bugün

her zaman tükürdüğünü yalan bir kişinin dönekliğinin kanıtı.
başbakanın tutarsızlığını eleştirmek için yerinde bir argümandır.

başbakanı "bi öyle bi böyle konuşuyosun" diye eleştir tamam. ama günümüz istanbulunda yaşayan biri olarak bu köprü kesinlikle gereklidir. buna karşı çıkmanın mantığını anlayamıyorum.

"ağaçlar kesilecek" tamam bu anlaşılabilir bir itiraz. lakin istanbul un alt yapı sorunları çok büyük.
şizofrenlik mi desek yalan makineliği mi desek bilemedik.
Sn Erdoğan'ın sözüdür.

Tam 20 (yazıyla yirmi) yıl önce konuşulan bir konuyu bugün gündeme getirip döneklik diyen, hayatında istanbul görmemiş damgalaklar, bir düşünün bakalım o zamanla bu zaman bir mi? Ülkenin ekonomik durumu, baştakilerin istemezükçü davranışı ve trafiğin bugünkü kadar yoğun olmaması üçüncü köprünün lazımlığını geçersiz kılar ve dahi ekonomik yönden de intihar demektir.

Ayrıca dün dediğini bugün unutan bir muhalefetin yanında, bu adamın dediği devede tüydür; Kulak bile değil.
bir recep tayyip Erdoğan beyanatıdır.

belki de bu güne kadar söylediği en mantıklı şeydir.

ancak o da ne kendisi yaptı!

(bkz: bu ne perhiz bu ne lahana turşusu)
bu ne perhiz bu ne rus salatası, pardon amerikan salatası kıvamındaki bir durum olduğu bugün netleşmiştir.
geçmiş yıllarda, recep tayyip erdoğan tarafından yapılan tespit.

düz mantık yürütülecek olursa, sonuç itibarıyla, "recep tayyip erdoğan intihar mı etmiştir?" diye sorulabilir.
O zamanın şartlarıyla şimdinin şartları bir değil. Biraz da böyle bakmak lazım olaya. Pireyi deve yapmaya gerek yok.
bazı insanların en azından "hatalarından dönmeyi" bildiğini gösteren rte ifadesidir.

kimileri ise inadım inat, götüm iki kanat psikolojisi ile,

ülke adına iyi ve yararlı olan her şeye muhalefet etmeye devam ediyorlar.
onu söyleyen bunu da söylemiştir.
(bkz: pkk ile görüşen şerefsizdir)

editto: hemen eksiyi basıyorsunuz, neden zorunuza gidiyor? adam bunu söylediği için mi zorunuza gidiyor? yoksa sizi milliyetçilik ayağınıa senelerdir keklediği için mi?
bunu diyenin üçüncü köprüyü açarken o köprünün üstünden atlayıp intihar etmesi gerekirdi.
O dönem ülkeye hizmet yapmayan ayakta alkışlanıyordu. Ne desin köprü yapacaz. Avrupanın en büyük havaalanını yapıp almanyanin payını mı alacağız deseydi. Malum. Milli diyenler ya asıldı ya düştü.
döneklik demiş bazı siyaset sanatını bilmeyenler. açın bakın atatürkün bir çok konu hakkında birbirinden zıt sözlerini bulabilirsiniz.

siyaset deniyor canlar bu sanata
zübüklük sanattır.
kemalcilerde hep bu düşünce vardır. bir kemalciye göre bir şeye evet veya hayır dendiği zaman kıyamete kadar o öyle sürmelidir. gelişen koşullara ayak uydurmak diye bir şey yoktur. o yüzdendir ki 21.yy'da dahi özelleştirme uygulamalarını eleştirir. o yüzdendir ki dış politikayı, ortadoğu'yu yorumlayamaz; birkaç klişeleşmiş söz ile mastürbasyon yapar; ak parti seçmenine küfreder.

