bugün

Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve daha başka ekonomik etkinliklerde bulunan kuruluş.
(bkz: is bankasi)
(bkz: turkiye cumhuriyet merkez bankasi)
(bkz: mevduat bankasi)
(bkz: katilim bankasi)
(bkz: garanti bankasi)
(bkz: turkiye is bankasi)
(bkz: yapi ve kredi bankasi)
(bkz: ziraat bankasi)
(bkz: akbank)
argoda tuvalet...
para satan kurulus. resmi olanina banka, olmayanina tefeci denir. ikisi de ayni isi gorur.
Sermaye, para, kredi, yatırım, hizmet sunma gibi alanlarda her türlü işlemi yapan kuruluştur. Günümüzde işlevleri çok çeşitli olan bankalar emisyon bankaları, ticaret bankaları, sanayi bankaları, ipotek bankaları, tarım bankaları gibi çeşitlidirler. Türkiye'deki başlıca banka türleri ise; özel yasayla kurulan bankalar, ulusal bankalar ve yabancı bankalardır.
alm. die bank
bildiğimiz "tefeci"nin modern, kulağa hoş gelen ismi.
yeryüzünde var olan faiz borçlarının asla ödenemeyecek tutarlara gelmesine sebep olan müessese. en basit şekliyle %5 faizle iki kişiye 100er lira borç veren banka sayesinde oluşan alım gücü 200 lira iken, geri ödenmesi gereken borç 210 liradır. totalde faiz borcu asla bitmez. sadece borçlular değişir.
asıl işlevi ve tanımı: halktan topladığı mevduatı reel sektörü fonlayarak hem ülke ekonomisinin gelişimine katkıda bulunmak hem de reel sektörü büyüterek üretimi desteklemek olan kuruluşlardır. yanlız bugün gelinen noktada bankalar amaçdan saparak tamamen ve sadece çok evet çook para kazanacağı kalemlere yatırım yapmaya başlamasıyla ülke ekonomilerinin sırtında daha çok kambur oluşturmaya başlamışlardır. şöyle ki bankaların tüketicilere yada sanayicilere kredi vermesi banka açısından risk doğurur dolayısıyla bankalar da en az risk maliyeti ile para kazanma yoluna gitmişlerdir örneğin devlet iç borçlanma senetleri alarak hem tahsil riskini ortadan kaldırırlar hem de mevduata verdiği oranla hazine kağıdından elde ettiği getiri arasındaki geniş makastan yararlanarak çok büyük karlar elde ederler (özellikle Türkiye gibi borçlanma ihtiyacı çok fazla olan ülkelerde) ve risk gerçekten sıfırdır. en kaba örnekle bono getirisi yıllık % 30 dersek (ki bu bizim ülkemizde çok yüksek seviyelere de çıkmıştır) banka mevduat sahibine yıllık % 15 faiz getirisi verirse arada ki % 15 gibi çok yüksek bir makasdan yararlanarak ciddi bir kar getirisi elde eder. ayrıca bu krediyi tüketiciye verdiği takdirde oluşacak risk prim maliyeti % 5 olursa karı daha da artar. işte istikrarsız ülkelerde bankalar bu yola başvurarak asıl kuruluş amacı olan reel sektörü fonlama görevini yapmamış olur ve güzel güzel para kazanır, ülke ekonomisinin gelişimi zorlaşır. yada sanayici yıllık % 30 dan daha yüksek bir oranla kredi almak durumunda kalacağı için bu yola başvurmaz ve yatırımlarını erteler yada vazgeçer.yazık olur.

işte axa gibi fortis gibi hsbc gibi yada finansbank gibi bankalar gelişmekte olan ülkeler de banka satın alarak batı ülkelerin de elde edemedikleri karı tatlı tatlı kazanmak için, bokunu çıkarırcasına büyürler.

bu çok büyük finans kuruluşları şu anda silah üretimini acaip derece de fonlamaya başladılar. şimdi bu reel sektörü fonlamak amacını güder, yanlızca ahlaki yanı eksik kalır, işte kapitalizm kendi kurduğu boğucu kıskaç ile ahlak'ı hiçe saymıştır. hem silah sektörünü destekler hem de insanların korkularının üstüne giderek onlara bir de hayat sigortası satar. yanlız çok doğladır ki gidipte filistin de hayat sigortası yada kasko yapmayacağı için silahların acımasızlığını ve bazen de savaşın kötülüğünü ifşa ederek, sigortalama işlemini en çok batıda ki insanların korkularından yararlanarak orda yapar. bugün dünyanın sayılı büyük sigorta kuruluşlarından olan axa(unutmamak gerekir, batı da sigorta şirketlerinin bankaları vardır, türkiye de tersi mevcuttur) silah sektörünü de en çok destekleyen finans kuruluşları arasında başa oynar, fortis gibi. neyse konuyu fazla dağıtıp yaymayayım.

ülkemiz de bankalar çok art niyetli davranarak BDDK gibi bir kurumun oluşmasının alt yapısını hazırlamışlardır. demirbank örneğini bilen bilir. sepetinin %70-80 lik kısmını hazine kağıtlarından oluşturan banka, ülkede oluşan krizle borçlanma oranlarının günlük 1000 seviyelerine fırlayacağını hesap edememiş, farkına vardığında çok geç olmuş ama yalvarmaları fayda etmemiş ve diğer bankalarında el birliğiyle batırılarak(halbu ki merkez bankası batmaktan kurtarıcı kararlar verebilirdi) neredeyse sadece şubelerinde ki demirbaşlarının fiyatlarına 300 milyon dolar gibi komik bir rakama alacaklarıyla birlikte hsbc'ye peşkeş çekilmiştir. kapitalizm demirbank'a akbabalığın da kuralları olduğunu göstermiştir, acımamış, batırmıştır.

yine herneyse, bugün banka olmanın amacını yerine getiren kuruluşlar eski finans kurumları yeni katılım bankalarıdır. tek kaynakları mevduat ve tek girebildikleri yer reel sektörü fonlamak olması hasebi ile amacına uygun çalışmaktadırlar.

tabiki egemen sistem: kapitalizm ve onun en büyük piyonları burda ki karı görünce dişini göstermiş ve hsbc, finansbank gibi bankalar islamic banking yapmaya karar vermişlerdir, yakında dünyanın bir çok yerinde faaliyete geçireceklerdir.

ve tüm bunların ve daha fazlasının etkisiyle ve sonucuyla banka demek insanların gözünde modern tefe'ci demek olmuştur. doğrudur, yazıktır, acıdır, acıtır.
son donemlerde asil islevi olan mevduat toplayip kredi verme isini daha cok yapmaya baslayan kurumlardir. 2002 sonunda aktiflerinin %23'u kredi iken su anda bu oran %44'e yukselmistir ve kredilerin artma egilimi devam etmektedir.
tanıdığım bir iranlı arkadaşımın kız tavlamak için numaralar yaptığı yer... numara alınır, biraz beklenir, acelesi olduğu anlaşılan bir kız-kadın kesilir ve "arkadaşım için numara aldım ama gelmedi sizin şansınızaymış" denilerek numara uzatılır... akabinde sizinle belfastta mı karşılaşmıştık diye sorulur... tabii bizim saf kızlarımız yabancı hayranlığından ve ansızın gelen böyle bir sorudan gevşer ve ehm belkide der... sonrası kolay... bekar evine atılır, ilişkiye girilir, sonra aranmaz bile... hanım kızımız da sokaklarda anadan doğma namuslu gibi gezmeye devam eder...
(bkz: sperm bankası)
(bkz: resmi tefeci)
devlet dairelerinde ki veznelerden daha iyi çalışan, vergi ödeyebildiğimiz veznelere sahip olan kurum. *
maddi yardımda bulunan kanka.
ınsanları sömüren ılıklerıne kadar kurutan elını kaptırdımı herseyını ısteyen devlet desteklı yerı geldıgı zaman devlet gosteklı ınsanların coplerındekı paraları ve degerlı evrakları fazla odeme vaadi ile kandıran kendılerını halkdan uyanık sanan kurulus.
(bkz: kumbara)
bankacılık eğitimlerinde derler ki;

