bugün

Şizofrenken bu kadar zeki ise çogü sözluk yazarinin intihar etmesi gerekendir.
Şizofren değil dönemine göre iyi politikacıdır. Bir dediği bir dediğini tutmaz çünkü politikada amaçlara giden yolda, araçlar(yani söylemler) fatklılaşabilir. Dönemin şartlarında hiçbir gazete mustafa Kemal için, "üç gün önce öyle dedi, şimdi böyle diyor" gibi bir haber yapamayacağından, halk siyasetle uğraşamayacak kadar geçim sıkıntısında olduğundan efendim, o dönem yaşayanlar mustafa Kemal in tutarsız laflarını ölçemezler, Mustafa Kemal de politikacı tabi eee yerine göre farklı farklı konuşur. Köylünün yanında "köylü milletin efendisidir" derken, izmir iktisat Kongresi konuşmasında köylüyü yoksayan, burjuva orta kesime imtiyazlar sağlayan ve teşvik edici laflar söyleyendir kendisi. Tam bir siyasetçi anlayacağınız. Zaten siyaset de akıllı insanların değil, çok akıllı insanların işidir.
Atatürkü şizofren kabul edersek bir başbakan iki erdoğanı napıcaz acaba?
Saçma sapan bir iddaadır. Aynen güzel kardeşim Atatürk şizofrendi hatta şizofren olmasına rağmen koskoca milleti birbirine kenetledi ve vatanın kurtuluşunda en önemli rolü oynadı. Bu tür insanlar hiç bitmez. Alışacağız artık bu saçmalıklara.
Şizofren değil, devrine durumuna göre konuşan biridir.
oldukça mantık dışı bir iddia. yani böyle bir şeyin aklınıza gelmesinde yanlış bir şey yok, ama sakın ola ki fazla araştırmadan bunun üzerine bir tez inşa etmeyin derim.

atatürkün yaptığı şey, yeni ve modern bir ulus yaratmaktı. zamanın kısıtlı olduğu görülüyordu. çünkü avrupada savaş sonrası faşizm rüzgarları başlamış, yanı başımızda ise bize dost mu düşman mı olduğu belli olmayan bir sovyetler kurulmuştu.

atatürk dönemi de, inönü dönemi de çelişkilerle doludur. böyle olması da gayet normaldir. reel politik dediğimiz şeyin doğal bir sonucudur bu. bir yandan halkın inanış tarzında bir takım reformlara gitmek arzusundasınız. ama diğer taraftan da halkı karşınıza almak istemiyorsunuz, çünkü "egemenlik bila kayd-ü şart milletindir" demişsiniz baştan. ne yapacaksınız? mecburen ikircikli bir konuşmaya itecektir bu sizi. öte yandan bahsi geçen cümleler birbiriyle çelişmiyor tam olarak. en hakiki mürşit ilimdir sözü de, bizim dinimiz bilimle akılla çelişmez sözü de, bizim kaidelerimiz gaipten gelen sözlerle, kitaplarla bir tutulmamalı sözü de aynı şeyi ifade ediyor aslında: laiklik. yani hepsinin özeti şu; bizim dinimiz, akılla ve bilimle uyuşan dindir (yani ulemanın islamı değil, daha farklı bir islam) ve bizim hükümet programımız dini kaynaklardan kaynaklanan bir program değil, hayatın gerçeklerinden kaynaklanan bir programdır. cumhuriyetin empoze etmek istediği laikliğin özeti de budur zaten.