bugün istanbul'un üçüncü köprüye ihtiyacı vardır. bunu o kalın kafanıza sokmaya çalışın.
görsel
"Yaa allahh" derken ki ses tonu ????
2 Mayıs 1995 tarihinde söylenen bir sözdür. istanbul nüfusu o yıllarda nufua sayımı sonuçlarına gore 1997'de 9 milyon 199 bin nüfuslu bir istanbul vardı. 2016'da nüfus 14 milyon 657 bin civarindadir. Yine o yıllarda (1995) istanbul da iki kopru varken Turkiye'de ki araç sayısı 5 milyon 922 bin 589 adet araç varken su anda Turkiye'de 20 milyon 599 bin araç bulunmaktadir. Aslında istatistiği Türkiye araç sayısı ile karşılaştırmak net bir sonuç vermeyebilir fakat 1995 yılında ki istanbul araç sayısına ulasamadim. 2016 yılında 3 milyon 720 bin araç bulunuyor. Bu demek oluyor ki 3. Kopru o zamanın şartlarına (1995) göre gereksiz iken 2016 için şart olmuş durumdadır. Elestirirken bunu dikkate alınız. Bir şeyler vatan,millet için yapılıyorsa yapan kişiyi sevmeseniz dahi yaptiginin gerekli olup olmadigini, getiri veya goturulerini tartisabiliyor olmanız gerekmektedir. Gordugumuz gibi veriler ışığında gerekliliği elzem haline gelmiş bir köprünün yapılmasına karşı çıkmak açıkça salaklik veya muhalefet edecegim diye vatan hainligine kadar gider. Kaynak isteyenler devletimizin istatistik kurumuna tuik.gov.tr'ye bakabilirler.
ak partili arkadaşlara bunu söyleyince, dönemim şartlarında intihardı ancak şimdi gerekli yanıtı verdikleri cümledir.
doğrudur tam anlamı ile istanbulun intiharıdır. önümüzde ki yirmi yıl içinde köprü ve köprüye giden yol yerleşime açılacağı ve betonlaşacağı için istanbul'un neredeyse bütün su kaynakları yok olacaktır. buna üçüncü hava limanı ve çılgın ve saçma proje kanal istanbulu da eklenince ortaya çıkacak durumu bit kadar beyni olan herkes kestirebilir. ve ayrıca bu gün istanbul'a metrodan başka hiç bir yatırım yapılmamalı tek bir çivi dahi çakılmamalıdır. istabul artık bir şehrin kaldırabileceği nüfus ağarlığını çoktan geçmiş bir şehirdir. nüfusu azaltılıp zaman içinde küçültülmesi gerekirken daha da büyümesi için her şey yapılıyor bu politikalar ne kadar sağlıklı bir düşünmek lazım. koca bir ülkenin bütün sanayisi ve ekonomik varlığının yarısını bir noktaya toplamak ne kadar mantıklı. devasa bir kafaya ve cılız bir gövdeye sahip insan gibi bu yapı da sakat bir yapı. ve istanbul'un üç yüz kiloyu aşmış bir insandan hiç bir farkı yok eğer büyümesi tersine dönmez ya da en azından durmaz ise eninde sonunda öleceğine şüphe yok.
istanbul'un intihar projesidir tamamen . ihtiyaç evet , dünya sisteminin bize ihtiyaç olarak dayattığı her ne varsa bütün bunları yüklenen tırlar , kamyonlar , arabalar bu köprünün üzerinden geçerek memleketin en ücra koşesine kadar o ''ihtiyaç '' maddelerini taşıyacaklar .
Buna paralel hava da , su da , toprak da ihtiyaçtır . hem de ihtiyaçların en temeli , istanbul'a , Boğaz'a köprüler yapıyoruz ama suyu ve havayı , ormanı ve insanı ihmal ediyoruz . ihmal ediyoruz çünkü bütün bunlar yağmalanacak mal olarak bakıyoruz .

Zamanın Çevre bakanı 3.köprü için şunları söylüyordu :''boğaz üzerinden kurulacak üçüncü bir köprü istanbul'un akciğerlerini yok edecek , yoğun trafiğine kesinlikle bir çözüm olamayacak . Tam aksine , kurulacak köprünün çevresinde ve köprüyü şehir merkezine bağlayacak yol üzerinde yoğun bir yapılaşma ve nüfus artışı olacak . Boğaz üzerinde kurulacak 3. bir köprü yerine tüp geçit , raylı tramvay ve metro gibi alternatiflere önem verilmesi daha yararlı olacaktır . ''

Bilindiği gibi istanbul'un ormanları ve tarım alanları da daha çok kuzeyde bulunuyor . Bunlara şehrin ''akciğeri'' olarak deniyor .

Aslında istanbul'un kuzey-güney ekseninde değil de ; Doğu-Batı ekseninde büyümesi öngörülmüştür ki , doğrudur .Buna paralel yapılan köprüler zorunlu olarak kuzeyden geçirilmiştir .

Köprülerin inşası ile birlikte vücut bulan çevre yolları geçtikleri alanların her iki yanını önce tarımdan soyutlamış , daha sonra hızlı , düzensiz ve denetimsiz bir yapılaşmaya açmıştır . (bkz: Gecekondululaşma)

Bu yollar güzergahındaki arsa spekülasyonu korkunç boyutlara ulaşmış , yağmacılık göçle birleşince istanbul'un kangren olan meselelerini iyice arapsaçına çevirmiştir .

Şimdi yine muhtemelen kuzeye , yani Beykoz - Sarıyer güzerkahları arasına bir köprü inşası daha önce gördüğümüz tüyler ürpertici filmi bir kez daha tekrarı olacaktır .

Mevcut köprülerin doğal dengeyi zorlayan , hatta kısmen yok eden varlığı , su havzalarının elden çıkması , Barajların süratle kirlenmesini getirmektedir . Elmalı barajının ve birçok barajın durumu ortadadır birbirimizi kandırmamıza gerek yok .

Boğazda üçüncü köprü trafik çözümünden ziyade Büyüyen istanbul'u çok daha hızlı bir şekilde büyümesini arttıracak ve nüfusu kuzeye doğru göç ettirmeye zorlayacaktır .

istanbul'da her gün trafiğe çıkan araçların sayısı korkunç bir biçimde artmakta , otomotiv sanayi yanında ithal oto kampanyaları ile bu alan alabildiğine pohpohlanmaktadır . Oysa trafiğe çıkan araçların yürüyeceği yol kapasitesi hayli sınırlıdır . Üstelik park yeri diye bir mesele de yok sayılmaktadır . istanbul sokaklarının iki yanına park edilen arabalar bırakın diğer araçların geçmesini , yayaların bile yolda yürümesini güçleştirmektedir .

Bu durumda yöneticiler , ilgilenenler belli yerlerde bina ve arsa istimlaki ile park yerleri açmayı düşünmemektedir . Bu bir yana , nerede yeşil alan için ayrılmış saha varsa , bir sabah kalktığımızda oranın da işgal edildiğini ve oraya da yeni bir avm ya da apartmak dikildiğine şahit olmaktayız .

istanbul'a göç sürdüğü müddetçe , otomobil edinme arzusu akıllara sokulduğu sürece ; ağacın , toprağın ve suyun kıymeti bilinmediği , buna paralel yağmacılık devam ettiği sürece , Boğaz'a değil üç köprü , on üç köprü yapsanız mesele çözümlenemez .
hatalarından bıkmış olan kişi intihar etti demektir.
ruhuna faaatiha.
Saçmasapan bir tespittir. Avrupalıların bayıldığı önermedir ayrıca.
Üst akıl iftirası! Net. O gazete kupürleri falanda hep montaj.
eskiden neye karşı olduysa, şimdi karşı olduklarını yapıyor.

bu nasıl bir çelişkidir, anlam veremedim.