bugün

bir zamandan sonra alışkanlık haline gelir yalan söylemek, bir de bakarsınız kendinize bile yalanlar söylüyorsunuz.. acı bir tablodur karşıdakinin yalan söylediğini görmek, onu öyle kabullenmeye çalışmak.. ama unutulmaması gereken bir şey vardır ki yalan söyleyen insan aslında kendini kandırmaktadır ve asla çıkamaz o yalan söyleme girdabından, onu öyle kabullenmek yanlıştır ya uzaklaşmak gerekir ya da onu düzeltmeye çalışmak..
her ne sebeple olursa olsun asla hoş görülemeyecek ve affedilemeyecek eylemdir.üzmemek için söylenilmesi felan da işin kılıfıdır yalnızca.
insanın kendi kendini kandırmasıdır, kendisiyle dalga geçmesi, olmayan birşeyi kendine inandırmaya çalışmasıdır.
iki birey arasındaki en önemli manevi köprü olan güvenin sarsılmasına belki de yıkılmasına neden olacak olan eylem. doğruyu anlattığınızda belki bir umut geriye dönüş vardır ancak hatayı yalanla örtbas etmeye çalıştığınızda o umutu da küle çevirmiş olursunuz...
kimi zaman kişinin keşke herkes pinokyo gibi olsa da yalan söylediğinde burnuna bakarak anlayabilsek dediği durumdur, hoş değildir, kimi zaman da mecbur kalınır söylenir.
dünyayi döndüren temel yapi tasi.
kendini kurtarmak güdüsü ile anlık yapılan reflekstir. o an durumu kurtarabilir ancak ortaya çıktığında hem o anın hesabı sorulacak hemde yeni yalanın hesabı sorulacağındar her halikarda boka batmaktır. gerksizdir.
söyleten utansın...

(bkz: guzel miyim sorusuna alternatif cevaplar)
çivi çiviyi söker.

hayatı hollywood filmlerinden aldıkları nasihatlerle yaşayanlara göre en büyük günah kibirmiş. belki de öyle.. "sana neden yalan söyliyim ki, sana neden yalan söylemeye ihtiyacım olsun.. sen kimsin ki.." o kadar kibirliyim ki aynada kendime bile selam vermiyorum, sen kimsin lan s.ktir git! diyorum.
yalan söylemek yemeğe soğan doğramak gibidir.önceleri gözlerin yaşarır.sonra buna alışırsın,pembeleşinceye kadar kavurursun.sonra da suyunu çekince,çok geçmeden çıkar kokusu.*
küçükken gerçekten hastalık seviyesinde ilerlettiğim eylem.
-kııızıımm kaç ekmek aldın bakayım
-4 tane ekmek aldım anne bi daha gitmiyeyim diye(1. yalan)
-kızım iyi hoşta poşette 2 tane ekmek var(zavallı annem)
-aaaa ama ben aldığımda dört tanelerdi yolda yedim herhalde(2 saniye içerisinde bi çocuğun üretebileceği 2.yalan)
-ikisini de mi?
-evet anne bilmiyor musun benim ne kadar obur olduğumu?(yalanı söyledikten sonra yalanın çakılmaması için karşı tarafa kızarak olayın gerçekliğini arttırma yalanı buda sonuncusu)
diye devam eden diyalog annemle aramızda geçtiği tarihte daha 1.sınıfta gidiyor vede 5 dakika içerisinde 2 ekmeği yiyecek kapasiyeti kendinde barındırmayan aksine 17kglık cüssesiyle hayli cılız ben,yalan üstüne yalan söylemekten;bu tip kelime oyunlarıyla o an ki hayal dünyamda(nasıl bir olayda yaşıyorsam artık)çokta mutlu olmama rağmen annemin farketmesiyle beni kurtardığı gerçekten de yetenek isteyen bir eylem.hala o yeteneğim canlı olmasına rağmen büyüdükçe yalandan nefret etmeme,yalana dayanamama,dürüstlüğün artık bokunu çıkartmama,bende bi takıntı haline gelmesine neden olsa da bir gün yine hortlayacak diye arada kendimi yoklamama sebeb olan davranış.
alışkanlıktır çoğu zaman. lakin hiçbir gerçek yalan kadar acı vermez, bu da unutulmamalıdır. yapılanı bir nebze olsun hoş gösterebilmek için birde kategorize yollarına başvurulmuştur.

(bkz: beyaz yalanlar)
(bkz: pembe yalanlar)
(bkz: ama hepsi yalan) *
insanların anı ya da günü kurtarmak için söylediği hede.*
yapılmaması istendiği halde en çok yapılan hede.
yalanı mı sevim, yalansız dönmüyor dünya, sözüne uygun durumlarda kendini kurtarmak amaçlı söylenen söz.
pinokyoyu rol almış kişinin sergilediği davranıştır.
söylememektir bazen..
insan ancak olabildiğince az yalan söylediğinde olabildiğince az yalan söylemiş olur; yoksa olabildiğince az yalan söyleme fırsatını bulduğunda değil. *
çocukların vazgeçilmezidir.
beyaz olanlari cok keyiflidir. insani arada gaza getirir. nlpciler de demezler mi zaten,kendinize telkin verin;yani yalan soyleyin diye. yalan aslinda kotudur,ama bazen gereklidir.
bazen günü kurtarır.
- saçım nasıl olmuşş?
- vaaaa!! süper. (ikinci kelimeye varma süresi bir iki saniyelik bir duraklamayla olur). gerçekten.
zaten arif olan gün yüzü görmemiş bir ünlemle cümleye başlandığından anlar bu yorumun yalan olduğunu "vaaaa" da neymiş di mi? ama.
campanella'nın güneş ülkesi'nde işlenebilecek en büyük suçlardan biridir. cezası kadınsız bırakılmak ve ortak sofradan uzaklaştırılmaktır.
insana çok fazla zarar verebilecek bir alışkanlıktır. insanın karaktersiz olduğunun kanıtıdır da denilebilir.
kişilik geliştiren bir davranıştır: çok sakıncası olmadığını bildiğinizde, yalan söyleyen gencin yalanını ortaya çıkartmayıp yutmuş gibi yaparsanız ona zor durumlarda ya da kendi hakkını korumak için yalan söylemenin ne işe yaradığını öğretebilir, ya da kendine inancını artırır.

bunun aksi durumlarda, gencin söylediği yalanı ortaya çıkarır da yüzüne vurursanız, kendine güveni azalır, aklını kullanmaz, üstüne üstlük utanır.
sanattır; iyi yalan söylemek bir sanattır, öyle ki, yalan söylediği hiç belli olmayan kimselerde sanatcılardır.

biz ne yalancılar gördük, sabah söyledikleri yalanı unutup, akşama aynı konu hakkında başka yalanlar söylediler. bu adam sanatcı olamaz.