bugün

son zamanlarda yapmak istediğim durum. konuştuktan sonra yollar ayrılacak. eskisi gibi ne ben onu tanıyor olacağım ne de o beni.
verilecek tepkiler realist olacaktır. teselli etmek, pofpoflamak olmayacak,çünkü tanımıyorsun. ve bir daha konunun açılmayacak olmasının vereceği rahatlık tarif edilemez sanırım.
Saatlerce konuşup her şeyi anlatıp sonra bir daha görmemek o insanı. Tek gereken bu belki de. Ama fazla çabuk bağlanıyoruz insanlara.
hojdur ama banena.
içinde bulunduğum durumdur.

yalnız istiyorum ki anlattıkça tanış olalım. bitirdiğimde can yoldaşı olsun o. bir dost, bir sevgili olsun. o da anlatsın bana. geride bırakalım her şeyi.
Güzel eylemdir, rahatlatır.
sözlükler de bu yapılabilecek bir eylem.
bu eylemi hayatımda birkaç kez yapmışımdır.

2010 yılıydı. bi kız arkadaşım vardı, daha doğrusu aramızda sevgililik ile arkadaşlık arasında gelip giden bir ilişki vardı. başbaşa olduğumuzda çok eğlenceli vakit geçiriyor, iki sevgilinin yapabileceği her şeyi yapıyor, birbirimizi keşfediyorduk. o sene fakülteye başlamıştım. heyecanlıydım. hedeflerime kilitlenmiş vaziyetteydim; fakat bu iş gün geçtikçe belirsizleşmeye, beni içinden çıkılamaz bir sürüncemeye doğru çekmeye başladı. daha sonra kendisi hakkında öğrendiğim gerçekler neticesinde onunla defalarca iletişimi kesmeyi denesem de başarılı olamamıştım. çünkü psikolojik bir rahatsızlığı vardı ve olumsuz herhangi bir sözümde kriz geçiriyordu. bu krizlerin şu an tamamen numara olduğunu düşünüyorum ama orası ayrı, her ne ise.

yine böyle bir gün, bu kişiyi başka birisiyle el ele gördüm. ama... daha sonra öğrendiğime göre ben aldatılan taraf değildim. yıllardır birlikte olduğu sevgilisini benimle aldatıyordu. kendimi çok kötü hissetmiştim. karşımdan geliyorlardı, kız beni görünce elini çekti ve bana bakmaya başladı, gözlerimi kaçırdım yanlarından geçip gittim. her ne olursa olsun kötü hissetmiştim. o akşam eve geldim, duramadım dışarı attım kendimi. boş sokaklarda yürüdüm. nefesim kesilene kadar yürüdüm. sonra bi apartmanın önündeki kaldırıma oturup bi sigara yaktım. o sırada ordan, şu an karşıma çıksa serseri olarak niteleyip muhatap olmak istemeyeceğim, gerekirse yönümü değiştireceğim bi eleman, ''bi sigaran var mı birader?'' diye sordu. otur, dedim. oturttum yanıma, ocak ayıydı. ankara soğuğu, buz. iki bira alıp geldim. sabaha kadar ne varsa anlattım. içtim, ağladım, küfrettim, lanet ettim.

hülasa, bu tip insanlar bazen size bi psikiyatrın veremeyeği hizmeti verebilirler. seviniz. dertliyseniz arayışta olunuz. öperim canlarım.
tanıdığın birinin şeyinde bile değilsin, hatta içten içe senin sıkıntın var diye zil takıp oynar.
bazen tanımadığımız insanlara içimizi, tüm sıkıntılarımızı varımızı yoğumuzu dökmek isteriz. çünkü o insan gerçekten bizi dinler. empati yapar. bizi rahatlatır. o insanı tanımıyoruz. bizi yargılamaz. muhtemelen bir daha da görmeyeceğiz. tanıdıkların sahte dinlemeleri veya dertlerimize içten içe sevinmeleri olayı diğer tanıdıklarımıza yaymaları, sır tutmamalarından daha iyidir tanımadığına anlatmak.