bugün

son zamanlarda aşırı derecede '' CD'ci kız '' çakması ve iki sevgiliyi ölümle ayıran hikayeler türedi. isimi değiştirip değiştirip aynı hikayeyi önümüze sunuyolar. dayanamadım, bende bir aşk hikayesi yazmaya karar verdim. fakat benim yazdığım diğerlerinden biraz daha farklı...

Ali diye bir çocuk varmış istanbul'da. çocuğun bir hastalığı yokmuş, sapa sağlammış maşallah... orta halliymiş parasal durumu. dostlarıda varmış bolca. tek sıkıntısı varmış onun. burcu, ateş gibi gözleri, gülden daha güzel dudakları, sevimli yanakları ve dünyanın 7 harikaları arasında birinci olan saçlarıyla ali'nin sevdiği kızmış. aslında belkide sadece ali'nin gözünde okadar değerliymiş, okadar güzelmiş. ali onu unutamıyormuş. he gün onun çalıştığı kafeye gidiyormuş. cebindeki bütün parasıyla bir kahve alabiliyormuş anca. mÂlum, ablamız starbucks'da çalışıyor. yani ali onun yanında gidince çok fenaa para giriyor.

bir gün kasıtlı olarak masasına kahvesini döküyor ali. şansınada kazım adında kıllı bir herif geliyor silmeye. onun yarınıda döküyor, yine kazım geliyor silmeye. çarşamba günü kerim adında sivilceli bir arkadaş geliyor silmeye. perşembe yine kazım geliyor;

kazım: abi günlerdir geliyon her gün döküyon. yani nedirki sendeki bu sakarlık ?
ali: abicim sanane benim sakarlığımdan. sen sil masayı, bunun için para alıyosun.
kazım: bak abicim öyle diyonda olmuyo bak, kasıtlı döktüğünü düşünmeye başlıyom.
ali: oğlum neden hep erkek yolluyolar masaya ? bikereda bayan üyelerinizden biri silmeye gelsin !
kazım: heee senin derdini anladımda aga olmaz. burda çalışan kızların hepsinin başı bağlı.
ali: nasıl yani ?
kazım: hepsinin manitası var.
ali: aramızda kalsında bişey soracam, lisedeki sınıf arkadaşım olduğu için soruyorum, burcu'nun varmı ?
kazım: abi hepsinin var amq . sen burcu'yumu seviyon.
ali: manyakmısın oğlum, kaç yaşına geldik. ne sevmesi. bu yaştan sonrada uzakdan sevecek değiliz yani. hiiiç.
kazım: öyle olsun abi.

ali kahroluyor tabii. bütün gece ağlıyor, ama neye yarar ? cuma günü geliyor. ve ali yine kahveyi döküyor.

burcu: kazıııım, bizim mal yine kahveyi döktü !
kazım: hiç uğraşamam amq, bi kerede sen git.
burcu: manyakmısın lan? lisedede sevmezdim p*zevengi. şimdi muhabbetde eder mal.
kazım: üç beş bişey konuşsanız nolur amq ? git adamla muhabbet et. hem seni seviyor galiba
burcu: inan umrumda değil.
***
ali: selam burcu, beni hatırladın mı ?
burcu: evet, nasıl gidiyor ( bir yandan masayı siliyor ablamız. ).
ali: ehh işte. hiç selam vermiyorsun. günlerdir buraya geliyorum.
burcu: hatırlayamamıştım.
ali: eee, sevgilin varmış. doğrumu ?
burcu: evet, canım o benim.
ali: umarım birlikte mutlu olursunuz.
burcu: saolasın.

ve gider burcu, kimseyi takmadan, o güzellikle. ali bir daha vurulur iki kurşunla. aklına CD'ci kız öyküsü gelir, bakar bardağın yanlarına not yazmışmı diye. yok, hiç bişey yazılmamış. ara sıra kart almak ister, eve gelince bakar yazan bişey yok. ağlar ağlar, ona ağlar. onu arkadaş olarak bile sevmeyen kıza ağlar...

ali gitmeye devam eder, burcunun kendisini sevmediğini bile bile. onunla aynı ortamda olmak ona ayrı bir enerji katar. birazcık uzak dursun, hemen özler ve ağlar. günler böyle geçer. umudunu kaybetmez. her gittiğinde kafe'ye burcunun onla konuşmasını bekler. bir umudu vardır hÂlÂ. herkez ona unut der, ama unutamayacağını bilir. ve bir gün burcuyu görür, sevgilisiyle öpüşürken. dünyası yıkılır başına, koşa koşa ağlar. bütün cadde boyunca koşar. göz yaşları etrafa savrulur, sonunda dayanamaz ve bayılır.

yoktur umut. ama o kesmez umudunu. oda bilir umut yokluğunu, inanmak istemez ama. eve kapanır. hiç biryere gitmek istemez. sadece ağlamak...

kazım: şşş yine kahve döküldü, burcu hade kızım !
burcu: yine mi yaaa ! bu ali sinirlerimi bozmaya başladı. küfür edecem heee !
kazım: yok be, ali 1 haftadır gelmiyo. bu sefer başka bir arkadaş.
burcu: iyi bari, ali olsaydı dümdüz gidecektim artık yeter be !

***

işte böyledir aşk, bazıları acıdan kıvranırken diğerlerinin ruhu duymaz. sıradan hikayelerdeki gibi ölünmez bazen ! bazen ölmüşten beter olunur !!!

fakat her aşk bitmez...