına okuyup, hsyk'yı liste dağıtarak, anayasa mahkemesini hülle yoluyla ele geçiren bir siyasi iktidar yahut parti; statükonun yılmaz bekçiliğini üstlenmiş bir siyasi iradeden çok daha tehlikedir. bize düşen de ancak ehven-i şerdir.
son tahlilde, demokrasi salt gidip bir kabinde kağıdın üzerine mührü basmak değildir. demokrasi ahlakının yerleşmediği bizim gibi ülkelerde de bağımsız hukuk ancak güzel bir hayal olarak kalmaktadır.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar