bugün

en sevdiğim şiirin şairi.
beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın.....
Sevgilerimizi söyleyemez olduk
Göremez olduk nice güzellikleri
Yalanı öğrendik
Utanmayı öğrendik
inandık sonraları
Bütün yaratıklardan üstün olduğumuza
Büyük zekâmız
Önce kafesi,zinciri,zulmü icat etti
iyilik,güzellik ve doğruluk adına
Hiçbir şey kalmadı inandığımız
Aradan bin yıllar geçip
Atom parçalanıncaya kadar
Zaten paramparça olmuştu insanlığımız..

(bkz: aşka dair nesirler)
rüstem isimli şiirinde bir sizofrenin dertlenip sitemde bulunmasini isleyen sair.

Şiirde " ben, ismail ve rüstem" dizesi vardir.siir raki içip dertlenen üc kisiyi ve dertlerini anlatir.iste orada aslinda bir kisi vardir.o kisi tek basina raki icen bir sizofrendir.rüstem ve ismail diye iki karakter daha yaratmistir kendine..

bu siire hic bu gözle bakmadiniz degil mi ? Iyi ki bakmadiniz çünkü ben uydurdum.
6 haziran 1973 tarihinde evlat acısı yaşamış şair.

Kendisi de depresif bir hayat yaşamıştır. 3 kere intihar girişimi olmuş; fakat ölmeyi başaramamıştır. Fakat 17 yaşındaki oğlu vedat, kendini galata kulesi'nden atarak babasının yapamadığını yapmıştır. Bu trajediden geriye her mısrasından kan damlayan "galata kulesi" şiiri kalmıştır.
6 Haziran 1973 Pırıl pırıl bir yaz günüydü
Aydınlıktı, güzeldi dünya
Bir adam düştü o gün
Galata Kulesi’nden
Kendini bir anda bıraktı boşluğa Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte Paramparça oldu
Bir adam benim oğlumdu...

Gencecikti Vedat
Işıl ışıldı gözleri
içi Bütün insanlar için sevgiyle doluydu
Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa Kendini bir anda bıraktı boşluğa Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün Zaman durdu
Bir adam düştü Galata Kulesi’nden
Bu adam benim oğlumdu
“Açarken ufkunda güller alevden” Çıktı, her günkü gibi gülerek evden Kimseye belli etmedi içindeki yangını
Yürüdü, kendinden emin
Sonsuzluğa doğru Galata Kulesi’nde bekliyordu ecel
Bir fincan kahve, bir kadeh konyak Ölüm yolcusunun son arzusu buydu
Bir adam düştü Galata Kulesi’nden
Bu adam benim oğlumdu

Küçüktü bir zaman Kucağıma alır ninniler söylerdim ona
“Uyu oğlum, uyu oğlum, ninni”
Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat 6 Haziran 1973 Galata Kulesi’nden bir adam attı kendini
Bu nankör insanlara
Bu kalleş dünyaya inat
Şimdi yine bir ninni söylüyorum ona “Uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat”...
http://www.youtube.com/watch?v=rDiIEAq1eDg
Bu kadar yürekten çağırma beni!
Bir gece ansızın gelebilirim.
Beni bekliyorsan, uyumamışsan,
Sevinçten kapında ölebilirim.
Yaşamaktan bezdiğimiz noktada, teselli bulduğumuz şair.

Bazense cesaret..

(img:#1599427)
görsel

Ümit Yaşar Oğuzcan
adamın ismi bile şiir gibi.

bence adamın ismi oğuzcan, kendi kendine ümit yaşar be oğuzcan der gibi.
Bir seni olduğun gibi,
bir seni herşeye rağmen.
Bir seni,
hala...

