bugün

Beğenmediğim ve adını her duyduğumda aklıma kurtlu elmaların geldiği telefon markasıdır.
mobil ödeme çağı denilen döneme girilirken öncü olan teknolojik alet. turkcell, apple, visa eurepo ve yapı kredi firmalarının ortak olarak düzenledikleri basın açıklamasında icarte olarak isimlendirilen cartı tanıtıp bu şekilde cep telefonundan alışveriş yapılabileceğini, artık bunun mümnkün olduğunu ifade etmişlerdir.
500,00 tl borcu ödeyemediği için icralık olan gkıç beyinlinin biri indirim talep etmek için ofise gelmiş, elinde de bu telefondan var. 1 saat boyunca aklı sıra beni kafalamaya çalıştı. 1 kuruş indirim yapmadım. sonunda ''allah'ın yok mu senin, ne olur biraz indirim yapsan'' dedi. dayanamadım, cevap verdim:

-allah'ım var ama iphone'um yok!
application store sayesinde milyonlarca uygulamayı ücretli yada ücretsiz olarak indirebildiğimiz , dokunmatiği muhteşem olan , maillerine kolayca ulaşabildiğin , internete en kolay bağlanma imkanı sunan apple ' ın bir telefonudur . yakında 5 . si çıkacaktır duyduğuma göre projeksiyonlu olacakmış .
eyüp merkez'deki turkcell bayisinde 1700 küsür liraya gördüğüm telefon.
milletin yemeyip içmeyip satın aldığı telefon.
mevcut özelliklerinin bir yüzde 80'inini kullananlar bile çözememiştir, hava olsun diye elde dolaştırılan telefondur.
tasarımdır sadece. tasarım ve işlevsellik için (bkz: android) .
benim de heveslenerek aldığım fakat daha sonra alo demekten başka hiçbir özelliğinden yararlanamadığım telefondur.
bazılarının, sadece tasarım, dediği telefon markası.
Evet, bu insanlar android hayranıdır, ve kendilerine fandroid denmektedir.
şimdi, apple hakkında bir şeyler gevelemek istiyorum, izninizle.
öncelikle, apple'ın çok sık eleştirilen "en iyileri hep ben yaparım, en iyileri ilk biz yaparız" tavrına gelelim. aslına bakılırsa, zaten öyle. iphone'dan önce dokunmatik telefon var mıydı? varsa ne kadar dokunmatikti ki? arayüzü, işletimcisi adamakıllı ilk telefonu apple yapmıştır.
sonra, mac'ler. mac'lerden önce pc (personel computer) diye bir şey yoktu resmen. Mac'lerle yaygınlaştı, sonra farklılaştı tabi.
android zirveye yerleşti, apple düşüyor düşüyooor! diyenlere de, piyasada 120'ye yakın android'li cihaz varken, ios'lu cihazlar 5-6 tane. iphone'lar ise 4 tane. buna rağmen iphone zirvede olsaydı, o zaman her 10 kişiden birinin elinde iphone olurdu!
5. versiyonu da sonunda çıkmıştır.
görsel
görsel
surekli almak istedigim ancak liselere kadar dusup, her apacinin elinde gormeye baslayinca almaktan vazgectigim telefon.
Reklam yapmadan dunyada en cok satan saheser.
4'üne daha sim kartımı takamadan, evime giren hırsızın çaldığı biricik hayallerimin telefonu...çok üzülüyorum be sözlük,ilk maaşımla almıştım.
insanların 4s ile ilgili muhabbetlerini duyduğumda inanılmaz derecede şaşkınlıkla onların bu teknolojik aletlere olan tutkularını izledim ve şu yargıya vardım bu onlar için bir aşktan farksız.

günümüzde insanların sadece bir madddeden daha fazla değer verdiği sadece bir madde.
--spoiler--

Geçtiğimiz günlerde iphone 4s'in piyasaya sürülmesiyle Apple bağımlılarını 'yeni bir doz' heyecanı sardı. Teknolojik aletlere olan tutkumuzu bağımlılık olarak tanımlamak belki de artık çok da doğru değil. Çünkü yakın zaman önce yapılan bir araştırma , nörogörüntüleme tekniklerinin ''bağımlılık'' ve ''doz'' gibi anahtar kelimeleri sımsıkı bağlandığımız kişisel eşyalarımız için kullanmanın yerinde olmadığını ortaya çıkarmış. Araştırmaya göre kullanmamız gereken doğru kelime; AŞK.

