bugün

Aslında mutlu değilim kendimi kandırıyorum, bişeyler eksik farkındayım ama bilmiyormuş gibi davranmaya devam. Yoksa bu dünya başka çekilmiyor be.
Yıl 1979.
Yer Akhisar.

Aynı zamanda beyaz eşya satan tüp gaz bayi önünde, 50'den (elliden) çok insan, ellerinde boş piknik tüpleriyle kuyruk olmuş bir küçük tüp alabilmek için beklerken, o zaman siyah beyaz ve tek kanallı olan televizyonda haberler, başbakan olan S. Demirel haberiyle başladı.

Gazeteci sormuyor, teyit almaya çalışıyor:
- Efendim, yurt genelinde, çok ciddi tüp gaz sıkıntısı yaşanıyormuş!...

S. Demirel,
-Kim tüp gaz yok diyorsa, kapısına kamyonla tüp gaz yıkarım.

15 yaşındayım. Ağlamadım.
4 saat kadar sonra, küçük bir tüp doldurtup eve geldim.
Unutamam, annem ne sevinmişti.

Ne zaman gözümün içine bakarak yalan söyleyen politikacıyla karşılaşsam, rahmetle, sevgiyle ve sonsuz saygıyla S. Demirel'i anar ve yalan sallayan politikacıya bunu anlatırım.

Ne saygısız insanım, değil mi?
Uyuyamadığım ya da stresli olduğum zamablar uyumaya çalışırken hep aynı hayali kurarım.

Yavaş akan nehirde bir salın üzerinde ilerliyorum.

Ama çok ayrıntılı bir rüya bu. Nehiri gölgeleyen meşeler, tam kıyıda bazen yapraklarına kolumu uzatabileceğim mesafeye kadarsakmış selviler, onların yapraklarının arasında kesik kesik yüzüme vuran güneş ışığı..

Vee hep ayağımın birini yataktan aşağı salarım. Akan suya ayaklarım değiyormuş gibi.

Hafif hafif de rüzgar eser hep ve o nehir hiç bitmez.

O salın üzerinde uyuyakalır sabah yatağımda uyanırım.
Kendimi sınırlamaktan çok sıkıldım.
Sivrisinek öldürmekten büyük haz duyuyorum.
her gece aynı kabusları görüyorum, kabuslarda kıpırdayamıyorum sesim çıkmıyor, uyanınca gerçek mi kabus mu onu kestiremiyorum. sanırım deliriyorum. mesela yine oldu uyandım kafam dağılsın diye sözlüğe girdim.
yeni insanlarla tanışmak, kendimi anlatmak, onu dinlemek dahi istemiyorum.
şu son birkaç gündür resmen toplam haftalık muhabbet kotamı tek günde doldurur oldum biri sayesinde. o kadar istekli anlatıyor ki bir şeyleri ''işim var'' bile diyemiyorum, bahane üretemiyorum. diğer yandan böyle gider ise ben de alışkanlık olacak kendisi. her gün uyandığımda birkaç mesaj birikiyor her gece yazışıyoruz yazmadığında tuhafsayacağım en kötüsü de bu.
Az önce battaniyenin içine osurdum. Sonra kafamı battaniyeden içeri sokup boğulacak gibi olana kadar bekledim. Kafam1dünya.
ağustos hiç bitmesin, eylül hiç gelmesin..
Sandigimdan daha da cesaretsizmisim.
Sanki bana günlük bu başlık.
Ya da kendime notlar.

en iyiler genellikle
intihar ederler
sadece kaçmak için
ve o geride kalanlar
asla tam olarak anlayamazlar
neden biri
onlardan kaçmak istesin ki..!

Bukowski amca
özlemeli...
Utanıyorum.
Yobaz yobaz entryler girmeyin cidden ya ,iyice soguyorum sozlukten Ataturke falan nasil laf atabiliyorsunuz ayrica aklim almiyor.Bu nankorlugun kacinci evresi cidden merak ediyorum...
Iyice kafayi yedim ags. Ne yaptigimi bilemiyorum su ara ahaha.
Değer gördüğünüzü hissetmek güzel şey. Kıymet bilmek gerek.
Ömrüm mutfakta geçiyor be.
Sanırım sıkıldım biraz.
bazı şeyleri gerçekten de çok özlüyorum.
Babamın arabasını kaçırmıştım.
bu kibirin ve kıskançlığın ile sonun ne olacak çok merak ediyorum.
Dün Harry Potter'ın son filmini yeni izledim.

Harry Potter'ı çocuk aklımla izlerken, en çok etkilendiğim şey harry, Hermonie ve ronald'dı. Bugün baktığım da tabiki faha farklı şeyler de görüyorum ama hala bende bıraktığı en büyük şey sevgi.

Ancak küçükken bunu izlediğim de buna benzer dostluklar kurabilirim diye düşünmüştüm. Bugün bakıyorum da %5'i kadar bile böyle bir hayat elde edememişim.

Seçtiğim arkadaşlıkları hiç çıkar olarak yorumlamadım ama bugünden itibaren çıkar olayını temize çıkarttım. Maalesef bu dostluğu yaşayacak kadar iyi biri olamamışım ama daha acısı bu fırsat karşıma hiç çıkmamış. Bugün kaç yaşımdayım bilmiyorum ama zaman akıp gidiyor ve benim ne dostluğum var ne buna duyabileceğim sevgi en kötüsü zaman azaldıkça umudun da azalması...

Burdan yaşı henüz 10'ların ortasında olanlara sesleneyim, sözlükle bilgisayarla çok zaman harcamayın. Gerçek arkadaşlığı arayım, hiç bir haz bu en entellektüel hazdan güçlü olamaz. Ne popüler biri olmak ne zengin ne güçlü ne güzel...
en ufak şeye ağlıyorum, üzülüyorum bu aralar. ben böyle biri olmak istemiyorum.
Kafamın içinde atlar yarışıyor..