"bankacılık bir güven müessesesidir"

e takdir size kalmış!
hatunlara benzeterim ben bunu.

ikisi de soyulur, ikisi de umut verir, ikisi de borçlu çıkarır, ikisi de hayatı mahveder.
senelerdir piyasada dönen bütün paranın önemli bir yüzdesini cukkalayarak marx'ın söylediği gibi zenginliğin asimptoduna* ulaşacak olan kurumlardır. kapitalist sistemin sütunlarıdır. dolandırıcılığın legal halidir.
insanların becerelerine, yeteneklerine, kısacası liyakat esasına bakılmaksızın adam kayırmanın had saffada olduğu, maaşların nasıl olsa çalışacaklar, dışarıda milyon tane işsiz var zihniyetiyle düşük olduğu, her gün bir tomar insanın farklı ihtiyaçlarına çözüm üretmeye çalışırken, insanın kendi ihtiyaçlarını karşılamasını gözardı ettiren, ailesine, sevgilisine zaman ayırmasının bile lüks sayılacağı, yorgunluğun, huzursuzluğun, asabiyetin, ödün vermenin olmazsa olmaz olduğu, operasyon ve pazarlama kadroları diye iki tür birimin olduğu ve pazarlamın gözbebeği, operasyonun can yeleği olduğu, operasyon elemanına hedef, sat baskısı yapılmasına rağmen, pazarlama kadrolarının operasyonel iş yüküne ortak olmadığı, ücretlendirme de aralarında uçurumun bulunduğu, iyi niyetin her zaman suistimal edildiği, insanların bir şey öğretmek amacının altında, o işi başkasına kasmak olduğu, eşitsizliğin, ezikliğin, köleliğin daim olduğu, ilerlemek için yanyana yürüdüğün, çalıştığın arkadaşını ezmen koşulunun gerektiği, sen diğerlerinden fazla şey bilmene, çalışmana, didinmene, öğrenmene rağmen takdir edilmediğin, iş ile ilgili moralin bozuk olduğunda yöneticin tarafından pohpohlandığın, sen aslansın, yaparsın, kariyer yolun açık gibi gazlayıcı cümlelere maruz kalınan, kimi zaman 'ya bu deveyi güdersin, ya bu diyardan gidersin' tehdinin savrulduğu, kimileri için finansbank, kimileri için akbank, kimileri için yapı kredi, benim içinse ingbank olan kurum.

"iyiler mutlaka kazanır"mış. peeehh!
feridun karakaya'nin olmeden once oynadigi en son sinema filmi, filmden 2 sene sonra vefat etmistir. gerci hala gosterime girmedi herhalde, bakalim sinan cetin daha ne kadar bizleri oyalayacak.
modern tefecilik sistemi. modernliği de defter kullanmayı bırakıp bilgisayar vs. gibi teknolojiyide kullanarak daha hızlı ve yaygın bir şekilde uluslararası işini halledebilmesi.

tefeciler bana göre bankalardan daha insaflıydı.
(bkz: bankalar kapansın tefeciler geri gelsin)
özellikle yerli olanlarına kıllandığım menfaatçi kurumlardır. ulan bir gün milyar dolarlarım olacak, kenefe gittiğimde 100 dolarlık banknotlar ile dönücem yinede sizle işlem yapmıycam. mendebur ib.eler !
lan yahudiye vericem, amerikana vericem size zırnık koklatmıycam. dur sen.