Marka danışmanları ve pazar araştırmacıları tarafından Apple, yeryüzündeki en değerli, en arzulanan marka olarak görülüyor. Bu da akıllara Buyology kitabının yazarı ünlü danışman Martin Lindstrom'un geçtiğimiz yıllarda yaptığı bir deneyi getiriyor. Lindstrom yaptığı araştırmada dünyadaki en güçlü markalarla dinler arasındaki benzerlikleri bulmaya çalışmış, fMRI kullanılarak yapılan araştırmanın sonucunda da katılımcıların beyin aktivitelerinin Apple ve Harley Davidson gibi markalara baktığı zamanki haliyle Hz. isa, Meryem temalı dini semboller taşıyan resimlere baktığında da aynı olduğunu görmüş.

Lindstrom daha yakın bir geçmişte yeni bir araştırma daha yapmış. Yaşları 14-20 ay arasında değişen 20 bebeğin eline birer Blackberry tutuşturmuş. (Cep telefonlarının zararlı etkileri hala çürütülememişken yaptığı deney etik bakımından tartışmalı aslında!) Aradan çok uzun süre geçmeden bebekler parmaklarıyla Blackberryler'in ekranına dokunup bir hareket beklemişler. Beklentileri karşılanmayınca da telefonları fırlatıp atmışlar. Bu deney çok da tutarlı sonuçlar sunmasa da en minicik halimizden beri Applevari bir dünyaya koşullandığımızı gösteriyor.

'Smartphone' larını evde unutarak dışarı adım atan insanlar artık kendilerini eksik hissettiklerini, bedenlerini bir endişe kapladığını söyler hep. Iphone kullanıcılarında bu belirtiler diğerlerine oranla epey fazla çıkmış bazı araştırma sonuçlarına göre. Semptomlara bakılırsa bu kişilerin gerçekten kaygı bozukluğundan muzdarip olmaları mümkün. Dünyada en sevilen 10 sesi bulmaya çalışan bir başka araştırmaya göre ilk sesi telefon titremesinin çıkardığı ses oluşturuyorsa, artık teknolojik oyuncaklarımızla romantik olmasa da aşk yaşadığımızı söylemek de mümkün. Bazı psikologlar tarafından olay çoktan bilimsel boyuta taşınmış durumda. Smartphone kullanımının kompulsif davranışlara neden olduğu (kumar oynamak gibi), beynimizdeki kimyasal dengeleri değiştirdiği kabul ediliyor artık...

Iphonelarla aşk yaşadığımızı ispatlamayı kafasına koyan Lindstrom tekrar bir araştırma yapmaya karar vermiş. San Diego'daki bir neuromarketing şirketiyle anlaşarak (Türkiye'de bu disiplin hala tam anlamıyla ciddiye alınmazken yurt dışında bu hizmeti veren şirketler var gördüğünüz gibi) iphone'lar kokain, alkol ya da alışveriş gibi bir bağımlılık çeşidi mi değil mi ortaya çıkarmak için yola çıkmış. Yaşları 18-25 arasında değişen 8 kadın ve 8 erkek, beyin aktiviteleri fMRI tekniğiyle görüntülenerek iphone'dan gelen video görüntülerine, müzik ve titreşim sesine maruz bırakılmış. Sonuçlar; katılımcıların sese maruz kaldığında beyinlerinin görsel taraflarının, görsel uyaranlara maruz kaldıklarında da yine beyinlerinde işitsel kısımların harekete geçtiğini ortaya çıkarmış. Yani katılımcılar iphone'dan gelen bir sesi duyduklarında onu aynı zamanda görüyorlar, görüntü izlediklerinde de bu sessiz de olsa onu duyuyorlar. Bu da iphone'un ''duyu ikililiği'' olarak da adlandırabileceğimiz ''sinestezi''ye neden olduğunu gösteriyor. Sinesteziden daha dikkate alınması gereken bir başka sonuç da katılımcıların beyinlerinde 'insular cortex' olarak adlandırılan aşk ve tutkuyla bağlantılı bölgenin ciddi anlamda hareketlenmiş olması. Yani deneye katılan kadınların ve erkeklerin beyni iphone'dan gelen zil sesini duyduğunda sevgililerinin sesini duymuş gibi yanıt veriyor! Kısacası, iphone'a bağımlı değiliz, iphone'a aşığız.

