bugün

Herşeyi geç yapıyorum. Faturaları ya son gününde yada daha geç ödüyorum. Üniversite sınavına ilk girdiğimde bir yıl geç girdim. Askere bir yıl geç gittim. Üniversiteye daha yeni başladım o da çok geç hem de baya bi geç. işe geç kalıyorum akşam derse bile geç kalıyorum. Herşey için çok geç bi de. Hiçbir şeyi zamanında yapamıyorum.
ic huzur en onemlisi ic huzur.
Kuafore geldim. Cocuklugumdan beri taniyan bilal abi bana cok zayiflamissin bir sorun mu var yapma boyle kendine bak dedi. Uzuldum .nisandan beri kilo kaybediyorum. Allah bir sorun hastalik cikarmasin insallah.
iyi niyetim artık bana zarar veriyo....
2011'de nurtepe'deki terzi ahmet'in önünde yapılan newroz'da halayı mahveden şerefsiz bendim.
Pisman olmayi bilmeyen gonuller af beklemeyi hak etmemislerdir.
Bu dünya için fazla seksiyim.
"erkeklerin hepsi böyle", "hepsi filmlerde kaldi" diye aglayan sizlayanlara derler ki:

sen bunca vaktini yalanci sabahlarda, gecelik tensel hazlarda, adam olamayan oğlan çocuklarinda, harca dur, bedenini ve ruhunu olmayacak dualara amin demeye gönder; sonra "vay efendim neden adam gibi adam karsima cikmiyor? neden hep boyle yalnizim? neden bu ozlemlerim dinmiyor" de. bir de karsina birisi cikip meydan okuyunca hemen "ben inanmiyorum oyle seylere" diye ayni makarayi bagla bagla dur.
derler ki;
(bkz: öyle göte böyle yarak)

kivirmayacaksin!

kapini calan mi var, birak gostersin kendini! istemedin mi, yatmadi mi kafan, usûlünde ver yolunu, sen sağ o selamet!

ama oğlan çocuklariyla oynaşmaktan bir "adam"a denk gelemeyen talihsizler boşuna " inanmiyorum ben inanmiyorum dediklerine" diye dillerine pelesenk etmesinler!

her kadin inanmak ister, her kadin kandirilmak ister aşk oyununda ve bu oyunu en usta ellerle asıl kendileri oynar ve -eğer istiyorlarsa- kazanan her iki tarafın da gönlü olur.

sen hele bir deyiver; ne istiyorsun?

kanı beş para etmez, one night standten öteye geçemez, elini tuttuğu kadını yüreğinin en mahremine gizleyemez, gündelik oyun-oynaşlarla gününü gecesini sadece "zevk" peşinde çarçur eden oğlan çocuğunu mu yoksa bir erkeği mi??
erkeklerin hepsi böyle , hepsi filmlerde kaldi diye aglayan sizlayanlara derler ki:

sen bunca vaktini yalanci sabahlarda, gecelik tensel hazlarda, adam olamayan oğlan çocuklarinda, harca dur, bedenini ve ruhunu olmayacak dualara amin demeye gönder; sonra vay efendim neden adam gibi adam karsima cikmiyor? neden hep boyle yalnizim? neden bu ozlemlerim dinmiyor de. bir de karsina birisi cikip meydan okuyunca hemen ben inanmiyorum oyle seylere diye ayni makarayi bagla bagla dur.
derler ki;
(bkz: öyle göte böyle yarak)

kivirmayacaksin!

kapini calan mi var, birak gostersin kendini! istemedin mi, yatmadi mi kafan, usûlünde ver yolunu, sen sağ o selamet!

ama oğlan çoçuklariyla oynaşmaktan bir adam a denk gelemeyen talihsizler boşuna inanmiyorum ben inanmiyorum dediklerine diye dillerine pelesenk etmesinler!

her kadin inanmak ister, her kadin kandirilmak ister aşk oyununda ve bu oyunu en usta ellerle asıl kendileri oynar ve -eğer istiyorlarsa- kazanan her iki tarafın da gönlü olur.

sen hele bir deyiver; ne istiyorsun?