Ümit Yaşar Oğuzcan.
Her Gün Seninle

Güzel olan
her günü seninle tekrar tekrar yaşamak
erimek yarını olmayan zamanlarda
durdurmak bir yerde bütün saatleri
bütün kuralları kırıp parçalamak
sonra varmak o yerlere
mevsimlere dur demek
kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara
güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak
sonra doldurmak ayışığını kadehlere
delicesine içmek
ve unutabilmek her şeyi ansızın
sevmek seni en yücesiyle sevgilerin
birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak
güzel olan
sevmek seni Tanrılar gibi
seninle Tanrılaşmak

Bir gün bu akan sele dur diyeceğim
göreceksin
ne bu şehirler kalacak
ne bu duygusuz sürü
bu korkunç kalabalık
her vapur seni getirecek bana
bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim
kapılar sana açılacak
senin için söylenecek şarkılar
şiirler senin için yazılacak
her evde bir resmin
her meydanda bir heykelin olacak
ve sen kimi gün bir rüzgar gibi
kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi
kopup ötelerden, ötelerden
yalnız bana geleceksin
bir gün bu akan sele dur diyeceğim
göreceksin

Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm
sende buldum erişilmez hazları
yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan
duyguların en ölmezini sende duydum
susuzluğum dudaklarında dindi
yalnızlığım ellerinde
çoğu gün unuttum açlığımı
sende doydum
ilk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun
anladım yaşadığımı her nefes alışta
seninle geçtim bütün zamanlardan
seninle var oldum
eridim seninle bir sonsuz çalkanışta

Boynunda bir yer vardır ben bilirim
ne zaman oradan öpsem değişir gözlerinin rengi
yanar dudakların, terler avuçların
dökülür kapkara bir aydınlık gibi omuzlarına saçların
gitgide artar kalbinin vuruşları
bir musiki halinde dünyamı doldurur
ansızın bütün sesler kesilir
zaman durur
bir başdönmesi başlar o en yükseklerde
her gün seninle yeniden varoluruz
eriyip kaybolduğumuz yerde.

Sesini duymadığım gün
yaşanmış değil
açan çiçek değil
öten kuş değil
yüzünü görmediğim gün
içimde yıldızlar sönük
güneşler güneş değil
seni sevmediğim gün
seni anmadığım gün
olacak iş değil

balıklar denize muhtaç
çiçekler toprağa ve suya
umutsuz yaşamıyor insanlar
dal yapraksız olmuyor
meyva ağaçsız
Tanrı bizsiz Tanrı değil
biz Tanrı'ya muhtacız
ve ben de sana muhtacım sevdiğim
su gibi, ekmek gibi
adın dudaklarımda
bir sabah uyanınca
nefes alabilmek gibi

Her günüm seninle geçsin
o güneşe en yakın
kimsenin varamayacağı bir dağbaşında
uçsuz bucaksız uzak denizlerde
insan ayağı değmemiş ormanlarda
uzaklarda, en uzaklarda
o gemilerin uğramadığı limanlarda
ışığım ol, alınyazım ol benim
vatanım ol, evim ol
yeter ki bir ömür boyu benim ol
her günüm seninle geçsin.

Ümit Yaşar Oğuzcan
o yaşamak kadar güzel kadın
bana ölümü hatırlatıyor
onu her gördüğümde
''ya ölürsem'' diyordum
ya ölürsem
bu kadın benim için ağlarsa

(bkz: bir daha ölmek/#1122802)
güzel olan
her günü seninle tekrar tekrar yaşamak
erimek yarını olmayan zamanlarda
durdurmak bir yerde bütün saatleri
bütün kuralları kırıp parçalamak
sonra varmak o yerlere...
Biri beni şu adamın sevdiği gibi sevse yeter be. Öyle ince, öyle imkansızlıklara rağmen güzel seviyor ki hayran kalmamak elde değil. Özellikle “her günüm seninle” şiiri buna örnek gösterilebilir.
Oraya varmak mi? Ikimiz mi? Hemen mi?
Dur, bekle beni, geliyorum
En guzel yerinden opecegim
Bilmem dudaklarin mi? Gozlerin mi?

Once sesindi beni cagiran aska
Sonra bakislarin, ellerin oldu
Ve bir sabah basladi omrumde, nasil
Gordugum butun sabahlardan baska

Frenleri patladi icimde ozlemin
Ben bu aski dizginleyemem artik
En iyisi gelmen bana, gel ama hic gitme
Varalim doyulmaz tadina bitisikligin.