http://www.youtube.com/watch?v=lZ-KajhkqMU

yurtta barış dünyada barış sözüne gelince. bunun bir temenni olduğu çok açık değil mi? atatürk cihanda sulhü sağlamak için milletl ararası büyük bir organizasyon mu kurmuş ki? hayır. ama cumhuriyet çok güçsüz. osmanlının var olma sorunu, cumhuriyete de sirayet etmiş. devlet kendisini sovyet tehlikesinden de, batının neo-emperyalizminden de korumak istiyor. ama olası bir tehdite karşı da, kendi kartlarını hazır tutmak istiyor (turancılık gibi). o dönemde kurulan paktlar da bu şekilde açıklanabilir. bu demek değil ki, atatürk savaş karşıtı bir greenpeace üyesiydi! her şeyden önce kendisi bir asker!
birincisi cumhuriyet'ten çook önce bu coğrafya türkiye (türklerin yurdu) diye literatüre geçmiştir.

yeni kurulan cumhuriyet rejiminde kalkınma, milli benlik oluşturmak adına gazlamalar yapılması kadar normal birşey yok.

birkaç cümlede (çeliştiği de süpheli) çelişki bulduğunu varsayıp birini şizofren ilan etmek şizofren biri tarafından yazılabilir ancak.

yurtta sulh cihanda sulh dedikten sonra atatürk roma'yı fethe çıkmadığına göre, türk ulusunun yücelmesini akla ve bilime bağladığına, istikbal göklerdedir sözüyle de bunu desteklediğine göre hangi çelişkiden bahsedildiği merak konusudur.
neden? gaipten sesler mi duyuyormuş? sorusunu akla getiren sorucuk.
(bkz: entry- nick uyumu) * * *

editus: eksilemekle kalma kudur tatlı şey. *
onun bu tarz ruhsal hezeyanlı tartışmalara meze olmasının sebebi atatürk olmasıdır.

--spoiler--
bu sözün sahibi atatürk. "ne mutlu türk'üm diyene", "yüksek türk! senin için yüksekliğin hududu yoktur. işte parola budur. " sözlerinin sahibi de atatürk. bakıyorsun uygulama olarak zaten ilk sözünü yerine getirtecek hareketlerde bulunmamış, kürtlere ve diğer azınlıklara verilen sözleri yerine getirmemiştir. milliyetçi hatta "yüksek türk" gibi ağır faşizan bir ifade ile mi azınlıklarla barışı sağlayacaksınız yoksa yalan vaadlerle mi?
--spoiler--

kürtleri azınlık olarak kabul etmen tuhaf ama bunu görmemezlikten geleceğim. atatürk'ün türk kelimesini üzerinde durmasının sebebi cumhuriyeti oluşturan kurucu halkın ve nüfusun büyük bölümünün türk olmasıdır. aksi bir söylem düşünülemez zaten. düşünelim ki o dönemde kürt bir komutan azınlık olmasına rağmen misaki milli sınırlarının içerisinde kürt cumhuriyeti kurdu. bu kürt cumhuriyetini kuran komutan azınlık olmasına rağmen nüfusun büyük bölümü türk olduğu için yüce kürt milleti diyemeyecektir. çünkü akıllı bir insan azınlık olmasına rağmen yüce kürt milleti derse başına ne geleceğini bilir. ayrıca cumhuriyet kelimesinin anlamını okumanı tavsiye ederim.

--spoiler--
"bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar."
e kürtler bildi de noldu? adamların dilini konuşturmaya, ülkesini kurmaya onu bırak türkiye'ye bağlı olarak bağımsız bir biçimde yaşamasına izin verdin mi?
--spoiler--

milli benlik, ortak değerleri taşıyan ortak amaçlar uğruna hareket eden anlamı taşır. kürt halkı için bu tam geçerli değildir. bazı kürtler ülkenin içinde bulunduğu büyük burhana rağmen Kürt Teali Cemiyetini kuruyor ve ingilizlerle ortak hareket ediyorsa, açık söylemeliyim ki atatürk milli benlik söyleminden daha ağır yaptırımlar uygulamalıymış.