kanı beş para etmez, one night stand ten öteye geçemez, elini tuttuğu kadını yüreğinin en mahremine gizleyemez, gündelik oyun-oynaşlarla gününü gecesini sadece zevk peşinde çarçur eden oğlan çocuğunu mu yoksa bir erkeği mi??
itiraf ediyorum ,bu başlık altında
"şükriye karısı beni aldattı"
"seviyorum ama o beni sevmiyo"
"3 kuruşluk insana 5kuruş değer verirsen o iki kuruşa seni satar"
"değer verdim götü kalktı"
"artık insanlara güvenmiycem"
"gerçek sevgiye inanmıyorum artık"
gibi klişeler gördükçe küfrediyorum. Daha yaratıcı şeyler bekliyorum.
kimi sevdiysek orospu çıktı.
2004, izmir kitap fuarı. parasızım, camdibi'nden yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm.... tam karşımda duruyordu, kitap alacak param yoktu, kitaplara bakıyorum, gülünün soldugu akşam yeni bitmiş, arka kısımda kanayan'ın içeriği. bakıyorum kitaba, önsöze... orda işte be, erdal öz, o koğuş, ne bileyim o yağmurlu sokak orda, başını kaldırdı, "nefes nefese kalmışsın, gel çay var". anlattı, anlattı, dinledim, dinledim... 3 saat dinledim, hiç durmadan. sonra döndü, "hadi bir kitap seç, hediye etmek istiyorum" kanayan'ı aldım elime, bikaç saniye... baktı, güldü, teşekkür ettim. o kitap nerde, kimde bilmiyorum, ya muğla ya denizli, bilmiyorum. kaybettiğime canım yandı. şimdi, erdal öz, hala benim için, bi yazar, yayın evi sahibi gibi değil. bi abi. iyi ki doğdun erdal abi.
7 gündür makarna yiyorum.

param mı bitti? yemek yapmasını mı bilmiyorum?

hayır, sadece dısarıya çıkıp insan denilen canlı türüne rastlamak istemiyorum. Makarnam bitmedikçe de çıkmicim.
Normalde zeka fışkırsa deha olsam bile pratiğe gelince aptal ahmak birine dönüyorum, biraz alık biraz aylak yavaş düşünüyorum çok dikkatim dağılıyor çok oyalaniyorum gereksiz gereksiz işlerle. insanlarla anlaşamıyorum. Sonunda yıkıntıların ortasında yine sevilmediğimi anlaşılmadığımi tekrarlıyorum kendime.
Vizeler yaklaşıyor. içim sıkılıyor. Daha çok gezmek, daha çok film izlemek, fuarlardan tonlarca kitap almak, Izmir'in en güzel manzarası nerdeyse, orayı görmek istiyorum. Nasil eğlenildigini bile unuttum. "güvenmedigim Insanlarla gittiğim bir yerde nasıl eğlenebilirim?" diye diye solup gidicem. Bütün bunları hayatıma girdiğinde deli gibi önemseyeceğim insanla yapmak istiyorum. Iyi de o ne zaman gelicek? Daha doğrusu gelicek mi? Üstelik geldiğinde "koridorun sonunda çarpışalım da kitaplarım yere düşsün" gibi saçma bir isteğim de yok.
hiç ders çalışasım yok .
Üniversite ikinci sınıfta mesleğimden para kazandım. Hep yokluk çekmiş bir insan olarak ilk defa kendimi insan gibi hissettim. Üstelik bu işi yapabilirsem hayatımın bir bakıma değişme şansı var... ama ben hastayım, güçsüzüm.
bulk'ta mıyım cut'ta mıyım kendim de bilmiyorum.
Hayat bazen size fırsatlar sunar. Gerçek olamayacak kadar güzel fırsatlar bunlar. Hayatın size sunduğu fırsatların büyüsüne kapılmak yada gerçekçi yaşamak arasında seçim yapmanız gerekir. ne seçerdiniz bilmiyorum ama hayat her zaman en kötüsünü düşünür ve size en kötü senaryoyu oynatır.Kötü senaryonuz da mutlu olmak yada mutsuz olmak size kalmıştır. aslında her şeyin bir sonu olduğu gibi bu senaryoda bitecektir. Dedim ya hayat sadece size gerçekçi olmayan ihtimalleri fırsat olarak gösterir. Siz bu fırsatların üzerine gittikçe her şey flulaşır. Gerçek olamayacak kadar güzel.
mutsuzum ulan oyle de boyle de mutsuzum. hem de dibine kadar mutsuzum silkelesen mutsuzluk akacak ceplerimden o misal mutsuzum. hayatimda her sey ters, hic birsey istedigim gibi degil. yapmak istediklerimle yapabildiklerim, yaptiklarim arasinda daglar var. olmak istedigim insanla olduğum insan arasinda daglar var. neden ulan neden, neden ne icin bunlari cekiyorum...
bir gun hayallerimdeki gibi mutlu olmazsam hayatima son veririm, cok zaman gecer belki ama ne care sonu ölüm...
hadi bakalim.
3 gün traş olmayınca mutlu olan adamım ben, nasıl beceriyorsunuz mutsuz etmeyi!
çay içmeyi seviyorum ama yapmaktan nefret ediyorum.
50 vereceğim gelme dese yarınki sınavlara gitmicem.
ders çalışmam gerek sözlük fakat 1-2 haftadır oturuyorum daha doğrusu bu yıl doğru düzgün çalışamadım ve kpss gibi bir sınav çalışmadıkça içim daralıyor içim daraldıkça çalışmıyor böyle bir isteksizlik sorma gitsin ne olacaksa sonum?
Biz aska ters istikametten bile giremeyenlerdeniz sanirsam. Sefer bile askini ilam ettiyse.