Bak ellerin de usumus, ama kalbim simsicak
Titreme, korkma; artik yanimdasin
Hic birakma bu cocuksu halini, ne guzel
Ne guzel seninle bir aydinlik olmak

Soyle, bir daha soyle, benim de, seninim de
Yaklas uyandir beni bir olum uykusundan
Sarin maviligime, bu bizim gokyuzumuz
Baksana,bir evren calkalaniyor icimde

Oraya varmak mi demistin? En yuceye
Ikimiz miydi? Hemen miydi?
Bak nasil seninle bir butun olduk simdi
Nerde miyiz? Oradayiz iste
görsel
Ben bir Ayten'dir tutturmuşum
oh ne iyi Ayten'li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten'e beş var
Ya da Ayten'i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Ayten'deyiz
Günlerden Ayten ertesidir
Odur gün gün beni yaşatan
Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları
Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li iki laf ederiz
Onu siz de seversiniz benim gibi Ama yağma yok
Ayten'i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi Ölüm bile kötü değil
Aytensizlik kadar
Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
iki kere iki dört elde var Ayten
Bundan böyle dünyada Aşkın adı Ayten olsun..
sen kum nedir bilmezsin
denizi görmedin ki
yum gözlerini zamanı düşün
deniz bir gözünde
kum bir gözündedir
…..
sen aşk nedir bilmezsin
beni sevmedin ki
ağla ağlayabildiğin kadar
bütün güzellikler sende
aşk bendedir
okurken insanı alıp köyünün yağmurlarına götüren bir şair. okunasıdır.
zamanında kıymeti bilinememiş, yeniden keşfedilmesi gereken şairlerimizdendir.
Tam 23 kere intihara kalkışmış ve her birinde de inatla hayata itelenmişti Ümit Yaşar Oğuzcan. Pek kişi bilmez bu hikayeyi, “Acılar Denizi” şiirinin nereden geldiğini ve asıl vicdan azabının ne olduğunu.

Ümit hayattan kopmak için çok çabalamış lakin başaramamıştır, babası Lütfü Bey, annesi Güzide Hanım kahrolur oğullarının vaziyetine. Tabii bir de Vedat var. Ümit Yaşar'ın biricik oğlu. Babasına duyduğu müthiş bir öfke var içinde..defalarca gözlerinin önünde intihara kalkışmış olan babasına. Dün bir kez daha canından vazgeçmişti Ümit. Babası Lütfü Oğuzcan zor yetiştirmişti oğlunu hastaneye. Ve oğlundan çok torunu için endişelenmişti bu sefer Lütfü Bey, vedat'ın gözleri artık korkudan çok kin ile ıslanmıştı. Dayanamıyordu çocuk,aciz bir babanın ölüme koşup varamayışına tanıklık etmekten yorulmuştu. Tedavi edildikten sonra taburcu ettiler Ümit Yaşar Oğuzcan'ı. Ümit'in içinde yaşadıkları bir kenara Vedat ne hissediyordu acaba?

Sonrası

Duydukları gürültüyle kıraathaneden fırlayanlardan biri “Eyvah!“dedi. “Düştü çocuk, Galata'dan düştü! Yetişin.” yerde yatan çocuğun etrafında toplanan kalabalık çocuğun elinde bir kağıt buldular. Sımsıkı kapalı parmakları,avucuna hapsolmuş bir kağıt.. Zorlukla aldılar ellerinden kağıdı şöyle yazıyordu buruşmuş kağıtta;

“intihar öyle edilmez,böyle edilir baba!”

6 Haziran 1973

Pırıl pırıl bir yaz günüydü
Aydınlıktı, güzeldi dünya
Bir adam düştü o gün Galata Kulesinden
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte
Paramparça oldu...
Bir adam düştü Galata Kulesinden
Bu adam benim oğlumdu...

Ümit Yaşar Oğuzcan.

Edit: alıntıdır.
galata kulesi adlı şiiriyle yürek dağlar.

--spoiler--
Bir adam düştü galata kulesinden
Bu adam benim oğlumdu.
--spoiler--

Ve bir zamanlar uyusun diye ninniler söylediği oğlu vedat, bir daha uyanmamak üzere uyumuştu.

--spoiler--
şimdi yine bir ninni söylüyorum ona,
uyan oğlum, uyan oğlum, uyan vedat
--spoiler--
Konuşacak birini bulmak kolay da,
Susacak birini bulmak zor.
Sözlerinin sahibi büyük şair.
Şiirlerinde Kendimi bulduğum.. Tuhaftır kendisiyle galatanın hemen altında aldığım kitabıyla tanıştığım şair.
--spoiler--
Sevebildiğim kadar insanım ben
On gram arsenik yeter canıma
Beni düşünme
--spoiler--