--spoiler--
"tarih bir milletin kanını, varlığını hiçbir zaman inkar edemez."
tam da bu. milleti uğruna kan döken yüzyıllarca yıl o coğrafyada yaşamış bir milleti yok saymak da nedir?
--spoiler--

tamamen haklı bir söylemdir. kürt diye bir halk olmadığı için bunu söylüyorum. çünkü;

1. yenisey elegeş'teki alp urungu yazıtı.

2. doğu roma arşivlerinde mevcut, 830 yılına ait, karadeniz'in kuzeyinde, batı sibirya'da yaşayan kürt isimli boyun türk olduğunu gösteren belgeler.

3. gyula nemeth, laszlo rasonyi gibi macar türkologların, macar birliğinin kurulmasında önemli rol oynamış kürt isimli boyun türk olduğunu ortaya koymuş olmaları.

4. evliya çelebi'nin seyahatnamesi'ndeki veriler.

5. orta asya'da, doğu sibirya'da, kafkas-hazar bölgesindeki halkı türk olan kürt isimli birçok yerleşkesinin bulunması, bu bölgelerde kürt isimli ya da kürt bilinen birçok tire, urug ve boyun türk olmaları.

6. 24 oğuz boyundan biri olan peçenekler'deki oymak, kişi ve köy adlarıyla doğu anadolu'da mevcut yerleşim birimleri.

7. anadolu'da ve orta asya'da kartı isimli köylerin mevcudiyeti ve kartların, sakalarla ilişkilendirilebilir olmaları.

8. dede korkut oğuznameleri'ndeki bilgiler.

9. kürtçe'deki oğuz türkçesi'nin derin izleri ve kürtçe'de mevcut 500'ü aşkın göktürkçe, kırgızca kelimeler.

10. kürt geleneklerinde (ülüş, koçkatımı), kürt folklorunda (müzik, oyunlar, destan vs), kürt kültüründe var olan türklük öğeleri.

ben böyle olduğuna inanıyorum.



--spoiler--
geçiyoruz başka söylemine.

"bir dinin doğal olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazım. bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur."

bu sözün de sahibi atatürk. bakıyorsun başka bir yerde "gökten indiği sanılan kitapların" ile başlayan bir cümle kuruyor. kendisinin dini zaten başlıca bir çelişki ancak hem ateist hem de müslüman söylem ve davranışlarda bulunmuştur.
--spoiler--

atatürk, gökten indiği sanılan kitapların derken şundan bahsetmektedir. bizim kutsal kitabımız gökten kitap olarak inmedi. yani biri yukarıdan bize cilt halinde bir şey atmadı demeye çalışmaktadır. çünkü o dönemde anadolu da kutsal kitabımızın kitap halinde indiğine inanan insanlar vardı. kuranı kerim allah tarafından cebaril melek vasıtasıyla hz muhammed'e vahiy olarak indirilmiştir ve sonraları kitap haline getirilmiştir.
Saçma ve mantıksız bir soru değil. Adolf Hitler için de şizofreniden bahsedilirdi herhangi bir büyük lider için de bahsedilmiştir tarihe bakarsanız bakın da objektif bakın.

Şimdi bazı andavallar demiş ki: " şizofren bir insan o kadar şeyi yapar mıydı yapamazdi" diyor.

Amina kodugum salağı bir şey yapmak veya yapmamak şizofreniye mi bağlı?
John Forbes Nash 150 yıllık ekonomi teorilerini alt üst ederken şizofrendi.

Nash dengesi veya oyun teorisini geliştirdiğinde şizofreni yayılmıştı kendisine.

Şizofren miydi Atatürk açıkçası umurumda bile değil. Saygı duyun her şeye saygı duyun ama sevmeyin.
gün içinde bile birbiriyle ters düşen bi adam var başımızda, kalkıp 100 sene geriye kadar neden gittin ki?

al link; http://www.youtube.com/watch?v=zOeskekDp7M
gerizekalı da hakaret değildir, psikolojide bir zeka seviyesi tanımıdır. zeka geriliği çekenlere söylenir.

ama konumuzla alakası yoktur.