bugün

ahmet şık tarafından dile getirilmiş;

https://twitter.com/sahme...status/789036140854738944

Silah arkadaşları esir alınırken susan eski GK Başkanı Hilmi Özkök, dün kasaptaki ete soğan doğradı: https://goo.gl/gbBvqP

Hilmi Özkök GK Başkanı iken, Ağustos 2004’te Gülen Cemaati’ne karşı alınan MGK kararlarını anımsatarak “Milat 2013 değil” demeye çalışmış.

Dönemin Başbakanı Erdoğan ve Dış işleri Bakanı Gül’ün de imzaladığı MGK kararlarını Taraf gazetesinden 28 Kasım 2013’te öğrenmiştik.

Taht savaşının kızışmaya başladığı dönemin haberinee ilişkin Yalçın Akdoğan, hükümet olarak hiçbir şey yapmadıklarını şöyle açıklamıştı

Madem kasaptaki ete soğan doğrandı, o halde tartışılması/soruşturulması gereken AKP’nin uyarılara rağmen neden bir şey yapmadığı olmalı.

Uyarıları yapanların esir alınmasının, uyarılara rağmen bir şey yapılmamasının kanlı sonuçlarını tüm ülke 15 Temmuz 2016 gecesi öğrendi.

Yıllardır Gülen Cemaati’nin yarattığı tehlikeye dikkat çekenler/bedel ödeyenler olmasına rağmen AKP’lilere bakarsanız, milat hâlâ 2013.

17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları kastedilerek “Milat 2013” denilmesinin nedeni açık: Suç ortaklıklarını gizlemek.

“Yolsuzluk soruşturmaları da Cemaat’in darbe planıydı” denilerek boğazlarına kadar battıkları suç/haram batağından aklanmaya çalışmak.

Hükümet ortağı bir kutsal mafya örgütüyle birlikte imza attıkları hukuksuzlukların tek suçlusunun Gülen Cemaati olduğu algısını pekiştirmek.

Bunun için, darbe kalkışmasından sonra haftalar boyunca Ergenekon/Balyoz sürecinin bazı asker mağdurları TV ekranlarında ağırlandı.

Haklı bir Cemaat nefreti/öfkesiyle konuşanların çoğu AKP’nin suç ortaklığına dair kelam etmekten kaçındı. Konuşabilen zaten TV’de olamazdı.

Böylece Ergenekon/Balyoz sürecinin mağdurlarının hitap ettikleri muhalif alanda bulunanlar da hakikatten uzaklaştırıldı, sesleri kısıldı.

Cemaat’i bitirecek kudrette olduğu düşünülen Erdoğan ve liderliğini yaptığı AKP’nin cunta yönetimi hukuksuzluklarına ses çıkarılmaz oldu.

Biatını kanıtlayan ana akım medya ve aparatçikleri cuntayı ve hukuksuzluklarını meşru gösteririken, sesini çıkaranları da duymazdan geldi.

“Yetmez ama evet” nefreti/eleştirisi üzerinden siyasal alan bulanlar bu cunta döneminin “Yetmez ama evetçileri” rolünü üstlendiler.

Cemaat’in çeteleşmesinde büyük payı olanın “Ben de çok yardım ettim” diyerek af dileyen reisleri ve AKP olduğunu gizlemeye çalışıyorlar.

“Ne istedilerse verdiklerini” de ne isteyip de vermediklerinde savaş çıktığını da unutalım/konuşmayalım istiyorlar.

Gülen Cemaati ve AKP suç ortaklarıdır. Fethullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan birlikte yargılanmalıdır.
bir işe yaramayacak eylemdir. olay fettullah gülen ve rte ile bitmiyor. Perdenin ardındakiler yargılanmadığı sürece onlar gider yenileri gelir.
tamam Tansu Çiller, Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Bülent Ecevit' ide yargılayalım, onlarda fetöyü gelişmesine yayılmasına tüm kurumlarda veba gibi yayılmasına izin verdiler, velakin Tansu Çiller'den sonrakiler ölü ama sizin için sorun olmaz bu kafaylada yargılarsınız.
E suç ortakları tabi ki de öyle olmalı lakin burası Türkiye pek adaletli bir memleket değiliz maalesef.
benim ve kimi sözlük yazarlarının dile getirdiklerinden çok farklı şey yazmamış ahmet şık, lakin gazeteci kimliğiyle olayı ele alması dört dörtlük.

(bkz: darbeciler ne istedilerse verenler yargılansın)