bugün

ataol behramoguna ait bir siir.
siir olarak cok basarili bulmam. ama sesli okumasi gercekten zevklidir, deneyin bi ara.

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDiĞiM BiR ŞEY VAR

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mi bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
insan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
- yasadiklarimdan ogrendigim bir sey var
- bu kadar yasadın sadece bi şey mi öğrendin , ayıp ayıp !!!
Oturup bunları düşünmenin saçma olacağını bildiğim durum. elbetteki böyle bir korelasyon vardır.
frank sinatra'nın my way şarkısı eşliğinde okunduğunda , ben ne arıyorum bu dünyada , madem bücüklere yem olucam niye bu kadar didiniyorum sorgulamasından vazgeçirir insanı..önce omuzları havaya kaldırır ,sonra başı..
aşkı gücün yettiği kadar kovalayacaksin. o ellerini kaldırıp teslim diyene dek. yakalayana kadar pes etmek yok. pes eden aşk olmalı sen değil.
*
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var, aslında bir çok şey ama o kada bütünler ki anlatamam size.yada anlatırım belki, denerim en azından.ben yaşarken, en çok durmayı öğrendim engellenmeyi geri çevrilmeyi,ama her engelde biraz daha güç topladım.en basitinden örnek verelim, ben yaşarken(yani yaşamaya çalışırken)ne zaman sesim kısılsa daha çok bağırdım.o kısıldı ben bağırdım, ben bağırdım sesim terketti beni ama ne oldu sonunda döndü bana, anlamadımki pes etmemeliyim.ben yaşarken yüzümde ve kalbimde bir çok el izi biriktirdim kimi yüzümü kırmızılaştırdı,kimi içi kararttı ve dedimki kendime bunları unutcak kadar çok yaşamalıyım ve anladımki nefes almak için çaba sarfetmeliyim.acızmasızlığı da öğrendim ben,intikam nedir anladım,melek değildim belki,belki de düşüne bir tekme atmak nedir bende tattım.bunu tadarken belki yerdeydim iki büklüm,belki ayaktaydım dimdik ne önemi var öğrendim işte.yani anlayacağınız ben yaşarken bir çok şey öğrendim ama o kadar bütünlerki hepsi bir oldular.yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var oda benim aynadaki bu yüz,her geçen yıl kendimi ezberledim.bunca şey yaşamasaydım ben olmazdım, ben olmasaydım bir bütün bu kadar parçalanmazdı belkide.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

kısmının özgürlüğün sınır tanımadığını gösterdiği için takdire şayandır.
ataol behramoğlu'nun marş tadındaki şiiridir. öyle ki lisede her yıl yaptığımız şiir gecelerinde mutlaka okunur. bi ara özenip onun taklidi olan bi şiir bile yazmıştım 'öğrendiğim çok şey var bu hayattan'... ne kadann etkilenmişim yaw
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
ya sen ya ben, ya hep ya hiç,
ya da ? bitmeyen ya lar ve ya da lar,
aslında tek şey var o da kendin bilmek.
en kötü tecrübe, en iyi tecrübedir.
ataol behramoğlu'nun en iyi şiiridir. atilla ilhan etkisi, tadı vardır.
zihninden geçenlere yetişemiyorsan yavaş düşüneceksin!
zaman kötü kolla götü.
"keşke her şey yaşadıklarımızdan öğrendiklerimiz kadar kalıcı olsa" denilesi.
hapse girmeme,
evim yanmasına,
defalarca dolandırılmama,
bir o kadar çok aldatılmama,
güvenilmeyecek ne kadar insan varsa hepsine güvenmeme,
babamdan bile kazık yememe,
ekmek alacak para bulamadığım günler olmasına rağmen hala yaşadığıma göre,

hiç bir şey yaşamamışım daha.
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var, o da hala yeterince yaşamadığımdır.

hayat o kadar büyük ki ve ben o kadar küçüğüm ki, zaman hiç bir zaman büyümeme yetmeyecek. her yaşadığım olaydan sonra kendimi o kadar çocuk hissediyorum ki. hayatı yaşamaya değer kılan şey bu olsa gerek. her gün yeni bir sürpriz, her gün yeni bir pişmanlık, her gün yeni bir mutluluk... bugünden geleceğe baktığım nadir anlarda, yaşamak isteyeceğim tek şey ise, o döşekte yatarken, yaşadığım şeyleri düşündükçe, ölüme inat, fütursuzca gülümsemektir. eğer bunu yaşarsam diyeceğim ki;

yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var, o da dolu dolu yaşadığımdır.
+abi yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
-neymiş o osman?
+(burda felsefi bi söz patlatılır gözler uzaklara dalar *buğulu bak*)
-s*ktir ordan al bi dal sigara yak
+peki abi
sadece bir beretta korur seni...
çok daha güzel şiirleri vardır.

(bkz: aşk iki kişiliktir)
(bkz: kırk yaşın eşiğinde şiir)
Sadece yaşadıklarımdan birşeyler öğrenmem gerektiğini, öğrendim.
o da şu: her şey benim istediğim düşlediğim gibi olmak zorunda değil.
Sadece birşey değil, çok şey var yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz. Hani yaşca ileri olanlar sanki daha tecrübeli gibi lanse edilir ya hep, yanlış bence bu. insan neler yaşadıysa onlardan hep birşeyler çıkarır, yanlış ya da doğru olsun farketmez. Her yanlış doğruya daha çok yaklaştırır insanı.
Aşkı öğrenirsiniz, dinleyerek kimse değerini anlayamaz onun, yaşarken yanınca kalbiniz anlarsınız sadece,
Kardeşliği,dostluğu öğrenirsiniz, soğuk yurtların sıcak arkadaşlıklarında,
ihaneti öğrenirsiniz, en yakınlarınızdan zannettiğiniz arkadaşınızın sizi nasıl sırtınızdan hançerlediğini,

ve uzayıp gider yaşadıklarınız böyle. Yaşamaktan korkmamalı insan,yanlış yapmaktan korkmamalı. Her yanlış doğruya bir adımdır.
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa bu dünya da hep hak etmeyenlere haddinden fazla değer verilecek. hep hak etmeyenler mutlu, huzurlu olacak. arabalarla, yatlarla, dairelerle ödüllendirilecek. gelir dağılımı adaletli olamayacak hiç bir zaman. ülkesini değil kendini düşünenler sevilecek, boş işlere eyvallah denilecek. ve ülkesinin iyiliğini isteyen kim varsa ülkemde hep acı çekecek. diğerleri çok sevilen, mutlu, mesut insanlar olacak. ama benim gözümde sadece maymunlaşan insanlar olarak kalacaklar, öyle insanların durdukları yere de hiç bir zaman saygım olmayacak. bu da böyle biline.
midem bulanıyor.
kimseye hakettiğinden fazla değer vermeyeceksin.