bugün

yetenek sizsiniz türkiye

akşam izledim finalini. baktım ki adamın kör gözlerinde bir umut. o heyecan ile saçmalıyor. kesin halk acıyıp birinci yapacak. ''ne yeteneği var ki?'' diye sordum kendime. iyi darbuka çalıyor, sesi de iyi ama 500 bin liralık bir yetenek mi? bende herkes gibi sonucu beklerken adamın hatay'da ki evine bağlandılar. kamera karşısındaki insanların da gözlerinde bir umut. belli ki doldurmuşlar o insanları, bilal yarışmayı kesin kazanır diye. arkadan bağıran akrabalarının, komşularının hali fenaydı. belli ki eğitimsiz insanlar. gelecek 500 bine bel bağlamış hepsi. sonra adamın annesi ile konuşma çabaları. acun'un sıçışları. sonra yarışmacı adamın kompleksli tavır ve hareketleri. ne bileyim fenaydı işte.

acun ılıcalı resmen en büyük kötülüğü yaptı o insanlara. umutlandırdı, umutlarıyla oynadı resmen. belki şu an farkında değiller ama zaman geçtikçe fark edecekler. belli ki adamın kazanacağı yok. çok büyük yetenek de değil. siz de biliyorsunuz türk halkının bu tarz duygusal şeylere prim verdiğini. ee peki bu adamı neden yarışmaya dahil ediyorsunuz? neden dün akşam birinci açıklandığı zaman ki o çaresiz halini izlettiriyorsunuz? nedeni basit, tek kelime. reyting. evet bir kişinin daha umutları söndü dün akşam. daha önceleri serkül kan örneği gibi. aradan günler geçtikçe bu insanlar daha da çok acı çekecekler. çünkü önce o insanları ulaşamayacağı, hak etmedikleri yerlere özendirip, sonra da ''bilal'i alkışlarla uğurluyoruz'' demek olmaz. en başından karar verilmeli buna.

sonuç olarak dün akşam üzüldüm o adamın haline. acun daha arabasını değiştirsin.