Teknolojinin yavaş yavaş hayatımızdaki her yeri işgal ettiği bu çağda insanlar artık iphone'lara aşık olup onları partnerleri olarak kabul ederlerse şaşırmamak lazım. insan ilişkilerini daha fazla yok etmemek adına bence en kısa zamanda yanı başınızdaki telefonu bir kenara atın ve zil sesiyle değil de gerçek bir insan sesiyle heyecanlanmaya bakın *

kaynak: http://www.melikesimsek.com/2011/10/iphone-ask.html

--spoiler--
sanal bebek'in gelişmiş hali.
an itibari ile sahip olduğum telefon markası.

güzel gidiyor ilişkimiz şimdilik, detaylar editlenir elbet.

edit: am gibi telefon oh mis
kendisinden memnunum ama bir maruzatım var. uygulamaları menü tuşuna basıp kapatmamın yeterli olmadığını düşünüyorum. sanki arkada çalışan programlar yeni açtığım programın kasmasına neden oluyor sanki. yoksa bendemi bir paranoyaklık var çözemedim doğrusu.
alamadım gitti arkadaş. yolda çoluk çocuğun bile elinde iphone görür olduğumuz şu günlerde ötv'ler biraz acımı hafifletti.
kendisinden hiç memnun değilim çünkü çok pahalı o kadar paraya değmez bence. tasarımı iyi bak ona lafım yok.
niyetim kimseye hakaret etmek değil. fakat bu konuda çok doluyum sözlük.

çevrenizde eminim ki bir sürü iphone sahibi insan vardır. ben demiyorum ki kullanmasınlar. fakat öyle insanlar tanıdım ki ıphone' u özelliklerinden çok isminden dolayı alıyorlar. çünkü artık telefonun senin işine yaraması değil markası önemli. artık sen telefonunun markası kadar dikkat çekiyorsun, ilgi duyuluyorsun, arkadaş ediniyorsun vs...

tabi sırf bunu telefon markası üzerinden ifade etmek yanlış olur. mesela kfc' de yemek yemek ile dürümcüde yemek yemek arasında bazı insanların gözünde o kadar fark var ki... onlar için o markalar her şey. onların can damarı bu markalar ve markaların onlara getirileri.

sırf bunu reddettiğim için aynı parayı verip dürümcüye gidiyorum, android işletim sistemli samsung kullanıyorum vs... size de tavsiye ederim.
ses sorunlarıyla beni delirten sikindirik telefon. aşamadılar sorunları ipneler. iphone 2g ile girdi bu sorunlar hayatıma 4s ile devam ediyor. bir türlü istediğim sesi yakalayamadım. her güncelleme daha iyi yapıcağına daha kötü yapıyor sanki.

--spoiler--
zaman içinde ses kısılmaları yaşadığınızı düşünürseniz, telefonu açmadan çok basit bi yöntemi var kurtulmanın. tabi herkeste işe yarar demiyorum. çözümümüz sakız! bildiğimiz çiğnenen sakız. (bkz: kaybolmayan sakız istiyoruz) herhangi bi sakızı 2 dakika geveledikten sonra, telefonumuzun hoparlör kısmına yapıştırıp bastırıyoruz. bu işlemi 7 8 10 defa tekrar ettikten sonra eğer kirlenmeye-tozlanmaya bağlı bi sorunumuz varsa ortadan kalkıyor.
--spoiler--
(bkz: Iphone 4GS)
iPhone 4s de yeni güncellemeler ve yeni sorunlar
http://www.mobixir.com/?p=517