bugün

Ha ha ha çok komikmiş kardeş bir daha anlatsana.
(img:#1028571)
benzeri bir ani.babanin yorumu ayni.
halıya sıçtım.
daha 8-9 yaşındayım, erkek kardeşim de benden 1 yaş büyük olduğu için en çok 10 yaşındaydı.

yine bir ramazan günü, o zamanlar ramazan kışa denk geldiği için oruç erken açılıyor. bizde o zamanlar adliyenin lojmanlarında oturuyoruz, pencereye çıkıp ezan okunmasını falan bekliyoruz çocukluk işte.

neyse alt katımızda şakirt bir hakim oturuyor, adam namazla oruçla falan kafayı bozmuş durumda. iftar saatine yakın kardeşimle pencereye çıktık 10 dakika falan var, bekliyoruz muhabbet ederek. sonra birader pencereyi açtı başladı ezan okumaya. güldük falan içeri geçtik bir kaç dakika sonra ezan okundu.

ertesi gün şakirt hakim "dün ezan okundu diye orucumuzu açtık ama 5 dakika sonra tekrar ezan okundu anlamadık" diye adliyedekilere anlatmış. annem eve geldiğinde bize bunu hafif kızarak söyledi ama belli ki o da eğlenmiş durumdan.

birader o günden sonra her gün pencerede ezan okudu, hakim amca yedi mi bilmiyoruz ama biz çocuk aklımızla çok eğlenmiştik.

bu da böyle bir anımdır.
trafik kazası geçirdim, dayım da travma geçiriyorum diye benle uyumak istemiş.
ayağımı salladım diye deprem oluyor sanmış ev de panik havası tabi.
Ilk okulda o kadar cirkin ve eziktim ki kimse benle dansa davet * oynamazdı. Zaman makinasi olsa da kendime moral versem *
Emniyet Müdürlüğüne yakın otururduk emniyet müdürünün şoförü abimi azarlamıştı top oynama meselesinden. Tabi o yaşlarda anlamam emniyet müdürü nedir şoför de polistir olaylarını. Tam arabası geldi adamı ceketinden çekiştirdim adam döndü karşısında minicik velet. ' şoförüne soyle abime bi daha bağırmasın yoksa ona bir yumruk atarım gorursunuz demiştim ( tabi yumruk atma olayında havaya yumruk sallayarak gösteriyorum) ' adam hafif şaşkın hafif tebessüm halinde döndü şoföre ' bu kuçuk hanımın abisini azarlayıp kızdırmayın bi daha bakın çok sinirli döver hepinizi kurtaramam ' demişti. Herkes güldü tabii dayak yiceksinşz ne gülüyorsunuz kamiller dimi ama.. Bir çocukluk anımdır.
Suriyeliler falan yoktu. Sokaklarda rahat rahat koşup oynardık. Güven ve sağlık içindeydik. Şimdi bunlar geldi. 10 metre yakınına yaklaşan insanda camide namaz kılıyordur alel acele. Allahın belaları.
Bir kısım yazarın halen yaşamakta olduğu şeylerdir, ilerde anı olacaklar, şimdi değil.
5-6 yaşlarındaydım. anneanneme sürekli sorular soruyorum çünkü merak ediyorum. şöyle bir diyalog geçti.

'anneanne, neden bu peynir sarı da diğeri beyaz?'
'sarı olan kaşar peyniri, diğeri de beyaz peynir.'
'ya şu zeytinler? şunun adı ne?'
'yeşil zeytin o'
'yeşil değil ama...'
'kalınca kızarmış biraz. alırken yeşildi.'
'ya siyah? o neden siyah?'
'çürümüş zeytin o!'
'çürümüş mü?'
'evet. bekleye bekleye çürümüş. kararmış simsiyah olmuş...'

zaten yemezdim zeytin, bir daha hiç yemedim. hep o gün aklıma gelip midem bulandı. büyüdüm, gerçeği öğrendim ama hala yemiyorum. masada duruşuna bile fazla tahammülüm yok. kokusu bile çürük gibi geliyor.
henüz sinemanın 3 tl olduğu zamanlar doğum günüm için amcam ve kuzenlerim tarafından sinemaya götürülmüştüm. hangi film olduğunu hatırlamıyorum. son seansa kalmıştık. biz çıktığımızda çoktan avm kapanmıştı. neyse arabaya binecekken izlenildiğim hissine kapıldım birden arkamı döndüm. Kapşonlu uzun boylu biri sokak ortasında elleri cebinde duruyordu. ürktüm ve kapıyı açtım. sadece ve sadece bir iki saniyeliğine kapıyı açıp arkamı tekrar döndüm ve o adam orda yoktu. o kadar kısa bir sürede koşsa bile mutlaka görmüş olmam lazımdı. hala düşünür dururum. bu yaşadığım bir şaka mıydı yoksa gerçek miydi bilmiyorum.
siliktir.

kötü bir çocukluk geçirdiğim ve kötü şeyleri bilinçaltı yapan bir bünyeye sahip olduğum için çoğu şeyi hatırlamıyorum. flu hepsi. anlatırken ya eksik anlatıyorum ya yanlış. mesela babam! yıllarca aynı evde yaşadığım( bizi terketti) kanım, canım insanı anlat diyin, anlatamıyorum. birkaç görüntü var hafızamdan silinmeyen kesik kesik o kadar.
Çocukluğum hatırlamak isteyeceğim en son şeydir. Bir formülü olsa çocukluğumu, çevremdeki insanları ve bana o yılları hatırlatan herşeyi silmek için bir saniye tereddüt etmem.
anne yolculuk hazırlıkları yapar. bavulları çıkarır yere koyar, eşya almak için başka bir odaya gider. aklınca şaka yapacak olan ipek saçlı kız bavullardan birinin içine girer, fermuarı kapatır ve annesini beklemeye başlar. bekler, bekler, bekler... anne gelmez. hışımla bavuldan çıkar, annesini evde aramaya başlar. meğer anne mutfakta yemek yapmaya başlamıştır. ipek saçlı kız bağırır niye gelmedin diye kızar köpürür ve annesi anlam veremez. anne her şeyi öğrendikten sonra bu olay ipek saçlı kızın bir başka gerizekalılığı olarak tarihin tozlu sayfalarına kazınır.
alerjik astıma sahiptim.bir sürü de bebeğim vardı.doktor anneme koku yapan plastik ve tüylü oyuncaklardan uzak durmasını söylemiş. annem de bütün oyuncaklarımı birine vermişti.çocukluğum oyuncaklarla geçmedi,iyileştiğim zamandaysa artık oyuncaklarla oynayacak yaşta değildim zaten.
şimdi daha 15 yaşında falanım. biz o zamanlar yazın hafta sonları düzenli olarak basket oynamaya giderdik. o günde deniz kulübüne gittik. oynamaya başladık arkadaşla oranın üyeleride çıkışta bizi seyrediyorlar kızlı erkekli aralarında konuşuyorlar.bi süre sonra arkadaş yanıma geldi ''iyi havamız oldu yalnız ha'' dedi. ben bi gaza geldim. ''bak şimdi nasıl smaç basıyorum izle gör'' dedim. arkadaşda ''şu ön taraftan bas daha iyi görürler'' dedi. bende o gazla tam bastım smaç'ı çattt! diye bir ses, elimde potanın çemberiyle yere kapaklandım. çemberin demirleri çürümüş bende dikkat etmedim taşımadı ağırlığı sonrasında malum millet fena güldü. şov yapalım derken iyi malzeme olduk. yerden bi süre kalkamamak, topallamakta ayrı bi hediye oldu.
6 yaşındaydım dayımların bağa pikniğe gitmişiz gesiye çocukluğum gesi de geçti diyebilirim zaten kimsede yoktu o zamanlar harikaydi.neyse büyüklükler mangal falan yakiyor iste bayağ kalabalik dayimlarda havuzu doldurmuslar ama giremiyoruz yasak! serkan,merve ve ben havuzun kenarinda oynuyoruz serkanin misiri düştü onu almaya çalışırken mervenin bebeği düştü ama nasıl üzüldük biz. sonra ben durun dedim ben alirim ve ciktim havuzun o kenar kismina attim kendimi küçük ve zayıf bir çocuktum havuz dolu tabi sonrasi bende yok tek hatirladigim mervenin cok ağladığı ve babamın kucağında uyandığım yillarca havuza yaklastirmadilar aman uzak bilmem ne sadece yardim etmek istemistim.
üst not: orijinali için (#34566182)

yanılmıyorsam altıncı sınıfta gerçekleşen çocukluk anımdır.

ikiz erkek kardeşimle liseye dek aynı sınıfta okumuşuzdur, hep yan yana otururduk. orta okuldayken de sıralar tekliydi ama bizim sıralarımız yan yanaydı.

bir vakit teneffüsteyiz. ders zili çaldı. ingilizce hocamız derse girdi, çok severdim kendisini. Ayağa kalktık tabi hâliyle. oturun dedi hoca. ben her şeyden habersiz oturmaya yeltendim. ikizim sıramı çekmiş. ben ne bileyim. hoop diye yere doğru süzüldüm. sonrasında bi kahkaha tufanı. Kalktım hemen. Hocamız bile 'insan kardeşine bunu yapar mı' demişti.

Gıcık ikizim arada bi hatırlatıp gıcıklığını yüzüne vururum.
Ankara etlik'te oturduğumuz dönem evin hemen yukarı tarafındaki yol ayrımında park vardı. Bir gün orada mustafa diye bir çocukla tanıştım, oynadık falan, sonra dedik ki yarın 1'de burada görüşelim tekrar. Ertesi gün yağmur yağdı, o yüzden evden çıkmadım. Muhtemelen o da gelmemiştir.

Anıya bak anıya. Nuri bilge ceylan filmi gibi anı aq.
babamın amcasına eşin çok çirkin bunu boşa sana güzel bir kız bulalım demem. 5-6 yaşındaydım.
Milattan önce bigün arkadaşlarımla oynarken yerde renkli renkli bonibonlar bulmuştuk. Alıp cebime attım sonra yerim diye.
Akşam oldu eve gittim. Lojmanda büyüyenler bilir, sabah salarlar bizi akşam yemlenmek ve uyumak için eve gideriz.
Öğretmen çocuğuyum ben. Annem agresif,
gördüğü yerde bize baarıyor. Neyse üstüm başım
çamur tabi bağırdı canına yandığım. Çıkardım
üstümü başımı annem de arkamdan merdaneli
makineye atacak. Ceplerini boşalttı şortumun.
Aman allahım o nasıl bir desibel! Yer gök inledi,annem çığlık çığlığa.
Hapmış cebimdekiler. Yemedim diyorum
inanmıyor,salya sümük ağlıyorum parmağını
boğazıma sokup duruyor kusayım diye. Neyse tuzlu ayranlar, komşu çocuklarına sormalar falan.inandı sonunda da rahat bıraktı beni.
t: yazarların aklında yer eden yaşanmışlıklardır.

not: akıcı olması için hatırlamasam bile bişiler ekledim.

Yaş 6, bilemedin 7. Sıradan bir otobüs yolculuğu ve ben her zamanki gibi tuvalet ihtiyacımı mola süreleri dışında gidermeye ant içmişim.

Neyse işte otobüs bi ara durakladı, babam "gitceksen götüreyim" diyor, annem "bak yoldayken zırlama" tehditleri savuruyor. Benim de illâ son 2 dakka gidesim geliyor. Babam hüzünlü, anneme otobüsü bekletmesini tembihleyip götürüyor beni.

Son hatırladığım, babam beni kucaklamış hareket hâlindeki otobüse koşuyor. Muavinle bikaç sözlü tartışma yaşanıyor sanırım, bilemiyorum şoför de olabilir. Diğer yolcularla bile olabilir. Annem biraz azarladıktan sonra sakinleşiyor filan.

Oldum olası otobüs yolculuğundan nefret ediyorum, belki de sebebi budur. Aynı sıkıntı yok gerçi, hem seyahatler tekil geçiyor artık.
Çocukken herkes doktor/pilot/astronot falan olmak isterdi, ben ralli de yarışmak isterdim. ne yaşadım merak ediyorum...

Çocukken iki tane evimiz vardı, yan yanalardı ortak bahçesi falan vardı. evlerin arkasında oynadığım zaman bir tane çingene beni kaçırmaya kalkmıştı, yengemi görünce kaçıp gitmişti.
Çantaların elle tutulan yerleri vardır ya hani üstte, annem onu bir tarafı koptu diye makasla kestiği için bi gece ağlamıştım. Efso masumduk eskiden.
kardeşimle ilk namaz denememiz.

-lan yan yana duralım, hareketleri aynı anda yaparız tamam mı? 4 rekat kılcaz.
-tamam tamam hadi.
-allahu ekber

2. rekat

-allahuhhapşuuuuuu
-çok yaşa
-sende gör
-...
-...
-lan!?!!
-topla seccadeleri topla.